Şiir, Sadece: 2008-02-10

16 Şubat 2008 Cumartesi

Gökyokuş

Şol kadın yatıyor garayip
Bir denizden dalgada
Bir gemiyi anımsıyor mütemadi
Alargada ve uçuk mai...
Emir almış bir şiirden demir
Ve engebeleriyle gebe
Ki bir meltem, hoşamedi
Üflüyor çalıntı bir ney nesneyle
Ayva ve nar tüylerini...
Kadın değil, devr-i alem bir kedi...
Neden sonra, ayineler sonra, gördüm, Kendi
Çıkmış yola Brik'leri içinden Mayakovski'nin
Kar erimiş, erimiş kar Cevizli'de
Basılmış sanki samanlığında çamurlu suların
Hanife'nin tumanları gül dalına asılı
Bulutlar ki pare pare bulutlar
Kimi kısa, kimi uzun umutlarla unutlar...
Ve derakap göğe ılgar eyledi Kübele
Bacaklarının arasında bir ok, bir Kıble...

Bu işte bir iş vardı, bir Tansık Gerçekçiliği
Aşıldı göğün yokuşu, gibi bir bağevinin eşiği
Gün kapısında muntazır bizim bahçıvan Mevlüt
Açelyalarını ayın okuyup üfleyen hem de hafız o Arnavut
Vuslattı saat, çıktılar anında yedikatların kerevetine
Cennet-Cehennem mağ'rasının - Antalya'daki - indiler birlikte hikmetine

Kapıkomşuymuş meğer, malum oldu, gökyüzüyle yeryüzü
Yetti Adem'le Havva'nın ömrümüze süren hüznü
Tıpış tıpış iniyor şimdi şol rahmetli alüftem
Bir hatim duası, bulutların aşk merdivenlerinden
Dünyanın rahmine yağan bir rahmet, bir yemeniyle yemin
Ve bismillah ve rahmanülrahim

Bir Borazan çiçeği gayrı, çalıyor gökyüzü
Ele güne sabahı ilan etmeye
Yurdumuzun tüm sivil birliklerine
Açlara, ağaçlara, balıklara, çıplaklara
Tİİİİİİİİİİİİİİİİİİ...
Onlar erdi muradına, bu şiir de sona erdi
Babam ki, "Yalan, gerçekten de daha gerçekoğlu gerçektir," derdi...


Can Yücel
Gökyokuş

15 Şubat 2008 Cuma

Rekortmen

Türkiye'de en çok basılan kitap
Ne Yaşar
Ne Aziz
Ne Kuranı Kerim
Türkiye'de en çok basılan eser
Sansürdür, kardeşim, Sansür!
Sayısını ben de unuttum baksana,
Bu son, derken, bu son,
BU SON
Kimbilir kaçıncı baskısı!..


Can Yücel
Gökyokuş

14 Şubat 2008 Perşembe

Bir Çin Şiiri

7. yüzyıl


Davacı zengin, davalı yoksulsa
Zenginden yana işler yasa

Davacı yoksul, davalı zenginse
Davalıda kalır yine nizalı arsa

Dava da davalı da zenginse davada
Özür diler çekilir aradan kadı

Davacı da davalı da yoksulsa, bak,
Sade o zaman işte yerin bulur hak


Can Yücel
Gökyokuş

13 Şubat 2008 Çarşamba

Bu Dönencede

Dünyada dünya yok
Bu dünyadan başka,
Ne öbür,
Ne dübür...

Dünyada dünya var
Ben, varım diye
O halde dünya var
Ben yoğum diye...

Ben bu dünya, bu dünya,
Öldüm, oldum, olmasam ya,
Ben oldum, ben öldüm,
Var olacak yine dünya...

Ben bunları diyorum ya,
Benden ayrı, benden gayrı,
Başlamış biter mi hiç,
Dönmüyor, dönüyor dünya...

Benli, bensiz, benlen belli,
Benli bir Belkıs gibi
Dönüyor, dönmüyor dünya...


Can Yücel
Gökyokuş

12 Şubat 2008 Salı

Çalakalem

Şiir bir çalar-saattir
Dakik
Tam zamanında çalan.
Zırvasız
Ve zartasız, zurtasız...
Zırrrrrrrrrrrrrrr!
İşinin başına Eşref'i
Eşref saatinde hem
Elifi elifine
Uyandırmak için...
Ama kendi işinin başına...
Çalakalem,
Çala
Çala...
Biyolojik bir saat demek ki şiir
Ve ölünceye de
Dakik...


Can Yücel
Gökyokuş

11 Şubat 2008 Pazartesi

Tecdid-i Kayıt

Tarihe karıştırılmış bir partidendim
Meyane işletiyorum şimdi...
Öğleden sonraları, işler iyice tavsadığında
Bir kadeh rakı doldurup kendime
Bir tabak da eğlencelikle geçip oturuyorum
Pencerenin kenarındaki 2 numaralı masaya
Ve açıklardaki balıkçı teknelerini seyreder seyrederken
Başlıyor muyum sana takaza etmeye kendi nefsime
"Ne arıyorsun ulan ibne sabahtan gece yarılarına
Bu götiçi kadar yerde," diye...
O efkarla bulup akşamüstünü, sıklaşınca müşteriler
Dalıyoruz yeniden bir hayhuyun içine...
Geçen gece ama, paydos vaktine yakın
Hava almaya dükkanın önüne çıktığım sıra
O açıkta avlanan balıkçılara nispet mi nedir
Belleğimin en gümüşlü zokasıyla kendimi
Sarhoş mu sarhoş yakaladığımda
Kaydımı yaptırdım tarihe tekrar
Ve eve döndüğümde karım
"Ne zamandır seni hiç bu kadar ayık görmemiştim," dedi...


Can Yücel
Gökyokuş

10 Şubat 2008 Pazar

Yedilik

Güvendiğin dağlara kar yağmış
Yağmış da erimiş bile,
Çamların arasına öbek öbek
Ne güzel dağılmış beyazlar!..

Sen de başla güvenmediğin dağlara yağmaya!
Ulusun varsın düzlerde köpeksilik!
Babayı yemiş bir itoğlu tarafından düzüldü bu yedilik...


Can Yücel
Gökyokuş