Şiir, Sadece: 2012-11-18

24 Kasım 2012 Cumartesi

Pişen Bir Yumurta

'En l’an trentiesme de mon aage
Que toutes mes hontes j’ay beues…'
(*)

Oturmuştu koltuğunda Pipit
Oturduğum yerden biraz ötede;
Oxford Üniversitesi Manzaraları
Duruyor masada, örgüyle birlikte.
Daguerreotype’ler ve siluetler (2*)
Büyükbabası ve büyük büyük halaları,
Payandalanmış şömine çerçevesine
Dansa Bir Çağrı……
İstemem Cennet’te Onur’u
Çünkü Sir Philip Sidney’le buluşacağım (3*)
Ve Coriolanus’la ve O’nun benzeri (4*)
Diğer kahramanlarla konuşacağım.

İstemem Cennet’te Sermaye’yi
Çünkü buluşacağım Sir Alfred Mond’la: (5*)
Biz ikimiz birlikte yatacağız, dolanarak
Yüzde beş kâr getiren Hazine Bonoları’na.

İstemem Cennet’te Sosyete’yi,
Lucretia Borgia benim olacak Telli Duvaklı, (6*)
Pipit’in tecrübesinin sağladığından
Daha eğlenceli olacak O’nun anekdotları.

İstemem Cennet’te Pipit’i:
Madam Blavatsky yol gösterir bana (7*)
Yedi Kutsal Vecd’de;
Piccarda de Donati rehber olur bana… (8*)

Ama nerede bir kuruşluk dünya
Pipit’le yemek için sahne ardından?
Kızıl gözlü çöpçüler sürünür
Kentish Town’dan ve Golder’s Green’dan;

Nerede kartallar ve borazanlar?

Gömülmüşler Alplerin karlı derinliklerine.
Tereyağlı ekmeklerin ve pastaların üstünde
Hıçkıran, hıçkıran güruh
Bükülür yüz tane A.B.C.’lerde (9*)


T. S. Eliot (1888-1965)
(1948 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi) .
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy


(*) François Villon’un “Le Testament”inden: “Hayatımın otuzuncu yılında, Bütün utançlarımı bir dikişte içtiğimde”.
(2*) Daguerreotype: gümüşle kaplı bir levha üzerinde oluşturulmuş erken dönem fotoğraflar.
(3*) Sir Philip Sidney, 1554-1586 yılları arasında yaşamış, saray şairi.
(4*) Coriolanus: Romalı general. Shakespeare’in “Coriolanus” adlı tradejesindeki kahraman.
(5*) Sir Alfred Mond: 1868-1930 yılları arasında yaşamış ve “Imperial Chemical Industries”in kurucusu olan kapitalist. Şiirin yazıldığı dönemde Büyük Britanya Çalışma Bakanı’ydı.
(6*) Lucretia Borgia, 1480-1519 yılları arasında yaşamış, Ferrara düşesi. 4 kez evlenmişti.
(7*) Madam (Helene Petrovna) Blavatsky, Rus teozofisti. Şiirin yazıldığı dönemde İngiltere’de oldukça popülerdi.
(8*) Piccarda de Donati: Dante’nin “Cennet”inde, vaktiyle andını bozmuş olan bir rahibe.
(9*) Londra’nın bütün kısımlarında bulunan, yerel bir çayhane, Aerated Bread Company, Limited”i işaret etmektedir. (Şairin notu) .

23 Kasım 2012 Cuma

Bülbüller Arasındaki Sweeney

‘omoi peplegmai kairian plegen eso’ (*)

Maymun boyunlu Sweeney yayar dizlerini
Kahkahaya düşsün diye bırakır kollarını,
Çenesi etrafındaki zebra çizgileri
Kabararak lekeler zürafayı.

Fırtına ayının çemberleri
Plate Nehri’ne doğru kayar batıya,
Ölüm ve Kuzgun sürüklenir üstünde
Ve Sweeney nöbet tutar boynuzlu kapıda.

Kasvetli Orion ve Köpek
Peçelidir; ve susturmuşlar çekilmiş denizleri;
Oturmaya çalışır Sweeney’in dizlerine
İspanyol pelerinli kişi

Kayar ve sürükler masa örtüsünü
Devirir bir kahve fincanını,
Çeki düzen verir kendisine yerde
Esner kadın ve çeker çorabını yukarı;

Uzanır pencere denizliğinde ve şaşar
Sessiz adam moka kahverengi giyimli;
Garson getirir incirleri
Portakalları muzları ve sera üzümlerini;

Suskun omurgalı hayvan kahverengide
Geri çeker, kasar ve toplar;
Rabinovitch kızlık soyadlı Rachel
Üzümleri katil pençeleriyle parçalar;

O ve pelerinli kadının
Bir şebeke oldukları düşünülür, şüpheli;
Bundandır ağır gözlü adamın
Reddetmiş olması manevrayı, bitkin düşmesi,

Terk eder odayı ve yeniden belirir
Pencerenin dışında, yaslanmakta
Bir altın sırıtışı çevreleyen
Mor salkımların dallarına;

Ayrı taraftaki kapıda sohbet eder
Belli belirsiz biriyle ev sahibi,
Kutsal Yürek Kadınlar Manastırı
Yakınlarında şakır bülbüller,

Ve şakıdı o kanlı ormanda
Agamemnon feryat figan içinde,
Ve onların akışkan fışkıları düştü
Şerefi lekelenmiş katı kefeni lekelemeye.


T. S. Eliot (1888-1965)
(1948 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi) .
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

(*) “Heyhat, ölümcül bir darbe yemişim” (Aeschylus’un “Agamemnon” adlı yapıtından).

22 Kasım 2012 Perşembe

Simeon’a Bir Şarkı

Efendim, Roma sümbülleri çiçeklenir kâsede
Ve kış güneşi emekler karlı tepelerde;
İnatçı mevsim sürmekte.
Hayatım hafiftir, bekler ölü rüzgârı,
Elimin sırtındaki bir tüy misali.
Güneş ışığında toz ve köşelerde hatıra
Bekler ölü ülkeye doğru soğuk esen rüzgârı.

Bahşet bize barışını.
Dolandım uzun yıllar bu şehirde,
Tuttum inancımı ve orucumu, kol kanat gerdim yoksula,
Onuru ve rahatlığı hem verdim hem de aldım.
Asla reddedilmedi kimse benim kapımdan.

Gelip çattığında kederin zamanı
Kim anımsayacak çocuklarımın çocuklarının yaşayacağı evimi ?
Keçi patikasından gidecekler, ve tilkinin evine,
Firar edecekler yabancı yüzlerden ve yabancı kılıçlardan.

İplerin ve kırbaçların ve dövünmelerin zamanından önce
Bahşet bize barışını.
Issız dağın duraklarından önce,
Anaç kederlerin muayyen saatinden önce,
Ölümün bu doğum mevsiminde şimdi,
Çocuk, henüz söylenmemiş ve zımni Söz,
Bahşetsin İsrail’in tesellisini
Yarını olmayan seksen yaşındaki birine.

Sözüne göre,
Methedecekler seni ve ıstırap çekecekler her nesilde
Şanla ve alayla,
Işık üstüne ışık, tırmanır azizin merdivenine.
Bana göre değil şehitlik, düşüncenin ve duanın vecdi,
Bana göre değil nihai önsezi.
Bahşet bana barışını.

(Ve bir kılıç delip geçecek yüreğini,
Seninkini de).

Usandım kendi hayatımdan ve benden sonrakilerin hayatlarından,
Ölüyorum kendi ölümümde ve benden sonrakilerin ölümlerinde.
Bırak gitsin
Kurtuluşunu görmüş uşağın.


T. S. Eliot (1888-1965)
(1948 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi).
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

21 Kasım 2012 Çarşamba

Kedileri Adlandırmak

Kedileri adlandırmak zor meseledir,
Tatil oyunlarınızdan biri kesinlikle değildir;
Bir kedinin üç değişik adı olmalı dediğimde
Bir zırdeli olduğumu düşünebilirsiniz önce.
Aile arasında günlük kullanılan adlar vardır öncelikle,
Peter, Augustus, Alonzo ya da James gibi,
Victor ya da Jonathan, George ya da Bill Bailey gibi –
Bütün bunlar makul gündelik adlardır.
Eğer kulağınıza şirin gelirse daha göz alıcı adlar da vardır,
Bazıları centilmenler, bazıları da hanımefendiler için adlardır:
Plato, Admetus, Electra, Demeter gibi –
Fakat bütün bunlar makul gündelik adlardır.
Ancak demem o ki, bir kedinin hususi bir adı olması gerektiğidir,
Kendine has ve daha kellifelli bir adı olmalıdır,
Yoksa nasıl dik tutabilir kuyruğunu,
Ya da yayabilir mi bıyığını, ya da okşayabilir mi gururunu?
Bu tür isimler arasında şunları yeterlice sayıyorum,
Munkustrap, Quaxo, ya da Coricopat gibi,
Bombalurina, ya da olmazsa Jellylorum –
Bu adları asla taşıyamaz bir tane kediden başkası.
Fakat bunların haricinde hâlâ bir ad daha vardır ki,
Asla tahmin edemezsiniz bu adı;
Bu adı hiçbir insan araştırması keşfedemez –
Ancak kedinin kendisi bilir, ve bunu hiç ifşa etmez.
Engin bir tefekkür içinde görürseniz bir kediyi,
Hep aynıdır, efendime söyleyeyim, bunun nedeni:
Aklı meşguldür esrimeli bir dalgınlıkla
Düşünmekten, düşünmekten, düşünmekten kendi adını:
Tarifsiz tarifli
Tarifi imkansız
Derin ve esrarlı tekil Adı’nı.


T.S.Eliot (1888-1965)
(1948 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi).
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

20 Kasım 2012 Salı

Rum Tum Tugger

Garip bir kedidir Rum Tum Tugger:
Kendisine bir sülün sunsanız, orman tavuğu ister.
Bir eve koysanız onu, bir daireyi tercih eder,
Bir daireye koysanız onu, o zaman da ev ister.
Fare yakalasın istersiniz, kendisi sadece sıçanları ister,
Sıçan yakalasın istersiniz, o zaman da bir farenin peşine düşer.
Evet, garip bir kedidir Rum Tum Tugger –
Ve bencileyin bunun yaygarasını koparmak da gerekli değildir:
Değil mi ki yaptığı şeyler
Yapmak istediği şeylerdir
Ve bu konuda yapılacak bir şey yoktur!

Yaman bir baş belasıdır Rum Tum Tugger:
İçeri alırsanız, dışarıda olmayı ister;
Her zaman her kapının yanlış tarafındadır,
Ve daha oturur oturmaz, hemen kalkıp dolaşmak ister.
Yazı masasının çekmecesinde uzanmaktan hoşlanır,
Fakat oradan dışarı çıkamazsa büyük bir şamata çıkarır.

Evet, garip bir kedidir Rum Tum Tugger –
Ve bu konuda şüphe duymanızın yararı yoktur:
Değil mi ki yaptığı şeyler
Yapmak istediği şeylerdir
Ve bu konuda yapılacak bir şey yoktur!

Garip bir hayvandır Rum Tum Tugger:
Onun söz dinlememesi sadece alışkanlık meselesidir.
Kendisine balık sunsanız, her daim ziyafet ister;
Hiç balık kalmamışsa, o zaman da tavşan yemek istemez.
Kendisine krema sunsanız burun kıvırır ve küçümser,
Çünkü sadece kendisi için uygun gördüğünden hoşlanır;

Kulaklarına kadar kremanın içinde görmek isterseniz onu,
Kremayı kiler rafına koyun.
Rum Tum Tugger kurnazdır ve işini bilir,
Rum Tum Tugger aldırmaz kucaklanmaya;
Fakat elinizde bir örgü varken atlar kucağınıza,
Çünkü en çok hoşlandığı şey korkunç bir karışıklıktır.
Evet, garip bir kedidir Rum Tum Tugger –
Ve daha fazla nutuk atmam da gerekmemektedir:
Değil mi ki yaptığı şeyler
Yapmak istediği şeylerdir
Ve bu konuda yapılacak bir şey yoktur!

T.S.Eliot (1888-1965)
(1948 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi).
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

19 Kasım 2012 Pazartesi

La Pluie Et Les Tyrans

Je vois tomber la pluie
Dont les flaques font luire
Notre grave planète,
La pluie qui tombe nette
Comme du temps d'Homère
Et du temps de Villon
Sur l'enfant et sa mère
Et le dos des moutons,
La pluie qui se répète
Mais ne peut attendrir
La dureté de tête
Ni le cœur des tyrans
Ni les favoriser
D'un juste étonnement,
Une petite pluie
Qui tombe sur l'Europe
Mettant tous les vivants
Dans la même enveloppe
Malgré l’infanterie
Qui charge ses fusils
Et malgré les journaux
Qui nous font des signaux,
Une petite pluie
Qui mouille les drapeaux.


Jules Supervielle

18 Kasım 2012 Pazar

Alev Ucu

Bütün ömrünce
Bir mumla
Okumayı sevmişti
Ve sık sık elini
Geçiriyordu alevin üstünden
Kendini inandırmak için
Yaşadığına,
Yaşadığına.
Öldüğü günden beri
Yanında yanık
Bir mum bulunduruyor
Ancak saklıyor ellerini.


Jules Supervielle