Şiir, Sadece: 2018-10-28

3 Kasım 2018 Cumartesi

Demin

Kasvet, elinde bir paslı makas,
İstanbul'un asma köprülerini kesti.
Sevdamızın ipinde cirit oynayan cambaz
Şimdi bir kör satırdır içimizde.
Ha düşer,
Ha düşer,
Ha düşer...
Başımızın üstünde demin gülüp duran gökyüzü
Yedekte bir salapurya şimdi


Can Yücel

2 Kasım 2018 Cuma

İlim İlim Bilmektir İlim Kendin Bilmektir

İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin ya nice okumaktır

Okumaktan ma’nî ne kişi Hakk’ı bilmektir
Çün okudun bilmezsin ha bir kuru emektir

Okudum bildim dama çok tâat kıldım deme
Eri Hak bilmez isen abes yere yelmektir

Dört kitabın ma’nîsi tamamdır bir elifte
Sen elif dersin hoca ma’nîsi ne demektir

Yunus Emre der hoca gerekse var bin hacca
Hepisinden iyice bir gönüle girmektir


Yunus Emre

Bu Semâ’a Girmeyen Sonuna Pişman Olur

Bu semâ’a girmeyen sonuna pişman olur
Erişir bizim ile ser-be-ser düşman olur

Dosttur bizi okuyan üstümüzde şakıyan
Şimd’ üç buçuk okuyan derin danışman olur

Danışmanın câhili unamaz dervişleri
Derviş ile danışman yavlak üleşgen olur

Bir nicenin gönlüne şeytanlar dolup durur
Erenler semâ’ına onlar erişgen olur

Dânişmend oldu geldi okuduğunda buldu
Ehl dervişlere canı katı karışgan olur

Hey bîçâre danışman ayt dervîş-i dervîşan
Dervişlere irişen işine pişman olur

Yunus aydır Mevlânâ epsem otur yerinde
Bu sohbete doymayan sonra sevişken olur


Yunus Emre

Cenneşanuhu

Baykuş aslen bir hatundur bakmayın baylığına
Mekânı cennet ola, makâmı şattaraban
Her mendakkadukkada bir dokuz doğuran...
Kuşkonmaz sütüyle emziriyor geceyi
Ve zifirî yıldızlar ürüyor eski samanyollarından

Yavruları yetişip süzüldü müydü dünyaya
Kadifeden çıtı çıkmaz kanatlarıyla
Düşlerini yiyorlar, gümüşü düşlerini gülibrişim ağaçlarının
Nasıl yerse ayçiçeği çekirdeklerini çocuklar
Dişlerinin arasında çatırdatarak çıtır çıtır

Tuh sana Puhu Kuşu
Çini mürekkebinlen sarı, susak ve uykusuz nehrime
Batırdığın bu kaçıncı tahtel - bahir!


Can Yücel

1 Kasım 2018 Perşembe

Vuslatı Olan Kişiye Bu Derd ile Fırak Nedir

Vuslatı olan kişiye bu derd ile fırak nedir
Dostu yakın gören kişi bu baktığı ırak nedir

Vuslat eri olan kişi gerek varlıktan el yuya
İşbu yola giden kişi bir görelim yarak nedir

Vuslat eri oldun ise gör hitâbın bildin ise
Dostu ayan gördün ise bu varlığı bırak nedir

İlim hod göz hicabıdır dünya ahret hisâbıdır
Kitap hod aşk kitabıdır bu okunan varak nedir

Zinhar gözünü açagör nefis tuzağın seçegör
Dost menziline göçegör ondan yeğrek durak nedir

Aydırsın kim gözüm görür da’vîyi ma’nîye irür
Gündüzün gün şû’le verir gece yanan çırak nedir

Yunus’tur eşkere nihan Hak doludur iki cihan
Gelsin beri dosta giden hûr u kusur burak nedir


Yunus Emre

Büyük Can Dedi Ki

Kovalamayın beni yatağa
Hiç uykum yok
Daha lafınıza karışacağım
Ortalığı dağıtacağım
Televizyonu kapatacağım
Ayçiçeği resmi yapacağım daha
Başparmağıma şiir okuyacağım
Islık çalacağım
Daha çok işim var
Gecenizi karartacağım
Kütahya vazonuzu kıracağım
Vakitsiz yatırmayın beni
Daha çok erken


Can Yücel

Aceb Şu Yerde Var M’ola Söyle Garip Bencileyin

Aceb şu yerde var m’ola söyle garip bencileyin
Bağrı başlı gözü yaşlı şöyle garip bencileyin

Gezerim Rûm ile Şam’ı Yukarı İller’i kamu
Çok istedim bulamadım şöyle garip bencileyin

Kimseler garip olmasın hasret oduna yanmasın
Hocam kimseler olmasın şöyle garip bencileyin

Söyler dilim ağlar gözüm gariplere göyner özüm
Meğerki gökte yıldızım şöyle garip bencileyin

Nice bu derd ile yanam ecel ere bir gün ölem
Meğerki sinimde bulam şöyle garip bencileyin

Bir garip ölmüş diyeler üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar şöyle garip bencileyin

Hey Emre’m Yunus bîçâre bulunmaz derdime çâre
Var imdi gez şardan şara şöyle garip bencileyin


Yunus Emre

31 Ekim 2018 Çarşamba

Bunaydın

Bir limon kalmış güneşten
Bi de daluçlarında buhur
Bulutlar ki kar
Bulutlar yağıyor
Dizdüşümlerime...
Bir tahtaboştasın loş
Sarmanlar gelip gidiyor
Silüsler beyazdan da yılan
Sen bu tipiden çıkmıyacan...
Bir limon kalsada güneşten
Bide ölümcül umut
Sen bu umuttan iflah
Olamaya
Can..


Can Yücel

Gönül Usanmadın Sen Bu Seferden

Gönül usanmadın sen bu seferden
Çalab’ım saklasın seni hatardan

Kişi kim kişinin kahrın çekince
Gidip görünmemek yeğdir nazardan

Doğalı bağrımı doğradı gurbet
Sızar tamar ciğer kanı damardan

Vatan oldu diken gurbet gülistan
Ağu içmek yeğ oldu ney–şekerden

Yunus göğsün açıp dosta giderken
Çalab’ım saklasın onu hatardan


Yunus Emre

Çalap Âdem Cismini Topraktan Var Eyledi

Çalap Âdem cismini topraktan var eyledi
Şeytan geldi Âdem’e tapmağa âr eyledi

Aydır ben oddan nurdan ol bir avuç topraktan
Bilmedi kim Âdem’in bâtınına bakmadı

Zâhir gördü Âdem’in bâtınına bakmadı
Bilmedi kim Âdem’i halka server eyledi

Kırk yıl kalıbı yattı adı âlemi tuttu
Gör Şeytan’ı buğzundan ne fitneler eyledi

Adem toprak yatmıştı ad’ âlemi tutmuştu
Fikrine bak İblîs’in ya’nî hüner eyledi

Öl yürüyen atları sürdü Âdem üstüne
Âdem’e mekr eyleyip ya’nî zafer eyledi

Âdem’in göbeğinden Çalap yarattı atı
Vaf diye durugeldi atlar güzer eyledi

Çün gitti Âdem ahdı yetti Mûsâ’nın vakti
İblis’e işbu işler yavlak eser eyledi

Mûsâ gönüldü Tûr’a Hakk’a münâcât ede
Gördü kim bir akar su Mûsâ nazar eyledi

Mûsâ aydır göreyim işbu su nerden gelir
Ger böyle akar ise zîr ü zeber eyledi

İleriye vardı Mûsâ gördü laîni ağlar
Gözü yaşı imiş su gözün pınar eyledi

Mûsâ sordu lâine ağladığın niçindir
N’ideyim ağlamadan işimi zâr eyledi

Mukarreb idim ben ol Hakk’ın dergâhında bol
Götürdü urdu yere candan bizâr eyledi

Sen bilme misin Mûsâ ben neden ayrıldığım
Şunlar önüme düşer beni efkâr eyledi

Vargıl ayıtgıl Mûsâ rahmet eylesin bana
Tövbe kıldım işime boş istiğfâr eyledi

Mûsâ erdi hazrete başladı münâcâta
Unuttu emâneti söz muhtasar eyledi

Çalap’tan erdi nîdâ hani emânet dedi
Ol nidâya canını Mûsâ nisâr eyledi

Vargıl ayıtgil Mûsâ rahmet edeyim ona
Secde etsin Âdem’e çün istiğfâr eyledi

Mûsâ geldi laîne dedi Hakk’ın buyruğun
Secdeyi işitince döndü inkâr eyledi

Ben ondan umar idim derdime derman kıla
Derdim dahı arttırdı ya’ni tımâr eyledi

Ben eğer tapsam ona ol vaktin tapar idim
Şimdi hod toprak olup zîr û zeber eyledi

Âdem İblis kim ola işi işleten Çalap
Ay u günü yaratıp leyl ü nehâr eyledi

Ma’nî nedir İblis’ten fuzullukturur bizde
Duydunsa işbu sözden sırr’ âşikâr eyledi

Çalap aydır şol kula inâyet benden ola
Ne şeytan azdırısar ne kimse kâr eyledi

Altı bin yedi yüzü yıldan geçen Âdem’i
Dile getirdi Yunus şimdi tekrâr eyledi


Yunus Emre

30 Ekim 2018 Salı

Bu Kadarcık

Su istemeye geldiler çocuklar
Kumsalda çimerken farımışlar
Mayolarıyla geldiler
En arkada sarışın şipşirin
Olsun olsun dört yaşında bir oğlan
Güler su veriyor onlara
Ben de olsam onlara daha ne verebilirim ki
Musluktan taşan su seslerine karışan
O cıvıl cıvıl seslerini cankulağıylan
Dinlemekten başka?


Can Yücel

Yer Gök Yaratılmadan Hak Bir Gevher Eyledi

Yer gök yaratılmadan Hak bir gevher eyledi
Nazar kıldı gevhere sığmadı devr eyledi

Gevherden buğu çıkar ol buğdan gök yarattı
Gökyüzünün bezeğin çok yıldızlar eyledi

Göğ’ ayıttı dön dedi aya yürüsün dedi
Suyu muallak tutup üstüne yer eyledi

Yer çalkandı durmadı bir dem karar kılmadı
Yüce yüce dağları Hak çöksüler eyledi

Azrâil yere indi bir avuç toprak aldı
Dört ferişteh yoğurdu bir peygamber eyledi

Allah aydır Âdem’e şükür erdin bu deme
Bu dünyada ne duydun dilin neye söyledi

Yoğiken var eyledin toprağ iken can verdin
Kudret diliyle andın dilim söyler eyledi

Bu söz Hakk’a hoş geldi kulun aziz eyledi
Ne geçtiyse gönlünden verdi hâzır eyledi

Bu söz Yunus’a kandan haber veresi candan
Meğer ol sultan lûtfu ona nazar eyledi


Yunus Emre

Biz Bizi Bilmez İdik Biz’ Yaratan Eyledi

Biz bizi bilmez idik biz’ yaratan eyledi
Âşikâr bizi kıldı kendiy pinhan eyledi

Biz de bile pinhandık gayr-ı sen ü ben idik
Mutlak bî güman idik hem bî güman eyledi

Toprağı kudretinden sûret ü hat bağladı
Dört ferişteh yoğurdu Âdem andan eyledi

Çün yarattı Âdem’i bile idik biz kamu
Bu kamu hâs u âmı bu mâdenden eyledi

Asıl ma’dende idik kaygusuz gâni idik
Şol bî nişan cihandan şöyle nişân eyledi

Görgil Çalap fazlını yıkmaz âsî gönlünü
Yüz bin yiğirmi dört bin ol terceman eyledi

Kamu bir yere gider kimse nicesi yiter
İki birdir bir yeter gör bir neden eyledi

Âdem’den buna değin ne eli var ne yenin
Yemelikle giymeği bir dâneden eyledi

Çün nefs oldu havâle dağıttı değme yola
Tatlı oldu nevâle ol sen ü ben eyledi

Seni ne bile fülân ne söyler ise yalan
Dünyaâ çirkine kalan işin güman eyledi

Elest’te bile idik göz açtık belî dedik
Ayıdan Yunus idik cümle birden eyledi


Yunus Emre

29 Ekim 2018 Pazartesi

Başka Türlü Bir Şey

başka türlü bir şey benim istediğim
ne ağaca benzer, ne de buluta
burası gibi değil gideceğim memleket denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava..

bir başka yolculuk dalından düşmek yere yaşadığından uzun

bir tatlı yolculuk dalından inmek yere ağacın yüksekliğince
dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
vardığın çimen yeşilliğince

nerde gördüklerim
nerde o beklediğim
rengi başka
tadı başka..


Can Yücel

Pâdşehler Pâdşâhı Ol Ganî

Pâdşehler pâdşâhı ol ganî
Emrile verîbidi bîze canı

Od u sû vu (yeli) toprağı teni
Ânın ile bünyad eyledi teni

Yarattı yetmiş iki türlü dili
Arada üstün kodı müsülmanı

Biz müsülman Muhammed ümmetine
Hil’at verdin bize dîn ü îmanı

Cân nurdandır (u) nûra karışır
Ayb eyleme sûret olursa fani

Zekeriyyâ ağaca sığınmağın
Bıçkı île iki bildirdin anı

Eyyub’un kurda yedirdin tenini
Sabr ile buldu o dâhı dermanı

Ya’kub’u ağladıp aldın gözlerin
Yûsuf’u Mısr’ın sen ettin sultanı

Kamuya söz söylenir ibret için
Yunus’u da söyletir ol Sübhan’ı


Yunus Emre

Niteliğim Soran İşit Hikâyet

Niteliğim soran işit hikâyet
Su vu toprak od u yel oldu sûret

Dört muhtelif nesneden bu dört dıvarım
Sâzıkâr eyledi verdi kerâmet

Yel ile toprağı kıldı muallak
Su içinde odu tuttu selâmet

Rızkı ömrü tamam eyledi henüz
Şeş cihet olmadan tuttuğu kisvet

Ruhumdan kimsene haber veremez
Emrdir kaadirliği verir harekât

Bâki tertiplerimi şerh edeyim
İnâyet mevcûdu sem’-u basâret

Aklımın haberi bugünkü değil
Onu er derisen evvelki âyet

Suâl cevap kelecisi buna değindir
Bundan böyle cihânım bî nihâyet

Yunus ile buna denli nasîbim
Gönül dost durağı dilim şehâdet


Yunus Emre

28 Ekim 2018 Pazar

Halime Tercümandım

Sözümona insandım
Hamsiydim buğulandım
Koynumdaki hatunu
Havva anamız sandım

Beyazıt Kulesiydim
Hem Kumkapıdaki yangın
Arap itfaiyeciynen
Kendi derdime yandım

Pir Sultandım abdaldım
Düz rakıya dadandım
Çekip çekip kafayı
Anacığımı andım

Banazdaydı bazlamam
Ve radyodaki reklam
Yaşamı yandaş sayıp
Bana bir ekmek bandım

Arşa vardı feryadım
Firazda kör kadıydım
Kararsızlıktan cayıp
Katlime karar aldım

Gül benizli isyanım
Eksi çıktıkça kanım
Arta durdu bicanım
Ben ölsem ölsem bile

Dipdiri o sol yanım


Can Yücel