Şiir, Sadece: 2018-07-22

28 Temmuz 2018 Cumartesi

Gök Yüzünü Çevir Bana

bende bulduğun benim de aradığımdı
sarmaşıp inceldiğimiz o nokta
hadi tut elimden gezdir sokaklarını
ansızın yakalan sağnağıma

akşam kendini karartırken geliyorsun
komşular kimbilir ne diyor
günü soyunup beni giyiniyorsun
parmakların ışıkları dinlendiriyor

gök yüzünü çevir bana
gezinsin tutkunun alevden dili
uçarken çıkardığın o ses var ya
bütün sözcüklerin özeti gibi

tanrı bu geceyi korusun


Enver Ercan
Geçtiği, Her Şeyi Öpüyor Zaman
1990

27 Temmuz 2018 Cuma

Bir İmâret Göster Bana Kim Sonu Virân Olmaya

Bir imâret göster bana kim sonu virân olmaya
Kazan şol malı kim senden dökülüp geri kalmaya

Dökülüp kalısar malın ayrıklar ala helâlin
Senden geri kalan malın sana assısı olmaya

Ol malı ki Halîli’dir hayırlara yelter seni
Ol mal ki ol Kaarûn’undur ıssı hiç rahat olmaya

İsrâfil sûrunu ura dağlar tepeler sürüle
Bir karınca cevâbını bin Süleyman veremeye

Bu dünya hep ıssız kala altını malı döküle
Sebil olubanı yata herkiz assı bulunmaya

Hey Yunus Emre ölünce var yürü doğru yolunca
Dünyâsını terk edenler yarın hasrette olmaya


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

İsrâfil Sûru Urula Yer Gökyüzü Değşirile

İsrâfil sûru urula yer gökyüzü değşirile
Harâb ola yaş u kuru cerh-i felek de yorula

Kimsene kalmaya bunda fenâ ola hepsi sinde
Mîkâil’in dükkânında şol hak terazi kurula

Ayan ola çün cümle iş kurtulmaya yad u biliş
Gele fülân ibni fülân hep adı ile çağrıla

Cümle halâyık hep bite yeryüzünü düpdüz tuta
Hükmeyleye Cebbâr-i vakt mahşer dapa hep sürüle

Kopa kıyâmetin hevli ikinci nefhanın kavli
Üçüncü nefha içinde yerlerin yüzü yarıla

Çünkü gele sıddıyk zaif âşık(lara) yoktur hayıf
Yarınki mahşer gününde Yevme yeşfau kurulaa

Yunus var yarağın eylen yol korkuludur key eğlen
Önünde katran denizi kıldan sırat da gerile


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Gece

el ayak çekildi
gecenin gölgesine bir düş gibi uzandın
kızının üstünü örtmüştün
kolunda uyuyup kalmış karın
gölgen suya değse ıslanır şimdi

acemisin biliyorum
elin ayağına dolaşıyor günü denerken
bir gerçeğe parmak basar gibi
basamıyorsun da ölümün tetiğine
kırkyalan sözcükler kesiyor rüzgarlarını
onun için aylar var ki
zorla uyduruyorsun kendini her role
susturamasan da kafandaki o sesi

dün de bugün yarındı
dün de bugün yarındı

öfken de bundan
kibar şairlere gülmen de

tuhaf bir adamsın vesselam
canını sıkan bir sokağı
boyuyorsun da
kırmızıya

bir yaprak düşse dalından
altında kalıyorsun

hiçbir şeyin uymuyor kitaplara

ama gel bu sabah
karını öperek uyandır
işe mişe de gitme
kızına kahvaltıyı sen yaptır
sonra pırıl pırıl günü tak yakana
yeni bir hayatın önsözü gibi
kentin kalabalığına karışıp yürü
kimse korkmasın bakışlarından
üstün başın boydan boya gökyüzü
çocukların ellerine bulaşsın dursun

nasıl olsa
hala güzel masallara inanıyorsun


Enver Ercan
Sürçüyor Zaman

26 Temmuz 2018 Perşembe

Sensin Kerîm Sensin Rahîm Allah Sana Sundum Elim

Sensin kerîm sensin rahîm Allah sana sundum elim
Senden artık yoktur emim Allah sana sundum elim

Ecel geldi va’de erdi bu ömrüm kadehi doldu
Kimdir ki içmeden kaldı Allah sana sundum elim

Gözlerim göğe süzüldü canım göğüsten üzüldü
Dilim tetiği bozuldu Allah sana sundum elim

Uç biçildi kefen donum hazrete yönelttim yönüm
Aceb nice ola hâlim Allah sana sundum elim

Urdular suyum ılındı kavim kardaş cümle geldi
Esen kalsın kavim kardaş Allah sana sundum elim

Geldi salacam sarılır dört yana selâ verilir
İl namazıma derilir Allah sana sundum elim

Salacamı götürdüler makberime yetirdiler
Halka olup oturdular Allah sana sundum elim

Çün cenazeden şeştiler üstüme toprak aştılar
Hep koyubanı kaçtılar Allah sana sundum elim

Yedi temu sekiz uçmak her birinin vardır yolu
Her bir yolda yüz bin çârsu Allah sana sundum elim

Geldi Münker ile Nekir her birisi sordu bir dil
İlâhi sen cevap vergil Allah sana sundum elim

Görün acib oldu zaman gönülden eyleniz figan
Ölür çün anadan doğan Allah sana sundum elim

Yunus tap uzat bu sözü Allah’ına tutgıl yüzü
Didardan ayırma bizi Allah sana sundum elim


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Düşt’ Önüme Hubbül - Vatan Gidem Hey Dost Deyi Deyi

Düşt’ önüme hubbül - vatan gidem hey dost deyi deyi
Anda varan kalır hemen kalam hey dost deyi deyi

Gele şol Azrâil tuta assı kılmaz ana ata
Binem şol ağaçtan ata gidem hey dost deyi deyi

Halvetlerde meşgul olam dâim açılam gül olam
Dost bağında bülbül olam ötem hey dost deyi deyi

Sel bir beş on arşın bezi kefen edeler eğnime
Dökem şol dünya donların giyem hey dost deyi deyi

Mecnun oluban yürüyem yüce dağları bürüyem
Mum olubanı eriyem yanam hey dost deyi deyi

Günler geçe yıl çevrile üstüme sinlem devrile
Ten çürüye toprak ola tozam hey dost deyi deyi

Yunus Emre var yoluna münkirler girmez yoluna
Bahrı olup dost gölüne dalam hey dost deyi deyi


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Güngenci

İşte sokaktasın
ağzında akşamdan kalma bir küfür
evlerin boğduğu yollardan geçiyorsun
düşbozgunu insanlar karışıyor kalabalığına
sözün küfre dönüşüyor küfrün mühür

yürüyorsun

durağın üç yıldır değişmedi
otobüsün de
ama bugün az ötende kasketli biri
sesini göğe vura vura öldürüyor
dilinde gurbet türküleri

ilk selamı ona veriyorsun

bindiğin taşıtlar seninle bin kat ağır
şoförlerin gözlerinde küfrün aynası
omuz omuza yürüyorsun arkaya
yüzlerde dünkü telaş dünkü sıkıntı

insanlar
ki, ömrünü hiçe yayan dağ silsilesi
her şeye suskun sorular gibi
hepsine birden parmak kaldırıyorsun
kaçaradım kayboluyor yüzleri

yine de onca kişinin arasından
erbıyık biri
soluk soluğa yaklaşıyor yanına:
"adımbaşı kimlik denetimi
işgal altında mıyız abi?"

tutup alnından öpüyorsun

zar zor yetişiyorsun vapura
tebessümünü akşamdan ütülemiş
sekreter bir kızla laflıyorsun ayaküstü
söylediklerini dinlemiyorsun. Ama
sesinin rüzgarı şaşırtıyor seni
sonra şiirden kesilmiş birkaç şairle selamlaşıyorsun

her zamanki gibi

Vapurdan iniyorsun
yokuş mu seni yürüyor
sen mi yokuşu
sırtında klakson sesleri
burnunda mazot kokusu

bir ilkokulun önü çıkıyor yoluna
kapısından seyrediyorsun
karmakarışık ama sessiz
küfrün göğüslemiyor cıvıltıları
yanlarına ilişiyorsun:
"n'olur yüzüme bir sevinç çizer misiniz?"

usulca giriyorsun işyerine
masanın tozu yeni alınmış
dünden kalan yazılara gözatıyorsun
anlamlar yankılanıyor beyninde
en büyüğü de "hiç"
ezberindeki şiirler de kesmiyor seni
"akşam olsa diyordun, işte oldu akşam" hariç

akşam aynı yokuştan kaptırıyorsun kalabalığa
bir şarkı bile gelmiyor aklına söyleyecek
sırtlarına bakıyorsun insanların
yüzleri gibi künyesiz
ama hepsinde aynı imla:
"sakın ruhsatsız işkence yapmayın!"

sonra vapur
sonra otobüs
sonra dolmuş

ve işte son yokuş

kapını çalıyorsun
kızın zıplıyor kucağına
üçbir yanın hüzün
televizyonda bir başka tele-tanrı
güler yüzlü buyruklar yağdıran
seninse ağzında akşamdan kalma son küfür:
"beni siz yaşıyosunuz ulan!.."


Enver Ercan
Sürçüyor Zaman

25 Temmuz 2018 Çarşamba

Dosttan Haber Geldi Bana Durayım Anda Varayım

Dosttan haber geldi bana durayım anda varayım
Kurbanlığa bu canımı vereyim andan varayım

Şol bir iki arşın bezin ne yeni var ne yakası
Kaftan edeyim eğnime sarayım andan varayım

Can alıcı hod geliser emâneti ver deyiser
Ben emâneti ıssına vereyim andan varayım

Gitti canım kaldım öyle nâcâr olup girdim yola
Dostlar şâd olduğun bile göreyim andan varayım

Münker ü Nekir geliser yer gök ün ile dolısar
Ben bunlara cevâbını vereyim andan varayım

Yazdığım çok günah öküş yürür idim dünyada hoş
Ettiklerimin hesabın sorayım andan varayım

Beslediğim nâzik teni terk etmeyim derdim onu
Kara toprağa ben onu karayım andan varayım

Ben bu ömür harmanını derdim getirdim uş yine
Yunus aydır bu dükkânı dereyim andan varayım


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Ol Can Kaçan Ölüser Sen Ona Can Olasın

Ol can kaçan ölüser sen ona can olasın
Ölmüş gönül dirile anda ki sen olasın

Ölmeği dirlik ola ölümsüz dirlik bula
Ölmüş gönül dirile şunda ki sen olasın

Sen olduğun gönüller her dem canın yeniler
Güç olmaz ol dîvanda hâkimi sen olasın

Can bedenden uçucak menziline göçücek
Ol cihana geçicek göze ayan olasın

Tozunu yel almaya bir zerre ayılmaya
Âşık canı ölmeye ma’şûku sen olasın

Yunus sen âşık isen aşka muvâfık isen
Korkma ger âşık isen ne olursan olasın


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Tuz Günleri

bize yapılanları gördüm, hepsini
bin ejder kuvvetinde kötüydüler
bir kuşak yok edilirse belki, çok yılın
öcünü alacaklardı; kimbilir haklıydılar
hepsini gördüm; dağılan beyinler
ucuz bir klişe kadar hakikiydi
dağılan hayatlar tevazu ile romansız
aşklar hep yarına ertelenmiş ve gizli
sırtlanlar ısrarlı sır taciriydi
annem de korkuyordu onlardan
kimdi onlar çün hazır ve nazır
onlar içimizde ve zahiriydi

bize yapılanları gördüm, hepsini
kimliksiz bir ülkenin sadık bekçileri
yarınsız memurları dünden ari günün
ve Aryan rü'yaların yanlış Batılıları
harita üzerinde oda ararken
hepsini gördüm; bir el bombası
ellerinde patlayarak yok ediyordu
buydangay buygay bir coğrafyayı
sadakat hep bugüne gönderilmiş ve açık
ebemler ısrarlı yol muhaciriydi
gönlüm de korkuyordu onlardan
onlar ki toprakta mayın suda kolera
havada ihanet kadar çoktu
onlar hem Yeşil hem Hareket bir ordu

bize yapılanları gördüm, hepsini
an benimle geçerken zamansız
ve hep bir ukte kadar karanlık
günler hayli sevimsiz hatıra haliyle
isimler ölüm hükmündeydi
kusmuğundan tanıyorduk artık insanı
hırçın ve hükmedici bir hal sinmişti her yere
hata! erken büyüyor burada
Feryat da korkuyordu onlardan
eksik arzu, kayıp çocuk, masum örümcek
onlar boşlukta karşılıksız bir soruydu

bize yapılanları gördüm, hepsini
yanlış tariflerle uzatılmış bir yol gibiydik
bizden mütevelli heyeti ve icracı avukat
kötü gün yabancısı ve yatakta hoyrat
sözsüzlüğe tutsak bir aile, sınav çocukları
bizden bir aşağılanmanın hazır özneleri
münasip suçortakları... ve suskunluk hücresi için
bir adım ileri! istendi. yıldırımlar yaratmak
memleketi yarısına kadar demir ağlarla donatmak
memleketin yarısını unutmak beklendi bizden
bir bok vardı gibi sundukları hayatta
vazgeçemezdik sanki güzel ve yetenekli olmaktan
kudretle aptaldılar, hiç bırakmadılar korkuyu
memleket bile korktu onlardan
güzel ölüm, iyi abla, sine qua non hayat
arsenik ve çaydılar, rü'yasız uyku

bize yapılanları gördüm, hepsini
açlık gözümüze sokulmak için bekletiliyor
vicdan derin çarpışmaların gazisi
ibne! arkadaşımın müstear ismiydi
havlamamızı istediler, uluyabileceğimizi kestirmeden
onlar: define avcıları; zihnimize kartal salanlar
haklıydılar, postumuza göz dikerken
bedevi yol açacak, nizamcı oturacaktı daima
argonotun yolu vardı ve uzakta
meşkederdi yoksul tanrılar
Adam bile korktu onlardan
yaratılışı yaraladılar sır fabrikalarında
bereketsiz süt ve inançsız başaktılar

bize yapılanlan gördüm, hepsini
benliği gölgeleyen iktidar ardımızdan ağladı
ve hep ikizini terketti hevesle kutsanan
hayat! merakın sağrısında çok yol alındı
kan tarif etti kendi göbeğinden ayrılanı,
kırılan göğün altında kamaşan gözlerimizle
az gittik uz gittik dere tepe biz gittik
iklimden iklime değiştik, evet
zamanın suyu vardı, bir de bunu bildik
ve onlardan azade korkuyu

bize yapılanları gördüm, hepsini
kır hayvanını okşayıp isteğe uzandık
kırk yıl ayrı koydular kadın ile erkeği
bize bir harf öğreteni kırk yıl hayattan kovdular
öğüt, tütsü ve fal tutuşturdular elimize
cinayetimizi çaldı onlar nesebi gayrı sahih
sevgiyle. oysa ne güzel yenilmiştik
öğrenmekteydik tam acının kudretiyle
: sabit kalemlerle silinir kan
insan yok etmeye yazgılıdır ve varlık
bu şiddetle sınanır. işte şöyle
: ormanımızı yakarlar, hayvanımız yaralanır
kalbimiz kınlır soludukça çok yıllık ölümü
ırmağımızı ateşe salar semender tıynetan-ı aşk
gül yanlış kokarsa, tuz yakaya takılır

bize yapılanları gördüm, hepsini
gül yanlış kokarsa tuz yakaya takılır


Orhan Alkaya
Tuz Günleri

24 Temmuz 2018 Salı

Ol Dost İçin Ağlar İsem Gözüm Yaşını Kim Sile

Ol dost için ağlar isem gözüm yaşını kim sile
Ye bunca âh u zâr ile bu gözyaşı becid gele

Ey yârenler ey kardaşlar kime diyem ahvâlimi
Ye şu benim bu derdimin dermânını kim ne bile

Âlem derman olur ise sensiz derman olmayısar
Sensiz derman nice ola çün gönülde dost sevile

Ölüp sine girer isem etim tenim çürümeye
Ayrılmayam sevdiğimden çün giderim sevgi ile

Ahd-ı sâbık denilmeden henüz Elest buyrulmadan
Ol ben idim ben ol idi pes bu nicesi kesile

Yârenlerim aydır bana seni ne için görmedik
Firkate düştü sûretim bir menzilden bir menzile

Ol dost ile benim işim ölüp dahı bitmeyiser
Ben nice ola kim bile çün gönülde dost sevile

Yarın mahşer kopucağız kamu kul nefsim deyiser
Ben Yunus’u hiç anmayam Tapduğ’u getirem dile


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Ey Pâdişah Ey Pâdişah Her Dem İçin Düzedurur

Ey pâdişah ey pâdişah her dem için düzedurur
Dünyâ onun bustanâdır sevdiğini üzedurur

Yavuzluk eyleme sakın ecel sana senden yakın
Nicelerin aslın kökün yurd eyleyip bozadurur

Sen anda varırsın anda çok yarak eylegil bunda
Canlar bâkıy değil tende de birkaç gün gezedurur

Sorucu gelir yer yırtıp sorar Tangrı’n kimdir diye
İşbu canım onu duyup sünüklerim sızadurur

Ey Tanğrı’yı bir bilenler can Hakk’a kurban kılanlar
Ölü değildir bu canlar aşk gölünde yüzedurur

Ben gördüm erenler uçtu aşk kadehin dolu içti
Hak katında nazı geçti şöyle yüzü yere durur

Erenlerin kulu isen ölümün anadur Yunus
Nic’ erenler geldi geçti növbet şimdi bizedürür


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Ölüm ve Şövalye

ölüm ipek adımlarıyla geliyordu

kendi halinde ateş yakmış birkaç kişi
kadın ve erkek ve belki çocuk benekli
yaklaşan birşeyler varmışcasına ürperirdi
ve kaplanların dişlediği güneş haliyle dokunaklı
susmanın kapıağzında arınmış ahşap zamanlardır
önüsıra karanlıklar şövalyesi ve liriyle yürüyorken
ölüm ipek adımlarıyla geldi

geniş göğüslü gül günleriydi; gül idi
yeraltı ülkesinin başkentinde yasak arkadaşlar
ve fitilli kadife günleridir - açık sokaklardan gelinmişti -
ve sokulgan bir çocuk kadar temiz olan kan -
bir yaprak ayaklanmasıyla, derin iç çekişlerle
ardısıra birkaç ateş söndürüyordu - lir'ik sızılarda

ölüm ipek adımlarıyla gitti


Orhan Alkaya
a! etika

23 Temmuz 2018 Pazartesi

Kogıl Ölüm Endişesin Aşıklar Ölmez Bâkıydir

Kogıl ölüm endişesin âşıklar ölmez bâkıydir
Ölüm âşıkın nesidir çünkü nûr-ı ilâhidir

Ölümden ne korkarsan çünki Hakk’a yararsın
Belki ebedi vararsın ölmek fâsitler işidir

Nazar kıl bu gevhere bu gizli gence nûra
Nur kaçan yayıvara kendi nazargâhıdır

Kaalû belâ denmeden kendimde bile idik
Key anlagıl neydiğin bilişin kandağıdır

Ezelî biliş idik birliğe bitmiş idik
Mevcûdat düştü ırak vücud can yatağıdır

Bu ezeli pirliği ye cihanda dirliği
Ya (bu) gönül birliği can kudret budağıdır

Yadlık yoktur bilene dirlik tutagelene
Bilelik söyleyene vuslat yolu kavidir

Hükmü revan mülküne ol işin kendi bile
Çün iş geldi hâsıla bu mülk varlık evidir


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Ma’nî Eri Bu Yolda Melûl Olası Değil

Ma’nî eri bu yolda melûl olası değil
Ma’nî duyan gönüller hergiz ölesi değil

Ten fânidir can ölmez gidenler gene gelmez
Ölür ise ten ölür canlar ölesi değil

Gevher seven gönüller yüz bin yol eder ise
Hak’tan nasib olmasa nasîb olası değil

Sakıngıl yârin gönlün sırçadır sımayasın
Sırça sındıktan geri bütün olası değil

Çeşmelerden bardağın doldurmadan kor isen
Bin yıl anda durursa kendi dolası değil

Şol Hızır ile İlyas Ab-ı hayât içtiler
Bu birkaç gün içinde bunlar ölesi değil

Yarattı Hak dünyâyı Peygamber dostluğuna
Dünyâya gelen gider bâkıy kalası değil

Yunus gözün görürken yarağın eyle bugün
Gelmedi anda varan geri gelesi değil


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Sevgiye Yer Açmak

Tıkış tıkıştır
Olan biten
Adım atacak yer
Yoktur kinden saçmalıklardan

Bir işe başlarsın
Alabildiğine mutluluk verici
Adamın biri güler
Öteki öldürmek ister seni

Bir insan seversin
İnsanların en güzeli
Gelir biri çamur atar sevdiğine
Öbürü tırnakla yırtar yüzünü

Ne bileyim ben
Bir kediyi okşarsın bir kış günü
Alırsın avuçlarının içine
Bir de bakarsın arkana
Kaskatı kalmış karın içinde

Bir şiir yazarsın
Görmesinler diye
Kahırlı bir giz içinde
Bırakırsın usulcacık ortalığa

Dolaşır şiir
Kinler saçmalıklar içinde
Yer açar sevgiye


Suat Vardal
Biz Gene Yan Yana

22 Temmuz 2018 Pazar

Gece Olmak İstiyorum

Gece olmak istiyorum
Gecede ağaç ve onun kara yaprakları
Ahşap evin alacakaranlık yanı
Kısa çığlıkları gece kuşunun
Gecenin soğuk mavi ışığında
Adı bilinmeyen bir böcek

Yalının korkuluk demirine yaslanmış
Hıçkırıkları denizin uğultusuna karışan
Doğulu kızın lacivert saçları
Gece olmak istiyorum


Suat Vardal
Biz Gene Yan Yana