Şiir, Sadece

27 Eylül 2014 Cumartesi

Daha Önce Onları da Tanımadığım

Daha önce onları da tanımadığım
genç bir çift açtı kapıyı.
Kadın
altın-sarısıydı haziran ayı gibi,
ve derin gözlü bir mühendisti erkek.
Bölüştüm ekmeği ve şarabı
onlarla,
yavaş yavaş
eriştim onların tanınmamış içtenliklerine.
'Ayrılmıştık,
sonsuzcaydı görüş ayrılığımız:
bugün konuklamak için buradayız,
bugün seni bekledik birlikte.'
dediler.
Orada, o küçük evde,
sessizlikten bir kale kurmak için
birleştik.
Uykunun içindeymişim gibi suskundum tüm.
Merkezde, kentin tam da yüreğinde
buldum kendimi, ve neredeyse işitiyordum
adımlarını Hain'in,
benle onları ayıran duvarların ardında
işitiyordum gardiyanların iğrenç seslerini,
gümbürdeyen hırsız kahkahalarını,
anayurdumun hayatına mermilerle birlikte ateşlenmiş
sarhoş hecelerini.
Holger'in ve Poblete'nin geğirtileri
handiyse tırmıklıyordu suskun derimi,
sürtük adımları çiğnedi neredeyse
yüreğimle alevlerini yüreğimin:
Gönderdiler halkımı işkenceye,
kılıcın sağlığını korudum ben.
Ve geceleyin gene, hoşça-kal, İrene,
hoşça-kal, Andres, hoşça-kal, yeni tanışım,
hoşça-kal yapı direklerine, yıldıza,
belki bir hoşçakal da tamamlanmamış yapıya
ki penceremin karşısında dolu gibidir
çizgisel hayaletlerle.
Hoşça-kal her öğle sonrası
gözlerimle hapsettiğim en küçük dağ doruğu,
hoşça-kal her yeni geceyi
şimşek parıltısıyla açan yeşil neon-lambası.


Pablo Neruda
Sığınmacı (El fugitivo)
Canto General