Şiir, Sadece: 2013-03-03

9 Mart 2013 Cumartesi

Tek Başına

Ölürken çocuklarımı unuttum
Küçük deniz kirpileriyle sabah
Denedim bütün sabahları.

Sana sürgünümün şarabını bıraktım al
Mumlarını güzelliğin ve hiçliğin
Bir de kaygumun soluk ellerini.

Denedim bütün ölümleri
Ama görmedim büyülü ağaç
Ezilmiş sevdaların giysileri.

Sana ayrılığın yayını bıraktım al
Bir de adını bilmediğim gökyüzünü
Lamalar gibi koşar bozkırda.

Oysa ölümsüzlük şuracıkta, kar
Güneşi gibi doldurmuş odayı, basit,
Anlamsız ve tek başına.

Ayaklarım hayvan, üstüm başım bitki
Denedim bütün vakitleri al
Başka türlü geçmeyen bir vakitti.


Melih Cevdet ANDAY

Sona Erdi Her Şey

Kazıdın bir taşa adını 

Taş ölünceye dek 
Kimse ölmeyecek 

Havada ayak izleri var 

Ölüm burada tükeniyor 
Kar da tükeniyor 

Sonsuzluğa gidiyor kuşlar 

Gizemliydi ay ve yeryüzü 
Sevideki korkunç bakışma


Melih Cevdet ANDAY

8 Mart 2013 Cuma

Sokağa Çıkıyorum

Sokağa bir diyalog gibi çıkıyorum 
Umrunda değilim gecenin. 
Gece 
Yarınki gecedir ve tanrıdır 
Tanrının umrunda değilim.. 
Kimileyin seviyorum. 
(Sevmek kuşların 
Bir an boş bıraktıkları ağaçtır) 
Ve yalnızlığın kırmızı yapraklara 
Çalan büyüsünü duyuyorum: 
Ey cesaret 
Hep dolu tut bardağımı. 
Sevgi ve umut 
Birdir, yalnızlık ve cesaret bir.


Melih Cevdet ANDAY

Şınanay

Ada vapuru yandan çarklı 
Bayraklar donanmış cafcaflı 
Simitçi, kahveci, gazozcu 
Şinanay da şinanay. 

Müslümanı, yahudisi, urumu 
İsporcusu, ihtiyarı, veremi 
Kiminin saçı uçar, kiminin eteği 
Şinanay da şinanay. 

Estirir de ada yeli estirir 
Seni sevindirir beni küstürür 
Lüküs kamarada kimler oturur 
Şinanay da şinanay.


Melih Cevdet ANDAY

7 Mart 2013 Perşembe

Şiir Yazmak

Kimi zaman bir sözcükten yola çıkarım 
Aç kalmış güzel bir kurttur o 

Kimi bir düşünden ki 
Kör bir gül gibi dönenir 

Bedevi bir sabır gibiyimdir 
Ey tesellisiz gece


Melih Cevdet ANDAY

Sevincin Yarısı

Kuşlar yağmur yağdırır da 
Yağmur güneşi vururdu ya 
Ben sana gelirdim 

Sevincin yarısı ağzımda 
Zambağa birikir sabahlar 
Ovalar atlara binerdi 

Kulesine koşuşunca deniz 
Cebimde geceden yıldızlar 
Arılarla ballarla kanımda 

Yüreğim avuç olurdu da 
Sonra çeşme de olurdu ya 
Mutsuz dönüşler ayında 

Ben sana gelirdim


Melih Cevdet ANDAY

6 Mart 2013 Çarşamba

Sevda Rüzgarı

Amanın bana bir hal oldu 
Bir hal oldu a dostlar 
Amanın beni bir rüzgâr aldı 
A dostlar bir rüzgâr aldı 
Bu rüzgâr ne rüzgârı 
Amanın sevda rüzgârı 
Sevda rüzgârı a dostlar!


Melih Cevdet ANDAY

Şaşırtıcı Karşılaşma

"Çok eskiden yaşadım bu ânı ben"
Dersiniz şaşkınlık içinde.
İlk girdiğiniz bir ev, bir merdiven
Birden güneş vuran pencere,

Ve tam sırasında tren düdüğü...
İşte böyle gelmişti siz dünyada
Değilken bir gün öğle üstü
Bu renklerle bu sesler bir araya.

Yaşamak anımsamak mıdır yoksa?
Sanmam, biz de bir sestik belki
Birileri için yıllar önceki
Şaşırtıcı karşılaşmada


Melih Cevdet ANDAY

5 Mart 2013 Salı

Rahatı Kaçan Ağaç

Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın 
Saadetin adını bile duymamış 
Tanrının işine bakın.

Geceyi gündüzü biliyor 
Dört mevsimi, rüzgarı, karı 
Ay ışığına bayılıyor 
Ama kötülemiyor karanlığı.

Ona bir kitap vereceğim 
Rahatını kaçırmak için 
Bir öğrenegörsün aşkı 
Ağacı o vakit seyredin. 


Melih Cevdet ANDAY

Ölüm

Maviyi anlarsın. 
Denizi anlarsın. 
Mavi denizi 
Zor anlarsın...


Melih Cevdet ANDAY

Bahar, Pırıl Pırıl Bir Pazar Günü Limanda

Bahar. Pırıl pırıl bir pazar günü limanda.
Dinmiş kulak tırmalayan uğultusu vinçlerin
Sıcak bir taşın üstüne tünemiş sinek gibi
Güneşleniyor, sessizlikten sağırlaşmış bir işçi.

İçim sevinçle doluyor yalnız olduğumu düşündükçe
Aşık olmadığımı ve kimsenin aşık olmadığını bana
Yanabilirim şimdi doyasıya altında güneşin
Bir kahve çekirdeğinden daha kapkara olasıya ...

Dilediğim gibi oturabilirim üstüne bir balyanın
Çayın o ele gelmez kokusunu çekerek içime:
Ne güzel, hiçbir soruyu yanıtlamamak özgürlüğü
Elini sıkmamak kimsenin, incelikle ...

Ne güzel, usulca türküler söyleyebilmek uyku öncesinde.
Soluğumu daraltmaması gördüğüm düşlerin ...
Ve sıradan giysiler giyebilmek sabahleyin
Gönlümün dilediğince ...


Vera İnber
Türkçesi: Ataol Behramoğlu

4 Mart 2013 Pazartesi

Türk Kadını

Her şey yüklenmiştir senin ufacık omuzlarına:
Vicdanın yan bakışları, çıplak hoyrat benliğimiz
Ortalıkta paldır küldür ve tehlikelerle dolu
Boğulmuş bir kadın gibi, sözlerim sağır ve dilsiz.

Kanatları parıltılı, al solungaçları kıvrak,
Şaşkın ağızları sessiz özlemlerle değirmidir,
Balıklar telaş içinde debelenir, kanat çırpar.
Yarı canlı etin ekmek olsun, al, onlara yedir.

Biz başkayız, mercanlardır dünyayı dolaşan, sonra
Buluşunca kabarcıklar çıkaran yosunlu yerde.
Bizimki kanı sımsıcak gövdedir ve lados gibi
Kaburgacıklarla ıslak parıltı bomboş gözlerde.

Gelincikler topluyorum kaşlarının ürkütücü
Tarlalarında. Aşıkım bir dışarı bir içeri
Solungaç gibi çırpınan küçük al dudaklarına
Sancaktaki aya nasıl vurgunsa bir yeniçeri.

Hınca kapılma, sevgili Türk kadını, ikimizi
Kıskıvrak çuvala tıkıp Karadeniz'in o derin
Sularına atarlarsa. Kendim de yaparım bunu
Kara suyunu içerken ağzından çıkan sözlerin.

Sen avut alınyazısı ölüm olanları, Meryem?
Korkutup kaçırmalıyız, uyutmalıyız eceli.
Duruyorum kıyılarda sarp kayaların üstünde.
Gitmeli başımdan ecel, bir an daha beklemeli.


Boris Pasternak
Şubat, 1934
Türkçesi: T. S. Halman



Not: Şiirin adını Anna Ahmatova koymuştur.

Olsun Da Gör

O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör
Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör 
Seyreyle gülü bülbülü 
Çifter çifter aylar gökyüzünde 
Her gece ayın on dördü

Kuşlar geçecek damların üstünden 
Kuşlar konacak dallara 
Kanat seslerini duyup uyanırlarsa 
Gene kuşlarla uyusun çocuklar 
Olanı biteni anlatma.

Hiç görmediğim şey bu 
Kurdun gözü yılmış sürüden 
Elmanın yarısı soğuk yarısı sıcak 
Ağulu bitkilere dolanmış salkım 
Güneşten yağmur boşanacak

Yetsin demir çağının beyliği 
Yeni bir gün başlıyor demek 
Yeryüzünde korkusuz yaşamak 
İki milyar kişiye bir dünya 
İki milyar kişiye iki milyar ekmek

Yazık olur bu düş yarı kalırsa 
Barış günü insan hakkı yenirse 
Köroğlu' nun sözü dinlenmelidir 
Sivas ilinin Banaz köyünden 
Pir Sultan Abdal dirilmelidir

Ah günüm yetse görmeye seni 
Seni övmeye gücüm yetse 
Barış çağı altın çağ 
Son ozanı ben olayım bu özlemin 
Bu özlem bitse

O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör 
Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör 
Seyreyle deli ozanı 
Baştan başa sevda, baştan başa tutku 
Dili baldan tatlı


Melih Cevdet ANDAY