Şiir, Sadece: Mayakovski Şiirleri
Mayakovski Şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mayakovski Şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Kasım 2019 Pazar

Pantalonlu Bulut I

İnanıyor musunuz sıtma olduğuna?
 
Başa geldi bu.
Odesa’daydı geldi başa.
 
"Saat dörtte geliyorum"-
dedi Mariya.
 
Sekiz.
Dokuz.
On.
 
Pencereden ötelere
gitti akşam
karabasanlı bir geceye
işkenceli.
 
Çökük sırtımın arkasında kükreyen bir kahkaha
büyük şamdanların yalazından.
 
Sanmıyorum tanıyacağını birinin beni
bu iniltiler içinde
iki büklüm
sinirli dev.
Ne düşünmesi istenir böyle bir tümseğin?
Böyle bir tümsek yığınlar ister!
 
Pek de önemli değil
yapılmışsa insan madenden
ve yüreği buz kesilmiş demirden.
Buna karşın geceleyin
gizlemek istiyor sesini
bir zaman yumuşak ve kadınımsı.
 
Ve şimdi
ayaktayım
güçlü ve çökmüş, bir pencerede
ve eriyor çerçeveler kızgın sıcağıyla alnımın.
Bu aşk istediğim gibi olacak mı?
Olur mu
küçük ve yazıklı ya da kocaman bir dey gibi?
Bir büyük bir olur böyle bir bedenle, nerdeyse:
olur yalnız
biraz barışçıl aşk budalalıkları
ürken otomobil düdüklerinden
ama tutkun atlı tramvayların hafif zillerine.
 
Islak damlalar düşüyor başımın üstüne
dikince özlem dolu
gözlerimi yağmurun yüzüne, çiçek bozuğu.
Bekliyorum.
kentin sağırlatıcı suçlu gölleri taşınca.
 
Delicesine koştu bir bıçakla gece yarısı
yakalayıp
devirdi
kaçan günü.
Boğazı kesilen başı gibi kütüğün
düştü on ikinci savaş.
 
Bütün yağmur damlacıkları
ağladı hıçkırarak çerçevelerde
ve yüzünü buruşturdu kocaman
yüz buruşturmalar gibi bütün
Parisli Nötre Dame'a.
 
Cehennemin dibine o kadın!
Beklemedim mi yeterince?
Uluya uluya yırtılacak ağızlar, nerdeyse.
 
İşitiyorum:
yumuşak
yatağındaki civciv gibi
fırladı bir sinir.
 
İlkin
yürüdü yavaş yavaş
bir dönüşten bir dönüşe
sonra geçirdi onu 
görülmemiş
bir hıza
Uçup dönüyor şimdi başka bir sinirle
deli bir dansla.
 
Tozdan geçilmiyor alt katta.
 
Sinirler
küçük
büyük
tümü!
dans ediyor
bacaklar kırılıncaya kadar
deli bir dört nalla!
 
Ve gece altüst ediyor odayı yeniden
ve yıkanan sokağın çamuruyla doluyor göz.
 
Keskin bir inlemeyle açılıyor kapı
bütün otel sanki
gıcırdatıyormuş gibi dişlerini.
 
Sen içeri girdin
bir acı "şimdi bitti" gibi
çevirip kadifesini eldivenlerin
çıkardın ağzından baklayı.
"Biliyorsun-
başka biriyle evleneceğim!»
 
Sanki
bu çok önemli mi?
Kurtarırım ben kendimi.
Bağlı değilim hiç bir şeye!
Nabız gibi
ölü bedendeki.

Anımsıyor musun?
Demiştin:
"Aşk
para
tutku
Jack London"-
ve gördüğüm her şey:
bir Giaconda sen
çalınmak zorunda olan Louvre Müzesi’nden!
 
Ve onlar öyle yaptılar.
 
Yola düşeceğim aşk sarhoşluğundan sonra
ateşlerle aydınlanan kara kaşlarla.
Sonra!
Yanmış yıkılmış evlerde de
uyuyan yersiz yurtsuz serseriler var!
 
Benimle alay mı ediyorsun?
"Bir yoksul evde kopekten daha değerli
ozansı deliliğinin zümrütleri."
 
Anımsa!
Vesuvius'la alay edilince
yerle bir oldu Pompey’i
 
İşitin!
Sayın baylar!
Seven sizler
günahları
kıyımları
ve üçkağıtçılığı.

Bir gün olsın
bir şey gördünüz mü
yüzüm gibi korkunç
olduğu
zaman
devinimsiz tümden?
 
Ve tanıyorum-
"ben"
çok küçüğüm bana göre.
Bir şey var durmak istemeyen içimde.
 
Alo!
Kiminle konuşuyorum?
Ana?
Amma!
Oğlun çok mu çok hasta.
 
Ateşler içinde yüreği.
Bilmiyor nereye gideceğini buralardan
selam et benden kızkardeşi Yuda’ya, Olya’ya.
Her sözcük
şakalar, yalın konuşmalar bile
bağırıyor tutuşan dudaklarınca onun bu akşam
atıyor kendini çıplak orospular gibi
tutuşan genelevinin penceresinden.
 
Hava temizlenir
bir yanık kokusu şurda!
Koşarak geliyorlar şimdi
ışıyan başlıklarıyla!

Alo bütün yangın söndürücüler
titizlikle tırmanılır tutuşan bir yüreğe!
Fıçı üstüne fıçı
dolduruyorum gözyaşı mı.
Tırmanmak istiyorum belkemiği eklemlerini.
Şimdi atlıyorum! Atlıyorum! Atlıyorum!
Ama parçalanıyor eklemler
Atlanamaz üstünden bir yüreğin, tutuşan!
 
Yanan yüzün
çatlak dudaklarından :
dev bir öpücük olur kömürleşen.
 
Ana!
Duramıyorum şarkılara.
Korolar tutuşuyor yüreğimin kilisesinde!
 
Yanan, tutuşan yapılardan çocuk gibi kaçıyor
kömürleşen rakamlarla sözcükler kafatasından.
Böyle uzandı
uzanımın elleri göğe doğru
Lusitania limanından, tutuşan
Korkutulan insanlarında
dingin evlerin
bakar durur ateşlerin kızıl gözü gökten.
İşte buradayım ve gelecek yüzyıllara bağırıyorum:
Yanıyorum!


Mayakovski
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven

2 Kasım 2019 Cumartesi

Pantolonlu Bulut

Senin için, Lilya
 
 
Düşleyen
düşünceler donmuş usunuzda
yağlı koltukların semiz uşakları gibi
tedirgin, edip kanlı bir yürek parçasıyla
alay edeceğim öyle yüzsüz, acı dilli.
 
Moruk sayrılığı aramayın bende, ölümcül
boy vermez tek bir ak saç ruhumda.
Bozguna uğratıp dünyayı bir sesle gücül
geliyorum - kıyak bir genç yirmiki yaşında.
 
Çıtkırıldımlar!
kemanlara aşık olmak niyetiniz!
aşk istiyor kabalar dümbelek gibi.
Ama tersyüz olabilir misiniz
dudak kesilinceye kadar benim gibi!
 
Gelin, öğreteceğim size—
doğru kadın görevliler melekler gibi
patiska giysili, güzelim salonlarda.
 
Onlar çeviriyor ilgisiz; dudaklarıyla
yemek kitabı sayfalarını ahçı kadın gibi.
 
İsterseniz—
bir ten olurum yalnız çatlayan
—başka bir sesle göğün lirinden—
isterseniz—
çelebi ve sevecen olabilirim
—bir erkek değil ama pantolonlu bir bulut!
 
İnanmıyorum çiçekli yataklarına Nice’in!
Söylüyorum düpedüz övgü türküleri
hastaneler gibi bayatlık erkeklere
ve yıpranmış kadınlara atasözleri gibi.
 
 
Mayakovski
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven

1 Kasım 2019 Cuma

Züppenin Gömleği

Bir kara pantolon dikeceğim
kadifeden, şöyle bana göre.
Bir sarı gömlek üç arşın gün batımı.
Nevskiy’i boyunca dünyanın, bu zırva, geçidi.
 
Bağırsın dünya, bu alık kadın, aldırma.
"Irzına geçiyorsun bu yeşeren baharın!"
Güneşe sırıtıyorum yüzsüz, bir daha:
"Seviyorum çatlak r’leri, durmayı üstünde asfaltın!"
 
Gök mavi mi mavi, alabildiğine,
ve kurmuş çilingir sofrasını sevgilim dünya.
Size veriyorum bu kukla şiirleri bundan böyle,
diş çöpleri gibi sipsivri ve lazım da!
 
Siz kadınlar etimi seven, sen de
sen de kız, süzen beni kardeş gözüyle,
gülüşlerinize boğun beni, ozanı-
takacağım onları çiçekler gibi züppe gömleğime!
 
 
Mayakovski
1914
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven

31 Ekim 2019 Perşembe

Ama Bununla Birlikte

Frengililerin burunları gibi düştü yol,
ırmağın duygululuğu tükürüksü akıp gitti.
Apak iç giysilerini birden sıyırdı park
ve ağnadı haziranda, ayartık ve sevinçli.
 
Gittim alanına
tutuşmuş bir mahallenin
başta, peruk gibi kiremit taşından.
Paniğe kapılmış insanlar - gördüler ağzımda
yarı çiğnenmiş çığlığı ayağıyla çırpınan.
 
Ama beni kargımayacak, aşağılamayacaklar,
çiçekler atacaklar ardımdan peygamber gibi.
Anlıyor burunları kırık bütün onlar;
ozanı olduğumu sizlerin.
 
Korkuyorum meyhane döğüşü olmasından mahşerinizin!
Tutuşan yapılar ve bütün o süprüntülerle
taşıyacak orospular beni, sanki tapınacak şeymişim
ve tanrıyı gösterecekler bağışlansın diye.
 
Ve gözyaşı dökecek Tanrı yazdığım kitaba!
Sözcük değil ama, ulanan kasınçlar yığını:
ve dolaşacak göklerde şiirlerimle soluk soluğa
ve soluğu kesik okuyacak tanıdıklara onları.
 
 
Mayakovski
1914
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven

30 Ekim 2019 Çarşamba

Ama Elinizden Gelecek Mi?

Renkler serpiyorum bardağın içinden
kül rengi haritasına günün,
eğik çenesini okyanusun,
donmuş bir balıkta gösteriyorum.
Okudum yeni dudakların sesini
ışıldayan pulunda balığın.
Ama siz,
çalabilecek misiniz
bir gece şarkısını,
flütle?
 
Ruhun yıpranmış
kaldırımlarında
şaklar ökçeleri delilerin
ağır tümceler
ortasında
asılı
kentler
ve bulutun kıvrımında eğik boğazları kulenin
buz tutmuş -
Benim ağlayan yalnız dörtyol ağızlarında
polisler
çarmıha
gerilince
 
 
Mayakovski
1913
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven

29 Ekim 2019 Salı

Şarap

Sun bize kadehi!
Biz
bir şişe açabilir
ve acıyı boğabiliriz şarapla.
 
 
Mayakovski 
Yıldönümü
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven
 
 
Bakü’nün mukaddes toprağına yüzüstü düşüp,
avuçlayıp nefti siyah şarap gibi içmek istiyorum!
 
 
Nazım Hikmet 
Varış, 1927

28 Ekim 2019 Pazartesi

Gerekseme

Bundan başka
yeni yıkanmış gömleğe
gereğim var açıkçası
zırdelilik değil.
 
 
Mayakovski 
B. Dolusu
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven 
 
 
Paran varsa eğer
bana fanila bir don al,
tuttu bacağımın siyatik ağrısı
 
 
Nazım Hikmet 
Karıma Mektup, 1933

27 Ekim 2019 Pazar

Samanyolu

Saat şimdiden bir ve sen yatmaya gittin
İşte gümüş adiliği Samanyolu’nun geceyle.
 
 
Mayakovski 
Bütünlenmemiş Parçalar, 1928-1930
 
 
biz
seyretmedeyiz
cihan içinden cihanların
doğuşunu,
kehkeşanların
güneş aydınlığında!
 
 
Nazım Hikmet

26 Ekim 2019 Cumartesi

At

Bağla beni kuyruklu yıldızlara yabanıl atlar gibi
 
 
Mayakovski 
Omurga Flütü I, 1915
 
 
Mor bir patlıcan gibi çürük omuzlarına basarak karımızın
atladık terli sırtlarına şaha kalkan atlarımızın...
 
 
Nazım Hikmet 
Yeni Sanatın Akını, 1930

Güneş

Günbatımının yüz kırk güneşi patladı
haziran sonuna gelince.
 
 
Mayakovski 
Görülmemiş Bir Olay, 1820
 
 
Bugün pazar
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar..
 
 
Nazım Hikmet
Tecritteki Adamın Mektupları, 1938

25 Ekim 2019 Cuma

Yeğinlik

Anlatıma güç vermek, etkili olmak amacıyla çarpıcı, vurucu örgelere, yeğinliğe rastlanır her iki ozanda:
 
 
atıyor kendini çıplak orospular gibi
tutuşan genelevinin penceresinden,
 
 
Mayakovski
P. Bulut I, 1915
 
 
Fransız zabiti sen
     o üzüm gözlü Azadeyi
bir orospudan
     daha çabuk unuttun!
 
 
Nazım Hikmet
Piyer Loti, 1925

24 Ekim 2019 Perşembe

Yaşam

Kin duyuyorum
     her çeşit ölü etine,
ama tapıyorum
     yaşam olan her şeye
 
 
Mayakovski 
Yıldönümü, 1924
 
 
Açıldı demirlerin, dışında
     büyük, laciverdi bahçem.
Aslolan hayattır...
Beni unutma Hatçem...
 
 
Nazım Hikmet
Çankırı Hapishanesinden Mektuplar, 1940

23 Ekim 2019 Çarşamba

Sevi

"Saati dörtte geliyorum"-
dedi Mariya
Sekiz,
Dokuz,
On.
Pencerelerden ötelere
gitti akşam
karabasanlı bir geceye
işkenceli.
 
 
Mayakovski
P. Bulut I, 1915
 
 
Saat bir.
Saat üç.
Saat beş.
Polis düdükleri, saatlar...
Yatağım bozulmamış
Çekmecemde kaatlar;
bazıları
- onun el yazıları
 
 
Nazım Hikmet
Gece Gelen Telgraf, 1931

22 Ekim 2019 Salı

Tanrı

Her iki ozan, tanrının varlığı yokluğu konusunda düşünce birliğine ulaşır. Tanrıyı yadsır her ikisi de:
 
 
düşündüm ben:
baş melek korosunun şarkılarını
geliyor soyguncu tanrı ceza vermek için
 
 
Mayakovski 
Pantolonlu Bulut I, 1915
 
 
Ay battı güneş doğdu,
Kalbimde ateş doğdu,
Yaldızlı meşin kabı
Parçalanmış kitabı
Varsın gömülsün diye ebedi bir uykuya
Attım kör bir kuyuya.
 
 
Nazım Hikmet
Meşin Kaplı Kitap, 1921

21 Ekim 2019 Pazartesi

Eylem

Olsaydım
Vendom direği
direnirdim
evlenmem için
Concorde Alanı'yla



Mayakovski
Kent, 1921





"Maddeden ayrı ruha inansaydım eğer,
Şarkın kurtulduğu gün
senin ruhunu
köprübaşında çarmıha gerer"
karşısında cıgara içerdim!



Nazım Hikmet
Piyer Loti, 1925

19 Ekim 2019 Cumartesi

Gelecekçilik

Fütürizm:


Arkadaşlar, gelecek kuşakların, dinleyin -
                                               burada konuşuyor
provokatör
              kendisi hoparlör
lirik çalkantısı musluğunun
                                kapanması gi'bi


Mayakovski (Boğaz Dolusu)

---

Ey ihtisas mahkemeleri kaçağı
ve Despinis Kokonun aftosu,
ey marka malı kör
                            provokatör.


Nazım Hikmet

---

Size geleceğim
                   uzak, komünist bir zamanda,
şiir atlısı gibi değil,
                           tümden Yeseninci.
Şiirim ulaşacak size
                            yüzyılların üstünden.


Mayakovski

---

Topraktan,
             ateşten
                     ve denizden
doğanların
              en mükemmeli doğacak bizden...


Nazım Hikmet