Şiir, Sadece: 2015-08-02

8 Ağustos 2015 Cumartesi

35

..........................
..........................
......... sevginin artık
......

Ne zaman görsem seni karşımda
......... Hermione'yle değil
altın saçlı Helena'yla bir tutmak
gelir içimden

bir tutulabilirse ölümlüler
ölümsüzlerle, o güzelliğini
görünce senin, bil ki uçup gider
bütün dertlerim

.................... sarp kıyılarda
....................
...........................gecelemek
.........


Safo

28

Düşümde yanıbaşımdaydın Hera
büyülü güzelliğinle. Oysa,
yalvar yakar olup gördüler seni
ünlü krallar.

Savaşı becerdiler, Ares işi,
Skamandros boyu yola düşüp
varmayı başaramadılar ama
ülkelerine,

yüceler yücesi Zeus'a, sana,
Tyone oğluna yakarmadan.
Geleneğe göre şimdi yurttaşlar
sunu sunuyor,

durarak çevresinde sunağının
omuz omuza, genç kızlar,
kadınlar
sunarlar sunularını, tertemiz
güzel peplosu


Safo

27

Atlılardır der kimi en güzel
evrende: yayalar, gemiler kimi,
kimi severse kişi odur bence
en güzel olan

öyle kolay ki kanıtlamak bunu
bakın en iyisi diye Helena
gördüğü bunca kişinin içinde
kimi beğendi

Troya'nın onurunu kıranı,
görünce onu, ana babasını
çocuğunu bile bir kez anmadan
düştü eline

Kypris'in; böyledir kadın yüreği
kolay çıkar baştan, tutkulanınca.
Anaktorya düşer usuma şimdi
burda olmayan,

sevgili yürüyüşünü görmeyi,
ışık saçan yüzünü, yeğlerim
yaya arabalı savaşçılarına
Lidyalıların


Safo

7 Ağustos 2015 Cuma

Dorikha

26

Öyle acı gel ki ona, Kıbrıslı,
böbürlenemesin Dorikha bir daha
ne güzel, gene âşık oldum diye


Safo

25

Kıbrıslı ece, Nereidler, verin
kardeşimi, sağsalim dönsün bana.
Tüm dilekleri, yüreciğindeki
gerçekleşsinler

Ödesin diyetini, yaptığı tüm
yanlışların, sevinsin eşi dostu,
acılansın düşmanları, kalmasın
bir teki bile.

Dilesin almasını kardeşinin
onurdan payını, kurtarsın onu
yüreğini dağlayıp duran ağır
acılarından.


Safo

Çekerken Yazgı Kurasını

19

........................
........................
güzeller, sizden yana düşüncem hiç
değişmeyecek


21

Saygın kıldılar beni verdiler de
becerilerini


22

(Çekerken yazgı kurasını)
Altın taçlı Afrodit keşke keşke
bu düşseydi benim de payıma


Safo

6 Ağustos 2015 Perşembe

Hem Özlem Hem İstek İçimi Yakan

14

hem özlem hem istek içimi yakan


15

...............başkası mı var
benden de daha çok sevdiğin yoksa


16

Ak keçi yakarım sana sunakta


Safo

Damla Damla Akan

10

(acım)
damla damla akan...


11

Kaygılar ve yeller alıp götürsün
beni yereni


12

(uyandırdı)
Ansızın altın sandallı tan beni


13
(örterdi)
rengârenk Lidya işi bir etek
ayaklarını


Safo

Nerdesin

(Nerdesin)
Kıbrıs'ta o güzelim liman Paphos'ta belki


7

Sevindireceğim dostları şimdi
en güzel türkülerimi sunarak


8

Soğur onların yürekleri gene
düşer kanatçıkları iki yana


9
(Akşam yıldızı)
en güzeli tüm yıldızlar içinde


Safo

5 Ağustos 2015 Çarşamba

4 - 5

Şimdi buraya gelin Giritliler,
kutsal avluya, hoş elma kokulu,
ve günlük dumanlarının tüttüğü
sunaklar dolu

Elma dalları arasında serin
bir su şırıldar, tüm koru güllerle
gölgelenir, titreşen yapraklardan
uyku dökülür

Atların otlağı çayır, yoncalar
çiçek açar, bal kokuları eser
anasonların......
......

Çiçekler takınıp sen de gel Kypris
şölenler için altın kupalarda
nektar karıştır şarap doldur bize
güzelliğinle


Safo

Dilim Tutulur

Tanrılara eştir o benim için
dizinin dibinde oturan erkek
duyabilen senin yanı başında
tatlı sesini

büyüleyici gülümseyişini.
Hoplatır evet böylesi yüreğimi
görür görmez yüzünü çıkmaz olur
sesim soluğum,

dilim tutulur, birden her yanımı
bir alevdir sarar inceden ince
kulaklarım uğuldar, hiçbir şeyi
görmez gözlerim

bir ter boşanır üstümden, titrerim
tüm bedenimle ölecekmişcesine
yemyeşil olurum çimenlerden de
yeşil Agallis.

Her şeye katlanabilmeli oysa
...


Safo


Not: Safo'nun günümüze ulaşabilmiş tek tam metin şiiri Birinci Betik'tir. Bu betik ve bundan sonraki betiklerde eksik kıta ve mısralar vardır.

3

Yıldızlar, güzel ayın çevresinde
gizliyorlar ışıklı yüzlerini,
dolunay olup da ışıldarken ay
tüm yeryüzünde


Safo

4 Ağustos 2015 Salı

Otuz Beş Yaş Şiiri

Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher, 
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, 
Sözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz, 
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim; 
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; 
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız, 
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; 
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu, 
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak, 
Taht misali o musalla taşında.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Şiir

Kızoğlan kız güzelliğinde şiir; 
Hem sevgili hem dost, hem anne yüzü, 
Hâlâ beni mest ettiği gecedir 
Sanırım hem yeryüzü hem gökyüzü.

Mecnun'um: şikâyet etmem Leylâ'dan; 
Başıma ne dertler açtığı halde.
Ne mümkün vazgeçsin bu sevdadan?
Bir kerre karar kıldık bu hayalde.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Birinci Betik

Afrodit'e Yakarış


Tahtı renkler saçan ölümsüz Afrodit
Zeus'un oyuncu kızı, ey ece,
üzgüler kaygılarla yüreğimi
ne olur ezme.

Gel gene eskiden olduğu gibi
duyunca uzaklardan yakarmamı
altın evini babanın bırakıp
geldiğin gibi

arabanı hızla sürüp göklerden
yeryüzüne getirirlerdi seni
sık kanatlarını çırpıştırarak
güzel serçeler

konuverirlerdi yere ve sen
ölümsüz yüzünde gülümsemeyle
başıma gelenleri sorardın, neden
çağırdığımı,

deli gönlümün dileğini, sorardın:
"Peitho kimi getirsin kollarına,
sana bugün böyle haksızlık eden
kimdir ey Safo;

şimdi kaçsa da tez düşer ardına
armağan almayan gelir sunmaya
istemese de, sevmese de bugün
er geç sevecek."

Gel kurtar ne olursun gene beni
bunca zorlu kaygısından gönlümün
oldur olmasını dilediğini,
katıl savaşıma


Sapho

3 Ağustos 2015 Pazartesi

Yalnızlığımız

Koskoca Tanrı gökler ardında, 
Beyler, paşalar saltanatında, 
Birçokları sefalet katında, 
Mecnun'u, Leylâ'sı vuslatında, 
Kim yalnız değil ki hayatında?
Ya ölüler serviler altında?


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Hayal Ettiğim Şey

Gök mavi mavi gülümsüyordu, 
Yeşil yeşil dallar arasından.
Altın sesi birdenbire sordu :
"Ne haber eski aşk yarasından!"

"Kapandı, dedim, bitti karanlık; 
Vuslatla sona erdi o çile; 
Bu huzur şelâlesi aydınlık 
Yeni bir çağdır başlar seninle."

Mevsim bahar devamlı bir yazdı; 
Okşamak devresindeydi rüzgâr; 
Yukarıda bulutlar bembeyaz, 
Gelinlik elbisesi bulutlar.

Nihayet, bahtiyar başımızı 
Bir yastığa attığımız günden, 
Aşkın hayata verdiği hazzı 
Neden sonra tattığımız günden 

Bir ömür sürüyoruz, bihaber, 
Günün beyhude dağdağasından,
Gök hâlâ mavi ve gülümser, 
Yeşil yeşil dallar arasından.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Yalnızlığa Dair

Can yoldaşın olmazsa olmasın, 
Yalnızım diye hayıflanmayasın.
Eğilmiş üstüne gökyüzü masmavi; 
Bir anne şefkatine müsavi; 
Üç adım ötede deniz;
Dosttur, ne öfkesi ne durgunluğu sebepsiz.
Bir derdin varsa açabilirsin ağaçlara; 
Ağaç yaprak verir, sır vermez rüzgâra.
Ve kış yaz
Dalda kuş eksik olmaz.
Dağ başında duman.
Yalnızlık nedir göreceksin öldüğün zaman.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş