Şiir, Sadece: Orhan Veli
Orhan Veli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Orhan Veli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mayıs 2012 Salı

İstanbul Türküsü

İstanbul'da Boğaziçi'nde,
Bir fakir Orhan Veli'yim;
Veli'nin oğluyum,
Tarifsiz kederler içinde.

Urumelihisarı'na oturmuşum;
Oturmuş da, bir türkü tutturmuşum:
«İstanbul'un mermer taşları;
Başıma da konuyor, konuyor aman,martı kuşları;

Gözlerimden boşanır hicran yaşları;
Edalı'm,
Senin yüzünden bu hâlim.»
«İstanbul'un orta yeri sinema;
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama;
El konuşur, sevişirmiş, bana ne?
Sevdalı'm,
Boynuna vebalim!»

İstanbul'da, Boğaziçi'ndeyim;
Bir fakir Orhan Veli;
Velinin oğlu;
Tarifsiz kederler içindeyim.


Orhan Veli
(Ülkü, 1.2.1045)

20 Mayıs 2012 Pazar

Eski Karım

Nedendir, biliyor musun;
Her gece rüyama girişin,
Her gece şeytana uyuşum,
Bembeyaz çarşafların üstünde;
Nedendir, biliyor musun?
Seni hâlâ seviyorum, eski karım.

Ama ne kadınsın, biliyor musun!


Orhan Veli

Kızılcık

İlk yemişini bu sene verdi,
Kızılcık,
Üç tane;
Bir daha seneye beş tane verir;.
Ömür çok,
Bekleriz;
Ne çıkar?
İlâhi kızılcık!


Orhan Veli
(Nisan 1940)

Illusion

Eski bir sevdadan kurtulmuşum;
Artık bütün kadınlar güzel;
Gömleğim yeni,
Yıkanmışım,
Tıraş olmuşum;
Sulh olmuş.
Bahar gelmiş.
Güneş açmış.
Sokağa çıkmışım, insanlar rahat;
Ben de rahatım.


Orhan Veli
(Mart 1940/Ses, 1.4.1940)

Karmakarışık

Bir okla yaralı kalbim,
Boyacının sandığında;
Güvercinim kâğıt helvasında;
Sevgilim kayığın burnunda;
Yarısı balık,
Yarısı insan;
İn miyim?
Cin miyim?
Ben neyim?


Orhan Veli

Gemilerim

Elifbamın yapraklarında
Gemilerim, yelkenli gemilerim.
Giderler yamyamların memleketlerine
Gemilerim, yan yata yata;
Gemilerim, kurşunkalemiyle çizilmiş;
Gemilerim, kırmızı bayraklı.
Elifbamın yapraklannda
Kız Kulesi,
Gemilerim,


Orhan Veli
(Kasım 1938/Varlık, 15.3.1940)

Sevdaya Mı Tutuldum?

Benim de mi düşüncelerim olacaktı,
Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım,
Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle
Çok sevdiğim salatayı bile
Aramaz mı olacaktım?
Ben böyle mi olacaktım?


Orhan Veli
(Nisan 1939/Varlık, 15.3.1940)

Ne Kadar Güzel

Çayın rengi ne kadar
Sabah sabah,
Açık havada!
Hava ne kadar güzel!
Oğlan çocuk ne kadar güzel!
Çay ne kadar güzel!


Orhan Veli

İstanbul İçin

Nisan

İmkânsız şey
Şiir yazmak,
Aşıksan eğer,
Ve yazmamak,
Aylardan Nisansa.


Arzular ve Hâtıralar

Arzular başka şey,
Hâtıralar başka.
Güneşi görmeyen şehirde,
Söyle, nasıl yaşanır?


Böcekler

Düşünme,
Arzu et sade!
Bak, böcekler de öyle yapıyor.


Davet

Bekliyorum
Öyle bir havada gel ki,
Vazgeçmek mümkün olmasın.


Orhan Veli
(Nisan 1940)

Başağrısı

I

Yollar ne kadar güzel olsa,
Gece ne kadar serin olsa,
Beden yorulur,
Başağrısı yorulmaz.


II

Şimdi evime girsem bile
Biraz sonra çıkabilirim
Madem ki bu esvaplarla ayakkaplar benim
Ve madem ki sokaklar kimsenin değil.


Orhan Veli
(Nisan 1938/İnsan, 1.10.1938)

Harbe Giden

Harbe giden sarı saçlı çocuk!
Gene böyle güzel dön;
Dudaklarında deniz kokusu,
Kirpiklerinde tuz;
Harbegiden sarı saçlı çocuk!


Orhan Veli
(Mayıs 1940)

Derdim Başka

Sanma ki derdim güneşten ötürü;
Ne çıkar bahar geldiyse?
Bademler çiçek açtıysa?
Ucunda ölüm yok ya.
Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
Güneşle gelecek ölümden?
Ben ki her Nisan bir yaş daha genç,
Her bahar biraz daha âşığım;
Korkar mıyım?
Ah, dostum, derdim başka...


Orhan Veli

Kitabe-i Seng-i Mezar

II

Mesele falan değildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi.
Aldılar, götürdüler.
Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar
Haklarını helâl ederler elbet.
Alacağına gelince...
Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.

(Ocak 1940/Varhk, 15,3.1940)


III

Tüfeğini deppoya koydular,
Esvabını başkasına verdiler.
Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
Ne matrasında dudaklarının izi;
Öyle bir rûzigâr ki,
Kendi gitti,
İsmi bile kalmadı yadigar.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında, el yazısıyla:
«Ölüm Allahın emri,
Ayrılık olmasaydı.»


Orhan Veli
(Eylül1941/İnsan, 1.8.1943)

Dedikodu

Kim söylemiş beni
Süheylâ'ya vurulmuşum diye?
Kim görmüş, ama kim,
Eleni'yi öptüğümü,
Yüksekkaldırım'da, güpegündüz?
Melâhat'i almışım da sonra
Alemdar'a gitmişim, öyle mi?
Onu sonra anlatırım, fakat
Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
Güya bir de Galata'ya dadanmışız;
Kafaları çekip çekip
Orada alıyormuşuz soluğu;
Geç bunları, 'anam babam, geç,
Geç bunları bir kalem;
Bilirim ben yaptığımı.

Ya o, Muallâ'yı sandala atıp,
Ruhumda hicranın'ı söyletme hikâyesi?


Orhan Veli

Şoförün Karısı

Şoförün karısı, kıyma bana,

El etme öyle pencereden,

Soyunup dokunup;

Senin, eniştende gözün var;

Benimse gençliğim var;

Mapuslarda çürüyemem;

Başımı belâya sokma benim;

Kıyma bana.


Orhan Veli
(İşte, 15.6.1944)

Dağ Başı

Dağ başındasın;

Derdin günün hasretlik;

Akşam olmuş,

Güneş batmış,

İçmeyip de ne haltedeceksin?


Orhan Veli

Gözlerim

Gözlerim,

Gözlerim nerde?

Şeytan aldı götürdü;

Satamadan getirdi.

Gözlerim,

Gözlerim nerde?


Orhan Veli
(Ekim 1937)

Gölgem

Bıktım usandım sürüklemekten onu,

Senelerdir, ayaklarımın ucunda;

Bu dünyada biraz da yaşayalım,

O tek başına, Ben tek başıma.


Orhan Veli
(Eylül 1937/Varlık, 15.12.1937)

Sol Elim

Sarhoş oldum da

Seni hatırladım yine;

Sol elim,

Acemi elim,

Zavallı elim!


Orhan Veli

Hicret

I

Damlara bakan penceresinden
Liman görünürdü
Ve kilise çanları
Durmadan çalardı, bütün gün.
Tren sesi duyulurdu yatağından
Arada bir
Ve geceleri.
Bir de kız sevmeye başlamıştı.
Karşı apartımanda.
Böyle olduğu halde
Bu şehri bırakıp
Başka şehre gitti.

(Kasım 1937/Varlık, 15.12.1937)


II

Şimdi kavak ağaçlan görünüyor-
Penceresinden,
Kanal boyunca.
Gündüzleri yağmur yağıyor;
Ay doğuyor geceleri
Ve pazar kuruluyor, karşı meydanda.
Onunsa daima;
Yol mu, para mı, mektup mu;
Bir düşündüğü var.


Orhan Veli
(Kasım1938/Gençlik,19.5.1938)