Şiir, Sadece: Gökyokuş
Gökyokuş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gökyokuş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2008 Pazartesi

Su Kasidesi

Kara kışa da yangınım ben
Sarışın kızıma da
Devrana kızıp kızıp kızıştığımdan...
Babalarım tuttukça başlarım anasından
Neşeye Neşide'sine Schiller'in
Ve karlarla gülüşür afrika menekşelerim

Su, kızım, donmuş olsa da memlekette emsalin
- Ve kim bilir daha ne kadar sürecek bu erbain -
Turna telleri içinden cemrelerle geldikçe sesin
Sular serpiliyor içime bilesin


Can Yücel
Gökyokuş

Altı Yaşındaki Muzaffer Haznedar'dan

Dünyayı gezmeye çıktım
Trene bindim
Gittim gittim gittim
Rayından çıkmış trenler bütün


Can Yücel
Gökyokuş

31 Ocak 2008 Perşembe

Papatyalar Açarken

Güler toplamış kırdan
Bir tabağın içine koymuş
Suyunu da unutmamış

Bir saat sonraydı
Can bak, dedi
Papatyalar ayaklanmış!

Nasıl beyaz, nasıl sarı
Nasıl yeşil!

Dur hele dedim Güler'e
Bu, 142'ye girmesin sakın!


Can Yücel
Gökyokuş

30 Ocak 2008 Çarşamba

Kongolu

Dr. Niyazi Tunga'ya


İstiyorum ki küçüleyim
Küçüleyim
Küçüleyim
Küçüleyim
Herbiri ayrı bir cumhuriyet olan
Yaprakları arasına girip
Afrika menekşesinin
Önce Lumumba, sonra Gulliver'le
Gülüvereyim
Ve ömrüm ne kadar vefa ederse artık
Oracıkta ölüvereyim
Koskoca Afrika'da bir küçük çiçek
Ölmekle ölümü olmaz edecek

Küçümen küçümen küçümen ama
Bir bitmeyen gücünen


Can Yücel

Düş Bozumu

Terso bir gürültüye dapduru geldim dün gece
Döndüm yokladım, Güler'in omuzları
Ellerimin altında pırpır...
Dürttüm, sarsaladım...
Düşünde beni can çekişirken görmüyor muymuş meğer?
Yaşasın bana! Kızı tam zamanında uyandırmışım!


Can Yücel

Ayıp Şey

Umumi helaların hepsinde aynı levha:
BÜYÜK 5TL.
KÜÇÜK 5TL. diye.
Büyüklerle küçükler arasında, göstermelik için de olsa,
Beş kuruşluk bir fark gözetilmez oldu demeek!
Bu, her şeyden önce silsile-i meratibe aykırı bişiy, efendim!


Can Yücel

29 Ocak 2008 Salı

Bir Formül

Ölüm bu ara çok oldun sen
Ortalığı kırıp geçirdin
Dostlara taktın, gençlere taktın kancayı...
Kendim için söylemiyorum, yanlış anlama, bak!
Nasıl olsa benim miyadım doldu,
Ama sen de bokunu çıkarma işin!
Bir süre ara ver bu işgüzarlığa!
Tek dur biraz!
Ne dersin tam maaşla emekliliğe?
İşsizlik sigortasıda veririm istersen...


Can Yücel

Mukaffa Bir Kafaya

Ben ki Çakal Tepe'deyim, hayret
Buralara dek nasıl da vuruyor
Motorun vurultusu!..
Yükü ağır, aygaz tüpü olmalı
Soluğundan belli,
Halim de olsa öyle derdi
Lacivert üstüne kırmızı boyalı...
Yürüyor Çengelköy'e doğru
Su yürür gibi mor salkımlara...
Sancağında şimdi tam
Mr. Philby'nin bizamanlar oturduğu
Erguvan çürüğü yalı...

Bu kadar kafiye sahibisin de
Niye deniz kenarına inmiyorsun akıllım?..


Can Yücel

28 Ocak 2008 Pazartesi

Estetik

Aslında çirkin değilsin sen
Çirkin görünmek istiyorsun
Güzelliği tarif için


Can Yücel

Şili'deki Tencereye

Tencere dibin kara
Seninki benden kara

Kare Kökler

Türkiye Cumhuriyeti Türklerin kurduğu onlatıncı devletmiş.
Bu bizim yatay talihimiz.

Oysa, Anadolu Türklüğü onaltı uygarlığın üstünde yükseliyor,
Zamanlarda mekan tutmuş dört-dörtlük kökleriyle
o ebemkuşağı çiçek...
Bu da bizim dikey tarihimiz.


Can Yücel

Olur-Ölür Ölür-Olur

Mor bir kedi yavrusudur sabah
Gökyüzünün tamburunda çamlardan tırnaklarıyla
Saba makamından bir şarkı tımbırdatmakta...
Nerdeyse başlar ziftli kayalıkları temizlemeye
Ve yalaya yalaya kendini
Denize döner sonunda
Mavi...
Bu işler sade martta değil
Sonbaharın sonunda da olur
Ve bir kedi yavrusu doğarken bir sabah
Çok canlar ölür...


Can Yücel

Cazzzzzzzz

Erol Pekcan'a 


İki yıl önce diktiydim seni toprağın o köşeciğine,
Bire hanımeli ne hızlı büyüdün!
Deme sen de "Can çok küçüldün"!
Bakma bana nolur, daha, daha büyü!
Balkona tırman yavaş yavaş!
Kapıyı aç!
Ben yerde yatıyorum sarhoş,
İlkin bacaklarıma sarıl!
Belime sarıl!
Daha, daha yukarı çık, memelerimi okşayarak!
Boynuma sarı!
Ama iyice!
En büyük iyilik bana bu!
Boğ beni, boğ!
Hanımeli,
Boğ beni,
Boğ,
Boğ,
Boy!..
Boy!..
Boy!..


Can Yücel

26 Ocak 2008 Cumartesi

Yesenin'den İntihar Pusulası Moskova'dan

Bir şehirde ölmek yeni bişey değil elbet.
Sanki yaşamak çok daha büyük bir marifet!


Can Yücel

Avcıoğlu'na

Doğan'la bir tarihte
Bu, şimdi yaşadığım mor sahillerde
Üçer beşer yaşındaki oğullarını gördüydüm
Dudaklarında birer kibrit çöpü
Ve elleri arkalarında
Yürüyorlardı kumları tekmeleyerek
Babalarının arkasından...
Babaları da arkasında olup bitenden habersiz
Dudaklarının ucunda cigara, sarkmış öyle külü
Elleri arkasında yürüyordu kumsal boyunca
Düşünceli düşünceli
Memleketi nasıl kurtarayım diye
Ölmek için...


Can Yücel

Bir Kelime Oyunu

Keferenin kavlince, aklınca, dilince
Hintliler "turkey" yer yılbaşlarında
Türkler de hindi...
Halbuki Hindistan'ı da, Türkiye'yi de yiyen aslında
Kendileri...
Hem yılbaşından yılbaşına da değil
Allahın günü
Bizim Demreli Niko, Noel Baba olalı beri...


Can Yücel

25 Ocak 2008 Cuma

Şükraniye

Bu kar sonrası günde
Her şey dargın dururken birbirine
Erimiş ermişcesine...
Çırp uçan martıdır eza
Yeri göğe, balığı denize
Ve beni Güler'e barıştıran
Şükürler olsun bu şiire!..


Can Yücel

24 Ocak 2008 Perşembe

Yangın Var

Aslı mı? Belki.
Odalık mı? Asla!
Ne Matisse'den ne de Çırağan Sarayı'ndan!
Bir sobaydı allah tarafından o deli hatun
Upuzun saçlarıyla bir demir-döküm...
Yaktıkça kendini nefsinle nefesimle
Yandıkça düşistandan düşürdüğüm odun
Isınırdı oda, ısınırdı ev, ısınırdı acun
O da, ben de, yanyana ve yana yana
Sevişerek ölmeyi öğrendik sonunda
Ondan şimdi böyle ortalık duman
Baksana baharlar yağıyor üstümüze ağaçlardan
Aslı varsa onun
Ki kerem edin ki var
O sobaysa
Ben de ona yangınım yangın


Can Yücel

Dörtlük

Şu deniz-aşırı davul sesleri
Yine kimbilir neyi kutluyorlar?
Batmış olmalı ki, bu bahtsız şehri
Her sabah yeniden kurtarıyorlar.


Can Yücel

23 Ocak 2008 Çarşamba

Türkiye'de Shakespeare

Hamlet'in tiradı başlamadan bitti:
Bundan böyle to be or not to be
Not to be or not to be...


Can Yücel