Şiir, Sadece: Türk Kadını

4 Mart 2013 Pazartesi

Türk Kadını

Her şey yüklenmiştir senin ufacık omuzlarına:
Vicdanın yan bakışları, çıplak hoyrat benliğimiz
Ortalıkta paldır küldür ve tehlikelerle dolu
Boğulmuş bir kadın gibi, sözlerim sağır ve dilsiz.

Kanatları parıltılı, al solungaçları kıvrak,
Şaşkın ağızları sessiz özlemlerle değirmidir,
Balıklar telaş içinde debelenir, kanat çırpar.
Yarı canlı etin ekmek olsun, al, onlara yedir.

Biz başkayız, mercanlardır dünyayı dolaşan, sonra
Buluşunca kabarcıklar çıkaran yosunlu yerde.
Bizimki kanı sımsıcak gövdedir ve lados gibi
Kaburgacıklarla ıslak parıltı bomboş gözlerde.

Gelincikler topluyorum kaşlarının ürkütücü
Tarlalarında. Aşıkım bir dışarı bir içeri
Solungaç gibi çırpınan küçük al dudaklarına
Sancaktaki aya nasıl vurgunsa bir yeniçeri.

Hınca kapılma, sevgili Türk kadını, ikimizi
Kıskıvrak çuvala tıkıp Karadeniz'in o derin
Sularına atarlarsa. Kendim de yaparım bunu
Kara suyunu içerken ağzından çıkan sözlerin.

Sen avut alınyazısı ölüm olanları, Meryem?
Korkutup kaçırmalıyız, uyutmalıyız eceli.
Duruyorum kıyılarda sarp kayaların üstünde.
Gitmeli başımdan ecel, bir an daha beklemeli.


Boris Pasternak
Şubat, 1934
Türkçesi: T. S. Halman



Not: Şiirin adını Anna Ahmatova koymuştur.

Hiç yorum yok: