Şiir, Sadece: Charles Baudelaire
Charles Baudelaire etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Charles Baudelaire etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Ocak 2016 Pazartesi

Sonsöz Tasarısı

Bir bilge gibi rahat, bir melunca sevimli,
.... dedim ki:
Seviyorum seni, tatlım, güzeller güzelim...
Nice bir kez...
Tutkusuz sefahatlerinle ruhsuz aşkların,
Sonsuzluk zevkin,
Ki her yerde, kötülükle bile, boy gösterir tez,

Bombalar, hançerler, yengiler ve şenliklerin,
İç karartan varoşlarınla
Dayalı döşeli konakların hep,
Bahçelerin, ah-vahlarla, dalaverelerle dolu,
Dua kusan tapınakların müzik halinde,
Çocuk mutsuzlukların, kocakarı oyunların çılgınca,
Bezginliklerin;

Ve şenlik fişeklerin, o sevinç püskürmeleri,
Dilsiz ve karanlık Gökyüzü'nü güldüren.

O kutsal kötülüğün ipekler içinde,
Ve saçtığı şatafatla kendinden geçen, tatlı,
Gülünecek erdemin, o mutsuz bakışıyla.

Kurtulmuş ilkelerin, piç edilmiş yasaların,
Çalımından geçilmez anıtların, sisler asılan,
Güneşten alev alev metal kubbelerin,
Tiyatro kraliçelerin, sesleriyle gönül çelen,
Alarm çanlarınla topların, sağır eden orkestra,
Büyülü kaldırımların, surlar gibi yükselen,

Küçük söylevcilerin, ki aşkı salık verirler
Çarpık abartılarıyla, ve kan dolu lağımların ki
Orenoklar gibi Cehennem'e boşanır gider,

Meleklerin, yeni soytarıların, üstleri eski püskü,

Altın, erguvan, safir giyimli melekler,
Sizler tanık olun görevimi tam yaptığıma
Yetkin bir kimyacı gibi, kutsal bir ruh gibi,

Her şeyin özünü çıkardım çünkü,

Sen çamurunu verdin, ben altın'a çevirdim onu.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri


* Baudelaire bu bitmemiş şiiri Kötülük Çiçekleri'nin 2. baskısına koymak için tasarlamıştı.

8 Ocak 2016 Cuma

Hüküm Giymiş Bir Kitap İçin Yazıt

Dertsiz okuyucu, çoban kadar rahat,
Az’la yetinen, açık yürekli insan,
İçkiye düşkün ve hüzün kokan,
Bu kederli kitabı fırlat, at.

Kendi söz sanatını kapmadınsa
Şeytan’dan, o kurnaz ihtiyardan,
At! bir şey anlayamazsın ondan,
Ya da inanırsın isterik olduğuma.

Ama, büyüye kaptırmadan kendini,
Gözün varsa uçuruma dalmayı bilen,
Oku beni, öğrenmek için sevmeyi beni,

Her şeye meraklı Ruh, acı çeken,
Ve gideceksin arayarak cennetini,
Acı bana!... Yoksa, lanetlerim seni!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

İçe Kapanış

Ey Acı’m, sakin ol, ve artık rahat dur.
Akşam olsun diyordun; bak, oldu işte :
Kimine gam getirip kimine huzur,
Kent bürünüyor karanlık bir örtüye.

Bu iğrenç ölümlüler kalabalığı,
Haz adlı zalim celladın kırbacıyla,
Dererken köle bayramında azabı,
Acı’m uzak dur onlardan ve gel bana,

Göğün balkonlarından bak ölü Yıllar
Günü geçmiş giysileriyle sarkıyorlar;
Keder yükseliyor gülerek sulardan;

Ölen Güneş uyukluyor bir kemerde,
Ve, bir kefen gibi Doğu’ya uzanan,
Sevgilim, yürüyen tatlı Gece’yi dinle.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Onuru Kırılan Ay

Ey atalarımızın gizlice tapındığı,
O mavi tepelerden, ışıl ışıl bir saray
İçinde, yıldızların hazla izlediği ay,
Yaşlı Cynthia’m benim, inimizin lambası,

Görüyor musun, rahat döşeğinde âşığın,
Uyurken ağzındaki körpe minelerini?
Başı düşmüş şairi, yazarken şiirini?
Çiftleşen engereği kuru otlar içinde?

Sarı kukuletanla, gizleyerek kendini,
Yine gidecek misin, akşamdan sabaha dek,
Köhne Endymion’la sevişmeye coşkuyla?

“ - Anneni görüyorum, yoksul çağın çocuğu,
Eğiyor zor bir ömrü, bak aynasına doğru,
Seni emziren göğsü kaplayarak alçıyla!”


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

7 Ocak 2016 Perşembe

Hüzünlü Bir Madrigal

I

Sen akıllıysan ne önemi var?
Güzel ol! hüzne dal! Bir gözden akan
Her damla yaş yüzü çekici kılar,
Irmağın doğaya katkısı kadar,
Fırtınadır çiçeklere taze kan.

Seni seviyorum en çok da neşe
Kırışık alnından uçtuğu zaman,
Yüreciğin bir korkuya düşünce;
Geçmişin pis bulutu yaşanan güne
Senin bugününe yayıldığı an.

Seni seviyorum iri gözünden
Akınca kan gibi sıcak gözyaşı;
Elimle beşiğini sallasam da ben,
Yüreğin giderek daralır, çöken
Bir insana benzer hırıldayışı.

İşte soluyorum, tanrısal hazzı!
Derin ve pek tatlı ilahi sen!
Göğsünün bütün hıçkırışları,
Sanıyorum kalbinin ışıltıları
İncilerdir gözlerinden dökülen!


II

Biliyorum kalbindir, dolup taşan,
Köksüz kalmış o eski sevdalarla,
Demir ocağı gibi, alev saçan,
Ve lanetlilerin boş gururundan
Saklıyorsun az da olsa bağrında;

Ne var ki, sevgilim, yansıtmadıkça
Böylesi bir Cehennem’i düşlerin,
Ve onun bitmeyen kâbusunu da,
Kılıç ile zehri tutup aklında,
Sevdalısı barutun ve demirin,

Ve kapıyı ancak korkuyla açan,
Açıklayan her yerde bir yıkımı,
Saat çaldığında kaskatı kalan,
Duyumsamış olmadıkça sen her an
Pis bir tiksintinin kuşatışını,

Diyemezsin bana, tutsak kraliçe
Sadece bir korkuyla seven beni,
Berbat gecenin dehşeti içinde
Çığlık çığlığa, diyemezsin işte :
“Kendime denk tuttum, ey Kral seni!”


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Buradan Çok Uzakta

İşte şuracıkta o kutsal hane,
İçinde o sürmeli kız, şahane,
Sessiz ve sakin, her dem aşna fişne,

Bir eliyle sallar yelpazesini,
Dirsek yastıkta, yeller memesini,
Dinler havuzların içli sesini:

Dorothee’nin o malum odası bu.
- Çok uzaklarda söyler meltem ve su
Onların şarkısını hıçkırarak
Bu arsızın gelsin diye uykusu.

Büyük özenle, tepeden tırnağa,
Nazik derisi ovuşturulmuş, bak,
Yatırılmış aselbente ve yağa.
Çiçek keyif saçar köşe bucağa.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Bir Putperestin Yakarışı

Ah! kısma alevini;
Pas tutan kalbim ısınsın!
Diva! supplicem exaudí!
Şehvet, işkencesidir ruhun!

Havaya sinen Tanrıça,
Yerin altındaki alev!
Tunç bir şarkıyı sana
Adayan gamlı ruhu sev.

Şehvet, kraliçem ol, sen!
Siren’in ten ve kadifeden
Oluşmuş maskesini al,

Veya ağır uykunu sal
Gizemli şaraba ilave et,
Şehvet, ey esnek hayalet!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

6 Ocak 2016 Çarşamba

İkaros'un Sitemleri

Fahişelerin dostu her zaman
Mutludur, karnı tok ve uyanık;
Bana gelince, kollarım kırık
Bulutları kucaklamaktan.

Şükürler olsun, göğün ucunda
Parlayan yıldızlar var, benzersiz,
Görmez hiçbir şey, gözlerim fersiz,
Güneşlerin anısı dışında.

Boşuna yardım et dedim uzaya
Bulmak için ortayı ve sonu;
Duyup kanadımın kırıldığını
Hangi ateşten gözün altında;

Ve güzelin aşkıyla yanarak,
Ulaşamam ben yüce bir şana
Adımı vererek bir uçuruma
İleride mezarım olacak.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

İsyancı

Gökten öfkeyle iner bir Melek kartal gibi,
İmansızın dolayıp eline saçlarını,
Ardından sarsarak der : “Unutma kaideyi!”
(İyilik Meleği’nim senin) İsterim bunu!

Bil ki sevmek gerekir, asla surat asmadan,
Yaramazı, şaşkını, çarpığı, zavallıyı,
Yayman için İsa’ya, ordan geçtiği zaman,
Merhametle dokunmuş kıvançlı bir halıyı.

Aşk da böyledir işte! Kalbim usanç duymadan,
Alev alesriyerek ve Tanrı aşkına yan;
Cazibesi bitmeyen tek gerçek şehvet budur! ”

Ve Melek, günahkârı döver, sevdiği kadar,
Dev yumrukları ile acıya acı katar;
Lanetlinin yanıtıysa “İstemiyorum!”dur.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Uyarıcı

Adına layık olan her insan
Kalbinde bir sarı Yılan taşır,
Sanki taht üzerinde oturan,
Derse ki: “İsterim!” cevap : “Hayır!”

Dalsın sabit gözlerine gözlerin
Dişi Satyr’lerin ve Nyks’lerin,
Diş der : “Düşün, bu senin görevin!”

Çocuk yap, fidan dik, kol kanat ger,
Dize parlat, mermere şekil ver,
Diş der : “Bu akşam ölmeyecek misin?”

Düşü, umudu ne olursa olsun,
Gönlünce bir an yaşamaz insan
Uyarısıyla karşılaşmadan
Bu dayanılması güç Yılanın.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

5 Ocak 2016 Salı

Gece Yarısını Sınamak

Saat, gece yarısını
Çaldı mı hep alay eder
Ve bize hatırlayın, der,
Nasıl geçirdiniz günü:
- Bir kader günü, bugün,
Ayın on üçü ve cuma,
Her şeyi bilmiş olsak da
Sürdük izini dinsizin.

İsa’nın, o Kusursuzun
Bizdik en çok küfredeni!
Tıpkı bir asalak gibi
Yanında koca Kârun’un,
Şeytanın önde gideni,
Sızmak için bu yabana,
Saldırdık bizi sayana,
Övdük tiksinti vereni:

Üzdük, bir cellat olarak
Haksız yere horlananı;
Sevdik biz Aptal olanı,
Boğa alınlı bularak;
Sarıldık sersem Madde’ye,
Bizim işimiz sofuluk
Kokuşmuşluğun o soluk
Işığı kutsansın diye.

Ardından, biz, boğmak için
Bir hazda baş dönmesini,
Mağrur Lyre rahibi gibi,
Sarhoşluğunu faninin
Bir şan sayıp göstermeyi,
Toktuk yedik, içtik her an!..
- Medet umup karanlıktan,
Söndürelim şu lambayı!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Kapak

Alev saçan iklimde veya beyaz güneşte,
Kara veya denizde, nerde olursa olsun,
İsa’nın hizmetkârı, Kythira yağcısı ve
Karanlık bir dilenci, şatafatlı bir Kârun,

Küçücük beyni ağır veya hızlı çalışan
Şehirli, köylü, yerli, yersiz-yurtsuz olsa da,
Her yerde bir gizemin hışmına uğrar insan,
Ve ancak titrek gözle bakar hep yukarıya.

Yukarıda, gök! onu boğan lahtin duvarı,
Gülünç bir operanın ışık saçan tavanı,
Kanlı toprağa basar orada her oyuncu;

Dinsizin dehşeti ve umudu münzevinin;
Gök! kapkara kapağı koca bir tencerenin
İçersine bütün bir insanlığın konduğu.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Boşluk

Pascal’ın bir boşluğu vardı, onunla gezen.
- Yazık! her şey uçurum, - eylem, arzu, düş ve söz!
Ve duyarım rüzgârın geçtiğini çoğu kez
Korku ile ayağa dikilmiş tüylerimden.

Orda, burda, her yerde, derinlik, kumsal, kum ve
Sessizlik, korkunç uzay, hep meraka yol açan...
Çizer türlü biçimde ha bire karabasan
Bilge parmağı ile Tanrı gecelerime.

Dev bir çukurmuş gibi korkutur beni uyku,
Belirsiz bir dehşetle dolu meçhul bir yol bu;
Bütün pencerelerde sadece sonsuzluk var,

Ve ruhum ki her zaman dertli baş dönmesinden,
Hiçliğin o duyarsız tavrına haset duyar.
- Ah! keşke bu dünyaya gelmemiş olsaydım ben!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

4 Ocak 2016 Pazartesi

Uccle'de Brüksel Yolu Üzerinde Keyifli Bir Meyhane

Her iskelet çılgın aşk size
Ayrıca, her iğrenç alamet,
Terbiye olsun diye şehvet,
(Oldu en basitinden omlet!)

Bu bilinmez levha önünde,
Yaşlı Firavun, ey Monselet!
Bendim sizi gören düşünde:
Mezarlık manzaralı Estaminet!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Bay Eugéne Fromentin'e Dostluktan Söz Eden Bir Yılışık Üzerine

Dedi bana, çok param var,
Pek korkarmış koleradan;
- Parasını çok kıt harcar,
Zevk duyarmış operadan;

- Çılgınca bağlı doğaya,
Bay Corot’yu tanıyormuş;
- Sahip değil arabaya,
Bu yüzden gün sayıyormuş;

-Tuğla ve mermer severmiş,
Siyahı, yaldızlı ahşabı;
- Fabrikasındaysa varmış
Ödüllü üç işçi başı;

- Yalnız Kuzey üstüne var,
Yirmi bin hisse senedi;
- Bulmuş ama, çok az miktar,
Oppenord kenar süsleri;

- Batmış (bu olmuş Luzarches’da!)
Eski püskü içersine,
Ve Patriarches Çarşısı’nda
Hamle katmış hamlesine;

- Yüz vermezmiş annesine,
Ve karısına; - inanmış
Ruhun ölümsüzlüğüne,
Niboyet okuyup kanmış!

- Fiziksel aşk eğilimli,
Roma’dayken, canı sıkkın,
Bir kadın, o da veremli,
Kurbanı olmuş sevdanın.

Ve tam üç buçuk saatte,
Bu zevzek, Tournai’den geldi,
Anlattı hayatını ve
Beynim üzüntüyle doldu.

Acımı söze dökerdim,
Ve sonu gelmezdi asla;
Kine boyun eğip derdim :
“Uyusaydım, hiç olmazsa!”

Arzu edip de gitmeyi,
Cesaret gösteremeyen,
Düşte kazıktaymış gibi,
Sürtüyordum kıçımı ben.

Bastogne denir umacıya;
Kaçıyordu bir afetten.
Ya kaçarım Gaskonya’ya,
Ya da suya atlarım ben,

Çok korktuğu o Paris’e,
Gün gelir dönersek şayet,
Yine çıkarsa önüme
Bu Tournai’de doğmuş afet.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Brüksel'deki Monnaie Tiyatrosu'nda Amina Boschetti'nin İlk Deneyimi Üzerine

Amina hoplar, - kaçar, - sonra uçar, gülümser,
Le Welche : “Bütün bunlar, bana göre, Hintçe” der;
“Orman perilerini hiç bilmem, tanımam da,
Zerzevat Dağı orman perilerinden başka.”

İncecik ayağı ve gülen gözleri ile
Amina döker dalga halinde düşünü; ve
Le Welche der : “Kaçın, bizlerden uzak durun!
Böyle hafif bir tavrı vallahi yok karımın.”

Leyleğe gülmeyi ve baykuşa şen olmayı,
Ve file dans etmeyi öğretmek isteyen, siz,
Muzaffer dizli peri, elbette bilmezsiniz,

Zarafet üzerine coşup Le Welche der : “Hurra!”
Tatlı Bakkhos doldursa da en iyi şarabı,
Gudubet cevap verir : “En çok sevdiğim bira!”


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

2 Ocak 2016 Cumartesi

Malabar'lı Bir Kadına

Ayakların ellerin kadar ince, ve kalçan
Çatlatır en hoş beyaz kadını kıskançlıktan;
Dalgın sanatçı için tatlıdır gövden senin;
Teninden de siyahtır o kadife gözlerin,
Tanrı yaratmış mavi, sıcacık ülkelerde,
Görevin efendinin çubuğunu yakmak ve
Şişelere soğuk su ile koku akıtmak,
Pis sivrisinekleri yataktan uzak tutmak,
Ve sabah, çınarlara şarkı söylettiği an,
Ananaslar ve muzlar satın almak pazardan.
Yalınayak gezersin dilediğin her yerde,
Yaşarsın alçak sesle o eski ezgilerde;
Lal rengi mantosuyla akşam indiği sıra,
Kendini bırakırsın usulcacık hasıra,
Dalgalanan düşlerin sinekkuşuyla dolu,
Her zaman, senin gibi, çiçekli, iyi huylu.

Bahtiyar çocuk, niçin, özlersin Fransa’yı,
Kalabalık ülkeyi, acının hep yıktığı,
Terk edip hayatını bir tayfa kollarına,
Ve hoşça kal diyerek küçük maymunlarına,
Yarı giyinik ince muslinlerinle sen,
Karların, doluların altında titriyorken,
Ağlarsın elbet eski, avare günlerine,
Şayet, sert bir korse, dar gelirse bedenine,
Mecbursan aş bulmaya içinde kirimizin,
Kokusunu satmaya garip letafetinin,
Dalgın göz seyrederken pis sisimiz içinde,
O dağınık düşleri hindistancevizinde!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Bedel

İnsan bedelini ödesin diye
Engin ve zengin iki toprak var,
Sürmeye, işlemeye gerek duyar
Onu aklın demir pulluğu, ile,

Ve küçücük birkaç gül büyütsün,
Birkaç tane başak devşirsin diye,
Gri alnının tuzlu yaşları ile
Sulaması gerekir onu her gün.

Biri Aşk, öbürü Sanat: iki toprak.
- Aklanma kararı için yargıçtan
O müthiş gün geldiği zaman
Mutlak adaletten oluşacak,

Ambarları göstermek gerekir ona
Ürünlerle ve çiçeklerle dolu,
Her birinin rengi ve şekli
Kazanır Meleklerin oy’unu.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Beklenmedik

Harpagon bakarak can çekişen babasına,
Söylenir rengi uçmuş o dudaklar önünde:
“Bizim eski tahtamız yok tavan arasında,
Sanırım, yeterince?”

Celimene kuğurup der : “Ben iyi kalpliyim. Ve
Doğal olarak, Tanrı güzel yaratmış beni.”
- Onun kalbi! Taş bir kalp, pişmiş sonsuz alevde,
İsli bir jambon gibi!

Kendini bir meşale sanıp tüten gazteci,
Boğduğu fakire der, karanlıklar içinde:
Onu sen nerde gördün, Güzel’e can vereni,
Kutsal kurtaran nerde?”

Herkesten daha iyi tanırım zevk ehlini,
Ki esner gece gündüz, içini çeker, ağlar,
Tekrarlar budalaca : “Olacağım erdemli,
Hem bir saate kadar!”

Saat, alçak sesle der : “Çok oldu bu pis şeytan!
Boşunadır uyarmam irin tutmuş bedeni.
İnsan kördür, sağır ve duvar gibi kırılgan
Böceğin kemirdiği!”

Derken, Biri görünür, herkesin reddettiği,
Alaycı ve mağrur, der : “Kudas’ım sırasında
Yaşadınız neşeyle belki Kara Âyin’i,
Müminler arasında?

Hepiniz bir tapınak kurdu bana kalbinde;
Gizlice öpmüştünüz cılkı çıkmış kıçımı!
O kocaman ve çirkin, muzaffer gülüşüyle
Tanıyınız Şeytan’ı!

Şaşırtan riyakârlar, marifet sayın bari,
Ustayla alay edip onu dolandırmayı,
Ödülü hak sayarak hem Cennet’e gitmeyi,
Hem de zengin olmayı?

Kurbanını pusuda beklemekten sıkılan
Avcıya emeğini öder her av hayvanı.
Sizi götüreceğim o kitle arasından,
Kara kıvanç dostları,

Kaya, taş ve toprağın kitlesi arasından,
Yığınlar arasından, içi size ait kül,
Benden büyük saraya, oluşmuş tek kayadan,
Yumuşak taştan değil;

Zira o evrensel bir Günahla oldu, bilin,
İçinde benim acım, şanım ve gururum var!”
- O sırada, bir Melek yukarsında evrenin,
Zafer borusu çalar,

Kalp der : “Senin kamçına, şükredip duruyorum,
Tanrım! verdiğin acı, kutlu olsun, ey Peder,
Boş bir oyuncak değil senin elinde ruhum,
Hep insafım bekler.”

Yükselir öylesine hoş bir borazan sesi,
Kutsal bağ bozumunun tören akşamlarından,
Süzülür içlerine, kendinden geçer gibi
Övgülerle şakıyan.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

1 Ocak 2016 Cuma

Ses

En çok kütüphaneye yaslanırdı beşiğim,
Acınacak Babil, ki roman, hikâye, bilim,
Her şey, Latin külü ve Yunan tozu orda var.
Boyum yüksek o zaman kitap forması kadar.
İki ses konuşurdu. Biri, kurnaz, kararlı,
Derdi ki: “Bu Dünya bir çörek, tatlı mı tatlı;
Güçlüyüm (ve sınırsız olur o zaman zevkin!)
Sana o kadar büyük bir iştah vermek için.”
Öbürü: “Gel! haydi! gel, düşlerde yolculuğa,
Mümkünün ötesine, bilinmeyen diyara!”
Ve şakırdı kumsalın haşin rüzgârı gibi,
Uğuldayan hayalet, kimsenin bilmediği,
Kulakları okşayan, sarsan aynı zamanda,
Cevap vermiştim sana : “Evet, hoş ses!” O anda
Oluşuverdi, yazık! bu benim yaram denen
Ve bir de kara yazgım. Dekoru ardındayken
Sınırsız varoluşun, uçurumun dibinde,
Açık seçik görürüm o garip dünyaları,
Bendeniz önseziyle esriyip duran kurban,
Sürürüm yılanları, kunduramı ısıran.

İşte o andan beri, ki peygamberler gibi,
Yürekten seviyorum ben çölü ve denizi;
Bayramlarda ağlıyor, yaslarda gülüyorum,
Ve en acı şarapta nefis tat buluyorum;
Yaşanmış olay için yalan derim çok kere,
Düşerim çukurlara, bakıyorken göklere.
Bir ses avutur ve der : “Düşlerine sahip çık;
Delideki güzel düş, akıllıda yok artık!”


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri