Şiir, Sadece: los conquistadores
los conquistadores etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
los conquistadores etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Savaşan Toprak

Toprağın ilk sunduğu direnişti.

Harmanlanmış beyazlığın alevi gibi
yaktı Araucanya kar'ı
kâşiflerin adımlarını.
Soğuk yüzünden yitirdi Almagro
parmaklarını, ellerini ve ayaklarını,
ve krallıkları parçalayıp gömen
pençeleri, donmuş etin habbesiydi
karda, sessizlikti.
Sıradağlar denizinde oldu bu.
Şaklatıyordu Şili rüzgârı kırbacını
çizerek yazgıları ve ezerek
açgözlülüğü ve süvârileri.

Görünmez ve kapatılmış
geldi bir çene gibi açlık
Almagro'nun ardından.
Atlar bu buzsoğuğu
şölende tüketildi.

Ve Güney'in ölümü paramparça etti
Almagro'nun dörtnalasını,
ta ki atını Peru'ya doğru
döndürünceye dek, ne ki bekliyordu orada
Kuzey'in ölümü, oturup yolkıyısında baltasıyla
bu geri çevrilmiş fâtihi.


Pablo Neruda
"Los conquistadores"den, "Canto General"

10 Ağustos 2013 Cumartesi

Savaşlar

Daha sonra erişti tutuşturan bir alaz
Granitin saatine.
Almagros ve Pizarros ve Valverdes
Castillos ve Urias ve Beltranes
hançerledi birbirlerini ve bölüştüler
fethedilmiş ihanetleri,
kadını ve altını çaldılar birbirlerinden,
hanedanlık için kapıştılar.
Bahçelerde astılar birbirlerini,
alanlarda düşürdüler,
Belediye binalarında boğdular birbirlerini.
Yağmalamaların ağacı ezildi
kılıç darbeleri ve kangren altında.

Bu Pizarro dörtnalı
ketenle örtülü yörelerin içinden
doğdu dehşete düşmüş bir sessizlik.

Her yer ölümle dolmuştu,
ve orada onların mutsuz dölleri
yağmaladı ölüm savaşını
her şeyin farelerce kemiklere kadar
kemirildiği bir toprakta
yokettiler bütün merhameti
öldürmeden ve ölmeden önce.

Gazabın ve darağaçlarının katil-çırakları,
Kentauros düştü
açgözlülüğün batağına,
altın'ın ışığında yıkıldı putlar,
sizler kendiniz temizlediniz
kana susamış pençelerden kendi soyunuzu,
ve yukarı doğru, taçlandı
Cuzco'nun kayaduvarları,
yüzyüze en soylu mısırtohumunun güneşiyle,
oynadıydınız İnkaların
altın tozunda kralsı
cehennem ıstırabının tiyatrosunu:
yeşil çeneli çapulculuk,
kanla kaplanmış şehvet,
Altın pençeli açgözlülük,
çarpık dişli ihanet,
yağmacı bir kertenkele gibi haç,
kardan bir zeminde darağacı,
ve hava kadar ince ölüm,
kımıltısızca zırhında.


Pablo Neruda
"Los conquistadores"den "Canto General"

12 Haziran 2013 Çarşamba

Şili'nin Bulucuları

Kuzey'den getirdi Almagro yanmış közünü.
Ve toprağın üstünde eğildi O, patlamayla batış arasında,
gündüz ve gece bir harita üzerinde gibi.
Diken gölgeleri, deve-dikeni ve balmumu gölgeleri,
birleştirdi İspanyol'u cılız bedeninde,
yeryüzünün kasvetli stratejilerini geçtiğinde.
Gece ve kar ve kum oluşturur
benim ensiz memleketimin biçimini,
bütün sessizlik oturur uzun çizgisinde onun,
bütün köpükler onun denizsakalından damlar,
bütün kömür gizemli öpüşüyle dökülür.
Kömür ateşi gibi yanar altın onun parmaklarında,
ve gümüş aydınlatır yeşil bir ay gibi
onun melankolik bir gezegenden yapılmış dayanıklı bedenini.
Bir zamanlar güle, zeytinyağına,
rüzgâra ve Antik'in göğüne yakın olan İspanyol,
bilmiyordu dargın taşın bu yeri
deniz-kartalının gübresinin altında doğdu.


Pablo Neruda
"Los conquistadores"den "Canto General"

6 Haziran 2013 Perşembe

Şimdi De Küba

Ve o zamandan beri kan ve kül aktı.

O zamandan beri yalnız kaldı palmiyeler.

Küba, aşkımsın sen benim, işkence tezgâhına
bağladılar seni,
bozdular yüzünün güzelliğini,
solgun altın bacaklarını ayırdılar birbirinden,
narla ezdiler cinselliğini,
delik deşik ettiler seni bıçaklarla,
paramparça ettiler, yakıp kavurdular seni.

Şirinliğin vadisi arasından
geldi cellâtlar,
ve sis içindeki yüksek platolarda
kayboldu oğullarının zırh bitkisi.
Gene de teker teker götürüldü onlar,
öldürülmek için orada,
işkence içinde paramparça edilmek için,
ayaktopuklarının altından kayan
yumuşak çiçektopraklarından yoksun.

Küba, aşkımsın sen benim, hangi ateşli ürperiş
sarstı seni bir dalga köpüğünden ötekine,
sen temizliğin kendisi olana dek,
yalnızlık ve ıssızlık, sıklık oluncaya dek,
ve yengeçler kapışıyorlar
oğullarının kemiklerini.


Pablo Neruda
"Los conquistadores"den "Canto General"

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Valdivia (1544)

Ama geri geldi onlar.
(Adı Pedro'ydu.)
Valdivia, çağrılmamış kumandan,
hırsızlar arasında kılıçla paylaşmışlar
toprağımı: 'Buradaki senin,
bu senin, Valdes, Montero,
bu da senin, İnes, ve buraya
belediye binası yapılacak.'
Ölmüş bir eşekmişcesine
böldüler anayurdumu.
'Yeter ki al
bu dilsiz toprağı ayışığı ve ağaçlarıyla,
yut bu ırmağı şafağıyla birlikte, '
büyük sıradağlar kaldırırken
bronz ve karbeyazı ışığı göğe doğru.

Öteden fırladı Arauco. Tuğla duvarlar, kuleler
ve caddeler kurdu gülümseyerek
evin sessiz efendisi.
Islak ellerle
yoğurdu çamuru, taşıdı balçığı oraya
ve And-dağı'nın suyuyla kardı:
ne ki köle olamazdı O.
Cellat Valdivia saldırdı o zaman
ateş ve ölümle.
Böylece başladı kanın dökülmesi,
üçyüzyılın kanı, okyanus kadar kan,
kan-atmosferi kapladı ülkemi
ve sonsuz zamanı hiç bir savaşta görülmemişcesine.
Kudurgan saldırı başladığında
üzünç karası zırhında
yüzdüler derisini reisin, paramparça ettiler
Huelen'in yücesinde, sessizlikte ve
Andların havasında yazılmış antlaşmayı.

Arauco taş ve kandan öğününü
başladı kaynatmaya.
Yedi prens
geldi görüşmeye.
Hapse atıldılar onlar.
Araukanya'nın bütün gözleri önünde
kopardılar reislerin kellelerini.
Birbirlerini kışkırtıyordu cellatlar.
Kan revan içindeki barsaklarını zaptetti
İnez de Suarez, asker kadın,
harpy'nin diziyle
ve yüksek çığlıklı kralsı gırtlaklarla.
Fırlattı onları direklerin üzerine
yıkanırken kendisi soylu kanda
ve örterken bedenini kızıl bir çamurla.
Böylelikle bükeceklerini sandılardı Arauco'yu.
Ne ki ağaçla taş arasındaki buranın gizli birliği,
mızrakla yüz arasındaki,
bildirdi rüzgârla bu cürmü.
Sınırdaki ağaç biliyordu bunu,
balıkçı, kral, yıldız-okuyucusu,
Antartik köylüsü biliyordu bunu,
Bio Bio'nun anacan suları
biliyordu bunu.
Böyle doğdu işte anayurdun kavgası.
Valdivia sapladı damlayan mızrağını
Arauco'nun taşlı
barsaklarına, batırdı elini
nabız damarına, parmakları arasında
sıktı Araukanya'lı yüreği,
çiftçilerin topraksı damarlarını
kanattı,
söndürdü
çobanların sabahışığını,
ormanın ülkesinde
ferman çıkardı şehitliğe,
kundakladı orman efendilerinin evlerini.
Kesti reis ellerini,
kesik burunlu ve kulaklı mahkumları
gönderdi geriye,
kazığa oturttu Toqui'yi, pusu kurarak
öldürdü gerilla kızı,
ve damgaladı kanla ıpıslak olmuş
eldiveniyle anayurdun taşını,
bıraktı ardında yalnızlık ve yarayla dolu,
ölülerle tıklım tıklım.


Pablo Neruda
"Los conquistadores"den "Canto General"