Şiir, Sadece: Abdülkadir Budak
Abdülkadir Budak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Abdülkadir Budak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Eylül 2010 Perşembe

Düşmanımın Sayısı Üç

Tabutuma ilk çiviyi kim çakar
Doğrusu bunu merak etmiyorum da
İlk kim merak eder ayakkabı numaramı
Üstelik dünyayı yürümelerden
Kurtulduğum sırada

Ayakkabı numaram kalacak, biliyorum
Ayaklarım değil de

İlk kim anar adımı yas günlerinden
Çıktıktan hemen sonra ve de lanetle
Üçten fazla düşmanım olmadı benim
Uğraştım, indiremedim sayıyı bire

Düştüğüm kalacak, bunu da biliyorum
Yürüdüklerim değil de



Abdülkadir BUDAK

Babam Ve Orman

Bir kibrit çöpünün gücüne şaşılır hep
Kavla buluştuğunda yok olur orman

Baba ormansa eğer oğul kibrit çöpüyse
Külün raporu istenir Abdülkadir Budak'tan



Abdülkadir BUDAK

Babam Ve Güz

Başlık yanıltmasın sizi, babam yaza benzerdi
Ama her zaman için güzden yaprak alacaklı

Babam yaza benzerdi, kendine susamam için
Gözlerine bakardım, kurumuş kuyu ağzı

Yaza benzerdi babam, balkonda çay içmeye
Ya bana öyle gelirdi ya bardaklar kanardı

Babam bana benzerdi, bir göl manzarasına
Aniden fırtına çıkar kayık dediğin batardı



Abdülkadir BUDAK

Aşk Beni Geçer

Çünkü bacakları uzun, mesafe tanımıyor
Çünkü rüzgârın atında, büyük deneyiminde
Elbette aşk beni geçer haritayı kendi çizmiş
Dağları iyi biliyor, nehirleri de

Bir ateşin koynunda uyuyorken bile geçer
Serin su başlarında dinleniyorken bile
Ve ben onun peşinden kurşun olsam yetişemem
Okyanusa vardığında göle gelmiş olur muyum
O çınar olduğunda yaprak olur muyum ben?

Bir dille yetinirim, bütün dilleri öğrenmiş
Dumana tanım ararım, yangınlardan geçmiş o
Ben merdiven arıyorken çoktan çıkmıştır göğe
Bir kadının saçlarına takılıp kalmış iken
Ruhunu ele geçirmiş binlerce sevgilinin
Bende bir esimlik yel, onda her zaman deprem
Elbet aşk beni geçer
Tren rayların üstünden

Aşk şiiri yazdığımı sanırım, ne hafiflik
Destanı bitirmiş olur ben çıkarken ilk dizeden
Uçup gitmiştir evet dünyayı kanat eyleyip
Ben iki teleği yanyana getirmişken

Aşk beni bir daha geçer
Tren rayların üstünden



Abdülkadir BUDAK

Ahşap Ruha Ten Giyinmek

Hiç bu kadar boğulmadım içimdeki bir gölde
Sunu yazısı başlığı olacaktı kitabında
Yaprak bir ormanı algılıyorken
Parkla insan yüzlerini karıştırdı her zaman
Ferit çünkü benziyordu parklara

Bir parti marşının sözlerini yazmayı
İsteyen bir adamdan kara bir cümle daha
İçeriği boşaltılan bir anlamda yaşıyoruz
Ten giyinmek zorundayız bu ahşap ruha

Hepimiz Yesenin'dik yani şehrin kır kokusu
Yanlış yerlerde gezerdik polis götürürdü bizi
Başımız derde girerdi Haydar açıklayınca
İçimizdeki ıssızlıktan başlardı Haydar
- Bırak ulan felsefeyi! dedirtirdi sonunda

Ah Ferit neden öldün park değildir mezarlık
Dördümüzü bine böldün ve böylece azaldık



Abdülkadir BUDAK

1 Ekim 2008 Çarşamba

Abdülkadir Budak

23 Nisan 1952'de Sivas'ın Hafik ilçesinde doğdu. 1959'da babasının sağlık durumu bozulunca Ankara'ya yerleştiler. İlk ve Ortaokulu burada okudu. Sincan Lisesi mezunu. Maddi olanaksızlar yüzünden yüksek öğrenimini yapamadan yaşama atılmak durumunda kaldı, devlet memuru oldu. Kayseri ve Malatya'da uzun yıllar görev yaptıktan sonra 1994 yılında emekli olup Ankara'ya yerleşti. Görevi gereği Kayseri'de bulunduğu sıralarda şair arkadaşlarıyla birlikte Ozanca ve Hakimiyet Sanat dergilerini çıkardı. Dergicilik serüvenine uzunca bir aradan sonra 12 sayı çıkan Şiir Odası (2000) ve Sincan İstasyonu adlı edebiyat dergileri de eklendi (2007). "Kırık Dallar" adlı ilk şiiri Mayıs 1970 tarihli Defne dergisinde çıkan şair, baştan beri "suyu bulandırırsan derin sanılır" anlayışından (tuzağından) uzak duran, yalın bir söyleyişe sahip çıktı. "Gül" ve "Leylâ" ağırlıklı olmak üzere, geleneksel halk hikâyelerini yeni bir bakışla yorumlama, kültürün ihmal edilen bu yanını modern şiirin olanaklarıyla buluşturma çabasına girişen Abdülkadir Budak, giderek, bireyin aile-ev-sokak arasında sıkışmış ruh halini yansıtan bir şiire, "derinleşme çabasını gösterdiği bir çizgi çekmeye" yöneldi. Ötekine bakar gibi "kendine bakmanın şiiri"ni yazdığı ileri sürülen Budak için "şaşırtıcı buluşları, dengeli ironisi ve humoruyla yeni kuşak içinde özgün bir yeri olan bir şair" denildi (Ataol Behramoğlu). Şiirlerini, şiire ilişkin yazılarını Varlık, Yazko Edebiyat, Türk Dili, Yusufçuk, Adam Sanat, Yeni Biçem, Defter, Yasakmeyve başta olmak üzere çeşitli dergilerde yayımladı. Son olarak, Mesafe adlı dosyasıyla 2008 Yunus Nadi Şiir Ödülü'ne değer görülen Abdülkadir Budak Ankara'da yaşıyor ve Sincan İstasyonu adlı aylık edebiyat dergisini çıkarıyor.

YAPITLARI


ŞİİR

Geçti İlkyaz Denemesi (1978),
Şimdi Yaz (1980),
Gömleğim Leylâ Desenli (1981),
Sevdanın Son Kerem'i (1985),
İmzası Gül (1993; 1994 Ceyhun Atuf Kansu ve Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülleri),
Yanlış Anka Destanı (1994),
Aşk Beni Geçer (1997; 1998 Halil Kocagöz Şiir Ödülü),
Endişeli Fesleğen (1999),
Ahşap Anahtar (2000),
Ev Zamanı (2002),
Sana Bakmak (2004),
İşaretler (Seçmeler, 2006),
Dalgın Rüzgâr (Toplu Şiirler, 2007).

ÇOCUK EDEBİYATI

Bir Gül Çocuk (1981; 1982 Türk Dil Kurumu Çocuk Yazını Ödülü),
Kuşların Alfabesi (1997; 1988 Sıtkı Dost Çocuk Edebiyatı Ödülü -dosya ile).

DÜZYAZI

Ayna Sandım Şiiri (1998)

ÖDÜLLERİ

1982 Türk Dil Kurumu Çocuk Yazını Ödülü - Bir Gül Çocuk (1981)
1988 Sıtkı Dost Çocuk Edebiyatı Ödülü - Kuşların Alfabesi (1997)
1994 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü - İmzası Gül (1993)
1994 Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü - İmzası Gül (1993)
1998 Halil Kocagöz Şiir Ödülü - Aşk Beni Geçer (1997)
2008, Yunus Nadi Şiir Ödülü - Mesafe adlı dosyasıyla