Şiir, Sadece: 2013-12-15

21 Aralık 2013 Cumartesi

İnsan Bir Yerde Kendini Bırakmalı

İnsan bir yerde boş vermeli kurallara, düzenlere
İnsan bir yerde kendini bırakmalı
Hiçe saymalı düzenini dünyanın
Zamana karşı koymalı
Sıyrılmalı ayıplardan, korkulardan
Küçük hesapları bir yana atmalı
Yaşamalı şöyle alabildiğine
Büyük delilikler yapmalı
İçmeli
Sevmeli
Küfretmeli
Adam öldürmeli
Kendine bir başka gözle bakmalı
İnsan bir yerde boş vermeli kurallara, düzenlere
İnsan bir yerde kendini bırakmalı


Ümit Yaşar Oğuzcan

İmkansız Aşk

Falcı kadın yalan söylüyor yalan
Bizi birbirimiz için yaratmış Tanrımız
Nasıl mümkün değilse
Yıldızları toplamak gökyüzünden
Öylesine imkansız bir şey aşkımız

Kurudu gölgesinde oturduğumuz ağaçlar
Bahçelerde sevdiğin çiçekler kalmadı
Sadece hatıralarda ebedi olan
Vazgeçemediğimiz, unutamadığımız
Onlar bile bize yar olmadı

Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi içip
Delicesine sarhoş olmak
En güzel tarafı imkansızlığın

Ümitlerimiz fırtınalı denizler ortasında
Bir hurda teknedir şimdi
Dalgalar dünden daha zalim
Rüzgar daha hoyrat
Ne bulut var ufuklarda ne gemi

Mevsimler toz pembe değil
Gündüzler gecedir, geceler zindan
Güneşin doğmasını beklemek boşuna
Boşuna artık medet ummak
Taş kalpli zamandan

İnan ki! Kırılmış bir ayna gibi
Paramparça, kırık dökük aşkımız
Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü
Büyük aşkımız


Ümit Yaşar Oğuzcan

Bulut

Konuş ey bulut
haykırıyordum çatılardan
haykırıyordum kulelerden
Konuş ey bulut
koşuyordum ardından yelin
kaldırıp elimi
- koşuyordu o
- apak
koşuyordum durmadan
koşuyordum taş botlarla
haykırıyordum
Konuş ey bulut
sessizce geçip gidiyordu
- ölümü gibi bir canlının.


Leszek Elektrowicz
Çeviren: M. Uyguner

20 Aralık 2013 Cuma

Karanlıklar Üstüne

Artık hiç sabah olmayacak yavrum
Çok uzun sürecek bu siyah gece
Ta zaman durunca, ömür bitince
Alış karanlığa, gözlerini yum
Artık hiç sabah olmayacak yavrum

Bilirim bu mor sükutu bilirim
Beyaz olmalı geceler, bembeyaz
Karanlıklar üstünedir şiirim
Bilirim, bu mor sükutu bilirim

Dağlar gibi deryalar gibi sonsuz
Karanlık, karanlık ölümden beter
Bir yol ki hayatla beraber biter
Taştan bir sükut ki hissiz ve ruhsuz
Dağlar gibi deryalar gibi sonsuz

Artık hiç sabah olmayacak yavrum
Bitkin gözlerime son bir defa bak
Bir daha o yerden gün doğmayacak
Bu mor gecelerde kayboldu ruhum
Artık hiç sabah olmayacak yavrum...


Ümit Yaşar Oğuzcan

Düş Gördüm

Düş gördüm. Benliğimden uzak.
Var olduğumdan beri ve bulduğumdan beri kendimi.
bütün gün sırtımda taşıyarak
bilinmedik bir gecenin yıldızlı anahtarını.
Vaktiyle yoktum
O zaman gölgemdi
gösterin varlığımı.
Hoşça kal diyorum artık. Bundan sonra
görmeyeceğim bir daha seni!
Benden uzaklara git
gömül kötü bir uykusuzluğa
gözlerini açarak ve esneyerek.


Jeny Picowski
Çeviren: M. Uyguner

19 Aralık 2013 Perşembe

Oğul Koşması

Zirve seni bekliyor
  Dağın kıymetini bil
  Sanma ki yükselmek zor
  Çağın kıymetini bil

  Üşenme emek için
  Mutluyum demek için
  Üzümü yemek için
  Bağın kıymetini bil

  Yokluk göründüğü an
  Çabuk yıkılır insan
  Azı beğenmiyorsan
  Çoğun kıymetini bil

  Elin, ayağın, başın
  Annenin,arkadaşın,
  Suyun,toprağın,taşın
  Göğün kıymetini bil

  Oğlum benim, bir düşün
  Değeri var mı dünün
  Yarın çok geç ömrünün
  Bugün kıymetini bil.


Ümit Yaşar Oğuzcan

Çakıltaşı

Çakıltaşı
kusursuz bir yaratıktır

kendisinin dengi olan
sınırlarını iyi bilen
çakılsı bir anlamla doludur
baştan başa

İnsana bir şey anımsatmayan bir kokuyla
ne ürkütüp kaçırır, ne isteklendirir

ateşi de soğuğu da
tamdır ve onur doludur

büyük bir pişmanlık duyarım
onu elime aldığımda
soylu gövdesi hemen
yapay bir sıcaklığa bürünür

-Kendimize uydurmalıyız çakıltaşını
bize sonuna dek dingin
ve saf bir gözle bakacak olan


Zbigniew Herbert
Çeviren: Gürkal Aylan

18 Aralık 2013 Çarşamba

Seninle Ölmek İstiyorum

Dağ başında bir avcı kulübesi
Yerle diz boyu kar
Ocakta ateş
Dışarda rüzgar
Hadi gel
Önce sevişmeliyiz uzun uzun
Yerdeki ayı postunun üzerine uzanmalıyız
Bütün vücudunu santimetrekarelere ayırıp
Birer birer öpmeliyim
Ve sonra sımsıkı sarılmalıyım sana
Böylece ölmeliyiz
Aradan yıllar geçip
Bizi buldukları zaman
Etlerimiz çürümüş olsa da
Kemiklerimiz ayrılmamalı birbirinden
Hadi gel
Nefes almak hüner değil
Seninle ölmek istiyorum.


Ümit Yaşar Oğuzcan

Vietnam

"Kadın, adın nedir?" "Bilmiyorum."
"Yaşın kaç? Nerelisin?" "Bilmiyorum."
"Niçin o tüneli kazıyordun?" "Bilmiyorum."
"Ne zamandır gizleniyorsun?" "Bilmiyorum."
"Niçin ısırdın parmağını?" "Bilmiyorum."
"Bizden sana zarar gelmeyeceğini bilmiyor musun?" "Bilmiyorum."
"Kimin tarafındansın?" "Bilmiyorum."
"Bu bir savaş, seçimini yapmalısın?" "Bilmiyorum."
"Köyün hala yerinde duruyor mu?" "Bilmiyorum."
"Şunlar senin çocukların mı?" "Evet."


Wislawa Szymborska
Çeviren: Tuğrul Asi Balkar

17 Aralık 2013 Salı

Sevi Şiiri

Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili

Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini

Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...


Ümit Yaşar Oğuzcan

Yüzyıl Devrederken

Diğerlerinden çok daha iyi olacaktı, 20 inci yüzyılımız,
Ama bunu kanıtlayacak zamanı yok artık.
Yıllar sayılı,
adımı kararsız,
soluğu yetersiz.

O kadar çok şey oldu ki şimdiye kadar
olmaması gereken.
Olması gerekenlerse
olmadı.

İlkbahar olacaktı yolunda,
ve mutluluk da, öteki şeyler arasında.
Korku dağları ve vadileri terk edecekti.
Gerçek yalanın hakkından gelecekti.
Bazı felaketler
hiç yaşanmayacaktı bir daha
savaş gibi ve açlık gibi ve ötekiler gibi.

Bunlara saygı gösterilecekti:
savunmasızların savunmasızlığına,
güvene ve benzeri şeylere.

Kim bu dünyadan zevk almak istiyorsa
olanaksız bir görevle yüz yüzedir.

Akılsızlık komik değil.
Akıllılık neşe vermez.

Umut
o bildiğin aynı genç kız değildir artık
ve ötekiler gibi. Yazık.

Tanrı inanacaktı sonunda insana:
güvenilir ve güçlüdür,
güvenilir ve güçlü ama
hala iki farklı beşer olduğuna.

Nasıl yaşamalı-bana bunu sordu birisi mektupta,
pek çok şey gibi bunu da
sormak istediğim birisi.

Yeniden ve her zamanki gibi,
ve yukarıda görüldüğü üzre
daha acil sorunlar yoktur
denenmemiş olanlardan başka.


Wislawa Szymborska
Çeviren: Tuğrul Asi Balkar

16 Aralık 2013 Pazartesi

Unutulmayanlar

Biliyorum, unutamayacaksın!
Ağır ağır geçecek mevsimler,
Bir bir ağıracak saçının telleri
Solacak albümde eski resimler.

Beni hatırladıkça için ürperecek,
Boşanan gözyaşlarını tutamıyacaksın.
Boşuna zorlama kendini, sevdiğim;
Biliyorum, unutamayacaksın.

Ve biliyorsun, ben de unutamayacağım,
Eskimeyecek içimde sana ait ne varsa
Şöhretmiş, servetmiş herşey geçiyor, inan
Dostluklar ve sevgiler kalıyor, kalırsa.

Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın,
Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak
Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan
İşte öyle imkansız birşey seni unutmak.

Zannetme ki herşey bitti sevdiğim;
Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar.
Ve bundan sonra kim severse dünyada;
Seni ve beni hatırlayacaklar.


Ümit Yaşar Oğuzcan

Bazıları Şiir Sever

Bazıları-
yani herkes değil. Herkesin çoğunluğu bile değil ama azınlığı.
Okulları hiç sayma, orada zorunlu,
ve şairlerin kendileri,
olsa olsa her bin kişiden ikisi.

Sever-
ama kimisi de tavuk suyuna şehriye çorbası sever,
kimisi yersiz övgüleri ve mavi rengi sever,
kimisi modası geçmiş atkı sever,
kimisi haklılığını kanıtlamayı sever,
kimisi bir köpeği okşamayı sever.

Şiir-
ama ne menem bir şeydir şiir?
Bir dolu sallantılı yanıt
verildi bu soruya.
Ama anlamıyorum ve anlamıyorum ve sıkıca tutunuyorum ona
düşmemizi engelleyen parmaklık gibi.


Wislawa Szymborska
Çeviren: Tuğrul A. Balkar