Şiir, Sadece: 2018-06-24

30 Haziran 2018 Cumartesi

Şehir Atı

Müzikli at bu
Ata binmiş gidiyor, ata neler ediyor
Fonda Jane, deniz ve kayalar
Bu atta hata var, 'atta' gidiyor
Dolduruşa geliyor, yahşi sekiyor
Elektrikli at bu

Şevki atı çok seviyor
Aralarında kalsın
AT'ye hemen gireyim diyor
Ortalığı karıştırıyor
Şevk duyuyor ker'ata

Recep, Şevki'nin din kardeşi
Atmasın da ne yapsın
Şaban , Ramazan ve diğerleri film adı
Hasılatsız
Kadınsız

Kendimize gelelim beyler, aynı kapıya çıkar
O şekilde
Kenardan


Oğuzhan Akay
Adam Sanat, Aralık 1990

29 Haziran 2018 Cuma

Yare Bir Ben Gerek

Yavru güzel olmak için
Yâre bir ben gerek bir ben
Aşık aklın almak için
Yâre bir ben gerek bir ben

Hançer almış destine
Beni öldürmek kastına
Beyaz gerdanın üstüne
Yâre bir ben gerek bir ben

Karacaoğlan çaresi ne
Melhem vurun yaresine
İki kaşın arasına
Yâre bir ben gerek bir ben


Karacaoğlan

Yardan Ayrıldım

Hey ağalar böyle m'olur
Hali yardan ayrılanın
İner ummana dökülür
Seli yardan ayrılanın

Gökte turnalar çekilir
İner yerlere dökülür
Onbeş yaşında bükülür
Beli yardan ayrılanın

Turnalar havadan geçer
Mah yüzlere nurlar saçar
Ah ile vah ile geçer
Günü yardan ayrılanın

Gül dikensiz bitmez imiş
Bülbül gülsüz ötmez imiş
İşe güce yetmez imiş
Eli yardan ayrılanın

Karacaoğlan geçmez dilek
Ateş aldı yandı yürek
Sağ yanında hazır gerek
Salı yardan ayrılanın


Karacaoğlan

Kes Biiir

Yoğurtlu Büyük İskender kaçıncı seferde arkadaşlar
Allahtan ekşi süt limanken keşfedilmişti Ortaasya'da
Hitit güneşi iyi çalışıyor İskender'in sırtına

Abiye hamile elbisesi bulunur Timur eniştem yoksa
Durup dururken Katherina girdi uykuma
Kaytan huylu Baltacı bıyıklarıyla

Dayan İskender abi makedonyaca arkandayız
Asırlar süren işkembe mecrasındayız
Lafı mı olur
Hesaplar benden


Oğuzhan Akay
Cin Ayetler

28 Haziran 2018 Perşembe

Yeni Bir Şey Yok Yaşamda

Aralamış pencerenin perdesini
yaprak güzeli
Uzanmış bakıyor saf saf
bir çocuk gibi
Söyle diyor haydi
bir şiir yaz
bırak tembelliği.

Karanfille yaprakgüzelinin arasında
Halinden hoşnut sardunya
Gel diyor usulca
bir şey fısıldayacağım
gel yanıma.

Başı yukarda karanfilin
Diyor ki
Boşuna seçmedi insanlar beni
bir kırmızı gül
bir de ben değil miyiz
özgürlüğün simgesi.

Yüzünü avuçlarına almış
Mor düşlere dalmış menekşe
Siz işinize bakın diyor
bırakın beni kendi halimde.

Duyuluyor yüz yıllık yoldan gelen çocuk sesi günışığının
Yeni bir şey yok diyor sessizce
Yeni bir şey yok yaşamda
Ben sizdeyim nicedir
Siz de bende.


A. Kadir Paksoy
İki Bulut Yerden Aşağı

Yarda İnsaf Yoktur

Yarda insaf yoktur, bende yok derman
Yazık ki işlerim, Allah'a kaldı
Kaşları katlime yazıyor ferman
Kanlı kirpikleri kalbime daldı

Gözleri gönlüme zehir atıyor
Zülüfü süngüdür, cana batıyor
Şehit mezarında gönlüm yatıyor
Sevda kılıcını boynuma çaldı

Aman Karac'oğlan aman, bunaldım
Aşkın çöllerinde şaşırdım kaldım
Bir püsküllü derdi başıma aldım
Bu azgın dert beni gurbete saldı


Karacaoğlan

Viran Oldum Mor Sümbüllü Bağ İken

Şu yalan dünyaya geldim geleli
Tas tas içtim ağulari sağ iken
Kahpe felek vermez benim muradım
Viran oldum mor sümbüllü bağ iken

Aradılar bir tenhada buldular
Yaslandılar şıvgalarım kırdılar
Yaz bahar ayında bir od verdiler
Yandım gittim alkarlı dağ iken

Farımaz da deli gönlüm farımaz
Akar gözlerimin yaşı kurumaz
Şimden geri benim hükmüm yürümez
Azil oldum güzellere beğ iken

Karac'oğlan der ki bakın geline
Ömrümün yarısı gitti talana
Sual eylen bizden evvel gelene
Kim var imiş biz burada yoğ iken


Karacaoğlan

27 Haziran 2018 Çarşamba

Var Git Ölüm

Ölüm ardıma düşüp de yorulma
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Akıbet alırsın komazsın beni
Var git ölüm bir zaman da gene gel

Şöyle bir vakitler yiyip içerken
Yiyip içip yaylalarda gezerken
Gene mi geldin ben senden kaçarken
Var git ölüm bir zaman gene gel

Çıkıp boz kurtlayın ulaşamadım
Yalan dünya sana çıkışamadım
Eşimle dostumla buluşamadım
Var git ölüm bir zaman da gene gel

Karac'oğlan der ki derdim pek beter
Bahçede bülbüller şakıyıp öter
Anayı atayı dün aldın yeter
Var git ölüm bir zaman gene gel


Karacaoğlan

Üryan Geldim Yine Üryan Giderim

Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeğe elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eyler
Benim can vermeğe dermanım mı var

Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur-ı mahşerde divan dururlar
Harâmî var diye korku verirler
Benim ipek yüklü kervanım mı var

Er isen erliğin meydana getir
Kadir Mevlâm noksanımı sen yetir
Bana derler gam yükünü sen götür
Benim yük götürür dermanım mı var

Karac'oğlan der ki ismim öğerler
Ağu oldu bildiğimiz şekerler
Güzel sever diye isnad ederler
Benim Hak'tan özge sevdiğim mi var


Karacaoğlan

İlk Bakış

Bir sabah pencereden bakınca birden yeşeren avlu
Bir ormanın gizli ipuçlarını fısıldar kulağına
Ve soyunup gözlerinden ta kemiklerine kadar
Zamanın o beyaz kısrağıdır, delişmen, tutkulu

Günlerin çimeninden kaldırıp başını sana bakar.
Sen ona doğru koşarsın kayarcasına, denizin
Kabaran köpüklerinden çılgın tapınaklar
Bir ormana girer ve birden kaybolursun

Günlerin karatahtasından adını siler rüzgar.
Çocuk oyunları ve aşkın büyülü sesi
Bir ağacın bütün yılanlarının sana uzattığı
O ilk bakış, pencerenden, kırlara doğru


Tuğrul Tanyol
Sudaki Anka

26 Haziran 2018 Salı

Üç Derdim Var

Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm


Karacaoğlan

Her Sabah Gelir Geçerler

Her sabah her sabah gelir geçerler
Dünyalar durdukça durası kızlar
Bir vefa görmedim kaşı karadan
Allah'ım muradı veresi kızlar

Kızlar güzel güzel aslı huriden
Yeryüzünü lale sümbül bürüden
Kasvetli gönlümün gamın eriden
Karanlık gecemin çırası kızlar

Donadaydım yeşil ile al ile
Besliyeydim şeker ile bal ile
Boğum boğum al kınalı al ile
Gelin olup bize varası kızlar

Karac'oğlan bir sümbülcük yetirsem
Yetirsem de gölgesinde otursam
Kulağı küpeli bir yar getirsem
Babamın evine giresi kızlar


Karacaoğlan

Elinden Tutun Günü

Günü elinden tutuyorum
Öyle ürkek
Ben tutmasam karanlığa düşecek
Karanlığa düşecek sevgiler
Kapılarınızı yalnızca nefret çalacak,

Ağır ağır yükseliyor bir davulun sağır sesi
Birer birer düşüyor ağaçlar, orman seyreliyor
Tutun elimden, elimden tutun yoksa
Bu canavar sessizlik, bu yılgınlık, bu ölüm,

Sabırsız ayak sesleri ne toplaşıyor, ne dağılıyor
Kararsız külrengi bulutlar, ne zaman yağacak yağmur
Hani nerede yıldırımlar, gökgürültüleri nerede
Yalnızca bu sağır davul
Tenimde ağır ağır
İşleyen bu hançer,

Günü elinden tutuyorum
Elim alev almış gibi yanıyor
Yanıyor karanlık, kızıl, koyu, et kokusu, kül ve kan
Kentin bacalarından savruluyor durmadan
Durmadan, altından geçiyor köprülerin
Durmadan sarıyor kuleleri
Durmadan sızıyor caddelerden
Büyüyor, büyüyor, büyüyor
Bu canavar sessizlik, bu çılgınlık, bu ölüm,

Beynimin çıkmaz sokaklarında
Giderek artıyor çekiç sesleri
Yankılanıyor kentin alanlarında
Tahtayı tutkuyla kucaklayan çivi,
Yaşam, yükselen darağacının kollarında
Uyuyan bir bebek gibi
Tabutunda sallanıyor.


Tuğrul Tanyol

25 Haziran 2018 Pazartesi

Şunda Bir Güzelin Salınışını

Şunda bir güzelin salınışını
Selviye benzettim, dallar içinde
Irmak kenarında, derya yüzünde
Kuğuya benzettim, göller icinde

Yörü güzel yörü, yolun basmazlar
Söyledip de şirin dilin kesmezler
Güzel sevmis deyi çekip asmazlar
Koy ben de söylenem diller içinde

Benim yarim gelişinden bellidir
Ak elleri deste deste güllüdür
Eşinden ayrılan neden bellidir
Gezer melil melil iller içinde

Alına da deli gönül alına
Ciğerciğim aşk oduna deline
İller atlas geye, çıkıp salına
Ko, ben de kalayım çullar içinde

Karac'oğlan der ki, isim zar m'ola
Aşk kemendi boynumuza dar m'ola
Acap yarim gibi güzel var m'ola
Hakkın yarattığı kullar içinde.


Karacaoğlan

Şu Yüce Dağların Karı

Şu yüce dağların karı eridi
Sel oldu gidelim de bizim ellere
Yaylamızı lale sümbül bürüdü
Gel oldu gidelim de bizim ellere

Nazlı olur güzellerin eyisi
Deli gönül güzellerin delisi
Gayrı bizim elin kara çalısı
Gül oldu gidelim bizim ellere

Karacaoğlan derki gelir yazları
Güzel kimden aldın sen bu nazları
Ananın babanın acı sözleri
Bal oldu gidelim bizim ellere


Karacaoğlan

Beyaz At

Sönmüş kentleri dolaştım sessizlikte
Boş meydanları, kirli sokakları
Herkes kendi yankısının peşinde.

Karanlık avlularda oturdum
İçimde vahşi tamtamları inlerken ölümün
Tüm putların yeniden dirildiğini gördüm
Beyaz bir at gibi uzaklaşıp yiterken ömrüm.

Sen uyuyordun
Kirli sokaklarına güneş vurmayan odanda
Evler bir bir yıkılırken üstüme
Yollar canlanmış sıkarken boynumu
Uyuyordun sen, uyuyordun sen
Uyanmak için bir başka gecede.

Ağır kanatlarıyla büyürken sessizlik
Karanlık usulca konarken pencerene
Gölgeler asarken kendini başka gölgelere...
Sönmüş kentleri dolaştım sessizlikte

İçimde vahşi tamtamları inlerken ölümün
Acının acıya, nefretin nefrete
Karanlığın karanlığa dönüşünü gördüm
Beyaz bir at gibi uzaklaşıp yiterken ömrüm.


Tuğrul Tanyol
Elinden Tutun Günü

24 Haziran 2018 Pazar

Virgül

beliriş, kayboluş -arada sadece
virgül
var. sıradan, iddiasız. sarsıcı bir beliriş,
usul usul bir kayboluş. arada sonsuzluklar
yaşanmış olabilir. virgül yeter,
yine de: beliriş, kayboluş. hafızanın mezarlığı
cömerttir. sakin bir ikindi vakti
uzak bir virgülde
alemler patlak verir -geçmişin
yepyeni imkanlarına yollar
kalbi. beliriş,
kayboluş. arada sadece
virgül. ilişkilerin mezartaşlarında
sadece virgül bulunur. ansızın cinleşip
savurmak üzere.


Tarık Günersel
Muhafızgücü: 1 - Hayalgücü: 0
1990