Şiir, Sadece: 2015-08-16

22 Ağustos 2015 Cumartesi

Çekilip Kırklara Vardık

Çekilip kırklara vardık
Niye geldin can dediler
Baş kesip niyaz eyledik
Geç otur meydan dediler

Kırklar meydanı ganidir
Görenin kalbin eridir
Külli şekerden beridir
Nerelisin can dediler

Kırklar ile yedik içtik
Kaynayıp sohbete çoştuk
Yetmiş yıl kürede piştik
Dahi çiğsin can dediler

Rehberine ver özünü
Erenler göre gönlünü
Müsahibin hak bileni
Edelim ihsan dediler

Pir Sultan'ım kanım katlim
Gönlünü gönlüme kattım
Doksan yıl da ölü yattım
Gine sağsın can dediler


Pir Sultan Abdal

Benden Selam Söylen Sofu Canlara

Benden selam söylen sofu canlara
Vücudun şehrini yuyanlar gelsin
Yedi kat göklerin yedi kat yerin
Kudret binasını kuranlar gelsin

Pirimi sorarsan Ali'dir Ali
Altından çakılmış Düldül'ün nalı
Kim sürdü kuyuda kırk arşın yolu
O yolun süreğin sürenler gelsin

Sofuluk dediğin bir kolay iştir
Pirimin gördüğü mübarek düştür
Eti yok kanı yok bir uçar kuştur
O kuşun dilini bilenler gelsin

Sofuluk eyleyen arıtır özün
Kimse yok anlaya şu benim sözüm
Demirin yüzünde karınca izin
Karanlık gecede bulanlar gelsin

Pir Sultan Abdal'ım özüm didarda
Saklayalım Hak katında nazarda
Çıkmadık can kazılmadık mezarda
O canın namazın kılanlar gelsin


Pir Sultan Abdal

Yürekte Yareler Türlü Türlüdür

Gönül niçin ahvalimi bilmezsin
Yürekte yareler türlü türlüdür
Öğüt versem öğüdümü almazsın
Yürekte yareler türlü türlüdür

Eser zülüflerin yellere karşı
Ötüşür bülbüller güllere karşı
(Bülbül figan eder güllere karşı)
Nasıl ağlayayım ellere karşı
(Gel beni ağlatma illere karşı)
Yürekte yareler türlü türlüdür

Ah neyleyim karşımızda ölüm var
Ölüm dedikleri kanlı zalim var
Ne ağlayıp ne gülecek halim var
Yürekte yareler türlü türlüdür

Pir Sultan Abdal'ım ben de böyleyim
Emir haktan geldi kime ne eyleyim
Derdim çoktur hangisini söyleyeyim
Yürekte yareler türlü türlüdür


Pir Sultan Abdal

21 Ağustos 2015 Cuma

Eksik Halim Kusurum

Hiç bilmedim sabahta sarı neden
Gelüp şu iklime girüp anneden
Şu kalbimin masum olduğu neden
Bilemedim eksik halim kusurum

Bahçede açılmış gülleri derem
Çok badeler içtim gönül coşuram
Değilim kazancı çiğler pişürem
Bilemedim eksik halim kusurum

.. kalem salup gelenler
Pirine arz edüp yolun sürenler
Pişmiş her kaplardan kısmet alanlar
Bilemedim eksik halim kusurum

Pir Sultan'ım niyet eden gitmeye
Kim can ü gönülden hizmet etmeye
Hak erenlerine gönül katmaya
Bilemedim eksik halim kusurum


Pir Sultan Abdal

Gönül Niçin Ahvalımı Bilmezsin

Gönül niçin ahvalımı bilmezsin 
Bende ki yaralar da türlü türlüdür 
Öğüt versem öğüdüm dinlemezsin 
Bendeki yaralar türlü türlüdür 

Açma zülüflerin yellere karşı 
Bülbül figan eder güller karşı 
Gel ağlatma beni ellere karşı 
Bendeki yaralar türlü türlüdür


Pir Sultan Abdal

O Da Yine Ağaçtandır

Ol benim sarı tanburam
Senin aslın ağaçtandır
Ağaç dersem gönüllenme
Kırmızı gül ağaçtandır

Ali Fatma'nın yari
Ali çekti Zülfikar'ı
Düldül atının eğeri
O da yine ağaçtandır

Ali gitti Hakk'a yetti
Zülfikar'ı derya yuttu
Sa'd-i Vakkas bir ok attı
O da yine ağaçtandır

Nurdandır Kabe eşiği
Cihanı tuttu ışığı
Hasan Hüseyin'in beşiği
O da yine ağaçtandır

Yeter Pir Sultan'ım yeter
Dertlilere derman katar
Türlü türlü meyve biter
O da yine ağaçtandır


Pir Sultan Abdal

20 Ağustos 2015 Perşembe

Rızıkların Veren Ali Değil Mi

Gafil kaldır şu gönlünden gümanı
Bu mülkün sahibi Ali değil mi
Yaratmıştır on sekiz bin alemi
Rızıkların veren Ali değil mi

Gelin vazgeçelim biz bu gümandan
Vallahi çıkarız dinden imandan
Şefaat umarız on'ki imamdan
Anların atası Ali değil mi

Yaratıldı Mülcem ol oldu düşman
Kast etdi Ali'ye oldu peşiman
Kangı kitapta var ol Ömer Osman
Kur'an'da okunan Ali değil mi

Bin bir adı vardır bir adı Hızır
Her nerde çağırsan orada hazır
Ali'm Padişahtır Muhammet vezir
O fermanı yazan Ali değil mi

Pir Sultan Abdal'ım ben bir fukara
Acep bulunur mu derdime çare
Günahkarım nasıl varam huzura
Divanda oturan Ali değil mi


Pir Sultan Abdal

Var Git Yezit Var Git

Sabahtan uğradım dedem göçüne
Dedem beni talip alsan olmaz mı
İbrişim uydurmuş siyah saçına
Dedem beni talip alsan olmaz mı

Var git yezit var git takılma bize
Bizden binbir lanet okunur size
Sen aşık olmuşsun geline kıza
Var git yezit var git talip olmazsın

Dedem bu sözlerin her demler olsun
Önümüzde dönen boz atlar olsun
Gelin kız seversem gözüm kör olsun
Dedem beni talip etsen olmaz mı

Bir söz söyleyim de sen olma hatır
Edebi havayı bilemez katır
Sof'oğluyum dersem git bacın getir
Var git yezit var git talip olmazsın

Pir Sultan Abdal'ım bu sırra erdik
Özümüz sözümüz bu yola verdik
Yezit sofu olmaz biz sizde gördük
Gel git sofu kardaş yolu bilmezsin


Pir Sultan Abdal

Gönül Yarasına Lokman Olan Şah

Gel benim derdime bir derman eyle
Alemler derdine derman olan Şah
Kapına yüz sürem bir ferman eyle
Gönül yarasına Lokman olan Şah

Bir ismin Hayder'dir bir ismin Ali
Hak Murtaza sensin hem cömert veli
Cihanın ahiri hem de evveli
Vilayet mülküne sultan olan Şah

Seyrangahın olmuş arşın yücesi
Düldül'ün sahibi Kanber hocası
Server Muhammed'in Miraz gecesi
Yedinci felekte arslan olan Şah

Musa asasını ejderha kılan
Leşker-i Yezid'e korkular salan
Muhammet aşkına Zülfikar çalan
Kamu müminlere imam olan Şah

Pir Sultan Abdal'ım meydanda merdim
Elimde tesbihim evradım virdim
Her nereye baktımsa Ali'yi gördüm
Garip gönüllere mihman olan Şah


Pir Sultan Abdal

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Rehberin Buyruğun Tutmuyor

Benden selam olsun gül yüzlü Şah'a
Verdiği ikrarda durmuyor talip
Her kişi kendine sürek sürüyor
Rehberin buyruğun tutmuyor talip

Avret erin saymaz talip pirini
Faş ettiler erenlerin sırrını
Dört kitapta gördünüz mü yerini
Tarıksız tercuman biliyor talip

İçeri girince beli Hak derler
Dışarı çıkınca ikrar yok derler
Sen olmazsan mürşit olan çok derler
Verdiği ikrardan dönüyor talip

Haberini aldım bir nebbaşiden
Sen hiç korkmaz mısın ulu kişiden
Yüz katını tutmuş pazarbaşıdan
Artık alıp eksik satıyor talip

Pir Sultan Abdal'ım ben bir fukara
Talip boynun eğip durmuyor dara
Sınıklar sarılıp onulmaz yara
Görün ne dert ile ölüyor talip


Pir Sultan Abdal

Muhammed'in Düğünü Var

Gelin hey erenler düğün tutalım
Muhammed'in düğünü var Cennet'te
Şol mümin kulları davet edelim
Muhammed'in düğünü var Cennet'te

Orda gözetirler güzel alemi
Orada koymazlar katil zalimi
Havva Adem ile Meryem gelini
Muhammed'in düğünü var Cennet'te

Sekiz derler kırktır Cennet kapısı
Orda olur müminlerin hepisi
Salavattır uluların saçısı
Muhammed'in düğünü var Cennet'te

Düğüne gelene hülle biçerler
Üstlerine miski anber saçarlar
Günahlının günahından geçerler
Muhammed'in düğünü var Cennet'te

Pir Sultan Abdal'ım ümmet içinde
Ay şulesi döner niyet içinde
Cennet-i alada firdevs içinde
Muhammed'in düğünü var Cennet'te


Pir Sultan Abdal

Uğradım Bir Derde

Uğradım bir derte düştüm noksana
Akıl kılavuzdur pire var pire
Sıdkınan çağırdım Gani Hüda'ma
Onlar da çağırır pire var pire

Gözü açık görür setr-i alemi
Cennet-i alada şehitler yedi
Aman mürvet dedim Urum'un yeri
Onlar da buyurur pire var pire

Hak T'ala yaratmış hasların hası
O kuldur oluyor şeytana asi
Aman mürvet dedim Şam evliyası
Onlar da buyurur pire var pire

Hak'tan nida oldu geldik ya Şam'a
Ceset gark olmuştur gussaya gama
Aman mürvet dedim on'ki imama
Onlar da buyurur pire var pire

Pir Sultan Abdal'ım gussa gamına
Bunda varsın dersin orda birine
Aman mürvet dedim Horasan pirine
Onlar da buyurur pire var pire


Pir Sultan Abdal

18 Ağustos 2015 Salı

Kuşağına Dolu Geldi

Evvel baştan bu dünyaya
Tanrı'nın aslanı geldi
Yüz döndürmez yüz bin erden
Kuşağına dolu geldi

Ali'dir gazilerin başı
Hızır nebi'dir yoldaşı
Ali manendi bir kişi
Sultan Seyyit veli geldi

Yusuf'u kuyuy'attılar
Hem aldılar hem sattılar
Kurtlara bühtan ettiler
Mısır'ın sultanı geldi

Halil kabeyi yapınca
İslam dinine tapınca
Gökten Muhammet kopunca
Nur aleme dolu geldi

Aşk elinden oldum hasta
Var derdine derman iste
Dahi küçük nevreste
İsmail kurbanı geldi

Pir Sultan'ım nesne bilmez
Ab-ı hayat için ölmez
Kafir müslümanı yenmez
Ezelden basılı geldi


Pir Sultan Abdal

Helal Haram Yese Gerek

Kalbi kara kallaş sofi
Şu cihana gelse gerek
Adı helal zade konmuş
Helal haram yese gerek

Helal haram yiyen kişi
Hakk'ınan yoktur bir işi
Oturmuş da sallar başı
Zikrullahım dese gerek

Görmez amma gönül katar
Çıkmaz yataklarda yatar
Ödünç alır ödünç satar
Karı ziyan olsa gerek

Hem pirinden gülbank alır
Nasihata kulak urur
Nefis için mihman olur
Ben hacıyım dese gerek

Pir Sultan'ım varmayanlar
Pir Cemalin görmeyenler
Bir ikrara durmayanlar
İmansızca ölse gerek


Pir Sultan Abdal

Turnalar Ali'mi Görmediniz Mi

Yemen ellerinden beri gelirim 
Turnalar Ali'mi görmediniz mi ,
Hava üzerinde sema ederken
Turnalar Ali'mi görmediniz mi 

Şah'ım hayber kalesini yıkarken 
Nice yezit halka olup bakarken 
Muhammet Mustafa hacc'a çıkarken 
Turnalar Ali'mi görmediniz mi 

Kim gördü deryada balık izini 
Eğildi kanber'in öptü gözünü 
Turnalardan işittim avazını
Turnalar Ali'mi görmediniz mi 

Havanın yüzünde sema tutarken 
Ab-ı kevser şarabından içerken 
Muhammet gül ü reyhanın seçerken 
Turnalar Ali'mi görmediniz mi 

Şeriat yolunu Muhammet açtı
Tarikat menzilini Ali seçti
Bu meydandan nice erenler geçti 
Turnalar Ali'mi görmediniz mi 

Pir Sultan'ım eydür konup göçelim 
Gelin kevser şarabından içelim 
Ali'nin uğruna serden geçelim 
Turnalar Ali'mi görmediniz mi


Pir Sultan Abdal

17 Ağustos 2015 Pazartesi

Yürü Bre Kahpe Felek

Yürü bre kahpe felek
Gafil gafil gelme bari
Biz de doğduk ölmek için
Yüzümüze gülme bari

Gafil gelirsin yanıma
Kıyarsın tatlı canıma
Toprak atarsın sineme
Sorucuyu salma bari

Bildim feleksin cihandan
Çıkmaz parmakların kandan
Kurtuluş yok imiş senden
Yiğitlikte gelme bari

Sen bir feleksin sözün yok
Yola gidersin izin yok
Kimi görmeğe gözün yok
Kimisini görme bari

Pir Sultan'ım der hanedir
Bilirim kastın canedir
Her işlerin tersinedir
Bildiğinden kalma bari


Pir Sultan Abdal

Yürü Bre Yalan Dünya

Yürü bre yalan dünya
Yalan dünya değil misin
Hasan ile Hüseyin'i
Alan dünya değil misin

Ali bindi Düldül ata
Can dayanmaz bu firkata
Boz Kurt ile kıyamete
Kalan dünya değil misin

Tanrı'nın Arslan'ın alan
Düldül'ü dağlara salan
Yedi kere ıssız kalan
Kalan dünya değil misin

Bak şu kışa, bak şu güze
Ciğer kebap oldu köze
Muhammed'i bir top beze
Saran dünya değil misin

Pir Sultan'ım ne yatarsın
Kurmuş çarkını dönersin
Ne konarsın. ne göçersin
Kalan dünya değil misin


Pir Sultan Abdal

Zinhar Kötü Kelam Söylemeyesin

Arzulayıp Hak demine gelince
Gönülde kin kibir eylemiyesin
Hakikatın kubbesine girince
Zinhar kötü kelam söylemeyesin

Evliya cemidir sayılmaz hatır
Eğer isterlerse bir kelam yetir
Ağır ol sakin ol postunda otur
Her yerde ataklık eylemeyesin

Yeğlicelik edip gerine bakma
Delil çağrılırken gerine bakma
Aşnan musahibin odlara yakma
Yükünü günahla toplamayasın

Sen seni gör elin aybını görme
Tarikat ateştir tamuya girme
Sen de bu anlığın kimseye deme
Bu sözlerim garaz anlamayasın

Pir Sultan Abdal'ım mana bilemez
Kibrine yedirip haber alamaz
Kılavuzsuz giden yolu bulamaz
Bulunmaz yolda yola aramayasın


Pir Sultan Abdal