Sayfalar

17 Ekim 2015 Cumartesi

Bir Araya Getirmek Bütün Parçalarını Senin

Bir eğlenceye gittim
Hollywood'da,
Çok berbat bir yerdi
ama içkileri harika
ve işte kahkahanı orada duydum.

Sonra mavi yolculuğa çıktım
eski bir Yunan gemisiyle,
Tayfa çok eğlenceliydi
ama davetliler pespaye
işte ellerini orada buldum.

Sahra'ya giderken
bir kervanda,
Güneş ok gibi deliyordu teni
ama geceler harika
ve işte göğsünü böyle buldum.

Kongo'da bir akşam
Kongo Nehri'nin bittiği yerde,
Bir başıma kalmıştım neylersin
birkaç arkadaş edindim ben de
işte orada yüzünü gördüm.

Tüm zamanımı
adamıştım bulmaya
bütün o dalgalanan parçalarını senin
birbirinden kopuk değillerdi o zamana değin.

Bir araya getirmez misin onları

BİR DEFALIĞINA BİLE OLSA

Benim
İçin


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

Ergenler (Beyaz)

Anan şoförü öptü,
Peder düzdü aşçıyı,
Bacın bak neler yaptı,
hayatının baharında,
Ergenler. Kendi havalarında.

Kızın erkek donu giyer,
Oğlun takar sutyeni,
Biraderin arka koltukta
zehirler kuzenini.
Ergenler. Kendi havalarında.

Paran adam etmez seni,
Eğer öğrenseydim küfretmeyi,
İsmini söylerdim sana,
yok fakat daha beteri
Ergenler. Kendi havalarında.


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

Ergenler (Siyah)

Anan bağırarak konuşur,
Peder gider savaşa,
Bacın sokaklara düşmüş,
Biraderin barlara,
Ergenler. Kendi havalarında.

Kuzenin beyaz zehir çeker,
Amcan girmiş içeri,
Dostun tam çirkefe batmış,
Oyuncak zanneder mermiyi,
Ergenler. Kendi havalarında.

Ve sen, beni nasıl üzüyorsun,
Burada, işte bütün yalnızlığınla,
Kalayı basmak isterdim sana,
Birşey de kalmadı söyleyecek gerçi,
Ne diyeyim daha
Ergenler. Kendi havalarında.


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

16 Ekim 2015 Cuma

Benim Suçum

Benim suçumdur uzun "kölelik zincirleri"
çok yıllar var ki demir şakırtıları duyulur.
Kardeşimi sattılar, götürdüler bacımı,
kulağımızda acı hikayeler yankılanır durur.
Gözyaşlarından türkü yakmak benim suçumdur.

Benim hatamdır "geçip giden kahramanlar"
Vesey ve Turner ve Gabriel, hepsi öldüler,
öldü Malcolm ve Marcus ve Martin King.
Ölesiye dövüştüler, tüm kalpleriyle sevdiler.
Anlatmak için yaşıyor olmak benim hatamdır.

Benim günahımdır "bir ağaçta asılmak"
Ağlamadım, budur gururumun sebebi.
Ölümümü adam gibi karşıladım, evet.
İşte böyle etkiledim ölürken beni izleyenleri.
Ağlayıp, yalvarmamak benim günahımdır.


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

Fazlasını Da Yaşadık Göründüğümüzden

Geçerken fena bulanmış feryat günlerinden
Fazlasını da yaşadık göründüğümüzden

Süzülüp salındığı sularda zambakların
Şişen ölü bedenleri yüzüyor çocukların

Yasaklanmış erkekler, boğazlanmışlar
Sanki şakaklarından asılmışlar

Günahımız kül rengi küf gibi çoğalırken
Biliyorduk ama sakladık kendimizden

Gönülsüzdük, sağır olduk
Katliama çanak tuttuk

Şimdi ruhlarımız kırılmış, yerlerde
Bir harf bile kazınmamış kitabelerde.


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

Gelecek Hafta Aydınlık Bir Günde

Gelecek hafta aydınlık bir günde
Bombanın düşmesinden hemen önce
Hemen önce dünyanın yok olmasından
Ölümümden hemen önce

Gözyaşlarım toza dönüşecek
Tozlaşmış kül gibi kara
Kara, Buda'nın göbeği gibi
Kara, sıcak, kurumuş

Sonra merhamet dökülecek
Tanrının inayetiyle yağacak
Yağacak çocukların üzerine
Yağacak göklerden


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

15 Ekim 2015 Perşembe

Düşündüğümde Kendi Halimi

Düşündüğümde kendi halimi
Ölesiye gülüyorum kendime,
Hayatım koskoca bir şaka sanki,
Yürüyerek edilmiş bir dans,
Konuşarak söylenmiş bir şarkı,
O kadar gülüyorum ki nefesim kesilecek,
Düşündüğümde kendi halimi.

Altmış yıldır tanırım bu insanları,
Emrinde çalıştığım çocuk, "Kızım" diye sesleniyor bana,
"Buy'run efendim" diyorum işimi kaybetme korkusuyla,
Gururluyum eğilemem,
Yoksulum karşı çıkamam,
Gülüyorum karnım ağrıyıncaya kadar,
Düşündüğümde kendi halimi.

Düşününce insanlarımı çatlıyorum gülmekten,
Neredeyse gebereceğim kahkahadan,
Anlattıkları hikayeler hep yalan dolan,
Yetiştirmişler meyveyi,
Anca kabuğunu yemişler,
Gözlerim yaşarıncaya kadar gülüyorum,
İnsanlarımı düşündüğüm zaman.


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

Siyahlık Anadır Ona

Koşarak geldi eve
ona analık eden siyahlığa
o boğucu koyu siyahlığa
ak gözyaşları akıyordu yüzünün altın düzlüklerinde
Koşarak geldi eve

Geldi ve usulca sokuldu ona
buraya, siyah kollara onu bekleyen
şimdi, sıcacık yüreğe onu bekleyen
üşüyordu kahverengi güzel yüzü, yabancı rüyaların kırağısında
Geldi ve usulca sokuldu ona

Eve geldi, masumdu hala
Hacer'in kızı kadar siyahtı
Belkıs'ın kızı gibi boylu poslu
dindi kuzey rüzgarlarının tehdidi sahranın yüzünde
Eve geldi, masumdu hala


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

Kopuk

Ölüyoruz,
Karşılarken kararan gizli odalarımızda Mavi Sakalları,
Uzanan boyunlarımızı sıkanları,
Boğazımızı sıkanlar ki ne umursarlar
ne de merak ederler
ÖLÜM İÇİMİZDEDİR.

Dua ediyoruz,
Tadını çıkarırken fısıldadığımız yalanların,
Yabancı tanrıların önünde secde ederken,
Tanrılar ki ne bilirler
ne de bilmek isterler
CEHENNEM İÇİMİZDEDİR.

Seviyoruz,
Eldivenli ellerimizle çıplaklığı okşarken,
Ateşli öpüşlerde kaçırırken dudaklarımızı,
Öpüşler ki ne dokunurlar
ne de dokunmak umurlarındadır
AŞK İÇİMİZDEYSE EĞER.


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

14 Ekim 2015 Çarşamba

Gözyaşı

Gözyaşı
Billur süprüntü
Tükenmiş bir ruhun
yapışkan paçavrası.

İnleme
Son gösteri
Ölen düşlerin
hüzünlü elvedası.


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

O Günlerde

O günlerinde gizli dil dökmelerin
Bugün, yarınların yıkımını hazırlardı
Kimse bilmezdi ne yaptığını ötekinin
Kalbim bin bir parçaya ayrılırdı.

Kaçamak iç çekişlerin o günlerinde
Elvedalar hazin, merhabalar tatlıydı
Yalanlar ve yarım doğrular içinde
Vicdanımda yıldırımlar yankılanırdı.

Mahşeri hatırlatan o günlerde
Neşe ömürsüzdü, yaz aşkları gibi
Mutluluğun yarışı sona erdiğinde
Acı talan etmek için kol gezerdi.


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

Anımsama

Kül rengi hayaletler kollarımdan tırmanıyor
gözlerini dikiyorlar gözlerime
ben tehditlerini görmezden gelirken
ve yalanlarla cevap verirken onlara.

Bir ilahiye dönüşüyor dudaklarımda
o pelteleşmiş hatıralar
ben taştan umutsuzluğun pençesindeyim
ve ruhumu dilim dilim ediyor onlar.


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

13 Ekim 2015 Salı

Geldiğinde Bana Sen

Geldiğinde bana sen, davetsiz, ansızın
Çağırıyorsun beni
Hatıraların beklediği
Evvel zaman odalarına.

Bir çocuğu avutur gibi,
Tavan araları bana sunduğun,
Günlerin bir avuç tortusu,
Öteberisi kaçamak öpüşlerin,
Ödünç aşkların pılı pırtısı,
Ve sandıkları gizli sözlerin,

Ağlıyorum.


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

Baştan Sona

Yumuşa ey zaman, kadife gibi yumuşa,
Biricik sevgilim yolda.
Parılda tüm gücünle, ey solgun güneş,
Altın arabalarını hazırla.

Yumuşa ey rüzgar, ipek gibi yumuşa,
Konuşuyor biricik sevgilim.
Susun kuşlar, ey gümüş gırtlaklar,
Onun altın sesini dinleyeceğim.

Gel ey ölüm, çabucak gel,
Kara kefenim dalgalanıyor.
Sus ey kalbim, ölüm gibi sus,
Biricik sevgilim uzaklaşıyor.


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

Döndüler Evlerine

Evlerine döndüler ve karılarına,
bir defa bile hayatlarında,
tanımadıklarını söylediler benim gibisini,
Ama... Döndüler evlerine.

Evin ne kadar da temiz dediler bana,
hiçbir sözüm kimseyi incitmezmiş hatta,
havam da gizemliydi belli ki,
Ama... Döndüler evlerine.

Bütün erkekler beni övüp dururlardı,
ne de güzel gülüşüm, aklım, kalçalarım vardı,
yine de bir gece geçirdiler benimle, belki üç, belki iki
Ama...


Maya Angelou
Kafesteki Kuşun Şarkısı
Türkçesi: Faris Kuseyri

12 Ekim 2015 Pazartesi

Men

When I was young, I used to
Watch behind the curtains
As men walked up and down the street. Wino men, old men.
Young men sharp as mustard.
See them. Men are always
Going somewhere.
They knew I was there. Fifteen
Years old and starving for them.
Under my window, they would pauses,
Their shoulders high like the
Breasts of a young girl,
Jacket tails slapping over
Those behinds,
Men.

One day they hold you in the
Palms of their hands, gentle, as if you
Were the last raw egg in the world. Then
They tighten up. Just a little. The
First squeeze is nice. A quick hug.
Soft into your defenselessness. A little
More. The hurt begins. Wrench out a
Smile that slides around the fear. When the
Air disappears,
Your mind pops, exploding fiercely, briefly,
Like the head of a kitchen match. Shattered.
It is your juice
That runs down their legs. Staining their shoes.
When the earth rights itself again,
And taste tries to return to the tongue,
Your body has slammed shut. Forever.
No keys exist.

Then the window draws full upon
Your mind. There, just beyond
The sway of curtains, men walk.
Knowing something.
Going someplace.
But this time, I will simply
Stand and watch.

Maybe.


Maya Angelou


Erkekler

Gençken hep
Perdelerin arkasından
Gelip geçen erkekleri izlerdim. Ayyaş erkekler, yaşlı erkekler
Bıçkın delikanlılar.
Onların içini okurdum. Erkekler hep bir yerlere gider.
Orada olduğumu bilirlerdi. On beş
Yaşındaydım ve onlara biterdim.
Penceremin altında duraksayacak,
Omuzları tıpkı
Yeni yetme bir kız göğsü gibi dik,
Ceketlerinin arkası
Kalçalarına vurmakta.
Erkekler.

Gün gelir avuçlarıyla
Kavrarlar seni, nazikçe, sanki
Ağacın son kuru yaprağıymışsın gibi. Ardından
Sıkıverirler. Sadece azıcık. İlk
Seferi güzeldir. Çabucak bir kucaklama.
Savunmasızlığınıza sızıverirler. Birazcık
Daha. Ve acı başlar. Korkuya teğet geçen
Bir gülümseme belirir. Hava buhar
Olduğunda
Aklın sıçrar, şiddetle patlar,
Kibrit çöpü misali. Paramparça.
Senin özündür
Onların bacaklarından damlayan, ayakkabılarını lekeleyen.
Dünya normale döndüğünde yeniden,
Ve dilin damağın kuruluğu geçerken
Bedenin kapanıverir. Ebediyen.
Hiçbir anahtar açmaz.

Sonra aklın penceresi
Kapanır. Orada, dalgalanan
Perdelerin ardında erkekler yürür.
Bir şeyleri bilerek.
Bir yerlere giderek.
Fakat bu kez sadece
Durup, izleyeceğim.

Belki.


Maya Angelou
Türkçesi: Faris Kuseyri

Yalnız

Uzanarak dün gece
Düşünerek
Suyun susamadığı
Ve ekmeğin taş olmadığı yerde
Ruhuma nasıl bir ev bulacağımı
Bir kanıya vardım en sonunda
Ve sanmıyorum ki bu konuda yanıldım
Ki hiç kimse
Fakat hiçbir kimse
Burada yalnız başına yapamaz.

Yalnız, yapyalnız
Hiç kimse, fakat hiçbir kimse
Burada yalnız başına yapamaz.

Bazı milyonerler vardır
Harcayamayacakları parayla
Dolanır karıları ölüm hayaletleri gibi
Blues şarkıları söyler çocukları
Pahalı doktorları vardır
Taştan yüreklerini sağaltsınlar diye.
Fakat hiç kimse
Hayır, hiç kimse
Burada yalnız başına yapamaz.

Yalnız, yapyalnız
Hiç kimse, fakat hiçbir kimse
Burada yalnız başına yapamaz.

Şimdi dinlersen can kulağıyla
Söyleyeceğim sana bildiğimi
Toplanmaktadır fırtına bulutları
Esmektedir şimdi yel
İnsanlık acı çekmektedir
Ve işitirim şikayeti,
Değil mi ki hiç kimse,
Fakat hiç kimse
Burada yalnız başına yapamaz.

Yalnız, yapyalnız
Hiç kimse, fakat hiçbir kimse
Burada yalnız başına yapamaz


Maya Angelou
Türkçesi: Faris Kuseyri