Şiir, Sadece: 2015-06-28

4 Temmuz 2015 Cumartesi

Bir De Bakmışım Ki Ölmüşüm

Bir de bakmışım ki ölmüşüm!
Dünya sönmüş başucumda;
Bir türlü gözümden gitmez

Ne gurbetlere düşmüşüm!
İsterdim ki avuçlarımda!...
Kimse halim sual etmez

Sorma nelerden olmuşum.
Nelere etmişim veda;
Böceklere gücüm yetmez.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Bu Sabah Hava Berrak

Bu sabah hava berrak;
Bu sabah her şey billurdan gibi.
Gök masmavi bu sabah,
Güzel şeyler düşünelim diye.
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar, 
Bulutlara hayretinden.
Işıldıyor kanat seslerinde kuşların 
İlk uçtukları günün altın sevinci.

Karlı dağlardır sefere çıkmış, 
Vadideki suyun şırıltısında.
Ben gülüm, ben karanfil, ben de yasemin diyor, 
Renk renk kokularla çiçekler, 
Sahiplerinden memnun evlerin bahçelerinde.
Boy boy insan gölgeleri kımıldar 
Güneşi içmiş kaldırımlarda.
Belli adım atışlarından,
İçlerinden geçen şey.
Bütün erkekler delikanlı,
Bütün kadınlar genç kız,
Fakirinde refah,
Hastasında sağlık.
Sorulsa çocuk bahçesi derim, 
Karşı bayırdaki mezarlık.
Bu sabah hava berrak,
Bu sabah her şey billurdan gibi.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Kuşlar

Kuşlar gelir konar pencereme, 
Penceremden kuşlar uçar gider, 
Bu kanat sesleri, bu hengâme, 
Kâh müjde olur kâh kara haber.

Tüylerinin renginden bilirim 
Hangi kuş hangi iklimden gelir; 
Aşkımı kuşlara sor sevgilim; 
Öleceğim günü kuşlar bilir.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

3 Temmuz 2015 Cuma

İmkansız Dostluk

Değil kardeşim, dal yeşil değil, gök mavi değil, 
Bilsen! Ben hangi âlemdeyim, sen hangi alemde!
Aklından geçer mi dersin aklımdan geçen şeyler?
Sanmam! Yıldız ve rüzgâr payımız müsavi değil; 
Sen kendi gecende gidersin, ben kendi gecemde; 
Vazgeç kardeşim, ayrıdır bindiğimiz gemiler!


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Bir Haritam Vardı Benim...

Karalı ve denizli ve renk renk memleketli, 
Mektep hatırası bir haritam vardı benim.
İnsanları şen, bacaları âsude tüter, 
Ne güzel bir dünyam vardı, tanıyamaz oldum.
Karalı ve denizli ve renk renk memleketli.

Ağla gözüm ağla, haritamız kan içinde.
Kabil'in akıttığı kanmış, durdurulamazmış; 
Dünyamıza karanlık bir vahdet getiriliyor; 
Cümlemize, cümlemize minnet getiriyor.
Ağla gözüm ağla, haritamız kan içinde.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Çilingir Sofrası

Otur ki sandalye hatırlasın 
Sandalye olduğunu.
Masa da unutur masalığını
Elini komasan üstüne.
Bakışlarım ayırmağa gelmez, 
Sürahi boşalır sonra suyundan.
Kadehim kadehim dediğin şey.
Dudağını değdirmedikçe kadeh değildir.
Mezeler de bilmez renklerini, lezzetlerini, 
Çatalını dokundurmazsan.

Fakat farkında mısın ki?..


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

2 Temmuz 2015 Perşembe

Sulh Bir Hatıra Oldu

Böyle mi gelecektin Eylül? Farkında mısın, 
Ne başka bir sonbahara verdin bahçemizi.
Neler savrulmadı bilsen yapraklardan, evvel!
Bu sefer ne olduysa biz insanlara oldu.

Daha doymamıştık son yemişlerine yazın: 
Kuşlardı, çiçeklerdi besleyen. neşemizi.
Gün sakindi, gece yıldızlı, yaşamak güzel!
Geçen yaz, mevsimiyle sulh bir hâtıra oldu.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Desem Ki

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, 
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, 
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, 
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, 
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, 
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, 
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!

Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar; 
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, 
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen, 
Rüzgârların, nehirlerin,kuşların sesinden, 
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol; 
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, 
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, 
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Bir Uykusuzluk Gecesi

Yalnız geçen ömrün bir uykusuzluk gecesi,
Çekmişken aynalar beni müthiş bir sorguya.
Birdenbire kalbi titreten bir bülbül sesi, 
Dağ ardında doğan mehtap gibi vurdu suya.

Mehtabın izinde gemiler geldi açıktan, 
Aşina sallanan mendillere koştum; yer yer 
Gür çemenler gibi fışkırıyor karanlıktan, 
Kökleri kurumuş sandığım, o güzel günler.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

1 Temmuz 2015 Çarşamba

Allahı Ararken

Bilirim ne yapsam hata,
Yanlış attığım her adım;
Ellerim elma dalında;
Adem'le Havva ecdadım.

Belli ne birdir ne iki;
Günahım başımdan aşkın.
Yarab sen de bilirsin ki
Bir sen varsın bana yakın.

Yaşaran gözlerime bak,
Ben yalan söylemek bilmem,
Her şeyim güneşte çıplak;
Nedamet bende cehennem.

Ben ne geceleyin yıldız,
Ne kelebeğim gündüzün.
Bana ben gibi riyasız
Yüzün gerek Yarab yüzün.

Boş değil ettiğim niyaz
Halden bilmiyor kimseler,
Dost mu düşman mı tanınmaz, 
Suda oynıyan çehreler.

Gitmekle bitmiyor umman;
Sular azgın, tekne delik.
Ah hu dağlar, ah bu duman!
Yolunu şaşırdı geyik.

Gün yoktur geçsin tasasız; 
Geceler dersen Kerbelâ.
Sanırım her düşen yıldız
Göğsümden kopan vaveyla

Merhem tutmuyor yarada;
Kırıldı kolum kanadım.
Gençliğim gitti arada.
Ah. neden sonra anladım.

Ben de, senden gayri hasret 
Değmez gözyaşı dökmeğe,
Medet büyük Allah medet,
Kulunu saran geceye.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Gece Şarkısı

Âlemde gündüz gönlüme işkencedir; 
Bence bayram ufukta gün bitincedir.

Günün geçit vermez karlı dağlarını 
Sanki sihirbaz bir el eritincedir.

Bütün gün beklediğim bahar ki gece, 
Gökte yıldızların da ümidincedir.

Yollar, yollarda nihayet içime denk, 
Sonsuzlaşarak başı boş gidincedir.

Ben ister güleyim, ister ağlayayım, 
Sesimi yalnız kendim işitincedir.

Âlemde gündüz gönlüme işkencedir; 
Bence bayram ufukta gün bitincedir.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Ölümden Sonra

Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü 
Nasıl hatırlamasın o türküyü, 
Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü, 
Alıştığımız bir şeydi yaşamak.

Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok; 
Yok bizi arayan, soran kimsemiz.
Öylesine karanlık ki gecemiz, 
Ha olmuş ha olmamış penceremiz; 
Akarsuda aks'imizden eser yok.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

30 Haziran 2015 Salı

Gençlik Böyledir İşte

İçimi titreten bir sestir her gün.
Saat her çalışında tekrar eder:
«Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın?
Elin boş mu gireceksin geceye?
Bir düşünsen yarıyı buldu ömrün.
Gençlik böyledir işte, gelir gider; 
Ve kırılır sonra kolun kanadın; 
Koşarsın pencereden pencereye.»

Ah o kadrini bilmediğim günler, 
Koklamadan attığım gül demeti, 
Suyunu sebil ettiğim o çeşme, 
Eserken yelken açmadığım rüzgâr 
Gel gör ki, sular batıya meyleder, 
Ağaçta bülbülün sesi değişti, 
Gölgeler yerleşiyor pencereme; 
Çağınız başlıyor ey hâtıralar.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Hatıralar

Bilmem ki hâtıralar,
Ne istersiniz benden,
Gelir gelmez sonbahar?
Bu kanad çırpış neden?
Cama vuracak ne var
Ey eski hâtıralar
Sanmayın güller açar,
Bülbül değildir öten;
Bu rüzgâr başka rüzgâr.
Ne istersiniz benden,
Bilmem ki hâtıralar,
Gelir gelmez sonbahar?


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Her Günkü Şarkım

Şehirde bir kasvet,
Rüzgârda bu dâvet,
Enginde hürriyet,
Serde gençlik varken,
Beyaz açılırken
Bu mavi sularda
Her gün binbir yelken,
Ani bir kararda,
Edip şehre veda,
Niçin acep niçin
Sen de bir geminin
Yolcusu değilsin?
Şehirde bu kasvet,
Rüzgârda bu dâvet,
Enginde hürriyet,
Serde gençlik varken.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

29 Haziran 2015 Pazartesi

Şaşırdım Kaldım

Şaşırdım kaldım nasıl atsam adım; 
Gün kasvet gece kasvet.
Bulutlar, sisler içinde bunaldım; 
Gök mavisine hasret.

Olmuyor seni düşünmemek Tanrım, 
Ummamak senden medet.
Suyun dibine vardı ayaklarım; 
Suyun dibinde zulmet.

Kalmadı ümidin soluk ve cılız 
Işığında bereket.
Ve ölüm, kapımda kişner, sabırsız 
Bir at oldu nihayet.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Şubat Günü

Kim ne bilsin neydi beni uyutan?
Uyanmadığım o sabah uykudan.
Henüz yaşıyordum yeniden yeni 
Bir şubat gününün güzelliğini.

Türkü kalmasın diye söylenmedik, 
Bendim o yağan kar, asude şenlik, 
Dağlara, ovalara, şehirlere; 
Sevgilinin hülyalarına göre.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Ölüm I

Sözünde durmadı mavi gökler; 
Gün kararıyor gitgide ölüm.
Akşam yeli nedameti söyler; 
Nedamet yer etti bende ölüm.

Ne yapsam, gün doğmuyor gönlümce; 
Sudur akar kendi bildiğince, 
Hangi pencereye koşsam gece; 
Gitmiyor bu can bu tende ölüm.

Ne vefasız geçmişten hayır var, 
Ne gelecekler imdada koşar, 
Çoktandır tekneyi aldı sular; 
Çoktandır ümitler sende ölüm.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş