Şiir, Sadece: 2018-10-21

27 Ekim 2018 Cumartesi

Üzüntü Ağaçları

Kitaplar yaklaşıp soluklanır kitabın tuzağında
Taşır çiçeklerin üzüntüsünü
Uyanmadan önce sözcükler
Yankı
Titrer kuru yaprakların gölgesinde

Yapraklar boş bir alana düşer kapanır toprak
üstlerine
Kaybolur, kayıplarda
Taşır çiçeklerin üzüntüsünü...


Adonis
Çeviren: Metin Fındıkçı

26 Ekim 2018 Cuma

Kaybolan Büyü

Olsam,
Kuşların açlığından toplanıp sardığı taş,
taşları
Olsam,
Geceyi uyaran ve yolları
Ve dalsam ağaçların avuçlarına
Yeşil dalların yuvalarına, düşün ve yiğitçe
Sararan yapraklara
Nerede olursa olsun bir gündoğumu kalsam,
garip ve kalsam
Tanıdık bir yüzün gizlerinde.

Olsam,
Güneşin ışığından sarkan ve çığlığın
ıslaklığında
Bu son sularda...


Adonis
Çeviren: Metin Fındıkçı

Padişahlık Senindir Heybetin Var

Padişahlık senindir heybetin var
Yarattın yer ü göğü kudretin var

Bî nişansın nişânın kimse bilmez
Eğerçi bî nihâyet âyetin var

Cümle ins ü melek vuhûş u tuyûr
Kamünun üstüne ibâdetin var

Ne dünya âhıret ne kaaf u ne kâf
Bular katre deryâ melekûtun var

Ne reng ü ne şekil ne kad ne kaamet
Ne cevher ne araz ne sûretin var

Senindir arş u kürsî vü kalem levh
Döner çerh yer durur hoş hikmetin var

Bu yüz yigîrmi dört bin nebîye
Gece mi’raç gündüz münacatın var

Dört yüz kırk dört tabakat evliyâya
Verilmiş onlara kerâmetin var

Altı bin âltı yüz altmîş altı
Okunur halk üzere âyetin var

Bu amele Yunus nîce geçîser
Reyegân cümleye çok rahmetin var


Yunus Emre

Hak Bir Gevher Yarattı Kendinin Kudretinden

Hak bir gevher yarattı kendinin kudretinden
Nazar kıldı gevhere eridi heybetinden

Yedi kat yer yarattı ol gevherin nûrundan
Yedi kat gök yarattı ol gevherin buğundan

Yedi deniz yarattı ol gevher damlasından
Dağları muhkem kıldı ol deniz köpüğünden

Muhammed’i yarattı mahlûka şefkatinden
Hem Alî’yi yarattı mü’minlere fazlından

Gaib işin kim bilir meğer Kur’an ilminden
Yunus içti esridi ol gevher denizinden


Yunus Emre

25 Ekim 2018 Perşembe

Ateşin Ağaçları

Ağaçların yapraklarından bir aile
Akarsuyu yakınında çömelir
Ateşin kitabını okur su
Gözyaşları yaralar toprağı.
Ailem görmedi gelişimi
Gitti
Ne ateş kaldı ne bir izleri.


Adonis
Çeviren: Metin Fındıkçı

Bir Şâha Kul Olmak Gerek Hergiz Ma’zûl Olmaz Ola

Bir şâha kul olmak gerek hergiz ma’zûl olmaz ola
Bir eşik yastanmak gerek kimse elden almaz ola

Bir kuş olup uçmak gerek bir kenara göçmek gerek
Bir şerbetten içmek gerek içenler ayrılmaz ola

Çevik bahrı olmak gerek bir denize dalmak gerek
Bir gevher çıkarmak gerek hiç sarraflar bilmez ola

Bir bahçeye girmek gerek hoş teferrüc kılmak gerek
Bir gülü yıylamak gerek hergiz ol gül solmaz ola

Kişi âşık olmak gerek ma’şûkayı bulmak gerek
Aşk oduna yanmak gerek ayrık oda yanmaz ola

Yunus imdi var tek otur yüzünü hazrete götür
Özün gibi bir er getir hiç cihana gelmez ola


Yunus Emre

Ben Bende Seyreder İken Aceb Sırra Erdim Ahî

Ben bende seyreder iken aceb sırra erdim ahî
Bir siz dahı sizde görün dostu bende gördüm ahî

Bende baktım bende gördüm benim ile bir olanı
Sûretimde can olanı kimdürür (ben) bildim ahî

İsteyiben bulamazsam ol ben isem ye ben kanı
Seçemedim andan beni bir kezden ol oldum ahî

Sûret topraktır diyeni gönlürn kabûl etmez onu
Bu toprağın cevherini hazrete irgördüm ahî

Münkir kişi duymaz bunu dertlilerin sezer canı
Ben aşk bağı bülbülüyem ol bahçeden geldim ahî

Ma’şuk benimledir bile ayrı değil kıldan kıla
Irak sefer bizden kala dostu yakın gördüm ahî

Değme bir yol kanden bana dağılmayam değme yana
Kutlu oldu bu seferim hoş menzile erdim ahî

Mansûr idim ben ezelde anın içün geldim bunda
Yok külümü savur göğe ben Ene’l Hak oldum ahî

Ne oda yanam dağılam ne dara çıkam boğulam
İşim bitince yürüyem teferrüce geldim ahî

Mun’îm oldum yoksul iken benim oldu kevn ü mekân
Yerden göğe mağrıb maşrık yer ü göğe doldum ahî

Nite ki ben beni buldum bu oldu kim Hakk’ı buldum
Korkum onu buluncadı korkudan kurtuldum ahî

Yunus kim öldürür seni veren alır gene canı
Bu canlara hükmedeni kim idiğin bildim ahî


Yunus Emre

24 Ekim 2018 Çarşamba

İşaretler

Ateşin ve karın uyumunu sağladım-
Alevler anlayışla saklar karları
Erir ve giz içinde süzülürüm
Çiçek ve taşlarda dururum
Kaybolurum
Uzaklaşırım
Dalgaları
Görürüm
İşaretler arasında işte ışığın büyüsü.


Adonis
Çeviren: Metin Fındıkçı

Can Olgıl Can İçinde Kalma Gümân İçinde

Can olgıl can içinde kalma gümân içinde
İstediğin bulasın yakın zaman içinde

Rükû’ sücûda kalma ameline dayanma
İlm ü amel gark olur nâz u niyâz içinde

İkiliği terk etgil birlik makaamın tutgıl
Canlar canın bulasın işbu dirlik içinde

Oruç namaz zekât hac cürmü cinayetdürür
Fakıyr bundan âzâddır hass’ül - havâs içinde

Şeriat korucudur hakıykat ordusunda
Senin için korunur hâsıl ordu içinde

Ayn’el - yakıyn görüptür Yunus mecnun oluptur
Bir ile bir oluptur Hakk’al - yakıyn içinde


Yunus Emre

İstediğimi Buldum Eşkere Can İçinde

İstediğimi buldum eşkere can içinde
Daşra isteyen kendi kendi cihan içinde

Kadimdir hiç ırılmaz onsuz kimse dirilmez
Adım adım yer ölçer hükmü revan içinde

Tutun diye çağırır oğrı dahı çığırır
Bu ne acâyib ağrı bu çağıran içinde

Siyâset meydanında galebeden bakan ol
Siyâset kendi olmuş girmiş meydan içinde

Tartmış kudret kılıcın çalmış nefsin boynunu
Nefsini tepelemiş elleri kan içinde

Sayrı olmuş iniler Kur’an ürünü dinler
Kur’an okuyan kendi kendi Kur’an içinde

Bu tılsımı bağlayan cümle dilde söyleyen
Gör nice cevlân eder hırka pılan içinde

Türlü türlü imâret köşkü saray yapan ol
Kara nikap tutunmuş girmiş külhan içinde

Baştan ayağa değin Hak’tır ki seni tutmuş
Hak’tan ayrı ne vardır kalma güman içinde

Bir isen birliğe gel ikiyi elden bırak
Bütün ma’nî bulasın sıdk u îmân içinde

Oruç namaz gusül hac hicaptır âşıklara
Âşık ondan münezzeh hâlis heves içinde

Girdim gönül şehrine daldım onun bahrine
Aşk ile gider iken iz buldum can içinde

Bu izimi izledim sağım solum gözledim
Çok acâyip er gördüm yoktur cihan içinde

Yunus senin sözlerin ma’nîdir bilenlere
Söyleniser sözlerin devr-i zaman içinde


Yunus Emre

23 Ekim 2018 Salı

Gece ve Gündüzün Ağaçları

Gün batmadan önce, gelirim
Güneşe varmadan önce, sığınırım
Ağaçların titreyişleri düşer peşime, gölgemle
yürür yemiş kabukları

Sonra yüzümde dehşeti örer
Meçhul suskunun kelimeleri kapılarından
kesip sökme zamanı
Dostuna sığınır gece ve unutur
Benliğini yatağımda günlerce

Sonra eğer ter düşerse bağrışa
Düğmelerimi açar ve uyurum
Suyu ve aynayı uyandırır süslenirim
Yüzüme yansır gibi rüya.


Adonis
Çeviren: Metin Fındıkçı

Bir Dürr-i Yetîmem ki Görmedi Beni Umman

Bir dürr-i yetîmem ki görmedi beni umman
Bir katreyem illâ ki ummâna benem umman

Gel mevc-i acâyib gör deryâyı nihan gözle
Zî bahr nihâyetsiz katrede olur pinhan

Okuyamadı mezvun Leylî adını Mecnun
Hem Leyli idim anda hem Mecnun idim hayran

Bu âlem-i kesrette sen Yûsuf u men Ya’kub
Ol âlem-i vahdette ne Yûsuf u ne Ken’an

Adım Yunus olduğu bû cisim belâsıdır
Adım sorar olursan sultana benem sultan


Yunus Emre

Dîn ü Millet Kodurdu Ol Benim Canım Alan

Dîn ü millet kodurdu ol benim canım alan
Onu duyan kişiye ne gönül kalır ne can

Duymayanlar hâlimi dînin kodu der bana
Ne ile din beslesin cansız gönülsüz kalan

Sûretimde varlığım gönül ile can idi
Cümlesin yağmaladı bana aşk bağışlayan

Aşkın serhengi beni komadı hiç nesnede
Ne İslâmda ne dinde anılmaz küfr ü îman

Şart u farz olmaz onda canı aşka kalanda
Cevapsız dil söylenir nice bilsin bu lisan

Elden iş bıraktırdı niteliksiz baktırdı
Dostluk ticâretinde unuttuk assı ziyan

Beni nelikten kodu varlık defterin dürdü
Havf u recâ göstermez hayr u şer elden koyan

Sorman Yunus’tan haber dost nerdeyse orda var
Yüz bin güherden fârığ aşk denizine dalan


Yunus Emre

22 Ekim 2018 Pazartesi

Haliç'in Ağıtı

Tüyün zehirli yeşil
Tüyün alevle şişirilmiş şahdamar
Bağdat’tan yığınlar çıkıyor
Tarihimizden gönderilişimiz yakın
Toprağımızdan-dönüşü olmayan düşümüzden

Ellerin üstünde karşılayacağız zamanı
gözlerinde ateş
Uzanan göğün sınırlarında
Ey Bağdat’tan çıkan yığınlar
milad ve şiirle yüklü.
Ey zehirli yeşil tüy
Kalsa da iki bitiş uzaklarda
Yankıyanla ve donan ölümle

Bu toprakla tanışırız-
Kalmasa da ne sen ne de yeşil
Ey titreyen dilin celali
Bu toprağın kabukları
Ey şairin gizi ve kökleri.


Adonis
Çeviren: Metin Fındıkçı

Hani Bana Sabr u Karar Senin Sözünü Dinleyem

Hani bana sabr u karar senin sözünü dinleyem
Hani bana akl u bili duyubanı seni sevem

Hani bana ol havsala ki hâlimi bilmeyeler
Hani bana zûr u kuvvet kim senin aşkına doyam

Canım seni seveliden benim hâlim hâle döner
Hani bana usûl-i din ilmin edebin bekleyem

İzzet ü erkân iyi ad aşk yolunda noksandurur
Ben nereden iyi adı çün terbiyet aşktan yerem

Gerçek sana âşık isem arlanmaklık ne’mdir benim
Şükrâne canımı verem ger melâmet donun giyem

Zühd ü tâat usûl-i dîn aşk haddinden daşra durur
Nisbet değildürür bana secde vü rükû’ u kıyâm

Dost sûreti gözgüdürür bakan kendi yüzün görür
Gelsin o kendisiz gelen ben râzımı sana direm

Can gözüyle bakan görür Yunus gözüyle gördüğün
Yoksa yaban gözü ile kimesneye ne söyleyem


Yunus Emre

Beni Anmaklığa Benden Farıgım

Beni anmaklığa benden farıgım
N’ederim ânıban pes ne lâyıkım

Benim yoldaşlığım edebe sığmaz
Edepsiz kişiye niçin refıykım

El tutmaz ayak dirmez cihana düştüm
Ne karar ne mekân ne hod tefrıykım

Cümle tekebbürlüğüm döküldü kaldı
Ne esrigim ne mahmur ne hod ayıkım

Ne sabr u ne sükûn ne hod becid iş
Ne adım atarım ne hod tarıykım

Bugün cihâna geldim uş giderim
Sanâsın yolcu idim ye konukum

Hani Yunus hani cünbiş harekât
Ne sermâyem ola ne var ne yokum


Yunus Emre

21 Ekim 2018 Pazar

Söylencedeki Ağıtın Ömrü

Zamanı olmayan çığlığın feryadı
yükselmez, güneşin de bir gölgesi vardır,
Ne zaman ne zaman vuracak ey dağımıza?
Ve ey hüznün dostu ve ricanın
Ateşin üstünde taşlaştı yeşillik
biz gördüğümüzde
gökyüzünde böyle sözleştiğimiz yerde.


Adonis
Çeviren: Metin Fındıkçı