Şiir, Sadece: 2010-06-06

6 Haziran 2010 Pazar

Şamandıra Baba

yaramaz kız bahçeye gelecek
benimle oynamaya

şamadıra babacığım
ona bütün oyuncaklarımı versem
ve bütün nedirciklerimi

kertenkeleler kaçacak
ve biz güneşten saklanacağız
çok yaprakların altına

şamandıra babacığım
çok uslu oturacağım
yaramaz kız gelecek diye



Asaf Halet ÇELEBİ

Sidharta

niyagrôdhâ
koskoca bir ağaç görüyorum
ufacık bir tohumda

o ne ağaç ne tohum
om mani padme hum (3 kere)

sidharta buddha
ben bir meyvayım
ağacım âlem
ne ağaç
ne meyva
ben bir denizde eriyorum
om mani padme hum (3 kere)



Asaf Halet ÇELEBİ

Nirvana

karanlığı geçelim

karanlığı geçelim

ne uyku
ne ölüm
hem uyku
hem ölüm

düş içime uyu
ve sonsuz büyü
unut renkleri
ve şekilleri
hepi
ve hiçi

beni
ve seni
ve geceyi yuttu
nirvana



Asaf Halet ÇELEBİ

Mariyya

Lizbonlu Maria Barbas’a

lizboa
boa
simsiyah saçlı kadın
mariyya
bir masal söyle bana
kan nasıl çıkmadı baştan
o ölen kimdi
mariyya

öleni bilmem
buna şarkı derler
lizboa
ben bir şarkıyım
atlas denizlerinden geldim
önümde dalgalar vardı
arkamda dalgalar

dalgalar bitince

ben de biterim



Asaf Halet ÇELEBİ

Mariyya

Preguntias que significa
Saudade; voute dizer
Saudade e tudo o que fica
Depois de tudo morrer
Maria Barbas



çin kadar uzaklardan
can kadar yakından
sen bir masal kızısın
dün
çinden gelmiştin
bu gün
lizboa'dan

yüzünde tarçın kokusu
gözünde cîn
bir gün buradan gidersin
mariyya

can kadar yakın
çin kadar uzak
lizboa boyalı haritalarda kapanır

bir gün buradan gidersin
mariyya
aynalarda seni ararım
bu şehirde seni ararım
bu dünyada seni ararım
mariyyaaa



Asaf Halet ÇELEBİ

Kunala

vakit geldi kunâla
dünyayı göreli çok oldu
tam kırk yılda seni buldum kunâla
bu can tenden geçmeden
bu dünyadan göçmeden
bir kerecik sevmek çok değil

simsiyah saçların var kunâla
kemiklerine yapışık etlerin var
bir gün dökülecek
kunâla kuşu gibi gözlerin var
bir gün sönecek
kunâla
bu etlerin arkasında güzelliklerin var
benden başka kimse bilmeyecek

bu can içimde kuştur kunâla
seni görünce titrer
bu can gözümde muhabbettir kunâla
seni görünce yanar
bu can burnumda soluk olur kunâla
uçar gider

bu can benden geçmeden
bu dünyadan göçmeden
bir tek seni sevmek çok değil



Asaf Halet ÇELEBİ

İbrahim

ibrâhîm
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim

güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrâhîm
güneşi evime sokan kim

asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim



Asaf Halet ÇELEBİ

He

vurma kazmayı
ferhaaat

he'nin iki gözü iki çeşme
aaahhh

dağın içinde ne var ki
güm güm öter

ya senin içinde ne var
ferhat

ejderha bakışlı he'nin
iki gözü iki çeşme
ve ayaklar altında yamyassı

kasrında şirin de böyle ağlıyor
ferhaaat



Asaf Halet ÇELEBİ

Güneşin Işığı

her şey güneşi seviyor
hattâ denizler bile
denizlerde nefes alan sen bile
ve biz
güneşi değil ışığını seven insanlarız

güneş içime vuruyor

güneşin ışığı var
güneş yok
güneşin ışığını kim anlatabilecek

pazar pazar gezmek
dağ dağ dolaşmak
ve ormanlarda kalmak

güneşin ışığını anlatacak olanı arıyorum

güneş içime vuruyor



Asaf Halet ÇELEBİ

Ayna

aynadan bakan benim
küçük gotamacık
duvarlardan karşına çıkan
aynalardan hayalini çalan
muhabbet olup vücudunu saran
küçük câriyen
nigâr-ı çîn

nigâr-i çîn
bin bir aynada oynar
ayna ayna içindedir
nigâr-i çîn
nigâr-ı çînin içinde
ve zaman
zamanın dışında

uzat ellerini küçük gotamacık
hayal hayal içinde
dünya bir hayal dolabıdır
aynalardan geçer
küçük gotamacık
çok sürmeden hayallerimiz
aynaların arkasından geçer

aynaya bakan benim
hayal annemin oğlu
bodhista gotama


dünyada en güzel şey
seni buldum
artık hiç bir şey istemem
küçük câriyem nigâr-ı çîn
uzat ellerini
aynaların dışına çıkalım



Asaf Halet ÇELEBİ

Adımı Unuttum

adımı unuttum
adı olmıyan yerlerde
ne in
ne cin
ne benî âdem

zamanlar içinde
kuşlar uçuyor
kervanlar geçiyor
bir iğne deliğinden

çarşılar kuruluyor
sarayları oyuncak
insanları karınca şehirler
zamanları gördün mü
bir iğne deliğinden

adımı unuttum
adı olmayan yerlerde
geçip gidenlere bakarak



Asaf Halet ÇELEBİ

Ölüm Şiiri

Yaşamın gürültüleri suskunluklarını bulandırdı
buna gülüyorsun simdi çünkü boş kafanda
yer alan yanlızca tutsaklık



Arif DİNO

Matematik Şiir Gözlerin

iki matematik nokta
iki büyük yuvarlar siyah
iki göz siyah
simsiyah
genede siyahlığı olmayan
kızkardeş gözleri
sevgili gözleri
donuk yuvarlaklar
kenetlenen
baş döndürücü bir yarışta
en büyüğe doğru
en küçüğü doğru
yakalamak için sonsuzluğu



Arif DİNO

Masal

Asaf Halet Çelebi´ye

Eskiden
Çok eskiden
Ben senin kölendim
Aşktan yanan bir kölendim
Bir serinlik tesellisi buluyordum
Kirpiklerinin gölgesinde.
Bir köle başımız vardı.
Benim
Sana
Aşkımı sezmiş olacak ki
Kırbacıyla dövüyordu.
Her vuruşu
Bana
Senin bir busen gibi geliyordu.
Ve
Öldüm
"Eskiden
Çok eskiden."



Arif DİNO

İbrani Üçlüsü

En güzel Sülamlıların
kutsal Yahud korusunun çiçeği
kokundan yayılır ve yeniden doğar
tapınak kaynak ve defne
ve senden gelip benden uyanan
ritmin dansın şehvetin
çünkü dudağın yansıtmakta
kana bulanmış altın tepsisi Salome'nin.



Arif DİNO

El Fatiha

Gülmeler,sevinç
Ağlamalar,keder
Sonu ölüm
Annem öldü



Arif DİNO

Çukurova

Çukurova sabır ovasıdır
Lokmasını
Göç edenleri
bilir
Yakmasını
yıkmasını
boğmasını
bilir.
Çukurova sabır ovasıdır



Arif DİNO

Boğaziçi

Geceler
Gemiyle dönmez
Hey!!!
Telli pullu gelinler.



Arif DİNO

Bir Varmış

Yok´u
Yok eden
Var oldu : akıl
Renkten,sesten,rahiyadan
Mest oldu akıl,
Kendini inkar etti.
His,sevgi,aşk yolunda
Yok´a döndü akıl,
Yok´a vardı.
Yok´un yok´u var:
Varlık.
Var´á vardı akıl,
Yok´dan bir kadın,
Var´dan bir erkek.
Çok çocukları oldu,
Rivayete göre
Bahtiyar yaşadılar.



Arif DİNO

Berhayatız

Canavar düdüğü gibi
Naramızı atıyoruz.
Akbaba çınaraltında leş yesin
Hamdolsun hayatdayız!



Arif DİNO

Beddua

Döner kebab dönmez olsun



Arif DİNO

2+2=4

Biri yer
Biri bakar
Kıyamet ondan kopar
Bakan bir değil
Kıyamet
Kıyamet ondan kopar



Arif DİNO