Şiir, Sadece: Aşık Mahzuni Şerif
Aşık Mahzuni Şerif etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aşık Mahzuni Şerif etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Nisan 2010 Salı

Sevdim Diyenler

Sevdim diyenlere selamım olsun
Kuru merhaba ile borç ödenir mi?
Bilmediğim derya taş ile dolsun
Sanki ölü kaptan sağ sanılır mı?

Zerrece Hak var imiş her kulda
Fazilet eğlenmez akçede pulda
Kâmiller kullara çizgide yolda
Kendi yürümese kâmil denir mi?

Yalan dolan ile gönül eğlersin
Söyle zahit kime meyil bağlarsın
Beni kandırdın ya Hak'kı neylersin
Beni kandırdığına Hak inanır mı?

Kıymette bir midir yâr ile ağyar
Kâmilin ustası meclise uyar
Ey dostlar darılmakta da usul var
Mahzuni gibiye dost incinir mi?


Aşık Mahzuni Şerif

Sevdiklerime Veda

Her can dayanamaz ayrılık sana
Cemâlini gördüklerim elveda
Bilmem ki erenler ne oldu bana
Sefasını sürdüklerim elveda.

Hiç bakmayın ayıp ile yazığa
Aşık olan âşık düşmez tuzağa
Belki kader yolu gitti uzağa
Divanına durduklarım elveda.

Mahzuni Şerifim tutuşup yana
Bağladım özümü Şah-ı Merdan'a
Geri dönemessem üzülmen bana
İkrarına vardıklarım elveda.


Aşık Mahzuni Şerif

Secere

Gülüm katreyi Zeynel'den
Bir katre olmaya geldim.
Akıp akıp çaylarınan
Ummanı bulmaya geldim.

Öyle ummana karışıp
Nice dalgaynan yarışıp
Kamilce durup duruşup
Derine dalmıya geldim.

Şöyle duram derinlerde
Görünmüyen görünlerde
Çıkıp yüksek serinlerde
Bir yağmur olmaya geldim.

Yağmur olup yere düşsem
Nice ceylanınan koşsam
Canlanıp Hak'ka uluşsam
Gülünen gülmüye geldim.

Bir bağuban görse beni
Ölçüsüne vursa beni
Birem birem yolsa beni
Kendimi yolmaya geldim.

Mahzuni'yim bu iş tamam
Beni yaktı işte canan
Ben gerçek Kıble'ye inan
Bir namaz kılmaya geldim.


Aşık Mahzuni Şerif

Poz İçinde Poz

Gönül nerden aldın sen böyle çalımı
Haberin yok poz içinde pozun var.
Kimin olur kötü sözün gelimi
Ne habersiz ayrı ayrı izin var.

Cahiller kamilin sözünden bilmez
Çürük papuç ile Şam'a gidilmez
Koyun sürüsünde hınzır güdülmez
Bu hâl ile poz içinde pozun var.

Bir damlan bulunmaz denizim dersin
Hayâl kaplarından çok pilav yersin
Böyle gitme gönül derde girersin
Ne acayip türlü türlü nazın var.

Neler açtın Mahzuni'nin başına
Karışılmaz oldu neden işine
Gönül kimse bakmaz gözün yaşına
Anladım ki göz dibinde gözün var...


Aşık Mahzuni Şerif

12 Nisan 2010 Pazartesi

Pişmanlık

Seher vakti evinize
Girdim girmez olayıdım.
Geçiyordum bağınıza
Vardım varmaz olayıdım.

Boş kayadan pınar akar
Ondan içen çile çeker
Azgın yârene kim bakar
Sardım sarmaz olayıdım.

Mahzuni Şerifin halı
Aramızda kara çalı
Gittiğim erkânı yolu
Sordum sormaz olayıdım.


Aşık Mahzuni Şerif

Pişman Oldum

Selam verdim selamımı almadı
Düşman m'oldun gözlerini sevdiğim
Sen beni severdin ezel ezeli
Pişman m'oldun gözlerini sevdiğim?

Beni Mecnun ettin deliler gibi
Ferhat Şirin'deki çalılar gibi
Biat eder idin Ali'ler gibi
Osman m'oldun gözlerini sevdiğim?

Ayandır çöllere Mecnun'un hali
Eğilmiş kırılmış güllerin dali
Adem'i kovduran Havva misali
Şeytan m'oldun gözlerini sevdiğim?

Uçma gökyüzünde Cebrail gibi
Can alıcı olma Azrail gibi
Mahzuni Şerife İsmail gibi
Kurban m'oldun gözlerini sevdiğim?


Aşık Mahzuni Şerif

Özeleştiri

Ahmak gönlüm ne gezersin yabanda,
«Şu iki cihanı» sen sende ara.
Boşa Tur Dağı'nı gezip dolaşma
«Musa'yı çobanı» sen sende ara.

Kötü kişi yoktur dünya yüzünde
Herkesin merteği kendi gözünde
Herkesin Yezit'i kendi özünde
«Ol Şah-ı merdanı» sen sende ara.

Bundan sana nedir erenler ermiş
Ermiyen dünyada yani ne görmüş
Dinle Hacı Bektaş Veli ne demiş
«Derdine dermanı» sen sende ara.

Mahzuni Şerifim Hak'ka gel hele
Hak'ka gelmiyenler düşer mi yola
Damlayınan düşek bir ulu göle
«Ummanı», «deryayı» sen sende ara.


Aşık Mahzuni Şerif

Öze Dönüş

Bir doktora gittim yaram sarmağa
Sen kendi yâreni sar dedi bana.
Bir mürşide gittim adam olmağa
Senin adam olman zor dedi bana.

Birgün pire vardım adamım deyi
Pir öğretti bana şehiri köyü
Anasız doğurttum ulu bebeği
Öyleyse gözlerin kör dedi bana.

Her çiçekten almışıdış rengimi
Yıllardır sorarım bulmam dengimi
Birgün aramıya çıktım kendimi
Gidip Mahzuni'den sor dedi bana.


Aşık Mahzuni Şerif

Öğüt

Sana diyeceğim var eren yolcu
Çürük köprülerden geçme ha geçme.
Mertlere haramdır namerdin suyu
Derde derman olsa içme ha içme.

İnsan dükkân düdükkân şehre misaldir
Kemâlet ehlinin keremi boldur
Senden sana gitmek bir uzun yoldur
Kendini bilmeden göçme ha göçme.

Mürşit olmayınca müşkül çözülmez
Dibi görülmeyen gölde yüzülmez
Hak'kın pazarında iki gezilmez
Aman beni senden seçme ha seçme.

Mahzuni Şerife bir gün elveda
Verdiğini alır Cenab-ı Hûda
Hey yolcu ektiğin kalır dünyada
Mevsimi dolmadan biçme ha biçme.


Aşık Mahzuni Şerif

12 Mart 2010 Cuma

Öğretmenim

Bütün karanlığın ulu güneşi
Her gece gönlüme dol öğretmenim
Kim ki çıkmak ister ömür dağına
Ancak senden başlar yol öğretmenim.

Hep çürüsün sana küfreden diller
Kökten kopsun sana taş atan eller
Senden küçük güzellikler güzeller
Sendeki bir başka hal öğretmenim.

Satır satır düşüncemde kanımsın
Kanımın içinde başka canımsın
Yaradandan sonra küçük tanrımsın
Sende hikmet kudret bol öğretmenim

Adaletin A harfini sen yazdın
Zorluklaları sen öğrettin sen çözdün
Hesabı keşfettin atomu ezdin
Sana tüm engeller kul öğretmenim.

Sen ağlarken ya ben nasıl güleyim
Rehbersiz menzili nasıl bulayım
Eline gönlüne kurban olayım
İşte bir canım var al öğretmenim.

Mahzuni sızlanır övgüm az diye
Bana neler çektin oku yaz diye
Gene yatır dizlerine saz diye
Beni ölene dek çal öğretmenim.


Aşık Mahzuni Şerif

Ortaklık

Öyle bir zalımla ortaklık ettik
Dolu ona düştü, boş bana düştü.
Bir ulu defterde hesaplar tuttum
Beşbin ona düştü beş bana düştü.

Bir deryaya girdik daldık dolaştık
Ulu bir mecliste güldük gülüştük
Vücudumu parça parça bölüştük
Gözüm ona düştü yaş bana düştü.

Mahzuni denizle açtık arayı
Arayı arayı buldum karayı
Beraber çalıştık yaptık sarayı
Saray ona düştü iş bana düştü.


Aşık Mahzuni Şerif

Olmuyor

Benim de canımı Allah yarattı
Yaradanı inkar etsem olmuyor
Hiçbir varlık kendi kendin yaratmaz
Yaradanımı unutsam olmuyor

Yok sağımış, yok solumuş bilemem
Ben kimseye eli bağlı kalamam
Dualı, divitli toprak olamam
Bilenin hakkını yutsam olmuyor.

Mahzuni damlayıdı bir sel ettiler
Seli coşa coşa bir göl ettiler
Bilmediğim bağda bülbül ettiler
Gayrı karga gibi ötsem olmuyor.


Aşık Mahzuni Şerif

Nerdesin

Gene gam bürüdü garip gönlümü
Neredesin kumru dilim nerdesin...
Ah ile geçirdim bunca günümü
Yüce dağlar hep mi bana perdesin...

Sevdalı başımı ezdirdin durdun
Beni benden bile bezdirdin durdun
Başı boş dağlarda gezdirdin durdun
Merhametsiz sen de içerlerdesin...

Yüreğim denizli gözlerim selli
Kaderim yavaşlı ıstırap yelli
Ne pazarım belli ne kârım belli
Mahzuni Şerifim ara yerdesin.


Aşık Mahzuni Şerif

Nedir

Biz bu aşkın belasına, nimet-i hak demişiz
Biz yanarız nar-ı aşka, ya cenneti âla nedir?
Âşık olmak için cennette, ol buğday yemişiz?
Sorun hele bir softaya Mecnun'u Leyla nedir?

Cennet'in derdü belasın Hazreti Adem bilir
Cavidan-ı kâmil anlar ya cahil nerden bilir
Mustafa'nın kim olduğun Mirac'a giden bilir
Ben bugün doğdum bugün varım ya Kalubelâ nedir?

Kaşlarında okumuşum Sidret-ül Münteha'yı
Gözlerinde yazılıdır yasin-i vedduha'yı
Doğdu, Âdem nida etti çağırdı ki ya ahi
Havva'yı ruhu zemindir bilmem bu belâ nedir?

Gel ey zahit ver benim şu gıyasımın cevabın
Pençe-i ruhu âlâda kim giydi Ali libasın
Azmi Küfe olmak her cana kolaydır bil hunin
Sorarım bir softaya Hüseyin kim Kerbelâ nedir?

Ben nice alim görmüşüm kalemine hak diyor
Nice arifan seyrettim benden gayrı yok diyor
Sorun hele Nesimi'ye neden "enel hak" diyor
Neden yüzdüler derisini bu zalım bela nedir?

Ali boşa okumadı "la feta" suresini
Bir kağıt yaprağı sanma o surey-i Yasini
Ahmak sofu diz çöker de okuyup ihlas'ını
Secde etmez çölü dilaraya Mecnun'u Leyla nedir?

Ey Mahzuni Mustafa'nın sırrı sübhan olduğun
Bilemezsin bu dünyaya çeşit çeşit geldiğin
Vallahi ben gibi yüzbin olsa bilemez Aşıkların bildiğin
Sorun hele bir gün Sübhayı Âla nedir Vücutu aksa nedir?


Aşık Mahzuni Şerif

11 Mart 2010 Perşembe

Ne Güzel

Alakarda gelir bahar ayları
Selden sele karışması ne güzel
Selamdan selama sarı sümbüller
Uçtan uca varışıması ne güzel.

Ayrı kişi ölü ile diriler
Yaşlar gider yollar yarı yarılar
Sonbaharda birleşirken sürüler
Koyun kuzu karışması ne güzel.

Bu günden bellidir efendim yarın
Bu günün yüzüdür yarından derin
Kadehten kadehe dost aşıkların
Mızrapları vuruşması ne güzel.

Aşıkları bıraksalar halında
Neler gelir geçer onun telinde
Mahzuni'nin üçbin beşyüz yılında
Sorulupta sorulması ne güzel.


Aşık Mahzuni Şerif

Medet Aramak

Ey erenler, ey gaziler sultanı!
Bizim demimize girenden medet.
Akıp giden böyle bir ırmak gördüm
Irmağa bu hızı verenden medet.

Ah ile vah ile «kırklar»a varıp
Yüzüğün sırrını danışıp sorup
Fazlı'nın borcuna emanet durup
Terazi gözüne girenden medet.

İnan ki sultanım değil Irak'ta
İkilik olamaz böyle bir farkta
Arş yüzüne gidip kelam-ı Hak'ta
Muhammet'e yüzük verenden medet.

Der Mahzuni Şerif hu deyi deyi
Mudukap eylemiş ulu «Kabe»yi
Horasan'dan alıp yetim yavruyu
Kıraç Berçenek'e sürenden medet


Aşık Mahzuni Şerif

Mapus Sonrası

Kolay değil şu dünyanın âlemi
Kuru lafla sürülmez ki süreyim.
Tutupta nefsime idam kararı
Vicdan vardır verilmez ki vereyim.

İçime akıyor gözümün yaşı
Ne kadar zor olur ahbabın taşı
Erciyes Dağı'nda uçan bir kuşu
Kör gözünen vurulmaz ki vurayım.

Kalmadı dizimin gayrı dermanı
Ekin ektim yapamadım harmanı
Suçum yokken beyler vermiş fermanı
Dost Mahzuni verilmez ki vereyim


Aşık Mahzuni Şerif

Londra Geceleri

Sanki ömrüm bir bilmece
Bitmez tükenmez geceler.
Uzun ince yollar gibi
Bitmez tükenmez geceler.

Yağmur yağar hışım hışım
Aman ne belâlı başım
Ne hayalim ne de düşüm
Bitmez tükenmez geceler.

Bir evim, bir eşiğim yok
Bir lamba bir ışığım yok
Yorganım yok döşeğim yok
Bitmez tükenmez geceler.

Bir kar yağar bir de yağmur
Geldi geçti bunca ömür
Mahzuni'nin ömrü demir
Bitmez tükenmez geceler.


Aşık Mahzuni Şerif

Kim Neye Güvenir

Haydar'ı Kerrar'ı sevmeyen adem
Yüzbin hac eylese boşa güvenir.
Ehli-beyte gönül vermeyen adem
Ne yazık ki dört duvar taşa güvenir.

Sofular duaya, soysuzlar sere
Pirler mürşitlere, talipler pir'e
Sadıklar arife, ahmaklar köre
Aşıklar gözünde yaşa güvenir.

Evliyası bitmez Anadolu'nun
Derdi mi tükenir derviş yolunun
Kırar kanadmı Hak'kın kulunun
Cahil cennetteki kuşa güvenir.

Gerçekler gerçeği gerçekçe över
Pişman binamazlar bağrını döver
Dünyada ademin kuluna söver
Ahrette mübarek naşa güvenir.

Der Mahzuni Şerif, gördüğüm yurtlar
Gezip dolaştığım ovalar sırtlar
Yaz gününde kuzu koymayan kurtlar
Gizlenirim diye kışa güvenir.


Aşık Mahzuni Şerif

10 Mart 2010 Çarşamba

Kızılırmak

Yürü bire Kızılırmak
Bu akışın nere böyle?
Buna can dayanır mı
Çok yıkılır dere böyle?

Şubat gelince çağlarsın
Niye yolcuyu bağlarsın
Dertli misin çok ağlarsın
Kaderin mi kara böyle?

Bunca yiğitleri nettin
Kıvrılarak aktın gittin
Yüzbeş asır hizmet ettin
Bizim ağalara böyle?

Kızılırmak deniz dibin
Ya kimdir senin sahibin
Sanki rengin gibi, rengin gibi
Niye rengin kara böyle?

Mahzuni Hak'kı bulası
Dönüp saçını yolası
Birleşip baraj olası
Bizi sürme nere böyle?


Aşık Mahzuni Şerif