Şiir, Sadece

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Dünyadaki Ölüm

Emrederek gitti ölüm ve topladı
evde ve kazdı kendi vergisini:
öğle zamanında ya da ışığında gecenin
umut etti insanlar bir bıçakla ya da bir cüzdanla
öldürmeyi, ve öldürdü,
ve gömdü canlıları ve dalları,
katletti ve derisini yüzdü ölülerin.
Kendi ağını kurdu, ezilmiş,
emdi kanı; kokusu fark edilen av kanı
yola çıktı şafakla,
ve geri döndüğünde evine kazandığı zaferden
ölümün ve acizliğin parçalarıyla sarılmıştı,
ve ölüm yorgunluğuyla kazdı en sonunda
hüzün törenleri altında kendi izlerini.

Yaşayanların evi öldü.
Cüruf, parçalanmış damlar, lazımlıklar,
solucanların yediği sokaklar, mağaralar
paketlenmiş gözyaşlarıyla insanın.
- İşte böyle yaşayacaksın, emretti Ferman.
- İliğine kadar çürüyeceksin, dedi Şef.
- Kirlisin sen, yargıladı Kilise.
- Çamurun içinde yat, dedi onlar sana.
Ve bazıları uyandırdı külü
hükmetmesi ve karar vermesi için,
insanın çiçeği vururken
bunun için inşa edilmiş duvarlara.

İhtişamın ve taşın sahibiydi mezarlık.
Sessizlik herkese ve yüksek, sivri
bitkinin biçimlenişine.

Nihayet buradasın, nihayet bırakıyorsun bize
o kekre yabanıllığın ortasında bir deliği,
nihayet dinleniyorsun kaskatı arasında
yarıp geçemeyeceğin duvarların. Ve her gün
eridi çiçekler kokulardan bir akıntı gibi
ölülerin ırmağıyla birlikte.
Hayatın dokunmadığı çiçekler
düştü bıraktığın o mezarın üzerine.


Pablo Neruda
Evrensel Şarkı