Şiir, Sadece: Cahit Sıtkı Tarancı
Cahit Sıtkı Tarancı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cahit Sıtkı Tarancı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Temmuz 2015 Perşembe

Hep Yaşadığıma Dair

Bu gölge yer pazar günü,
Bu şehir, bu tren sesi,
Gök bildiğim bu mavilik, 
Yeşil dallardan süzülen.
Oturduğum rahat koltuk,
Beyaz örtüsü masanın,
Sigaram, kahvem, gazetem,
Elimin çizdiği kavis,
Kovmak için sinekleri;
Kolumda işleyen saat
Ve esnemem arada bir,
Hep yaşadığıma dair.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

29 Temmuz 2015 Çarşamba

Davet

Boş ver diyordu uykumda ölüler, 
Boş ver kardeşim dünya işlerine, 
Değer mi sevincine, kederine; 
Hatırladıkça güldüğümüz şeyler.

Duymak istemez misin daha derin 
Gül bahçesinde bülbül sesini; 
Ebedî kılmak vuslat, gecesini; 
Saymak saçlarını tel tel o yârin.

Gel diyordu uykumda ölüler 
Ne hayâl ettinse kavuşmak mümkün.
Suyun, ateşin ötesinde sütün 
Bir şey var ki, hayattan daha güzel!


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Şaşırtmaca

İşte Birsen, o cilveli kız; 
Saçları yüzüne dökülen,
Gözgöze geldik, a Mübeccel!
Güldü, meğersem Semiha'ymış!
Konuşunca tanıdım, Türkân!
Oturdu, baktım Nazmiye'dir.
Müjgân oluvermiş öperken!

Soyundu, gördüm ki o değil.
Sahiden sen kimsin güzelim?


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Tren

Nereye bu gece vakti,
Güzel tren, garip tren?
Düdüğün pek acı geldi,
Hatıra neler getiren.
Çok mudur mendil sallamam, 
Her yolcu az çok aşinam.
Haydi, yolun açık olsun;
Geçtiğin köprüler sağlam,
Tüneller aydınlık olsun.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

28 Temmuz 2015 Salı

Postacı

Boşuna çalıyorsun
Postacı,
Boşuna çalıyorsun kapımı.
Artık benim değildir,
Üstünde ismim adresim yazılı mektuplar.
Git başkalarını sevindir,
Git başkalarını mahzun et, 
Bana hükmün geçmez artık.

Bir aşkım varsa bugün
Bahçemdeki çiçeklerdir,
İnsanlara değil,
Boşuna çalıyorsun kapımı,
Postacı,
Boşuna çalıyorsun.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Tereke

Ben ölürsem ölürüm bir şey değil; 
Ne olursa garip eşyama olur.
Bir hayır sahibi çıkar mı dersin, 
Mektuplarımı iade edecek?
Ya kitaplarım, ya şiir defterim?
Yanarım bakkal eline düşerse. 

Kim bilir bu döşekte kimler yatar, 
Hangi rüyaları örter bu yorgan!
El sırtında böyle zarif duramaz, 
Ismarlamadır elbisem, pardesüm; 
Her ayağa göre değil kunduram; 
Bu kravat ben bağladıkça güzeldir; 
Bu şapkayı kimse böyle giyemez.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Misafir Adam

Bir kere misafire çıkmış adın; 
İstesen istemesen gideceksin.
Mihnet payı da olsa bu hayatın, 
Güler yüzle katlanmayıp neylersin.

Ötede ne var ne yok belli değil; 
Kimse bilmiyor nedir karşı kıyı.
Günün kadrini kıymetini bil; 
Balını almadan salma arıyı.

Bir gül açabilir her nefesinde; 
İstersen teneffüs etmekle mest ol.
Hele sevgi hele iyilik bahsinde, 
Baharda tabiat gibi cömert ol.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Bir Aşk Hatırası

Yalnız o yaşta âşıklara mahsus
Şeffaf mı şeffaf yaz akşamlarında, 
Çok zaman kaçamak buluştuğumuz, 
Gün görmüş, emektar çamlar altında.

Neydi o rüzgâr ılgıt, ılgıt esen?
Neydin güzelim, ne türlü dilberdin!
Hani ya bir gülüşünle istesen, 
Dünyayı gözümden azâdederdin.

Sevdalı kolumun çizdiği kavis, 
Sararken her sefer ince belinden, 
Sanırdım kavsikuzahlarla ikiz, 
İkiz çıkmıştır o Tanrı elinden.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Gün Olur Ki

Gün olur ki ne gökyüzü para eder, 
Ne deniz kenarı, ne bağlar bahçeler.
Gün olur ki ne kız, ne rakı, ne şiir, 
Hiçbir şey insanı sarmaz, kandıramaz; 
Her çeşmeden boş döner, elindeki tas.
Gün olur ki çıldırmak işten değildir.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Yaşım İlerledikçe

Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum 
Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün!
Boş yere üzülmekte mânâ yok, anlıyorum, 
Kadrini bilmek lâzım artık her açan gülün; 
Şükretmek türküsüne daldaki her bülbülün!
Yanmak da olsa artık aşk ile yaşıyorum.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

25 Temmuz 2015 Cumartesi

Teselli Tarafı

Kemal Uluser'in ruhuna ithaf 


Korkacak ne var bunda,
Bir parça metin olmak yeter.
Kısmetimiz kalkmış diyerek buralardan, 
Bir gurbet yolculuğu niyetine, 
Eşe dosta veda edersin,
Beni unutmayın dersin.

Hatırdan çıkarmayın beni;
Mektup yollamak vadinde bulunursun, 
Elin değip yazabilirsen.
Dağ dağa kavuşmaz,
İnsan insana kavuşur!
Sen de avunursun,
Biz de avunuruz.
Ölüm bahsinde ümit insanlara mahsustur.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Can Yoldaşı

Ne işim var benim bu dağ başında 
Kartallara ısınamadım gitti, 
Bulutlara doydum desem doğrudur.
Hazret-i Musa olmak kolay değil.
Denizin yakınlığı ayrı bir dert, 
Diyelim üç; beş gün balığa çıktın; 
Sonra beklemek lâzım vapurları.
Anlaşılan çok çekmiş Napoleon.
Neyleyim böylesine ıssız; yerde?
Can yoldaşı olmadı mı neylersin 
En güzel tabiat manzarasını?
Cennet bile olsa orda yaşanmaz.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Peyzaj IV

Akşam oldu diye yakma lâmbayı; 
Böyle gölge severim manzarayı.
Sen yalnız türkünü söylemeğe bak, 
Karanlıkta çıkan ses daha berrak.

Karanlıkta söylediğin müddetçe 
Sesinden semaya akseden bahçe, 
Sâkin güllerini açtıkça bir bir, 
Bunalmış ruhların tesellisidir.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

24 Temmuz 2015 Cuma

Peyzaj III

Leylekler gagalarını ne çok takırdatır; 
Duyamazsın başka bir saz bahar geceleri, 
Leylekler bana yalnızlığımı hatırlatır; 
Ay ışığından uyunmaz bahar geceleri.

Çift olmak, sevişmek lâzım böyle gecelerde!
Bacalara yuva kurmuş sevdalı leylekler.
Gagalarını takırdatarak perde perde 
Ay ışığı devam ettikçe sevişecekler.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Peyzaj II

Çocuklar taş atmasın,
Gemiler geçmesin üzerinden, 
Hiç kıpırdamasın balıklar, 
Rüzgâr da esmeyiversin,
Suların durulduğu bir saat olsun; 
Gör denizin güzelliğini!

Hele mehtap da varsa,
Üstünde at koşturacağın gelir.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Peyzaj I

Gökyüzüne ağaç desen türkülerinde, 
Ağaca gökyüzü,
Bir şey değişmiş olmaz
Pencereden baktığın zaman.
Ne kuşlar şaşırır dallarını, 
Ne yıldızları koparmak mümkün olur.

Eksilmez etrafta yeşillik; 
Bu kubbenin maviliği devam eder.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

23 Temmuz 2015 Perşembe

Sevdalı

Gönül sende, göz yolda kaldı; 
Ne postacı semtime uğrar,
Ne turnalar selam getirir; 
Vefasız çıktın Beşiktaşlım 

Katlanmaksa katlanıyorum,
Kimselere belli etmeden.

İyi kötü bir iş tutmuşum;
Acısı tatlısı hep bir.
Ha Ankara, ha Çemişkezek;
Senden uzak olduktan sonra.

Nerde olsa yaşıyor insan;
Nerde olsa bir gün ölmek var.

Sen ilk aşkım, ilk gözağrımsın; 
Dünyalara değişmem seni,
Keyfimden uçtuğum oluyor,
Rüyama girdiğin geceler.

Bayram sabahı bile olsa,
Sensiz doğan günü neyleyim!


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Nedim'e Dair

Mevsimin tam lâle zamanı,
Seçtim bir akşam Sâdâbat'tan, 
Koltuğumda Nedim divanı.

Sorma ne kalmış o hayattan?
Ne def-i gam eyIiyen şarap, 
Ne mesti-naz ... Sâdâbat harap.

Sâdâbat değil, Kâğıthane;
Çingenenin fal baktığı yer; 
Lâle devri ancak efsane.

Koca Nedim? N'oldu o günler?
Dilde lezzet bunca mısraın 
Söylemiyor nerde mezarın.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Hepsinden Beter

Kimi insan derbeder,
Ömrünü heba edip gider.
Kimisi maişet derdine düşmüş, 
Rahattan bîhaber.
Olmayacak işler peşinde,
Kimisi taban teper.
Kimisi dul, kimisi öksüzdür, 
Alınyazısı kahreder.
Aklından zoru var kiminin; 
Merhamet ister,
Ben sevda çekerim,
Hepsinden beter.


Cahit Sıtkı Tarancı

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Bahar Sarhoşluğu

İlk sevgilimin gülüşüne benzer 
Bir Nisan havası değil mi esen?
Zincirlere, kelepçelere inat, 
Kanatlarımı açmak zamanıdır; 
Allahaısmarladık kaldırımlar.

Giyenler düşünsün dar elbiseyi; 
Ölçülü sözü, hesaplı adımı.
Ben kurtuldum kafeste kuş olmaktan; 
Saltanat sürer gibi uçuyorum, 
Erik ağacı, gelin olduğu gün.

Hayranım bu şehrin bacalarına.
Nasıl derinden gökyüzüne doğru 
İrili ufaklı, hep bir ağızdan, 
Bir türkü söylüyorlar öyle sessiz!
Dumanın daim olsun güzel baca!

Yuvası saçakta kalan kılangıç 
Yavrusu dallara emanet serçe, 
Derken camiler üstünde güvercin.
Minareler katından geçiyorum; 
Gökyüzü mahallesi İstanbul'un.

Süt beyaz bir martıyım açıklarda, 
Gemilere ben yol gösteriyorum, 
Buğday ve ilâç yüklü gemilere.
Bir kanat vuruşta bulutlardayım; 
Bir süzülüşte vatanım dalgalar!


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş