Şiir, Sadece: 2008-01-06

12 Ocak 2008 Cumartesi

Soruşturma

Adem, cennetalada Havva ile zinadan
Hüküm giyip sürülmüş dünyaya,
Pekiy, Cengiz'in geçen pazar Göztepe Doğumevi'nde
Dünyaya gelen oğlu Osman'ın
Öbür taraftaki vukuatı nedir acaba?

Nerden soruşturmalı dersiniz,
Hangi masadan?


Can Yücel

11 Ocak 2008 Cuma

Aydın Bir Karga İle Tilki

Lafonten'den bu yana devran hayli değişti,
İlme verdi kendini şanlı karga milleti.
Atomlar atom değil, patlamıyorlar onsuz,
Keymbiriç'ten Harvord'a öncümüz Doktor Korvus!
Şan etti mi şanosu Kelektronik müzik
O da kandillerde bir! Sanatı sittirettik!
Dün gördüm tünemişti Mülkiyye'nin damına,
Tabiy ekonomistti iktisadın rağmına.
Dedim, Or. Purofesör, kurtar şu memleketi!
Sermayenin dedi marjinal müsmiriyeti!
Ben ki tilkiyim diye postumu yitirmişim,
Ulan, böyle tekkeye her zaman postnişinim!
O ne kokuydu anam! Bu cins peynirlere pes!
Rokfellerle Kaşkaval ve Maraşalımız Keyns!
Madem en hırtı bile Aynşitayn'a muasır,
Hayatta en hakiki mürşit kargadır!


Can Yücel

10 Ocak 2008 Perşembe

Düz

Ayışığına baksana
Baharlar içinden
Amma güzel ayışığı

Gözlerini kapasana

Amma güzel ayışığı
Baharların içinden
Açtın mı gözlerini
Açmamışın gibi
Yine de güzel ayışığı
Baharların içinden

Açsan da kapasan da
Çok güzel ayışığı
Baharların içinden

Gözlerini kapasan da
Açsan da
Çok güzel ayışığı
Çok güzel
Çok


Can Yücel

Rus - Amerikan Romansı

Hem benim ülkemde, hem senin ülkende
İnsan sabaha kadar uyur -- sırt sırta değilse.

Hem ay da bir tane, iki kat altın var
hem benim ülkemde, hem senin ülkende.

Hem fiyatı da aynı, hiçbir şeye değil, bedava
sana gündoğumu, bana günbatımı neyse.

Hem sabah olmadan serinlik pencerede
ne senin suçun, benim suçum ne de.

Hem sevgi var hem de acı vatan üzerine
senin uyduruk sözlerinde, benim uyduruk sözlerimde.

Keşke yarı yarıya azaltılsa sayısı budalaların
hem senin ülkende, hem benim ülkemde.


Andrey Voznesenski
1977

9 Ocak 2008 Çarşamba

Yiğitleme

Burhan Uygur'a


Bu herif karnabahar değil
Karnı güneş...

Bu herif ressam


Can Yücel

Dağ Manastırı

Su ve taş.
Su ve ekmek.
Baş aşağı uyur
Boris ve Gleb.*

Öylesine naneli
suyu sabahın
gümüşün ve
tadı Meryem Ana'nın!

Artı özgürlüğün tadı
yokken gözün fazlası.
Tanrı'nın sözü değil
doğanın sesi.

Duvar ve istenç.
Su ve ten.
Tuz yerine geçsin diye
bir tutam kardelen!


Andrey Voznesenski
1970


* Eski Rusya'daki azizler.

8 Ocak 2008 Salı

Görece

Ne küçük şeymiş buradan açıktan
Sent Con şovalyelerinin koskocaman kalesi!

Cancan da okuldan gelişinde çıkarırdı çantasından
       yaptığı resimleri
 - O gün iki Hayalet Uçağı dolanmıştı üstümüzde

Bu dedi yüksekten uçtuğu için küçük
Bu da alçaktan uçtuğu için büyük.

Melih Cevdet Bey Zaman yoktur buyurmuş
Belki haklı, ama bakıyorum da şimdi
Karaada'yla benim aramda resmen
Zamana benzeyen bir mekan var
Derya diye bir camgöbeği
Fiy tarihlerine gebe gibi

Az sonra daldığımız o allahlık yere gelince.
Hani Sabahattin Ali'nin Bulgar sınırının bizden yanında
       başı taşla ezilerek öldürülmesinden onbeş gün önce tam
Mai Gaziler'in ilkinde
Piçkurular misali bağrış-çağrış çimerken içinde
Tekneden "Gel, Sabattin, kalkıyoz!" diye seslenen
       arkadaşlarına
Bırakın yau, şuracıkta ağız tadıyla öleyim, dediği
O mekana benzeyen zaman
Ve o mekana benzeyen zamana benzeyen o mağara
Yok da var da sayılamaz değil mi?
Allah için?


Can Yücel

San Francisco'lu Şair Jerry'nin Diyaloğu

-- Demek ki,
geçmişte şair olan, bugün de yargılanmayı isteyen,
kendisinin ve 60'lı yıllardaki dünyanın tanığı?
-- Evet!
-- Yanıtlarda gerçeği söyleyeceğinize ant içiyor
musunuz?
-- Evet.
-- Gezegenlerin en kocamanında ve en mutlusunda
yaşayarak, benim kalburumdan küçük bir kum
tanesinde...
-- Evet.
-- ...siz kendi deneyinizi mi yapıyordunuz?
-- Evet.
-- Şarkı söylemeyi seviyor ve müziğin --
yıldızınız olduğunu sanıyor muydunuz?
-- Evet.
-- İnce bir kulağa veya sese sahip miydiniz ve hiç değilse
konuyu biliyor muydunuz?
-- Hayır.
-- O daracık ağızlı kadını tanıyor muydunuz?
Ve fenerli evin gölette hayali görünüyor muydu karo
valesi gibi?
-- Hayır.
-- Hep viski mi istiyordu, buzsuz ve sodasız?
-- Hayır, hayır, hayır!
-- Siz ona hayatı emanet ettiniz. Nerde o kadın?
-- Yok.
-- Çekmediğiniz kalmadı - kral merhameti, siyaset, para,
yoksulluk, sırf şiirler gün yüzüne çıksın diye ucuz bir
şöhret ve ardından şöyle zamlı bir ödemeyle.
-- Evet.
-- Fakat yine de, üstün başarılı öğrencim, bilginiz 5
üzerinden 2'lik mi?
-- Evet.
-- Çöl diyordunuz - ama kentlere gidiyordunuz, gururu
yendiniz mi, gazetelerin moda ismi olduktan sonra?
-- Hayır.
-- Hedefe yaklaştınız mı, stadyumlar size 'Ver!' diye
bağırdığında?
-- Hayır.
-- Şiirlerde hep - sorular, onlarda ne varsa
bu da sadece zarar,
işin verimi
düşüyor mu bu zırvaları okuyarak?
-- Evet.
-- Ve siz yine de bir gün ışığın parıltısıyla
karşılaşacağınıza inanıyor musunuz?
-- Evet.
-- Oğlanlar, ya belki
Kızlar, ya belki...
Fakat yılların yükü altında ezilmiş olacaklar.
Arkadaşlar 'dada'ya yöneldiler mi?
-- Kimisi öyle.
-- Her şey - zevzeklik,
sizde anlam yok, şair!
-- Yoksa, evet.
-- Mutluluk verdiniz mi hiç o kadına, ki
onun kişiliğini ünlü kılmak için ne çok uğraş verdiniz?
-- Evet,
yani hayır.
-- Blucinini zor giyen, şiir yazan çalı horozu,
şarkı söylüyor musun kendi hayatının gırtlağını sıkarak?
Eve döneceksin - orada yer gök inliyor mu?
-- Evet.
-- Paris Convention'u özgürlükten yana mıydı?
Onun haklılığı cinayete mi dönüştü yoksa?
-- Evet.
-- Sizin topraklarınızda soğuklar, soğuklar,
öyle bir alan ki, bağırsan da - her şey
yok'a çıkar mı?...
-- Evet.
-- Siz karanlıktan alnınızla avlu kapısını zorlayıp kırıyor
muydunuz?
Hem avlu kapısının arkası yine karanlık mı?
-- Evet.
-- Gerek yok, gerek yok, gerek yok, gerek yok, gerek yok,
belâ gelecek başa.
-- Vücudunuza acıyor musunuz? pekiy,
ya annenize kalan yılların gizemine?
-- Evet.
-- Evet mi?
-- Hayır.
-- ?...
-- Hayır.
-- Demek ki, deneye devam ediyorsunuz? Haydi!
Bu günah çıkartma canıma yetti,
siz - delisiniz, sahte put, beyinsizin teki, asalak!
Güzel konuşmalar yapmaya mı gidiyorsunuz, kötülüğü
yenmeye mi,
affetmeye mi yoksa?
Gerçek nerede peki? 'Evet'te mi, yoksa 'hayır'da mı?

Yanıtlara sıkıştırılmamıştır
kaderler ve gözyaşları.
Soruda gerçeğin taa kendisi.
Şairler -- sorudur onlar.


Andrey Voznesenski
1967

7 Ocak 2008 Pazartesi

Türabı

İki elim
Ellerinin üstünde
Toprak...

Evet, bu AŞK
Şimdi değil sade, ilelebed
Bizler cavlağı ergeç çeksek de
Bu hak-uran kafesinde değil sade
Karada, havada ve denizde
Toprak olmayacak dünyada bu aşk
Ben ayak-türabın oldukça senin


Can Yücel

*Türab: toprak, dünya.

Sone

Ragtime


uyku yok
uyumak uyumak uyumak
uyku akıp gitti
uyku mavilik Kurtuluş
uyuyor Manastır
uyuyor utanç
bit ısırdı
ve uyudu
Tanrı uyuyor
uyumak uyumak uyumak
yine telefon
-- halk lokantaları mı?
- o... !
orospu mu?
telefon
137-18-25
-- uykum, sen misin?
eveeeeeet,
üç, iki, mak.
'SPEED' spor ayakkabıları
taksi!
'MİD' *
'TASS'
-- anne uyuyor
şşşt...
uyumak uyumak
sen - benim uykum
esrimek
uyumak uyumak
telefon
-- halk lokantaları mı?
-- o... !
orospu mu?!!
eveeeeet!..
üç, iki, mak.
'SPEED' spor ayakkabıları
-- taksi
'TASS'
' MİD'
Uyumak, uyumak, uyumak
telefon
-- halk lokantaları mı?
uyku yok
sen -- benim uykum
uyku haram


Andrey Voznesenski


* MİD, Rusya'da Dışişleri Bakanlığının kısaltılmış adı.

6 Ocak 2008 Pazar

İhtiyar Ozan

"In the Clearing"i Okuyunca; Şairi, Robert Frost'a


İhtiyar ozan, seni daha çok seviyorum
çünkü artık kim olduğunu biliyorum
Saturday Evening Post'ta ahkam kesenlerden olmadığını
İnkar etsen de Tanrıyı taklit edip
Asa sandığın kaleminle
Mucizeler yaratmaya çalıştığını.
Artık bütün bunları seviyorum

Nabza göre şerbet verdiğini düşünmek istemezdim
iğrenç bir planın parçası olduğunu
sen ve Washington
Bir şair gerçek bir dost olabilir
bir politikacının güvenebileceği
Tarihin de gösterdiği gibi
gücün olmadığı yerde şiir yazılmıyor
Dalavere sona erdiğinde
şair köşeye sıkışıyor
Bütün bunları gençliğine verdim
ama en az Roma kadar ihtiyarsın
Zamanın bilgeliği ve tevazu
Mesken tutmuş ağarmış saçlarını

Bayım! Poe benim için Amerika'nın tek şairi
İngiltere ve Yunanistan vatanım
Shelley damarlarımdaki ilahi kan - Demeter annem
Tek derdim Ginsberg'in metaforları
Şüphesiz hakkımızda pek de iyi düşünmezsiniz bayım
Ama hepimiz öz be öz çocuklarınızız
Sizin piçleriniz.


Gregory Corso