Şiir, Sadece: 2015-09-27

3 Ekim 2015 Cumartesi

Rest Makamında Şarkı

O servinin yeşili karanlıktan da koyu
-Dibinde Ressam Yusuf başaşağı oturmuş-
Horasanları örülmüş tersyüzüne bir kuyu
Koşmuş koşmuş da sanki, birden amuda durmuş...
Ressam Yusuf'un yüzü gençlikten kuruş kuruş

İsviçre dağlarından kaçırıp Ursula'yı
Kuzguncuğun içinde bir mekan kurmuş
Balarısı ölüp de bitmeyince balayı
Kemençeyle çalınan bir mezamir tutturmuş
Ressam Yusuf'un yüzü hem Mernuş hem Tebernuş

O servinin gölgesi karanlıktan da kuyu


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

Sone

O hatun bir peri masalıydı uçuk
Erkeklerin babasıyla oynayan bir kız çocuk
Etekleri uçuşarak geldi miydi o eteksiz
Kimse yokmuş gibi kalabalıkta arsız
Otururdu senin benim kucağıma kimsesiz
Neydi maksadı bilmem
Bu kadar uçsuz bucaksız
Belki de çoğalmaktı
Cinsimiz olan yalnızlığımız
Kalktı mıydı kucağımdan dünya daha da yalnız
Anlamadım işi neydi
Belki de bir intikam
Seni seviyorum derdi
Bu değil geçen nisan


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

Güz

Güneşin batışıyla hızlanan yağmur
Alı al-moru mor
Veryansın ettikçe çamlığa
Alev aldı kanlıca mantarları

Damlalar ki zıpzıplar'ını atıp çukurlara
Toprak yiyen yer cücesi çocuklar,
Heybeli'nin fersude bakırından
Nar pekmezi dudakları

Sarardı derken poyraz yanı yangının
Ve kurtulup yamaçtaki çınarın alnında
Döne döne havalandı bir yaprak
Güzz dedi değmesiyle
Deniz denen o çürük suya

Çay demleme demedim mi ben sana
Kaçırdın adanın bütün tavşanlarını
Gözlerim nasıl ıssız baksana


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

2 Ekim 2015 Cuma

Yaz Hoşgörüleri

1

Birer birer yandı ışıklar
Karşı bayır Bağlarbaşı...
Ağaçlar gün boyu süren cehennemi sıcaktan
Yorgun, mahzun ve mahmur,
Dostu görünmüş sanki sokak başından
Elleri dolu,
Birden aydınlanıyor yüzleri
Gülümsüyor meşeler, akasyalar


2

Işıklar ki güneşin veletleri
Ortalığı kasıp kavurduktan sonra
Yorgun düşünce akşamla
Adalar üzerinden denize,
Düştüler birbirlerine
Kırdılar birbirlerini...
Kırıldı, kırıldı ışıklar


3

Uçuk bir su Riva'da
      denizden rivayet
            kumlar içinde mahvi
                  elmasi bir çengelli iğne
Kuytusunda koşuşan çocuklar
      köpüren ayaklarıyla
            büsbütün ihtiyarlıyorlar...
                        *
Bunca hoş bir görüsü karşısında doğanın
      nedir içimde kopuşan bu hoşundu
            bu onulmaz sitem?
Lağım akmıyor muymuş meğer
      size güzel güzel anlattığım o
            o güzelim açmağa!..
                        *
Geçen gün yolum düştü tekrar
Kumlarla kapamışlar üstünü açmağın
Kedi bokunu örter gibi...


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

Alttan Almayan Altan'a

Satranç masasında
     konuşulmaz be Çetin
Taşın sür derler adama
Sittin senedir sırtındaki o
      Sivri Ada'yı
Hem Şah olmaktan evladır mat
Dememiş miydin sen Fil Tarihinde


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

Başsağlığı

Havada kar sesi var
Eli kulağında
      bir kadeh çalınacak kaldırıma
            bir kahkaha
Yani gün boyunca yarın
      billur bin yüreğinin kırıkları
      üzerinde yürüyeceksiniz Atilla'nın
O Altınbaşınız sağ olsun diye
Teşviki-ye'den taa Atalanta'ya
Yorgun elmalar derleyerek viranelerde
Güneşsiz bir güneşte
Düşe kalka

Atilla bir Kar Adam şimdi
Boğulmuş tipisinde boğma rakının


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

1 Ekim 2015 Perşembe

Çok Bi Çocuk

İçerek bahçen içinde defne yapraklarıydı gölgen
Hışırtılarla seyrederken üzerlerinde
Eflatun bir fino peşinde
Loş ve nefti yılanlardı bi görünüp bi yiten...
Sarmaşıklarla sarmaş dolaş
Gece bekçisiydin geceye...
Gündüzleri başka bir ıssızlık
Ihlamur kokularıyla ikindileri
İçin geçer olurdu hep...
Vaktaki - yıllar sonra doğacak kızın boyamış olmalı -
Alacalara belenmiş bir tosbağa yavrusu
Dokundu o yaz, sağ ve yalın ayağının başparmağına
Korkudan öleyazdın
O an işte sübyan koğuşundan meşruten tahliye oldun...

Yaban topraklarını lanetli
      bir yaban domuzu gibi
            sivri burnunla sürerken
                  muhacirlikten maacirliğe

Sezdirmeden sana başucunda
      bir selvi bitiyordu hiçbitme
Irzına kastı güya gökyüzünün
      akça pakça ve ebru bulutlara doğru
Tırmanıyor tırmanıyor tırmanıyordu
      yemyeşil bir metafor

Öyle serseri bir kurşun oldun ki sonunda
Dan dedin kendi kendini vurdun
Sen ki kaanun kuvvetinde bir kararnameyle
Çocukluktan ceffel kalem ihraç olunmuştun
Tohuma kaçsan da sersem siklerin tohumlarıyla
Savrularak Atatürk bulvarından LSD avenülerine,
Ecel denen Enterpol'e acilen teslim olana dek
Çok sabıkalı ama, çok çocuk bi çocuktun
Hep o ihtiyarlamış çocuk bahçen içinde
Ve hala içerek...


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

Fotofiniş

Bıktı uçak uçmaktan
İndi
İndi
Çakıldı yedi kat yerin dibine
O saray halısı cennete değil
Uçmak olmayan yere
Cehenneme


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

Allah Kabul Etsin Ki

Vakfeyledik nefsimizi diyanete, riyazete
Kifayet etmez oldu üç aylık oruç
Dört ayları tutuyoruz gayri:
Recep
Şaban
Kenan
Ramazan


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

30 Eylül 2015 Çarşamba

Düşe Durduk Bir Eyyam

Düşlern yitmesiyle
      düşükte düşercesine
            asansör ne gezer
                  80. buluttan...
Çocuklar mıydı onlar
      dönmeyecekler mi geriye?
Benim bir kardeşim düşmüştü böyle
Annem karalar bağlamış kocamıştı adeta
Haftalarca sarılıp öpmediydi beni...

Gelincikler mi yoksa o düşen düşler
Gelecek bahara yaylım ateşleri gibi
Dağlarda açacak kır gerillaları mıydı onlar


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

İdris'in Şu İşi!

İdris adam mıydı? Yoo!
İdris bir bilim adamıydı...
İdris insan mıydı? Yoo!
İdris insan bir insandı...

Hiçkaçmaz urulup Çanakkale'de bir martı olacaktı
Şaha kalkmış siperinden şehit bir ihtiyat zabiti...
Sezdiğinden belkim bunu, okudu iktisadı
Pohuna yanmasın için bidaa bir Ciresunlu

Asker dedi, sivil dedi, eşindi durdu
Esatirdi ada vapurunda son okuduğu...
Dayanamadı yalana, dayanamadı prostatı
Kaldırmadı bünyesi içinde yaşadığımız bu despot saati

İdris'in şu işine bak!
Marksist bir ekonom!
Olur mu güzel kardeşim olur mu?
En keynesyen organından
Sidikli bir salgı bezinden böyle
Olur mu yakalanmak!

Sen özlediğin sivil topluma gidiyorsun artık
Herkesin ahretlik olduğu, herkesin çıplak
Ve kıyamete dek kıyam etmeye aşk...


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

Acel

Döşümde mongoloyit bir düş
Düştü düşecek...
Yüreğim kenarından tırtıklanmış zehirli bir vişne ekmeği...
Deliriyum bir fare kovalıyor Antonson bir kediyi
Fareyi de F-16 bir martı...
Eli kulağında çifte bir soykırım
Efkarımdan kan işiyorum...

Hangi gün doğdum, hatırlamıyorum, olsun...
Ama şimdiden göreceğim geldi sizi kestane ağaçları
Şimdiden gözümde tütüyorsun karım
Son gözağrım...
İnsanallah ölürüm yarın...


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

29 Eylül 2015 Salı

Takaza

Güneş zaptediyor gözlerini
Kar çiçeklerine belenmiş
Balarılarıyla

Döşeğini kara kışta
Bu tahtaboşa seren
Şaşkın şaire meheldir


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

Rezistans

Gözlüklerimi yitirdim
Ama oldum bikez daha
Çüküm ezildi havanda
İflahım kesildi...
Şaşılacak şey
Yaşıyorum hala
Bu helada!..
Amma dayanıklıymışım
Bir ama!..

Ne biçim gülmüş
Bu tahammül!..


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

Aşk Çocuğu

Nezih'e


Pencerelerin kenarından
sarkmış tül perdeleri
Pembe evin
Uçup uçup yüz sürüyorlar
Karşı tepedeki manastırın selvilerine

Rüzgarla eğilip eğilip doğruldukça
Sardunyalar, biberiyeler,
Hiç korkma
Karada ölüm yok sana bugün

Leylekler daldı birden göğün acentasına
Gidip-gelme almak üzre Güneye hicret
Sen de gel diyorlar kanatlarıyla,
El sallıyorum ben de yattığım yerden
Leyleklere Leylim-Leylim
Diye diye

Güneşle karışık bir esinti geçiyor şakağımdan
Uzatıyorum elimi denizden yeni çıkmış senin serinliğine,
Göğsümün, karnımın, kasıklarımın, bacaklarımın
Tüyleri kamaşıyor sevinçten

Uyanıyoruz sonra
Dizine yatırıp beni çingene benlerimi sıkıyorsun
Gümüşlü zurnası dikiliyor havaya çeribaşının
Işıklar bir bahariye çiftetellisi çalıyor yüzümde

Hay allah
Yine tutuldum galiba
Derken bir aşk çocuğu doğuyor
Çırpınan denizin karnından
Bu şiir

Ağlarken gülüyor
Ve ağlıyor gülerek
Tuzlu damlalarıyla güneşin,
Sözcükler yanıp yanıp sönerken
Körpecik teninde
Uzaylardan aparttığım yıldız bitleriyle.


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

28 Eylül 2015 Pazartesi

Bir Enik İçin Çin Şiiri

Onbeş gündür hiç durmamacasına yağdı yağmur,
Doğdun doğalı demek ki
Zulmetten, rutubetten göz açamadın, arkadaşım...
Gökyüzü (OHH) kasvetli bulutlardan arındı gayrı,
Bak, anan kapmış ensenden usulca
Güneşe çıkarıyor seni,
Gün kavuştuğunda da yeniden alıp ağzına
Deminki duvar oyuğuna yatıracak...
Belleğin yok, biliyorum,
Yine de geçirdiğin bu deneyim
İlerdeki havlayışını yönlendirecek.
Dört ayağın da çukurda, kalıbı dinlendirinceye dek
Aydınlıklar ürüyecek, aydınlıklar üreteceksin
Gecenin karagoncaloslarına karşı...


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

Sisley'den

Avcuna kapamış çay fincanını
Sisler içinde şehir sıcacık
Açıktan geçen teknelerin fenerleriyle

Güvertesinde vapurun mor
Bir türkü sanar olmalı ki kendini
Kendi kendine okuyor

Ve bir çocuk yanında denize
Düşse kadar yalnız


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

Canhavliyle

Durduğum karlı yamaçtan yukarı
Deniz aldı başımı
Saçlarım sakallarımla ak
Yediyor beni karşıya
Ağamın yanına
Dragos'taki ağıla

Bir gemi geçiyor üstümden çocuk
Armasıyla güneşin

Canavliyle sıyrılıyorum sulardan
Dünyaya dünya gözüyle bakması son defa

Nasılmış göreyim diye


Can Yücel
Çok Bi Çocuk