Şiir, Sadece: 2019-10-27

2 Kasım 2019 Cumartesi

Pantolonlu Bulut

Senin için, Lilya
 
 
Düşleyen
düşünceler donmuş usunuzda
yağlı koltukların semiz uşakları gibi
tedirgin, edip kanlı bir yürek parçasıyla
alay edeceğim öyle yüzsüz, acı dilli.
 
Moruk sayrılığı aramayın bende, ölümcül
boy vermez tek bir ak saç ruhumda.
Bozguna uğratıp dünyayı bir sesle gücül
geliyorum - kıyak bir genç yirmiki yaşında.
 
Çıtkırıldımlar!
kemanlara aşık olmak niyetiniz!
aşk istiyor kabalar dümbelek gibi.
Ama tersyüz olabilir misiniz
dudak kesilinceye kadar benim gibi!
 
Gelin, öğreteceğim size—
doğru kadın görevliler melekler gibi
patiska giysili, güzelim salonlarda.
 
Onlar çeviriyor ilgisiz; dudaklarıyla
yemek kitabı sayfalarını ahçı kadın gibi.
 
İsterseniz—
bir ten olurum yalnız çatlayan
—başka bir sesle göğün lirinden—
isterseniz—
çelebi ve sevecen olabilirim
—bir erkek değil ama pantolonlu bir bulut!
 
İnanmıyorum çiçekli yataklarına Nice’in!
Söylüyorum düpedüz övgü türküleri
hastaneler gibi bayatlık erkeklere
ve yıpranmış kadınlara atasözleri gibi.
 
 
Mayakovski
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven

1 Kasım 2019 Cuma

Züppenin Gömleği

Bir kara pantolon dikeceğim
kadifeden, şöyle bana göre.
Bir sarı gömlek üç arşın gün batımı.
Nevskiy’i boyunca dünyanın, bu zırva, geçidi.
 
Bağırsın dünya, bu alık kadın, aldırma.
"Irzına geçiyorsun bu yeşeren baharın!"
Güneşe sırıtıyorum yüzsüz, bir daha:
"Seviyorum çatlak r’leri, durmayı üstünde asfaltın!"
 
Gök mavi mi mavi, alabildiğine,
ve kurmuş çilingir sofrasını sevgilim dünya.
Size veriyorum bu kukla şiirleri bundan böyle,
diş çöpleri gibi sipsivri ve lazım da!
 
Siz kadınlar etimi seven, sen de
sen de kız, süzen beni kardeş gözüyle,
gülüşlerinize boğun beni, ozanı-
takacağım onları çiçekler gibi züppe gömleğime!
 
 
Mayakovski
1914
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven

31 Ekim 2019 Perşembe

Ama Bununla Birlikte

Frengililerin burunları gibi düştü yol,
ırmağın duygululuğu tükürüksü akıp gitti.
Apak iç giysilerini birden sıyırdı park
ve ağnadı haziranda, ayartık ve sevinçli.
 
Gittim alanına
tutuşmuş bir mahallenin
başta, peruk gibi kiremit taşından.
Paniğe kapılmış insanlar - gördüler ağzımda
yarı çiğnenmiş çığlığı ayağıyla çırpınan.
 
Ama beni kargımayacak, aşağılamayacaklar,
çiçekler atacaklar ardımdan peygamber gibi.
Anlıyor burunları kırık bütün onlar;
ozanı olduğumu sizlerin.
 
Korkuyorum meyhane döğüşü olmasından mahşerinizin!
Tutuşan yapılar ve bütün o süprüntülerle
taşıyacak orospular beni, sanki tapınacak şeymişim
ve tanrıyı gösterecekler bağışlansın diye.
 
Ve gözyaşı dökecek Tanrı yazdığım kitaba!
Sözcük değil ama, ulanan kasınçlar yığını:
ve dolaşacak göklerde şiirlerimle soluk soluğa
ve soluğu kesik okuyacak tanıdıklara onları.
 
 
Mayakovski
1914
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven

30 Ekim 2019 Çarşamba

Ama Elinizden Gelecek Mi?

Renkler serpiyorum bardağın içinden
kül rengi haritasına günün,
eğik çenesini okyanusun,
donmuş bir balıkta gösteriyorum.
Okudum yeni dudakların sesini
ışıldayan pulunda balığın.
Ama siz,
çalabilecek misiniz
bir gece şarkısını,
flütle?
 
Ruhun yıpranmış
kaldırımlarında
şaklar ökçeleri delilerin
ağır tümceler
ortasında
asılı
kentler
ve bulutun kıvrımında eğik boğazları kulenin
buz tutmuş -
Benim ağlayan yalnız dörtyol ağızlarında
polisler
çarmıha
gerilince
 
 
Mayakovski
1913
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven

29 Ekim 2019 Salı

Şarap

Sun bize kadehi!
Biz
bir şişe açabilir
ve acıyı boğabiliriz şarapla.
 
 
Mayakovski 
Yıldönümü
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven
 
 
Bakü’nün mukaddes toprağına yüzüstü düşüp,
avuçlayıp nefti siyah şarap gibi içmek istiyorum!
 
 
Nazım Hikmet 
Varış, 1927

28 Ekim 2019 Pazartesi

Gerekseme

Bundan başka
yeni yıkanmış gömleğe
gereğim var açıkçası
zırdelilik değil.
 
 
Mayakovski 
B. Dolusu
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven 
 
 
Paran varsa eğer
bana fanila bir don al,
tuttu bacağımın siyatik ağrısı
 
 
Nazım Hikmet 
Karıma Mektup, 1933

27 Ekim 2019 Pazar

Samanyolu

Saat şimdiden bir ve sen yatmaya gittin
İşte gümüş adiliği Samanyolu’nun geceyle.
 
 
Mayakovski 
Bütünlenmemiş Parçalar, 1928-1930
 
 
biz
seyretmedeyiz
cihan içinden cihanların
doğuşunu,
kehkeşanların
güneş aydınlığında!
 
 
Nazım Hikmet