Şiir, Sadece: 2011-01-30

5 Şubat 2011 Cumartesi

Özlem

Sakin bir yerde
tutkular parçalar beni
Yitirilen davul sesi kulaklarıma gelir
yeniden

Gökyüzü özlem çeker düşe
toprak uykusuzdur
Dokumacılar dokuyun güneşi
yüreğim tezgah olsun size
belki kuşandığım ruh mutluluk verecek bana
dayanaksız gökyüzünden her şeyi görmek
mümkündür

kuş haça kondu ansızın
beni özlem dolu gözler götürür ta ötelere
uğradım deniz kıyısına bu sabah
sessiz bir yer bulamadım nedense
Sıcak bir söz mü? Ağrılarla dolu bir
yoldur o

yüreğimize nakış dokur
Bir sürü kuş içinde
sevgimi mi yitirdim
yoksa süre içinde belirsiz mi kalıyorum


Radovan Pavlovski
Çeviren: N. Zekeriya

Toprak Olmayacağım

Toprak olmayacağım Su olacağım ben
Suların bir ucu şimşeklere dayanır
Nehirleri ağlatan ey Kara bulut
toprak olmayacağım ben
zemzem suyu olacağım
ilaç yerine arayacaklar beni
yollarda evlerde eczanelerde
Toprak olmayacağım ben
su benim içimdedir dışımdadır su benim
her şey şimşeklerle gelir içimden
Nedense Çar Samuil'in yüzüyle
şimşekler gözlerim önünde yumuşar
Ben öldükten sonra doğururken şaşıp kalma
Ben suyla gelip geçtim
suyla içtim köklerini kötülüklerin


Radovan Pavlovski
Çeviren: N. Zekeriya

4 Şubat 2011 Cuma

Görmediğim İnsanlar

görmediğim insanları yaşlı düşünemem
kapılarından geçtiğim zaman bile
bir tek yanlışım bu, düzeltemem
bir an karşı karşıya durabilirdik
bildiğimiz dille birkaç söz söyleyebilirdik birbirimize
henüz çok gençtim ve ekmeğe doymamıştım daha
büyük gözlü Lastova köyü kızları sever güneyce
kiliselerde birleştirirler baliği zeytini

çabuk yağlanır kara şarap içen askerler
uyudukları yataklardaki çarşaflar
düzenli soluyan sağlıklı çocuklar kokar hala

yazdıkları mektuplar
su dolanmış topraklardan sıcaktır
büyüktür daha da

beni güneye götüren yollar kocamaz
bir büyük konuk olarak yılan da bekler beni oralarda
Çingene çocukları da bekler güneş çevresinde dönmüşlerdir
kazalardan
bize kalan bir tek ateş yakmaktır
pişirmektir kızıl kıpkızıl bir çorba


Rade Zlatanoviç
Türkçesi: Necati Zekeriya

Ayışığı

Çocuk başlarıyla
kırkayaklar

Parkta
kımıldamadan duran
anıtları Roma'nın

Kesilmiş harflerle
günceler

Akan bir su
kaynağı değişmeyen

Gelişigüzel
toplanmış yemişler

Ellerimiz var
ikircimmli

Ayışığı altında
kocaman toprak testilere
nasıl sığmalı.


Vlado Uroseviç
Türkçesi: Necati Zekeriya

3 Şubat 2011 Perşembe

Gözetleyenler

İnsanlar
büyür camlar ardından
bakarlar günbatımlarına

Ovalara
ev eşyaları sığmaz
her yan buz

Ah ne güzel
ne güzel şu gün batışları

betikler yorgun
sözler anlamsız

Ah ne güzel ne güzel şu gün batışları
ırmaklar ardında

Her yan buz


Vlado Uroseviç
Çeviren: N. Zekeriya

Kılıçlı Göz

göz gözü görmez
akın akın doğan
dolunay
sevecenlik dolu
tanımlanması güç
yığın yığın

cenk cenk
gül
kılıç kanlım
çiçek sözlüm
gül kılıç


İlhami Emin

2 Şubat 2011 Çarşamba

Serzeniş

Çağır çocukları eve
Dar gelir sokaklar çocuklara kimi zaman

Duydun mu hiç nasıl ağlar yapraklar
Nasıl gözyaşı döker çocuklar gördün mü

Hadi çağır çocukları eve ateşi yak
Bak akşam iniyor dağlardan

Al koy duvara çocuk bakışlarının gölgesini
Aynasından seyret kendini.


Dara Sekuliç
Türkçesi: Necati Zekeriya

Tuna Deltası

Yoruldu sona doğru.
Yavaşladı koşusu
ölüm öncesinden boyun eğercesine.

Ve verip kendini nehir ağzına
akıp
dağıldı kanallara.
Erkek adına gereksinimi yok şimdi.

Uzaklardan, boğuk bir böğürtüyle, yatağını
yarıp gelmiş
çıkmıştı buraya.
Ve burada, sakinleşip
daldı uykuya
kendisinin taşıyıp getirdiği millerde.

Toprağın karanlık damarlarından kopan bu
kristal akıntı
yüzyılların yaşıtı
ve sonsuzca genç,
burada
rahat bir soluk aldı
dinçleşti
ve yeniden
bıraktı kendini ölüme.


Dara Sekuliç
Türkçesi: Ataol Behramoğlu

1 Şubat 2011 Salı

Yugoslavya

Sen güzelim ağacı duyum bahçelerinin
Fısıldarsın masalını yasaksız yemişlerin
Dilin dilim, ağlaman ağlamamdır benim.

Çıkar güzel düşler sabahında
Sudan çıkışı gibi güneşe yüzenin
Sabahın sabahımdır, günün günümdür benim.

Zamanın savaş alanlarında sen nöbet kulesisin
Öldürümsüz bir bağın bayrağını seyrettiğim
Aydınlığın aydınlığım, kemiğinse kemiğim.

Dünya denizlerinde sen mıknatıslı iğnesin
Birleşirken titreşen uzak aşk yıldızıyla
Kuzeyin kuzeyimdir, güneyinse güneyim.


İvan Laliç
Türkçesi: S. Sezer - S. Özen

Bir Gece Daha

Seni yitirdiğim bir gece daha,
Rostov, Bedin, Rotterdam taburları gibi
Çavuşlar gibi sancakları altında sevgililerinin
bırakılmış uzakta.

Bir tren gürültüsü bir yerlerde,
dinle, bir yerlerde bir tren gürültüsü.
Bir tren bizi alıp götürebilirdi oysa.
Bir yerlerde tenha bir istasyonda biri iniyor.

Seni yitirdiğim bir gece daha.
Bir gece daha.
Bir
gece
daha.


İzzet Sarayliç
Çeviren: Y. Nabi

31 Ocak 2011 Pazartesi

Bir Gecenin Seslenişi

Otello'nun kıskançlığı gibi karanlık bir gece
içinde menekşeler, çamlar, denizler.
Böyle bir gecede düştü Troya.
Böyle bir gecede alıp götürdüler Lorca'yı.

Böyle bir gecede yandı Paris
Böyle bir gece, elinde olmaksızın
düşünüp durursun
sevişmek için daha kaç gecen kaldığını.


İzzet Sarayliç
Türkçesi: Necati Zekeriya

Leningrad'ın Yazlık Parkı

Güzel sözler sunmayacağım Yazlık Parkı'na Leningrad'ın
onu boyuna güzelleştirmiştir şiirlerinde Ahmatova çünkü
benim tek bir diyeceğim var ancak
dilerim hiçbir zaman
onu ziyarete gelenler
bir daha gitmesinler savaşlara


İzzet Sarayliç
Türkçesi: Necati Zekeriya

Bu Cuma Paris'te Ölmüş Olsaydım

Bu cuma Paris'te ölmüş olsaydım
yokluğumu bildiren teli kim çekecekti
oysa en azından üç gün gerekirdi polise
bir zamanlar yaşamış olduğumu ispat için.

Bu cumartesi Varşova'da ölmüş olsaydım
güzel bir kadın randevusuna geç kalırdı,
resepsiyonda çalışan güzel bir kadın.

Bu pazar Leningrad'da ölmüş olsaydım
en korkuncu olurdu bu, beyaz gece
kolunda bir kara pazubentle çıka gelir de
söyler misiniz, neye benzerdi kara pazubendiyle
bu beyaz gece.

Bu salı Berlin'de ölmüş olsaydım
bir Yugoslav yazarı birden ölüvermiş Berlin'de
diye bir haber yayılırdı ortalığa
ama ben, laf olsun diye değil, mecburum
memleketimde ölmeye.

Görüyorsunuz ya ne kadar iyi olmuş ölmeyişim
ve gene aranızda bulunuşum.
Beni alkışlayabilirsiniz. Beni ıslıklayabilirsiniz.
Görüyorsunuz ya ne kadar iyi olmuş ölmeyişim
ve gene aranızda bulunuşum.


İzzet Sarayliç
Türkçesi: Yaşar Nabi

Umut

Uyumunuzla rahatsız etmeyin beni
ben ağacım yığın yığın yapraklarımla uzanabilirim ta ötelere
coşabilirim yazın ansızın gelen yağmurlarla
damarlarımdaki kaygıyı çapkınlıklarınızla yumuşatmayın
yaşarım boşlukta iyiliklerle, kötülüklerle ,
toprağın tedirginliğini yaşarım hep

Ben ağacım yaşama tek bir tümceyle özlem duyarım
düşünürüm topraklaşmış insanları hep
yeller boşuna okşar saçlarımı eskiden beri
kasırgalar içindeki mutluluğuma boşuna bakar çocuklar
mutluluk çok uzaklardadır şimdi

Kütük aktır utangaç uzak iyiliklerde
gelecekteki insanlara açar hep
yaralarım tertemiz
bir inatçıdır bende yaralarım derinliğine

Uyumunuzla rahatsız etmeyin beni
ben ağacım yığın yığın yapraklarımla yetişebilirim ta ötelere


Mikal Babinka
Türkçesi: Necati Zekeriya