Şiir, Sadece: şiir
şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Ekim 2019 Cuma

Firavun

... büyümüş. Bir firavunla yatar kalkardın
sabahlara karşıki. Yağmur ayları sürgünlüğün.

Ağzında firketeler. Bir kuş, konmaktan hoşlanır.
Canavar dövmeleri kollarında, vardı.

Saçlarını da kardeşin taşırdı kömür karası. Bir kent
görünür sen güldükte kurulmuş.

... tutakında 'seviyorum' yazılı bir tabancaya
koşardın. Bir haşhaş, yolcusunu taşımaya hazır.


Ece Ayhan
Yort Savul

3 Ekim 2019 Perşembe

Sevgili Uğursuzluk

Geçirdi çılgınlık bir kasketi başına. Koştu paslandığı
bölgelere silah satıcıların. Kurdu okulkaçakları
imparatorluğu. Buldu altın bir top da Manastır'da.

Taktı yakasına bir eylül ormanı. Bitmesinler incik
boncuk dolu bir gömüyü. Sırtlanı da oradaydı.
Çürümüş elma yüzlü. Boğuştu kapmak için bir hançeri.

Konuşuldu bir cumartesi kırımlardan. Kapalıydı
büyücüler. Astılar içine bir içki şişesinin. Ayaklarında
gümüş ağır potinler. Sevgili uğursuzluk. Serseri'yi.


Ece Ayhan
Yort Savul

2 Ekim 2019 Çarşamba

Kargınmış Bir İlkyaz

Ay; gecikmiş ağı, yosun yeşili bir canavar. İlerlemiş
gece; kanatsız yarasalar, ıslanmış silahlar. Devrilmiş bir
tramvay caddede. Bunlar, kargınmış bir ilkyazın
simgeleri. Büyük uçurtmamı çalmışlar deliliğimden,
mor gözlü çocuk ölüsü bir pazar, onu bulamıyorum.


Ece Ayhan
Yort Savul

1 Ekim 2019 Salı

Gizli Yahudi

Gözkapaksız, şeytandan biri, çekiyor tramvay paramı benim. Arada şurada böylecik kente inip uzun üzüldüğüm ve sarsıldığım olur. Otelde, onun (Ceset'imin) yatağında yatarım. Saçlarının kapkara öyle uzadığı zamanlarda, dirimin ondan esirgediği ve benim ona vermeye çalıştığım şey neydi acaba? diyedir kurarım. Kocaman öküz ellerimle. Alçak bir mahmuz. Kükürt kokusu. Dağlanmış bir kıç. Bakır çalığı. Damarlarımdaki lağımlarda bir fare. İndiğim kenti ve içimdeki darağacını kemirir. Deliler, fareler, erkek fareler bölüşür kömürleşmiş bir cesedi. Mahzende. Onu sevmenin sözcükleri olmamıştır, bu belinde anahtarlar sevişin sözcükleri olmamıştır ki. Kaçardım korkunç karşılaşmamak için bir bezbebekle. Karşılaşmak. Bu, benim yeniden İşkence Sözlüğü'ne dönmem demek olurdu. O angut ormanlarının sevinç yiyen dulu, yedi yıllık gelincik kin, kalıt dağıtan meşin eldivenli ipek el.. Gömülmek istemezmiş.. Üşürmüş.. Arka sahanlıkta yanarak uzaklaşan genç şeytan. Gözlüklerimi kıskançlığım bataklıklardan çıkarıyorum. Başlangıcı kundak bir yangından sonra bir türlü bulunamayan eski metresimin (Ceset'imin) oğlan kardeşi. Kalın yüzünü örten ince böcek bakışlı aile maskesinden tanınıyor. Adam! Niçin hıçkıracakmışım sanki. Kolaylıkla sever, bir kemerin altından geçer, kolaylıkla unutur bir ne gizli yahudiyimdir ben.


Ece Ayhan
Yort Savul

30 Eylül 2019 Pazartesi

Sardunya ve Çocuk

İçerlerdeki, o utanç mağaralarına, çarılçamur - sekerekten yine de, bir çocuk sığınıyor. Selanik bohçası, hasır şapka, yağmur kuşu. Mahkûmiyetinde ve sağ yanağında bir el kadardır kara gül lekesi. Sardunya bahçelerine bitişik halasının - uzunluğuna. Güz düşlerinde herhal, ölümün ve arkadaşının mızıkasıyla, eski deniz, deniz sokaklı adalara giden bir çocuk.

Rüzgâr, sürükleyip duruyor dışarlarda; küf gözlü, tenekeden bir ejderhayı ve paslı bir cesedi. İmsaklarda beklenir her zaman, derin bir gulyabani çünkü. Katranlar, inanılmaz istanbulinler giyinmiş. Çağırmak için onu tâ Selanik'ten, Ürkünç Amca'sı kılığında - iğneli fıçılara, iğneli fıçılara. Sonra, sabaha karşı, gecikmiştik ve lacivert. Solgun ve öksüren, nalsız atlarıyla dönülür, ermişlerin merdiveninden inerek, karanlık, saraç ya da haşhaş dükkânlarına.

Çocukluğun da Selanik kapıları, büyük lavanta ve tokmaksız. Gidip bir ilkokulda uyuyacaktır, bütün o sığ denizleri, şeytan minarelerini, belki de. Yazdan unutulmuş açık bir pancuru gibi halasının, ölümün ve arkadaşının mızıkasıyla, yeryüzünde geceleri satışa çıkarılmış sardunyaların ağır öyküsünün arabasını anlatan çocuk, yalnızca.


Ece Ayhan
Yort Savul

29 Eylül 2019 Pazar

Epitafio

Boğulmuş geldiler denizden ikindi üzeri, yeşil çuhalı kahveler rıhtımında gizlenmiş çivit rengi evlerine. Falı İspanyol -.

Başlarını eğiyorlar yine ablalarının önünde, sabahleyin olduğu gibi. Saçlarını tarasınlar ve ayırsınlar diye ortadan. Kördüğüm -.

Onları çağırıyor çığlık çığlığa, bir iskambil kâğıdı sokağından, malta taşları üzerinde, çocuk oyunu binlerle. Şeytan çizilmiş -.

Görüyorlar, ne de güzel gülüyorlar öyle uzun uzun. Ama gelemeyecekler işte. Bohçaları derleniyor. Aceleleri var. Çürük -. 

Acaba çıkar mı yine önüne, kopçalarını ilikletmek isteyen o şişko kadın, Afrika'ya giden yosunlu ve çetin yollarının da, ablaları?


Ece Ayhan
Yort Savul

28 Eylül 2019 Cumartesi

Bir Fotoğrafın Arabı

İlenc. İşte benibu selenli harfiyle hiç bırakmıcek olan ilenç, gittiğim her yere götürdüğüm gittiğim görünmeyen köpeğim ilenç. - Kim benimle arkadaşlık edebilir? Kim? O Keşiş'in kanını taşıdığım söyleniyor ve durulmaz bir çalkantıyla oradan oraya koşuyorum yalınayak ve küçücük çenemde büyük bir ben, kapalı güzelliğimle tanınıyorum hâlâ. Lekesi gibi U.

Çiçek. Çiçek satıcılığıyla başlamışım serüvenlerime. İplere dizili çiçekler ve çocuklar, gül kurusu. Ama nasıl da büyülüymüşüm o zamanlar, bir pericik yüzünden bakılamazmış. Boş arsaları vardır yaz gecelerinde hafıfsi malta hummalarının. Kış gecelerinde de sonsuz beberuhili sanrıların harabeleri. Sonra taştan geçit. Elli yaşlarında bir cadının çekmecesinde yaşıyorum, çivilenmiş. - Gerçekten, yaşıyor muyum acaba? Mevsimin ne olduğu bilinmiyor ve ben pek üşüyorum. Gibi U.

... çiçek satıcılarının o sürgününde Kudüs'e gitmiş, Çalar Saat'e yerleşmiştim.. Bunları anmak, anmak bile istemiyorum ki.. Bitivermişti hemencecik, biriktirdiğim paralar çiçek karşılığı.. Bunca uzak İzmir'ler rehnedildim ben burada. Bu bir fotoğrafın arabı olsun benden, eline geçecek mi bir gün? İbranca öğrenimi yaparken bir boliçede görünmeyen köpeğimle çektirdiğim. Issız ve korkunç. Yapraklarını dökmüş ulu bir ağacın altında bir kanepeye incelikle ilişmiş olarak. Yazıklandığımdan değil. Geçmicek diyedir kaygılanıyorum. U.


Ece Ayhan
Yort Savul

27 Eylül 2019 Cuma

Ortodoksluklar 27

XXVII


Bir kadını ölüler orospusu, oğlankızoğlan, Ayapera, ve bir tahtı dolaştırıyorlar. Belki askerler.

Değimsiz bir öğrenciydi, eprimeyecek dudu. Ayakyazısından leh ovalarında dolaştırılacaktır alırdı.

Kılıç kında yakalamışlar bir sakallıyla. Huni aralıklar, kestirmeler bakışımsız, sürünen saçları örülü.

Ayapera'nın kendi kendini yoketmesinin caddeleri. Bırakılmış bir kentin kar yağışları salgından.

Ardalar bırakıyorlar arkalarında. Kan, kına, Suriye şarkıları; yapraklardan. Tartım eşliğinde söylenir.

Bir Doğu kocakarısı, böğürüyor. Ayapera! Dudu'nun içini açamazlar! Uzaklaşmaktadır ağzı, gökgözleri.

Bir arkebüzle ateş ediyor, ıssızlıksız resimlere. Yeraltında basılan bir derginin pazartesi kapağı.


Ece Ayhan
Yort Savul

26 Eylül 2019 Perşembe

Ortodoksluklar 26

XXVI


Örtemiyor üzüntüsünü, fakfon kanatlarıyla bir kokona, arkegon bozuğu. Bulanık çekimler.

Ayrılırken esrikti, elinde potin ayağında şemsiye. İki parmakla istavroz çıkarmak bilir.


Ece Ayhan
Yort Savul

25 Eylül 2019 Çarşamba

Ortodoksluklar 25

XXV


Kurmalıydı bir bağıntı çapraz. Kırpmaksızın bakıyor. Bir kokoz'un tasarımları. Didik didik.

Sökülmüş kardeşinin ispoletleri. Umrundadır arkası alınamayan olaylar. Sayfalar karıştırır.

Parçalanmış olacaktı kargaşalıkta potrebnik. Açığa vurunca imgesini. Yakıştığını söylüyorlar.


Ece Ayhan
Yort Savul

24 Eylül 2019 Salı

Ortodoksluklar 24

XXIV


Üç Horan Kilisesi'nde sorokust. Açıyor araplarla örgülenmiş bir yıldızname'yi madamango. Zaman doğranmış.

Yatıştırır kaygılarını. Verebilmiştir ürperişlerine biçim. Her Todori kişi, alacaktır adını Paşa Karatodori.


Ece Ayhan
Yort Savul

23 Eylül 2019 Pazartesi

Ortodoksluklar 23

XXIII

Miydi? Bir levanten miydi? kokot'un yeğeni. Türüyor sözcükler anzarot'tan. Bir klarnitacının divan'ına giderdi.

Vardı ötümlüğü ne güzel bir ses, her yortunun kilisesinde. Kuyu yüzüne çıkıveriyor zurnalarla da buluşup görüşmek.

Bir zangoç, unutamadığı bir cinaedi'yi yeniden kurarken, bir gravür kazıyacaktır, tortudan. Şiir elinden tutuyor.


Ece Ayhan
Yort Savul

22 Eylül 2019 Pazar

Ortodoksluklar 22

XXII


Bir kilise babasıyla bir deniz evliyasının karşılaşması. Novotni!

Ekmek ve balık suratlarını birbirinin omuzlarına koyuyorlar. Lala!

Gün-tün eşitlendiğinde dövüyor Gelibolu un fabrikalarını dretnotlar.


Ece Ayhan
Yort Savul

21 Eylül 2019 Cumartesi

Ortodoksluklar 21

XXI


Davut yeleli bir kimesnedir, bir çocuktur karaşın. Yüzükuylu dağılıyordur Tırnova kuşluklarında.

Bir karakoncolos yenice; eteğin aç, yağmala ve adın yazmıştır kayağantaşına. Şaşırmadan manil oynar.

Baka yeleli Davut! Gerçeğin kiril ve latin kurşunları da ilkin ülkenin okullarını bilmektedir.


Ece Ayhan
Yort Savul

20 Eylül 2019 Cuma

Ortodoksluklar 20

XX


Tekinsiz Maydos denizi. Yunus yunuslamıştır, yüzüyor. Fişeklikler, üzengiler, koşumlar kuşalı.

Belsuyuyla tarıyor saçlarını Vartuvaria. Arada bir göz kırparak, kulaklarında sellukalar.

Bir Ortodoks delikanlısının Maydos'ta ne işi var? Bıçak bilincinde bir çalkantının dingildediği.


Ece Ayhan
Yort Savul

19 Eylül 2019 Perşembe

Ortodoksluklar 19

XIX


Arka kapılardan girerdi evlere, üç bıyıklı bir kalebent. Çöküp kendi kızına geçmiştir.

Saldırdı baltasıyla üflendi çalgılara da. Çevrilmez bir malakof fistanını kaldırmıştır.

Boynuna varıncaya dek bir aygırdı. Kasıkkasığayken yalvar yakar olmuştur bir sokak şarkıcısı.

Öylesine susak ve soğuk bir ağzı vardı. Açken bir tay ve bir kısrağın ut yerini yemiştir.

Kemerler olarak uzayıp giderdi bağırtılar, bir katedralde. Kasıntı yüzünden söyleyememiştir.

Aldırışsızdı. Kesik sağ elinin parmakları, kendi tüzüğünün gerektirdiği işareti yapmıştır.


Ece Ayhan
Yort Savul

18 Eylül 2019 Çarşamba

Ortodoksluklar 18

XVIII

Şamdan olacağım! diyedir bağırıyordu bir oğlan. Küçürek ve övünçsüz horozuyla.

Lût'ların Buhtunnasr'ı olacak. Çocukları eğerleyecekler. Biner binmez doludizgin.


Ece Ayhan
Yort Savul

17 Eylül 2019 Salı

Ortodoksluklar 17

XVII


Davulcu marşı çalıyor, avluya konmuş tabut. Ressam Ayvazovski, küçükken uzun süre güreşmiştir.

Yüzükuylu çevrilirse, sırtında daha büyük bir yara görülür. Raspop kafasıyla porne türevleri.


Ece Ayhan
Yort Savul

16 Eylül 2019 Pazartesi

Ortodoksluklar 16

XVI


Kara bitsi oyunu. Rübap kullanılmış bir oğlan pençik.Tahta zurna, tar ve tambur, ki saplarım öpermiş.

Baba Hamparsum, doğru inandandır, Doğuya dönük notaları. Ortodoks gibi düşünüp Osmanlı gibi şakımıştır.


Ece Ayhan
Yort Savul

15 Eylül 2019 Pazar

Ortodoksluklar 15

XV


Bir leylak çakımı! Ağacından yontulmuş bir yüzlük. Anlıyor ki geniş ve derindir.

Diz çökmüş inliyor bir Bünyamin. İçilmesine olanak bırakılmayan bir fincan ağu.

Bakıyor bir panola da var, döşemede. Çınlıyor bir kule, yıkanmış sağanakta.

Haykırarak süslüyor bir tahtırevan'ı, karartılmış. Babadan doğma bir çırılçıplak.

Ve bir kokoniça, ucu kırık bir kılıç veriyor kendisine. Basamaklarda görünüyor.

İki yılan sarılıptır, erirken yörünge'ler bir konakta. Nite büküntülerle çevrilmiş.

Bir puhu kuşu kılığında baştanbaşa dolaşmaya çıkıyor kenti. Dönmemek üzere bir daha.


Ece Ayhan
Yort Savul