Şiir, Sadece: 2008-02-24

1 Mart 2008 Cumartesi

Çiftesöz

Heybeli'de bir kahvede
Masadan masaya bir ses:
- Hangi vapurla geldin?
- Sana ne!
- "Sana ne" diye vapur yok ki!


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

Yunani Bir Sone

Dün birden cehenneme döndü cehennem
Persofone yeryüzüne göçtüğünden,
Sonbaharla dönsün de bak göreceksin
Hades nasıl cennet olacak yeniden!


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

29 Şubat 2008 Cuma

Mesafeli

Orhan Veli'ye


Nerden geliyor acep
Bu benim garip garipliğim?

Evden uzaklaştıkça değil
Ne de uzağında evin
Eve yakınlaştık yakınlaştıkça
Artıyor eve hasretim


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

28 Şubat 2008 Perşembe

Aynanın Kaşısında

Bunca çeşit dudaktan
Başka bir dudak daha oldun,
Aferin bana kadın!


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

27 Şubat 2008 Çarşamba

Orhan Veli'nin Kulağıyla

Kuzguncuğun orda Fethipaşa korusunda
İstanbulu dinliyorum gözlerim kapalı...
Taa Eminönünden, Yeni Caminin dibine dibine
O ihtiyar, o ayyaş Karaköy Köprüsü yerine
Kurulacak asri, ama üzümsüz o asma oto-köprü için
Demir Kazıklar çakan şahmerdanın gürültüsü geliyor
Güm! Güm! Güm!
İstanbulu özlüyorum
Gözlerim kapalı...


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

26 Şubat 2008 Salı

Yazdan Kalma

Zeyyat Selimoğlu'na


Düşeyazdım o izbede acımdan
- Yoksa hiç çıkmasa mıydım dışarı? -
Kamaşmayla cazgır kapının kasası
Karşımda Kürekçi-Bahri sokağı!
Yazdan kalma bir gün derler a
Aynen o tertip bizim eşik,
Yazcıların giderken allaha emanet ettiği
Kimi vahşet, kimi tekir, kimi kör
Bir ordu kedi
Devirmişler çöp tenekesini
Şölen üstüne gelmişim ben de,

Yalnız,
İlerdeki elektrik direğinin dibinde
Günebakancasına
Bir sarman yatıyor teklifsiz,
Yaz boyunca, Kablo'nun orda
Sabahın onundan ikindiyin beşe
Adamış bedenini Tanrıça Ra'ya
Ateşin bir hatun vardı ya
Onun için farketmiyor anlaşılan
Yaz güneşiymiş, kış güneşiymiş...

- Yoksa hiç girmese miydim içeri? -


Can Yücel
Çok Bi Çocuk

25 Şubat 2008 Pazartesi

Hoşamedi

Karanlığın tavşanı ışık
Allah tarafından kovalanan
Usanmış artık
Nur içinde yatmak istiyor
Akşam oluyor demek ki

Kim çaldıysa çalmış yeryüzünün yüzüne
Kırıklarını o güzelim çiçek dürbününün
Topladım toplayacağım derken
Parça parça oluyor çılgın martılar...
Tam o manzara işte!

Ve çelik yaylı bir somya deniz
Kendi kendinin üstüne gerilmiş

Bir korku çalındı kulağıma kordondan
Bir tuluat insanlığı
Hayırsız sırtlarıyla bişeye bakıyorlar

Serilmiş taşların üstüne
Buz gibi bir Düşistan
Ayıp bacağında bir buluğcin
Üstünde bir mavi rüzgarlık
Şakağında bir ekimoz

Kumralmış diyorlar Alamanya'dan
Kesin dönüş yapmış bir hafta önce
Büyük Ada'nın (elbet küçüğünde) otururmuş ailesi
Bir söylentidir gidiyor
Geliyorlar işte böyle saatlerde
İçeriden ve dışarıdan geliyorlar
Kimisi böyle ölü
Kimi dipdiri
Dışardan ve içerden geliyorlar
Umudumuzun çocukları


Can Yücel
Çok Bi Çocuk