Şiir, Sadece: 2008-11-02

4 Kasım 2008 Salı

Aceb Ahir Zaman Oldu Gaziler

Aceb ahir zaman oldu gaziler
Büyük küçük birbirini beğenmez
Her mümin münafık cennet arzular
Tanrı nasib ettiğini beğenmez

Kediler köpekler ile savaşır
Micik deyü çarşı çarşı dolaşır
Nekbeti'si ehl-i ırza ulaşır
Orospular kendi erin beğenmez

Teklif ister bülbül güle konmağa
Pervaneler düşüp şem'a yanmağa
Oğlancıklar iştahından binmeğe
Doru ister atın kır'ın beğenmez

Babası anası koyun güttüren
Dağ başında kavalını öttüren
Kazma ile başın traş ettiren
Ahır-kar ayak berberin beğenmez

Ot kökü balta sapının eğrisi
Yine gitmez türeğinin ağrısı
Sofuluk satar bazı eşek uğrusu
Aşıkların aşk eserin beğenmez

Marifette kamil olan yiğitler
Mağrur olmaz kendi nefsin öğütler
El içinde bilip gören şakirtler
Üstadını dahi pirin beğenmez

Er olmaz kalbinde tutan gümanı
İsterse dolaşsın Hind'i Yemen'i
Der Katibi bizi beğenmeyeni
Deli gönül beğen derim beğenmez


Katibi

Yüzünde Harami Benler Saçılmış

Yüzünde harami benler saçılmış
Var ise can ister kulundan senin
Hüsnünün baharı taze açılmış
Emreyle dereyim gülünden senin

Her zaman ayine yüzüm sürdükçe
İltifat edersin bizi gördükçe
Var ol cihan içre dünya durdukça
Geçmesin adular yolundan senin

Bendeni seversin gayetle amma
Ben dahi severim ey melek-sima
Bilirim aşıksın destinde hüma
Baz eksik olmasın kolundan senin

Hakikatlı yarsın bilirsin halden
Huda ayırmasın sen servi daldan
Söyledikçe sözün tatlıdır baldan
Ab-ı zülal akar dilinden senin

Katibi kapundan yabana atma
Lutfeyle yaşımı sellere katma
Bari gülmüş iken beni ağlatma
Aman aman Felek elinden senin


Katibi

Deli Gönül Melil Olup Gam Yeme

Deli gönül melul olup gam yeme
Ağlamanın elbet gülmesi vardır
Aduya intikam kalır mı böyle
Herkes ettiğini bulması vardır

Hak için ibadet eden sadıklar
Mertebesin bulur bağrı yanıklar
Bivefa dilberi seven aşıklar
Gahi böyle melul olması vardır

Bu aşk dedikleri bir yoldur ince
Bülbüle cevr eder bir gül-i gonce
Bir güzelin kendi gönlü olunca
Tenhaca odaya gelmesi vardır

Bu bir eski sözdür söylenir ezel
Dilber akçe ister dinlemez gazel
Zengince bir aşık bulsa bir güzel
Züğürdü feryada salması vardır

Katibi sabreyle ötesi yakın
Hercai gözetmez tuz ekmek hakkın
Bivefa dilbere aldanma sakın
Hemen bir yüzüne gülmesi vardır


Katibi

Gurbet Ele Düştü Yolum

Gurbet ele düştü yolum
Ağlayıp gezer yürürüm
Efkar ile deli gönlüm
Dağlayıp gezer yürürüm

Oldum işimden avare
Yakarım sinemi nare
Gönlümü zülf-i dildare
Bağlayıp gezer yürürüm

Dağlar başı oldu yurdum
Günden güne artar derdim
Ben kara gözlümü gördüm
Sızlanıp gezer yürürüm

Anlatamam melalimi
Göz görmesin meralimi
Halden bilene halimi
Söyleyip gezer yürürüm

Katibi içelden camı
Mest olup geçer eyyamı
Şaşkın sel gibi müdami
Çağlayıp gezer yürürüm


Katibi

3 Kasım 2008 Pazartesi

Bana Kara Diyan Dilber

Bana "kara" diyen dilber
Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi

Boyun uzun belin ince
Yanakların olmuş konca
Salıverirsin kolunca
Beliğin ince değil mi

Utanırım akar terim
Güzellikte yok benzerin
En sevgili makbul yerin
Saçların kara değil mi

Beni "kara" diye yerme
Mevlam yaratmış hor görme
Ala göze siyah sürme
Çekilir kara değil mi

Hind'den Yemen'den çekilir
Gelir Bağdad'a dökülür
Türlü taama ekilir
Biber de kara değil mi

Göllere konan kuğunun
Kanadı beyaz çoğunun
Çöldeki Arap beyinin
Çadırı kara değil mi

İller de konup göçerler
Lale sümbül biçerler
Ağalar beyler içerler
Kahve de kara değil mi

Evlerinde sular akar
Güzelleri göze bakar
Hublar yanağına sokar
Sümbül de kara değil mi

Karac'oğlan der maşallah
Bir gün görürüm inşallah
Kara donludur Beytullah
Örtüsü kara değil mi


Karacaoğlan

Yayladan İnerken Bir Güzel Gördüm

Yayladan inerken bir güzel gördüm
Ağlar melil melil bilmem nedendir
Ak yerine karaları başına
Bağlar melil melil bilmem nedendir

Ağ'rır başım kulaklarım çınılar
Yaralarım göz göz oldu yeniler
Hastaların derdi vardır iniler
Sağlar melil melil bilmem nedendir

Kirmanı da kılıcınız kirmanı
Taştan dönmez mızrağının yalmanı
Böyle imiş padişahın fermanı
Dağlar melil melil bilmem nedendir

Karac'oğlan der ki dinlen sözümü
Aşk yoluna yandırırım özümü
Dökülmüş yaprağı kalmış üzümü
Bağlar melil melil bilmem nedendir


Karacaoğlan

Uçup Uçup Dağ Salından Gelirsin

Uçup uçup dağ salından gelirsin
Gelişin nereden yalınız ördek
Ben bilirim bizim ilden gelirsin
Söylesin bir kelam diliniz ördek

Ağlamışsın gözyaşını sileyim
Söyle derdin neyse ben de bileyim
Eğer yalnızsan yoldaş olayım
Daha çok ırak mı iliniz ördek

Ağlamışsın gözlerinin yaşına
Uğramışsın zemherinin kışına
Alıcı kuş ile senin işin ne
Onda yaman olur haliniz ördek

Karac'oğlan der ki bir telin eğri
Sağ yanın sol yanın püskürtme benli
Boynunu çevirmiş bir yana doğru
Kaynar pınar olsun yolunuz ördek


Karacaoğlan

Ölüm Ardıma Düşüp De Yorulma

Ölüm ardıma düşüp de yorulma
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Akıbet alırsın komazsın beni
Var git ölüm bir zaman da gene gel

Şöyle bir vakitler yiyip içerken
Yiyip içip yaylalarda gezerken
Gene mi geldin ben senden kaçarken
Var git ölüm bir zaman da gene gel

Çıkıp boz kurtlayın ulaşamadım
Yalan dünya sana çıkışamadım
Eşimle dostumla buluşamadım
Var git ölüm bir zaman da gene gel

Karac'oğlan der ki derdim pek beter
Bahçede bülbüller şakıyıp öter
Anayı atayı dün aldın yeter
Var git ölüm bir zaman da gene gel


Karacaoğlan

Yaz Gelip De Beş Ayları Dolunca

Yaz gelip de beş ayları dolunca
Açılmış bahçenin gülleri güzel
Yaktı beni Fadime'nin nazarı
Zülüften ayrılmış telleri güzel

Elif'i dersen de nazlıdır nazlı
Esme'yi dersen de sırf ala gözlü
Söyletme Şerfe'yi bülbül avazlı
Söylüyor Zehra'nın dilleri güzel

Emne'yi der isen incedir ince
Bağdat'ın Mısır'ın gülleri konca
Eşşe'nin kaşı da kalemden ince
Sevmeye Hörü'nün belleri güzel

Döne güzelliğin halka bildirir
Kamer pınardan da kabın doldurur
Eşşe yürüy'şünde beni öldürür
Sevmeli Cennet'in boyları güzel

Karadan da Karac'oğlan karadan
Sürün çirkinleri çıksın aradan
Herkesi sevdiğ'ne vere yaradan
Sevdiğim Meryem'in benleri güzel


Karacaoğlan

Nedendir De Kömür Gözlüm Nedendir

Nedendir de kömür gözlüm nedendir
Şu geceki benim uyumadığım
Çetin derler ayrılığın derdini
Ayrılık derdine doyamadığım

Dostun bahçesine yad eller dolmuş
Gülünü toplarken fidanın kırmış
Şurda bir kötünün koynuna girmiş
Şu benim sevmeğe kıyamadığım

Kömür gözlüm seni sevdim sakındım
İndim has bahçeye güller sokundum
Bilmiyorum nerelerde okundum
Bir belli haberin alamadığım

Karac'oğlan derki yandım ben öldüm
Her bir deliliği kendimde buldum
Dolanıp da kavil yerine geldim
Kavil yerlerinde bulamadığım


Karacaoğlan

Çıkıp Yücesine Seyran Eyledim

Çıkıp yücesine seyran eyledim
Gördüm ak kuğulu göller perişan
Bir firkat geldi de durdum ağladım
Öpüp kokladığım güller perişan

Hayal hayal oldu karşımda dağlar
Eşinden ayrılan ah çeker ağlar
Dökülmüş yapraklar bozulmuş bağlar
Bülbülün konduğu dallar perişan

Yıkılmış dilberin mamur illeri
Susmuş bülbüllerin her dem dilleri
Dağılmış sümbülü solmuş gülleri
Yüzüne dökülmüş teller perişan

Karac'oğlan der ki top avlamadım
Arap ata binip boyalatamadım
Küstürdüm dilberi hoylatamadım
Dilberi küstüren diller perişan


Karacaoğlan