Şiir, Sadece: Pir Sultan Abdal
Pir Sultan Abdal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Pir Sultan Abdal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Eylül 2015 Cumartesi

Ağlayı Ağlayı Durma Karşımda

Ağlayı ağlayı durma karşımda
Dost beni gönder de var andan ağla
Kirpikleri top top etmiş kaşında
Dost bizi gönder de var andan ağla

Dostun zülüfleri bölük bölüktür
Menim ciğerciğim delik deliktir
Muhabbetin sonu tez ayrılıktır
Dost beni gönder de var andan ağla

Başına bağlamış aldır valası
Aldı beni kaşlarının karası
Hasan ile Hüseyin'in anası
Dost beni gönder de var andan ağla

Başına bağlamış al ile sarı
Arkamızca etme ah ile zarı
Koca Pir Sultan'ın gül yüzlü yarı
Dost bizi gönder de var andan ağla


Pir Sultan Abdal

Ağ Gül İle Kırmızı Gül

Cem-i çiçeklerin hası
Ağ gül ile kırmızı gül
Deli gönül eğlencesi
Ağ gül ile kırmızı gül

Demi demi şirin demi
Gelir geçer dünya gamı

Talip olmak pirindendir
İrenk almak gülündendir
Muhammed' in terindendir
Ağ gül ile kırmızı gül

Demi demi şirin demi
Gelir geçer dünya gamı

Pir Sultan'ım ey gaziler
Alnımızda al yazılar
Talip de Pir'in arzular
Ağ gül ile kırmızı gül

Demi demi şirin demi
Gelir geçer dünya gamı


Pir Sultan Abdal

Ali'nin Düldül'ün Bin De Göreyim

Ali'm gelir diye karşı giderler
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim
Bindiği Düldül'ün mehdin ederler
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim

Ayağına altın nallar çaktırmış
Gözlerine yeşil sürme çektirmiş
Üzengisin cevahirden yaptırmış
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim

Kuduretten gem vurulmuş başına
Lezzet vermiş dudağına dişine
Bir nur doğmuş eğerinin kaşına
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim

Üstüne binersen yükseğe basar
Bir dizgin eylesen yel gibi eser
Nice kafirlerin kellesin keser
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim

Pir Sultan Abdal'ım dengi bulunmaz
Bin konaklık yere gitse yorulmaz
Kısmet olsa havalarda görünmez
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim


Pir Sultan Abdal

25 Eylül 2015 Cuma

Ali'nin Sırrına Erebilirsen

Muhammet Ali'nin kurduğu yoldur
Ak üstünde kara seçebilirsen
Gönülden itikat söyleyen dildir
Ali'nin sırrına erebilirsen

Erenler der seni ceme katarlar
Kötü amellerin taşra atarlar
Bir gün yularından tutup çekerler
Çektikleri yere varabilirsen

Erenler seni de ceme götürür
Kalmış işlerini anda bitirir
Gördüm Hak evinde mihman oturur
Mihmanın gözüyle görebilirsen

Aslı mervan olan ummana dalmaz
Küfre meyledende aşıklık olmaz
Müminin suali ahrete kalmaz
Dünyada cevabın verebilirsen

Pir Sultan Abdal'ım gonca gül olur
Dört kapıdan sana daim gel olur
Dünyadan ahrete doğru yol olur
Verdiğin ikrarda durabilirsen


Pir Sultan Abdal

Allah Allah Desem Kalksam Yürüsem

Allah Allah desem, kalksam yürüsem
Acep şu dağları aşamam mola
Boz atlı Hızır'ı yoldaş eylesem
Varıp efendime düşemem mola

Sevdiğim, bağında güllerin gonca
Usuldur boyların, bellerin ince
Adı güzel imamların önünce
Kerbelâ'da şehit düşemem mola

Sakın hey sevdiğim, nâsiden sakın
Erenler geri almaz attığı okun
Irak yerlerini sen eyle yakın
İki atlayıp bir dem düşemem mola

Ben güzel pîrîme verdiğim ikrar
Doluda, kırçından, borandan saklar
İhlâs âşık olan ikrarın bekler
İkrarın bendini çesemem mola

Pir Sultan Abdal'ım, dost çiresine
Arzumanım kaldı Şah cilvesine
Altmış ile yetmiş üçün arasına
Özümü irfana koşamam mola


Pir Sultan Abdal

Aslı Nedir

Güzel Şah'ım çok yerlerden görünür
Aslı nedir neye verdin Bağdad'ı
Şahım birdir binbir dona bürünür
Aslı nedir neye verdin Bağdad'ı

Eremedim ben bu sırrın aslına
Yazık değil mi müminle müslime
Getirin Mervan'ı Bağdad üstüne
Aslı nedir neye verdin Bağdad'ı

Yok mu bunda erenlerin yardımı
Ne çekersin bu cefanın derdini
Yiğitlere ardır vermek yurdunu
Ah Hünkar'ım neye verdin Bağdad'ı

Geldi Mervan hendekleri doldurdu
Kırdı Hurmalığı aldı Bağdad'ı
Çığrışıp geliyor yeşil ördeği
Aslı nedir neye verdin Bağdad'ı

Pir Sultan'ım der ki üçler yediler
Kırklar da bu demde hazır idiler
Bağdad'ı Basra'yı verdi dediler
Aslı nedir neye verdin Bağdad'ı


Pir Sultan Abdal

24 Eylül 2015 Perşembe

Ayrılık Derdinin Dermanı Nedir

Uğrum sıra giden Boz Atlı Hızır
Ayrılık derdinin dermanı nedir
Şu iki aleme olmuşsun nazır
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Sığanmıştır ağca kolda bilekler
Hak katında kabul olsun dilekler
Arş yüzünde secde kılan melekler
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Küseyim de ben yarime küseyim
Siyah zülfün mah yüzüne asayım
Kerbela'da yatan İmam Hüseyin
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Hani şu dünyanın toprağı taşı
Akıttım gözümden kan ile yaşı
Urum illerimin Hacı Bektaş'ı
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Ak saya giyinmiş incedir beli
Ben pirimi gördüm tatlıdır dili
Tanrı'nın arslanı Hazret-i Ali
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Gıcılar da dağlar başı gıcılar
Çıkmaz oldu içerimden acılar
Arafat Dağı'ndan gelen hacılar
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Dünyayı sorarsan bir dipsiz anbar
Ali'nin yoldaşı Zülfikar Kanber
Kabe'yi yaptıran Halil Peygamber
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Deryanın yüzünde dönen üç gemi
Yiyelim içelim sürelim demi
Geminin sahibi ol Hızır Nebi
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Pir Sultan Abdal'ım içtim cür'adan
Okudum ağını bilmem karadan
Yeri göğü cüml'alemi Yaradan
Ayrılık derdinin dermanı nedir


Pir Sultan Abdal

Ayrılmam Katardan Ben Şimden Geri

Şah'a giden ben bir bezirgan gördüm
Ayrılmam katardan ben şimden geri
Hemen tutmuş hakikatın yolunu
Ayrılmam katardan ben şimden geri

Bezirgan yükünü nereden tutmuş
Ona hizmet eden dergaha yetmiş
Sevdiğim sılada bir oda tutmuş
Ayrılmam katardan ben şimden geri

Bezirganın yükü la'l ile gevher
Ana kar mı kılar harami dafer
Bezirganlar başı ol Cafer
Ayrılmam katardan ben şimden geri

Bezirganın yükü nereye gider
Uğramaz Sırat'a Mirac'a gider
Bezirgan başıdır Şah Gani Haydar
Ayrılmam katardan ben şimden geri

Bezirganın yükü ilm-i hamail
Doğru işleyene Hak ola kail
Bezirgan başıdır ahir Cebrail
Ayrılmam katardan ben şimden geri

Deryalar bekçisi dağlara nazır
Her nerde çağırsan orada hazır
Bezirgan başıdır Boz Atlı Hızır
Ayrılmam katardan ben şimden geri

Pir Sultan Abdal'ım aşıkı çoklar
Hiç kardaş bulmamış kend'özün yoklar
Korktuğumuz yerden Yaradan saklar
Ayrılmam katardan ben şimden geri


Pir Sultan Abdal

Azizim Sultanım Sen Safa Geldin

Kaynat muhabbetin kazanın kaynat
Bir nasihat eyle dostlara dinlet
Gevher deryasında gevher al da sat
Azizim sultanım sen safa geldin

Sohbette hezaran muhabbet açar
Mümin kullarına Hak rahmet saçar
Yari olan yarinden geçer
Azizim sultanım sen safa geldin

Yari olan arar yarini bulur
Eser bad-ı saba gönlüm de farır
Yükün katerlenmiş Nevruz'dan gelir
Azizim sultanım sen safa geldin

Abdal olan giyer hırkayı şalı
Yar için çekeriz ah ile zarı
Er irfan ceminde süreriz demi
Azizim sultanım sen safa geldin

Pir Sultan Abdal'ım ağladım güldüm
Yardan ayrılalı dar halde kaldım
Çok şükürler olsun cemalin gördüm
Azizim sultanım sen safa geldin


Pir Sultan Abdal

23 Eylül 2015 Çarşamba

Bana Bir Yar Olsa

Bana bir yar olsa gönül verdiğim
Çıksa bari yüreğimden bu acı
Yaresin bekleyip ahdın güttüğüm
Bulunsa bir sınık yare sarıcı

Yarinden ayrılan hiç gülmez imiş
Akar çeşmi yaşı silinmez imiş
Kişinin dediği olunmaz imiş
Salar imiş her yanına salıcı

Aşk elinden ciğerciğim delindi
Gönlün kal dediği yerde kalındı
Her nerede olsa bize bulundu
Gıybet edip yüzümüze gülücü

Nice bezirganlar kondu bu hana
Dünya baki değil sultana hana
Bir kalleş yar ile girme meydana
Erin ere doğru gerek kılıcı

Pir Sultan Abdal'ım çoştum giderim
Bir kuru kavgayı sürüp niderim
Yiyelim içelim sohbet edelim
Gelir bir gün emanetin alıcı


Pir Sultan Abdal

Bana Medet Senden Olur

Bana medet senden olur efendim
Aşılmaz dağların dost ardında kaldım
Eller dosta doğru çeker göçünü
Elsiz viranede çöllerde kaldım

Sana derim sana ey kaşı kare
Artıyor eksilmez dost sinemde yare
Bir aşinam yok ki halımı sora
Yalanlı dolanlı dillerde kaldım

Sabahtan sabahtan semah tutarım
Dosta kadar gider oy benim katarım
Baykuş gibi viranede öterim
Gel gör ne perişan hallerde kaldım

Pir Sultan Abdalım ben de gülmedim
Aradım derdime dost derman bulmadım
Yol nereden gelir gider bilmedim
Kesildi kervanım bellerde kaldım


Pir Sultan Abdal

Be Hey Acayip Adem

Be hey acayip adem
Öldüğünü bilemezsin
Korlar bir karanlık dama
Kapı baca bulamazsın

Yağmur yağar yeller eser
Mezarı başına yıkar
Seksen bin canavar sıkar
Hiç birine vuramazsın

Gel bu öğüdü al benden
Yarın fırsat gider elden
Hak saklasın cehennemden
Karanlıktır çıkamazsın

Yer pamuk olur atılır
Cümle deryalar katılır
Dilin damağın tutulur
Doğru cevap veremezsin

Pir Sultan'ım der ki deli
Elden koymaz doğru yolu
Ne yanarsın dünya malı
Birin alıp gidemezsin


Pir Sultan Abdal

22 Eylül 2015 Salı

Be Sevdiğim

Be sevdiğim seni benden ayıran
Din iman bulmaya diyelim Allah
Şu sinemi aşk oduna dağlayan
Bekası olmayan diyelim Allah

Bir münafık sebep oldu bu işe
Umarım başına hem taşlar düşe
Kör yılanlar ura cesedi şişe
Eriye döküle diyelim Allah

O da benim gibi yana kuruya
Kısmeti tükene başı çürüye
Seyit Vakkas bir ok ura devire
Cennet'e girmeye diyelim Allah

Allah anı bin bir belaya ata
Kısmeti tükene vadesi yete
Yetmiş seksen sene döşekte yata
Yata da kalkmaya diyelim Allah

Pir Sultan Abdal'ım almadım hızaz
O kelp rakip bize eyledi garaz
Başka dertten gayrı bin kantar maraz
Gire de çıkmaya diyelim Allah


Pir Sultan Abdal

Ben Bilemem

Sar'öküzü benden sual sorarlar
Ben bilemem bilenlere sorayım
Şu dünyayı uçtan uca ararlar
Ben bilemem bilenlere sorayım

Dünyayı üstüne kurdu hu deyü
Öküzün başının altı su deyü
Şu dünyanın damızlığı ne deyü
Ben bilemem bilenlere sorayım

Hindistan'a indi öküzün dili
Kabe'yi sırtında getürür beli
Evveli Muhammet ahiri Ali
Ben bilemem bilenlere sorayım

Kuyruğunu gördüm Yemen ilinde
Nurdan taç başında kemer belinde
Muhammet kalbinde Ali dilinde
Ben bilemem bilenlere sorayım

Mağripten maşrıka dünyanın ucu
Sarraf olan bilir altını tuncu
Yalan imiş şu dünyanın sonucu
Ben bilemem bilenlere sorayım

Gün doğunca boynuzuna nur düşer
Bir yandan doğar da bir yandan aşar
Çiftçisi kim imiş çifte kim koşar
Ben bilemem bilenlere sorayım

Pir Sultan Abdal'ım yazmış göndermiş
Yedi yerden suyun vermiş kandırmış
Yönünü de Hak'tan yana döndermiş
Ben bilemem bilenlere sorayım


Pir Sultan Abdal

Ben De Şu Dünyada Üç Güzel Gördüm

Ben de şu dünyada üç güzel gördüm
Birisi kalbimde durana benzer
Birisi Muhammet birisi Ali
Şu garip halimden bilene benzer

Mümin olanların tez gelir yazı
Cennette huriye benziyor yüzü
Şu nazlı dilberin hercayi sözü
Mart ayında esen borana benzer

Yaz gelince sular köpük saçılır
Lâle sümbül çiçekleri açılır
Zoğal avcı çıkmış diye kaçınır
Çöllerde sevdiğim cerana benzer

Mümin olanların kalbi tacıdır
Mürşit eşiğine varan hacıdır
Berk basma sabana boynum acıdır
Zor edip zerveyi kırana benzer

Abdal Pir Sultan'ım göğe süzüldü
Sırat'ın üstünde nizam kuruldu
Mümin olan gaflet gıllet yazıldı
Dört kitap içinde Kur'an'a benzer


Pir Sultan Abdal

21 Eylül 2015 Pazartesi

Ben de Şu Dünyaya Geldim Geleli

Ben de şu dünyaya geldim geleli
Emanetten bir don giymişe döndüm
Sahibi çıktıda elimden aldı
Koru yerde koyun yaymışa döndüm

O yar geldi geçti geri bakmadı.
Hendekler kazdırdım sular akmadı
Çok yuva bekledim cücük çıkmadı
Boş yuva beklemiş yoz kuşa döndüm

Pir Sultan Abdalım bu dünya fani
Baştan başa kim sürdü bu devranı
Yarin bir çift sözü üşüttü beni
Yüce dağ başında donmuşa döndüm


Pir Sultan Abdal

Benden Selam Söyle O Güzel Şaha

Benden selam söyle o güzel şaha
Kurduğu yollara gitmiyor talip
Herkes kendisine bir yol sürüyor
Mürşit buyruğunu tutmuyor talip

İçeri girilen ikrar hak diyor
Dışarı çıkılan ikrar yok diyor
Senden gayrı bana mürşit çok diyor
Verdiği ikrardan dönüyor talip

Yolum uğrar ise söylerim sözün
Varsın doğru yola gitmesin talip
Sen mürşitlik hakkın ifa eylersen
Günahı boynuna tutmasın talip

Pir Sultan Abdal'ım ben bir biçare
Boynunu de eğip durmuyor dara
Gönüle de düştü bir sınık yara
İnliye inliye geliyor talip


Pir Sultan Abdal

Bin Cefalar Etsen Almam Üstüme

Bin cefâlar etsen almam üstüme
Gayet şirin geldi dillerin dostum
Varıp yad ellere meyil verirsen
Kış ola bağlana yolların dostum

İlâhi onmaya yardan ayıran
Bahçede bülbüller ötüyor uyan
Kula gölge olsa Allah’a ayan
Senden ayrılalı gülmedim dostum

Pir Sultan Abdal’ım gülüm dermişler
Bu şirin canıma nasıl kıymışlar
İster isem dünya malın vermişler
Sensiz dünya malın neylerim dostum


Pir Sultan Abdal

19 Eylül 2015 Cumartesi

Bir Çocuk Da Anasından Doğunca

Bir çocuk da anasından doğunca
Bedenini pişirmeye tuz ister
Üryan büryan ortalıkta kalınca
Setirini örtünmeye bez ister

Konla sudan gelir anın gıdası
Nasibini veren Barı Huda'sı
Beşiklere beler onun anası
Akşam sabah emzirmeye yüz ister

Bir yaşında ürüm ürüm ürünür
İkisinde sürüm sürüm sürünür
Üç yaşında adım adım yürünür
Dört yaşında söylemeye söz ister

Beş yaşında dili civan sevişir
Altısında uşağınan döğüşür
Yedisinde dişlerini değişir
Sekizinde her gediğin düz ister

Dokuzunda olur bir tosun maya
Onunda da benzer kaşları yaya
Onbirinde başı girer sevdaya
Onbeşinde ala gözlü kız ister

Yirmisinde akıl baştan savrulur
Otuzunda vursa dağa devrilir
Kırk yaşında akıl başa çevrilir
Ellisinde avın olmış baz ister

Altmışında iner bir merdivenden
Yetmişinde binse düşer duvardan
Sekseninde su getirmez pınardan
Doksanında döşeğini düz ister

Pir Sultan Abdal bu söz hepimize
Tonus girinceye belki de yaza
Yüz yaşında ölümünü gözede
Zemheriyi çıkarmaya yaz ister


Pir Sultan Abdal

Bir Gece Muhammet

Bir gece Muhammet evde yatarken
Üç melek geldi de nida getirdi
Selman'ın şeklinde bir oğlan girdi
Ne güzel izzetle sala getirdi

Muhammet oğlana yerini verdi
Geçti oğlan seccadeye oturdu
Cebrail oğlandan nişan istedi
Zühre yıldızını alna getirdi

Bu oğlanın Ali olduğun bildiler
Aman mürvet deyü dara durdular
Özlerinden hayli sitem sordular
Cebrail Cennet'ten elma getirdi

Getirip elmayı terceman verdi
Şah eline alıp dört pare kıldı
Bir paresin Şah'ım nuş edip kandı
Üçünü melekler Hakk'a götürdü

Bak Bari Taala hoş nazar kıldı
Yed'iklim çar köşe Ali'ye verdi
Biri Düldül biri Zülfikar oldu
Fatma da Kanber'i ana götürdü

Pir Sultan'ım eydür gitti gelenler
Arayıp özünde gevher bulanlar
Muhammet Ali'yle arşa duranlar
Cümle melekleri ceme götürdü


Pir Sultan Abdal