Kirazın derisinin altında kiraz 
Narın içinde nar 
Benim yüreğimde boylu boyunca 
Memleketim var 
Canıma ciğerime dek işlemiş 
Canıma ciğerime 
Sapına kadar. 
Elma dalından uzağa düşmez 
Ne yana gitsem nafile. 
Memleketin hali gözümden gitmez 
Binbir yerimden bağlanmışım 
Bundan ötesine aklım ermez. 
Yerliyim yerli olmasına 
İlmik ilmik, damar damar 
Yerliyim. 
Bir dilim Trabzon peyniri 
Bir avuç tiftik 
Bir çimdik çavdar 
Bir tutam şile bezi gibi 
Dişimden tırnağıma kadar 
Ressamım. 
Yurdumun taşından toprağından şurup gelir nakışlarım 
Taşıma toprağıma toz konduranın 
Alnını karışlarım. 
Şairim şair olmasına 
Canım kurban şiirin gerçeğine hasına 
İçerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum 
Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter 
Eğri büğrü, kör topal kabulüm 
Şairim 
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası 
Ayak seslerinden tanırım 
Ne zaman bir köy türküsü duysam 
Şairliğimden utanırım 
Şairim 
Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum 
Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim 
Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm. 
Hey hey, yine de hey hey 
Salınsın türküler bir uçtan bir uca 
Evelallah hepsinde varım 
Onlar kadar sahici 
Onlar kadar gerçek 
İnsancasına, erkekçesine 
"Bana bir bardak su" dercesine 
Bir türkü söylemeden gidersem yanarım. 
Ah bu türküler 
Türkülerimiz 
Ana südü gibi candan 
Ana südü gibi temiz 
Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla 
Köyümüz, köylümüz, memleketimiz. 
Ah bu türküler, 
Köy türküleri 
Dilimizin tuzu biberi 
Memleket ahvalini onlardan sor 
Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i 
Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni... 
Ben türkülerden aldım haberi. 
Ah bu türküler, köy türküleri 
Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak 
Hilesiz hurdasız, çırılçıplak 
Dişisi dişi, erkeği erkek 
Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara 
Biçağı bıçak. 
Ah bu türküler, köy türküleri 
Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi 
Kiminin reyhasından geçilmez 
Kimi zehir, kimi zemberek gibi. 
Ah bu türküler, köy türküleri 
Olgun bir karpuz gibi yarılır içim 
Kan damlar ucundan, mürekkep değil 
İşte söz, işte ses, işte biçim: 
"Uzun kavak gıcım gıcım gıcılar" 
İliklerine kadar işlemiş sızı 
Artık iflah olmaz kavak ağacı 
Bu türkünün yüreğinde sancı var. 
Ah bu türküler, köy türküleri 
Ne düzeni belli, ne yazanı 
Altlarında imza yok ama 
İçlerinde yürek var 
Cennet misali sevişen 
Cehennemler gibi dövüşen 
Bir çocuk gibi gülüp 
Mağaralar gibi inleyen 
Nasıl unutur nasıl 
Ömründe bir defa 
Kazım'ın türküsünü dinleyen...
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Tuz