Şiir, Sadece: 2012-12-09

13 Aralık 2012 Perşembe

Mülkiyet Üzerine

Mülkiyet:
Biliyorum ki ben,
Ruhumdan akıp gelmek isteyen düşünceler
dışında,
Hiçbir şeye sahip değilim.
Biliyorum ki ben,
Tatlı bir sevgiyi, küçük bir sevinci tattığım
anlar dışında,
Hiçbir şeye sahip değilim.


Johann Wolfgang von Goethe

Neşe Ve Izdırapla

Neşe ile ızdırapla,
Düşünce ile dolu iken,
Tükenmez ezalar içinde,
Ümitler, tereddütler geçirirken
Kederler içinde yoğurulurken
Mesut olan,
Ancak seven ruhtur.


Johann Wolfgang von Goethe

Nezia’ya

Beni niçin dayanılmaz çekersin,
Ah, o depdebeye?
Uslu gençken mesut değilmiydim
O sıkıcı gecede?

Odama gizlice kapanmış,
Mehtapın ışığı altında,
Ürperten aydınlığıyla kuşanmış
Kanıksadım uykumda;

Rüyamda dolu dolu altın saatleri
Halis hevesle,
Tatlı simanı hissettikten beri
Yüreğimin en dibinde.

Hala benmiyim, onca ziyanın arasında
Oyun masasında tuttuğun?
Çoğu çekilmez zırvaların karşısında
Aslında lutfun?

Daha cazip gelir bana baharın çiçekleri
Şimdi artık koridorda olmayan;
Sen, Meleğim, nerdeysen, aşk ve şefkat veri,
Nerdeysen, orada doğa sana hayran.


Johann Wolfgang von Goethe


Not: Şiir Goethe’nin Lili’ye (Lili Schönemann) olan büyük aşkının asıl efkarını anlatır. İki farklı Dünyanın bireyleri olan sevgililer ancak gerekli mesafeyi koyarak vede koruyarak birbirlerini anlayabilmekle beraber ayrı ve oldukça mesut kalabilmişlerdir.

Nezia: Aşiretinden başkasına nikâhlanmış olan kadın.

Nisan

Gözler, söyleyin, söyleyin, ne dersiniz?
Dediğiniz pek de hoş şey ya,
En tatlının sedasından hatta;
Aynı manada sorsanız da siz.

Genede sualinizi anladım sanırım:
Bu gözlerin ardındaki vuzuhda
Aşk ve hakikat dolu bir kalb var
Şu anda yalnızlığıyla kanım,

Ağız tadında rahatı, huzuru olmalı,
Onca kısır ve körlerin arasında,
Nihayet bir iltifat bulmakla,
Beraber saymasını bilen itibarlı.

Ve ben bu şifreleri incelemeye
Dalmışken bu ara içimde,
Baştan çıkartın kendinizi sizde,
Benim bakışlarımı çözmeye!


Johann Wolfgang von Goethe

12 Aralık 2012 Çarşamba

Ormanda Yürüyordum

Ormanda yürüyordum
Öylesine ve kendimce
Ve hiçbir şey aramamak
İşte buydu niyetim.

Sonra gölgeler arasında
Bir çiçekçik gördüm,
Yıldız gibi parıldayan,
Bir göz gibi gülümseyen.

Yerinden koparmak isterken onu,
İncecikten bana:
Solup ölmemi istiyorsun.
Tutup kopararak beni? deyiverdi.

Onu kökleriyle birlikte,
Hiç incitmeden çıkarıp,
Güzel evin başındaki,
Büyük bahçeye taşıdım.

Büyük sakin bahçede,
Ektim onu yeniden.
Şimdi o küçük, güzel çiçek
Büyüyor durmadan, çiçek açıp, gülerek.


Johann Wolfgang von Goethe

Yaban Gülü

Bir çocuk, küçük, küçücük bir gül
Bir nazlı gül gördü kırda;
Doğan gün kadar güzeldi,
Yaklaştı koşup yanına
Baktı gülen gözleriyle.
Küçük, küçücük, pembecik gül
Bir küçük gül kırlarda.

Çocuk, dererim seni, dedi
Kırlardakı nazlı güle;
Gül de ona cevap verdi;
Batırırım dikenimi
Kalır sızısı elinde,
Katlanamam bu acıya,
Küçük, küçücük, pembecik gül
Bir küçük gül kırlarda.

Ama çocuk derdi yine
Kırlardaki küçük gülü;
Gül batırdı dikenini
Ah'larına hiç bakmadan
O katlandı acısına.
Küçük, küçücük, pembecik gül
Bir küçük gül kırlarda.


Johann Wolfgang von Goethe

Prometheus

Karart göklerini Zeus,
Duman duman bulutlarla;
Diken başlarını yolan çocuk gibi de
Oyna meşelerin, dağların doruklarıyla.
Ama benim dünyama dokunamazsın,
Ne senin yapmadığın kulübeme
Ne de ateşini kıskandığın ocağıma.

Su evrende siz tanrılardan
Daha zavallısı var mı bilmem:
Kurban vergileri
Dua üfürükleriyle beslenir
Haşmetli varlığınız zar zor.
Size umut bağlayan budalalar,
Çocuklar, dilenciler olmasa
Yok olur giderdiniz çoktan.

Ben de bir çocukken
Ne yapacağımı bilmez olunca
Çevirirdim güneşe doğru
Görmediğini gören gözlerimi;
Yakarışımı dinleyecek
Bir kulak varmış gibi yukarda;
Varmış gibi derdimle dertlenecek
Benimkine benzer bir yürek yukarda.

Azgın devlere karşı
Kim yardım etti bana?
Kim kurtardı beni ölümden,
Kim kurtardı kölelikten?
Su benim yüreğim değil mi,
Kutsal bir ateşle yanan yüreğim,
Her işi başarmış olan?
O değil mi coşup taşarak,
Yukarda uyuyanı aldatarak
Başımı beladan kurtaran?

Benim seni kutlamam mi gerek? Niçin?
Hiç derdine derman oldun mu sen
Derdine derman bulamayanın?
Gözyaşını sildin mi hiç
Başı darda olanların?
Kim adam etti beni?
Güçlüler güçlüsü Zaman
Ve önü sonu gelmeyen Kader, değil mi?
Onlar değil mi
Senin de benim de efendilerimiz?

Sen yoksa beni
yasamaktan bıkar mı sandın?
Kaçar çöllere giderim mi sandın
Açmıyor diye
Tüm düş tohumcukları?

Bak işte, yerli yerindeyim;
İnsanlar yetiştiriyorum bana benzer;
Bütün bir kuşak benim gibi,
Acılara katlanacak, ağlayacak,
Gülecek, sevinecek,
Ve aldırış etmeyecek sana
Benim gibi!


Johann Volfgang von Goethe

Sabit Esas

Stets derselbe


Pazarda dolaşıyorum
Kalabalıklar arasında,
Ve Dilbere rastlıyorum
Umumun tam ortasında;
Yürürüm ileriye, peşim sıra gelir hemen,
Sanki gölgem olur karşıdan;
Elbet hiç kimse farkedemez bizi, resmen
Birlikte kaynaşırız karışmadan.

"İhtiyar, yetmedi de, hatta!
Israrla Kızdan bahsedersin!
O sürmeli genç hayatta,
Ömre bedel inat eden sensin.
Şimdi hangisi gününü ballandırıyor?
Haydi, apaçık söyle."
Ah bakın, beni nasıl saf selamlıyor.
İşte sabit esas öyle.


Johann Wolfgang von Goethe

11 Aralık 2012 Salı

Salın Gitsin İnatçı Firarı

Laßt fahren hin das allzu Flüchtige


Salın gitsin inatçı firarı!
Ona her nasihat beyhude;
Hamarat fanide ısrarlı,
Hoş göç eder ebediyete.

Böylece beşeri kazanır zinde
Ardı ardına o körpe kudreti;
Yalnız tabiat, asıl güvence,
Ancak o yaşatır ilelebeti.

Takdirinde çözülür yüce meali
Malum ikinci vatanımızın;
Çünkü eski günler misali
Ezel kefil kılar ansızın.


Johann Wolfgang von Goethe

Seher İndi Semadan Aşağı

Dämmrung senkte sich von oben


Seher indi semadan aşağı,
Artık tüm yakınlar uzak;
Evvela yükselen ancak
Hoş ziyalı akşam yıldızı!

Herşey dolaşırken belirsize,
Sisler göğe doğru sızıyor;
Koyu karanlıklarda derince
Dinlenirken göl zıtlar yansıyor.

Şimdi, arazinin doğusunda
Seziyorum Ayın şanını perdahıyla,
Narin meranın saçak dallarıysa
Şakalaşıyorlar sonraki akında.

Oynaşan gölgelerin arasından
Titriyor Lunanın cazibesi Tan
Ve gözden dalıyor nem içeri
Serinliyor kalbin en dipleri.


Johann Wolfgang von Goethe

Sevgilinin Yakınlığı

Seni düşünüyorum, güneşin ışıkları denizden aksedince
Seni düşünüyorum, ayın pırıltıları kaynaklara vurunca.
Seni düşünüyorum, uzak bir yol üstünde tozlar havalanırken,
Karanlık bir gecede, dar bir tahta köprüde bir yolcu ürperirken.
Seni düşünüyorum, boğuk uğultularla orda yükselirken dalgalar.
Kulak kesilmek için koruluktayım, sık sık her şeyin sustuğu anlar.
Uzakta olsan bile ben senin yanındayım, sende yakınımdasın.
Güneş batıyor, biraz sonra, beni ışıtacak yıldızlar ne olurdu burda
Yanımda olsaydın


Johann Wolfgang von Goethe

Size Söyleyeyim Mi, Sevgili Ağaçlar

Sag ichs euch, geliebte Bäume


Size söyleyeyim mi, sevgili ağaçlar?
Uslanmak için diktiklerim,
Harika rüyalar
Tanın dansıyla beni sararken.
Ah, biliyorsunuz, nasıl sevdiğimi,
Beni o kadar güzel gene seveni,
Dürtülerimin en temizini
Bana daha temiz geri vereni.

Kalbimden açar gibi büyüyün,
Havaya dalıp salın sürgün,
Çünkü hayli çok neşe ve ızdırap
Gömdüm köklerinizin altına.
Gölge getirin, meyveler verin,
Taze sevinçle günbegün filizlenin;
Sade bunu besteleyeyim, yazayım,
Ki sımsıkı yanında tadayım.


Johann Wolfgang von Goethe

10 Aralık 2012 Pazartesi

Tekrar Buluşma

Acaba bu gerçek mi, yıldızların yıldızı
Seni tekrar kalbimin üstünde sıkıyorum!
Ah, şu ayrılık denen gece nasıl bir acı
Nasıl derin uçurum
Evet neşelerimin
Sevgili, hoş rakibi sen;
Düşününce geçmiş acıları
Ürperirim halden.
Düha ezeliyetin, Tanrının sinesinin
Uyurken bir yerinde en kuytu ve düzgün derin
Hazırladı ilk anı
Çok yüce bir yaratma isteğiyle Tanrı
'Ol!' emrini verdi,
Bütün alem kudretle ve büyük ihtişamla
Hemen gerçekleşerek bir varlık kazanınca
Her taraftan çok derin bir ah koptu yükseldi
Etraf nura boyandı
Birbirinden ayrılıp bir yana kaçıştılar,
Vahşet ve korku dolu rüyaları içinde
Her şey can attı
İsteyerek sessiz ve ihtirassız
Uzaklara, o derin sonsuzlukta.
Her şey susmuş, sessiz ve ıssızdı etraf,
Tanrı yalnız kalmıştı ilk olarak,
Yarattığı şafağı o anda
Şafak merhamet etti çekilen ıstıraba,
Ve acı duyanlara,
Ahenkli renk oyunları gösterdi,
Daha önce birbirinden her ayrılan böylece
İmkan buldu tekrardan birbirini sevmeye.
Telaşla, acele ile birbirinin olanlar
arayıp birbirini yeni baştan buldular
Döndüler ölçüsüz hayata tekrar
His ve duygular
İster el ele tutup, ister yakalansınlar
Yeter ki birbirinden onlar ayrılmasınlar.
Bundan sonra Tanrının yaratması lüzumsuz
Onun dünyasını artık bizler de yaratırız.
Bu suretle o şafak al al kanatlarıyla
Beni sana uçurdu geldik dudak dudağa,
Ve gece gökyüzünde parlak yıldızlarıyla
Binlerce mühür vurdu, kuvvet verdi bu bağa,
Artık şu yeryüzünde böylece her ikimiz
Sevinç ve acılarda biriz ve herkese örnek olabiliriz.
Ve ikinci bir 'Ol!' emri
Bir daha ayıramaz bizi.


Johann Wolfgang von Goethe

Uzaktakine

An die Entfernte


Öyleyse seni ben kaybettim mi?
Kurtuldun mu benden, Güzelim?
Hala çınlar kulaklarımda iklimi
Her bir kelimenin, her biri selim.

Avare arar gibi bakışla sabah
Nasıl dalar havalara öylesi,
Mavi semada gizlenirken kah
Gök üstünde çayırkuşu ötesi;

Dalıyor korka korka ara sıra
İşte gözlerim tarlalara, çalılara;
Ünlüyor tüm türkülerim sana;
Gel, Sevgilim, dön gel geri bana!


Johann Wolfgang von Goethe

Veda

Der Abschied


Bırak gözlerim veda eylesin,
Dilimin söylemeye varmayan!
Zor, zordur taşınması erkeğin!
Çünkü adamım, bazen kalpazan.

Üzülür bu saatte her can
Aşkın en tatlı tutusu bile,
Soğuk bir buse ağzından,
Donuk elinin sıkması hele.

Ayrıca, hafif çalınmış bir öpücük,
Ah, anında beni nasıl da büyülemişti!
Sanki sevindiren bir Menekşe küçücük,
Martın ilk günlerinde koparılmış gibi.

Yok, ben şimdi çelenk toplamıyorum,
Artık bir gülü bile kıyamam sana.
İlkbahar geldi, ey sevgili Oğlum....
Ama, ne yazık ki sonbahar bana!


Johann Wolfgang von Goethe

Yeni Bir Aşk, Yeni Bir Hayat

Neue Liebe, neues Leben


Kalbim, ah kalbim n’olacak böyle?
Seni sıkıştıran körpe kan mı bu kadar?
Hangi yabancı, taptaze bir can öyle!
Seni tanıyamaz oldum birden vah yar.
Kaybolmuş herşey, bunca sevdiklerin,
Gitmiş, seni üzen onca kederlerin,
Bitmiş çaban ve huzurun –
Eyvah, nasıl bu hale düştün!

Delikanlı cazibesi sarıyor mu,
Şirin efendi siması, hayretle,
O bakışı, vefa ve merhamet dolu
Bitmez tükenmez kuvvetle?
Kurtarmak istiyorum kendimi ondan,
Adam olmak, kaçabilmek tuzağından,
Anbean ayyaş beni çekiyor,
Nafile, yollar hep ona dönüyor.

Ve bu büyülü incecik iplikte,
Hiç mi hiç zorla kopmayan,
Tatlı, başıboş kız tutuyor, heyecan
Beni, her ne kadar çekinsem de;
Onun müthiş harika etrafında
Mahkumum ezgisiyle yaşamaya.
Bu değişim, ah, ne kocaman!
Aşk! Aşk! Sal beni yukardan!


Johann Wolfgang von Goethe

9 Aralık 2012 Pazar

Sözcül

Birisi gelse,
Bana candan bir şey verse,
Ben de alsam;
Ne iyidir
Onun ve benim için.

Birisi gelse,
Bana bir söz dese,
Ben de anlamasam;
Ne kötüdür
İkimiz için.

Birisi gelse,
Benden bir şey çalsa,
Ya da saklasa;
Bu yıkımdır
İkimizden birisi için.


Özdemir Asaf

Söz Aramızda

İkimiz de herkes gibiyiz.
Neden kendi bakışlarını bırakıp
Yapmacık gözlerle bakar,
Neden çerçevesini bozarsın dudaklarının.
Allı pullu tavırlara kim kanar.

Söz aramızda,
İkimiz de herkes gibiyiz
Çırıpçıplak olduğumuz zaman.
Yinlerimiz doğru söyleyor,
Elbiselerimiz yalan.


Özdemir Asaf

Söz

Benim en sevdiğim söz senden duyduğum ben'dir.
Hep yinelediğim söz sana koyduğum ben'dir.
İyi olmak adına bilgiç olmak istemem,
Seni senlediğim söz, bir bir oyduğum ben'dir.


Özdemir Asaf

Söyle

Köpek gibi, kanlar içinde
Dönüp susabilir misin,
Kavgadan, aşktan, umuttan.

Hayvanların en güç'lüsü insan.
Çünkü korkmasını da bilir,
Kavgadan, aşktan, umuttan.

Sen bilir misin, bilir misin sen
Korkmasını, korkuyu, korktuğunu,
Söyleyebilir misin korkmadan.

Kavgadan, aşktan, umuttan
Dönüp susabilir misin sen..
Sen, hayvanların en güç'lüsü insan!


Özdemir Asaf

Sorumlu

İp der ki ipin ucuna:
İpin ucunu sakın kaçırma..
Uçurtma’dan sorumluyuz.

Uçurtma der ki kuyruğuna
Havaya kuyruk sallama
Çocuklardan sorumluyuz.


Özdemir Asaf

Sorular

Bir susmayı bakışlarda seslendiren,
Hüzünlü yangınsal aşka döndüren nedir.

Beklemeyi özlemlere süsleyen,
Yalnızlığın kara ışığını söndüren nedir.

Duyanı ısıtan, kulağını kestiren, güneşe baktıran,
Korkusuzluk denizlerinde yüzdüren nedir.

Saraylarda çılgın eden, kentlerde tek bırakan,
Direklere astırıp üzdüren nedir.

Ne varsa yeryüzünde, ne yoksa
Onunla paylaştıran, böldüren nedir.

Her şeyi, ama her şeyi olağan dışında,
Örneğin bir gülü yeşil gördüren nedir.

Gözlere ışıltılı anlamlar bağlayan,
Yaşamı ölüme güldüren nedir.

Kalabalıklar, kalabalıklar içinden
Kişiyi yüceye sürdüren nedir.

Parça parça büyümüş bir çocukluğu
Olgunluk aşamalarında yaşatırca öldüren nedir...


Özdemir Asaf

Soluk

Ben atıma bindiğimde,
Ben pazara indiğimde,
Alıyorum dediğimde,
Bütün pazar alınmıştır.

Ben sazımı aldığımda,
Beste beste olduğumda,
Meydan meydan çaldığımda,
Bütün sözler söylenmiştir.


Özdemir Asaf