Şiir, Sadece

12 Mart 2016 Cumartesi

Otel III

O ben ki seviyordum beni yargılayan
Bir otel diye seviyordum oteli
Kendi yasalarıyla
Aslına bakılırsa kendimi dolaştırıyordum bir bir
Sokakları olmayan bir şehir için
Yaralı ayaklarımla
Alanları, parkları ve afişleri
Olmayan bir şehir için
Ben kimim — ki fülütler çalıyordum bazı —
Çenk ve santur sesleri düşürüyordum Tevrattan
Bir ot, bir çöl motifi
Bir kafatasını, bir hû kuşunun haykırışını düşürüyordum
Karışık ve acıklı çöpleriyle
Bir cellat ipi, bir korsan gemisi
Bir yargıç ya da bir idam gerekçesi
Zaten düşüyordu kendi kendine
“Çıt” diye bir şey oluyordu bazen de — sessizlik —
Diyelim bir ölü yer değiştiriyordu
Tam yüz “sene” daha atlayarak geçmişten
Yüz “sene”
Ama belki de
Issız ve sıcak duvarların ötesinde yaz
Sert ve ince bir kabuk gibi
Çatlayıp dökülüyordu gizlice
Gidip ellerimi yağ kandillerine sürüyordum
Nedense erimenin bu dıştan tadına
Bırakıyordum kendimi
Yukarda eski bir kule oluyordu, tahta
—Uyarılmış sürgünlüğüm benim! —
Tahta desem tahta, değil desem değil

Ya da bir kırıntı bir boşluk canavarının ağzında
Oluyordu ki, bir rüzgâr bile hiç yok
Yok dediğim bile hiç yoksa
Batırınca durgun göğsünü
Gök kendini kanatıyordu orada.

Fırtına fırtına fırtına!
Ben ki en azından bir durgunluğa çağrılıyordum
Her şeyi bir bir yaşamış da..
Ve yanıtsız ve sessiz
Bana kalırsa:
—Yani o sular ki içinden
Peygamber yüklü bir yunus balığı çıkarsa
Hangi ilgi onu bir süre boşlukta tutacak
Canım elbette
Yunus batacak
Yunus batacak —


Edip Cansever
Kirli Ağustos
Yerçekimli Karanfil