Şiir, Sadece: 17. yüzyıl halk şiiri
17. yüzyıl halk şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
17. yüzyıl halk şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Hey Ağalar Zaman Azdı

Hey ağalar zaman azdı
Düşmüşe il üşer oldu
Küllükte sürünen eşek
Cins atla yarışır oldu

Palas üstünde yatmıyan
Bıyığ'na pala batmıyan
Porsuk ardından yetmiyen
Ceylana ulaşır oldu

Evlerinin önü tazı
Yazılır turnası kazı
Yaşına yetmedik kuzu
Koç ile vuruşur oldu

Gevheri der işle hata
Katırlar baskındır ata
Olur olmaz maslahata
Çocuklar karışır oldu


Gevheri

Badı Saba Sevdiğime Gidersin

Bad-ı saba sevdiğime gidersen
Ol güneş yüzlüye var selam söyle
Sevap kazanırsın hizmet edersen
Aman karşısında dur selam eyle

Ardımdaki karlı dağlar diyesin
Çeşmim yaşı her dem çağlar diyesin
Derunden ah edip ağlar diyesin
Benimçün hatırın sor selam eyle

Selamımı dünden düne değşirme
Varıp bir nadan eline düşürme
Gül cemalin görüp kendin şaşırma
Aklını başına der selam eyle

Gevheri bir name verdi bad ile
Gönderdi elinden sana dad ile
Lutfeylesin konuşmasın yad ile
Kamil olsun onur gör selam eyle


Gevheri

Ala Gözlü Nazlı Dilber

Ala gözlü nazlı dilber
Seni kandan sakınırım
Kandan değil hey efendim
Seni candan sakınırım

O yana bu yana bakma
Beni ateşlere yakma
Elini koynuna sokma
Seni senden sakınırım

Gevheri der ben bir merdim
Yüreğimden çıkmaz derdim
Sen bir kuzu ben bir kurdum
Seni benden sakınırım


Gevheri

Ey Peri Cihana Sen Gibi Dilber

Ey peri cihana sen gibi dilber
Ne geldi ne gelir ne gelse gerek
La'lin gibi Lokman tiryak-ı ekber
Ne buldu ne bulur ne bulsa gerek

Cefaya başladı kadd-i mevzunum
Ta arşa dek çıktı ah-ı derunum
Böyle giderse bu çeşm-i pürhunum
Ne güldü ne güler ne gülse gerek

Ey alem-i hüsnün sahip-kıranı
Öldür kelp rakibi verme emanı
Öldürmezsen kendi elinle anı
Ne öldü ne ölür ne ölse gerek

Bunca dem akarken gözümden yaşlar
Vaad etmiş iken silmeğe dilber
Ahdine durmadı ol peri-peyker
Ne sildi ne siler ne silse gerek

Gevheri güzeller gitti yabana
Lale gibi çıktı ol mah meydana
Bu cihana benim gibi merdane
Ne geldi ne gelir ne gelse gerek


Gevheri

Sözün Bilmez Bazı Nadan Elinden

Sözün bilmez bazı nadan elinden
Edep ağlar erkan ağlar yol ağlar
Bülbülün feryadı gonca gülünden
Gülşen ağlar bülbül ağlar gül ağlar

Eyiye hizmet et olasın eyi
Öter defler gibi sinemin neyi
Bu çarhın elinden el'aman deyi
Geda ağlar sultan ağlar kul ağlar

Her kaçan cuşedip çağlasa seller
Açılır laleler sümbüller güller
Davulbaz çalınır çalkanır göller
Şahin ağlar turna ağlar tel ağlar

Kamil olanların bellidir yeri
Yoluna koyarlar can ile seri
Hakkın didarını görelden beri
Gökler ağlar derya ağlar sel ağlar

Gevheri der sazın hem sözün üstüne
Armağan eyle gel canını dosta
Kimi abdal olmuş girmiştir posta
Aba ağlar hırka ağlar çul ağlar


Gevheri

Garip Turna Bizi Senden Sorana

Garip turna bizi senden sorana
Şimdi bir yavruya kuldur diyesin
Aşkın zincirini takmış boynuna
Devr içinde Mecnun oldur diyesin

Gece gündüz ağlar hiç bir dem gülmez
Unutmuş eşini dostunu bilmez
Sevmiş bir güzeli artık vazgelmez
Aşık olmak müşkül haldir diyesin

Terkeylemiş eşi ile dostunu
Abdal olmuş eğne almış postunu
Gelen geçen çiğner oldu üstünü
Ayaklar altında yoldur diyesin

A zalim engeller yolumu bağlar
Yarimin hasreti ciğerim dağlar
Ab-ı revan olmuş durmayıp çağlar
Şol akan yaşları seldir diyesin

Gevheri der bilmem ben ne olduğum
Gurbet illerinde durup kaldığım
Aceplemem beyim şimdi solduğum
Bülbülün mekanı güldür diyesin


Gevheri

Kurtulmam Üç Nesnenin Elinde

Kurtulamam üç nesnenin elinden
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Üçü bilmez birbirinin halinden
Biri firkat biri gurbet biri aşk

Aşktır beni sevda ile söyleten
Firkattir cevr ile sinem dağlayan
Gurbettir gözümden kanlar akıtan
Biri firkat biri gurbet biri aşk

Bahri gibi ummanları yüzdüren
Mecnun gibi sahraları gezdiren
Ferhad gibi dağlar başın kazdıran
Biri firkat biri gurbet biri aşk

Ben bilirim benim aklım şaşıran
Beni sevdiğimden cüda düşüren
Muhabbet deryasın baştan aşıran
Biri firkat biri gurbet biri aşk

Gevheri der dersim aldım hocadan
Okuyup hatmettim kara heceden
Koç yiğidi pir eyledin kocadan
Biri firkat biri gurbet biri aşk


Gevheri

Behey Dilber Sana Gönül Vereli

Behey dilber sana gönül vereli
Bana hasm olmadık kullar mı kaldı
Dasitan eyledin illere beni
Halim söylemedik diller mi kaldı

Ferhad gibi yol eyledik dağları
Hangi yar güldürmüş ağlayanları
Şimdi viran oldu dostun bağları
Yad eller değmedik güller mi kaldı

Böyle dilber gelmemiştir devrana
Şimdiki hublara yoktur bahane
Bir rüzgar musallat oldu cihana
Meyvesin dökmedik dallar mı kaldı

Gel gönül bu dertten olalım ari
Görelim sonunda ne kılar Bari
Gevheri der ben de ederim zari
Başıma gelmedik haller mi kaldı


Gevheri

Bizden Selam Olsun Gül Yüzlü Yare

Bizden selam olsun gül yüzlü yare
Salınıp sevdiğim bağlara gelsin
Severim dilberi elde ne çare
Yürekte eriyen dağlara gelsin

Sevda derler bir acayip dengim var
Güzeller giyecek şali rengim var
Bugün benim adüvlerle cengim var
Kılıçlar bilensin zağlara gelsin

Ne kadar cevr etse şikayet etmem
Öperim koçarım hiyanet etmem
Canım sende iken feragat etmem
İsterse gerdanım ağlara gelsin

Gevheri bağlamış bir özge eda
Elinde tesbihi dilinde Hüda
Dellal-i muhabbet eylemiş nida
Mecnunum olanlar dağlara gelsin


Gevheri

Şunda Bir Dilbere Gönül Düşürdüm

Şunda bir dilbere gönül düşürdüm
Yanakları benzer nar tanesine
Divanesi olup aklım şaşırdım
Asılaydım zülfün her tanesine

Yari görsem aklım olur serseri
Sırma gümüşüne benzer her yeri
Dünyaya getiren şöyle dilberi
Aferin doğuran mert anesine

Halim arzetmeye tenhayı bulsam
Devletli kendime bir çare bulsam
Ol kiraz dudağın ağzıma alsam
Bek tutup sarılsam gerdanesine

Gevheri der aşk katarın yederken
Gördüm sevdiğimi seyran ederken
Güzeller şahının medhin ederken
Nazar kıl döktüğüm ter tanesine


Gevheri

Görüp Beni Ne Çatarsın Kaşını

Görüp beni ne çatarsın kaşını
Bileyim sevdiğim elemin nedir
Çeşmi giryanından akan yaşını
Sileyim sevdiğim elemin nedir

Girm'efendim aşıkların kanına
Varma kafir rakiplerin yanına
Hasretinle her dem aşk ummanına
Dalayım sevdiğim elemin nedir

Akıp çeşmimin yaşı döndü sele
Tiği gamzen dertli sinemiz dele
Ağladıkça ağlayup güldükçe güle
Bileyim sevdiğim elemin nedir

Gedayi komadı sözünde noksan
Derdimend aşıkın haline baksan
Dilersen yolunda hak ile yeksan
Olayım sevdiğim elemin nedir


Gedayi

Deli Gönül Melul Olma

Deli gönül melul olma
Giden maral gelir bir gün
Kendine gel helak bulma
Ko yıl tamam olur bir gün

Sinem oldu hezar pare
Bulunmaz derdime çare
Name yaz gönder ol yare
Merhamete gelir bir gün

Bu sözlerin manası ne
Aferin merdanesine
Derdimendin hanesine
Teferrüce gelir bir gün

Rakibin gönlü gümanda
Sevdam var kaşı kemanda
Geda'ya yakın zamanda
Meram içre gelir bir gün


Gedayi

28 Haziran 2011 Salı

Haktan Bize Haber Verdi Erenler

Hak'tan bize haber verdi erenler
Gönülde iste bul Hakk'ı dediler
Hakk'ın cemalini ıyan görenler
Gönülde iste bul Hakk'ı dediler

Gönül imiş çünkü Hakk'ın durağı
Anda yanar imiş zatın çerağı
Ede aşkını hem Hakk'ın yarağı
Gönülde iste bul Hakk'ı dediler

Maksut olan bu alemde insandır
İnsan dedikleri gönülde candır
Can değildir hakıykat-i canandır
Gönülde iste bul Hakk'ı dediler

Bir noktadır yerden göğe bu alem
Sıfattır ol zatıdır can-ı adem
Nafahtü'den geldi bize gelen dem
Gönülde iste bul Hakk'ı dediler

Gönül ili Hakk'ın gizli ilidir
Andan haber bilen gerçek velidir
Gaybi Hakk'ın yolu gönül yoludur
Gönülde iste bul Hakk'ı dediler


Gaybı Sunullah

Gönül Gitti Elimden

Gönül gitti elimden
Ele giresi değil
Hallaak ile bir oldu
Artık ölesi değil

Ol bir ile bir olan
Cümle aleme dolan
Böyle sultanlık buları
Kulluk kılası değil

Erişmeyen vahdete
Vahdetteki izzete
Girse bile cennete
Lezzet bulası değil

Can iline girmeyen
Hak varını bulmayan
Bu surette gülmeyen
Sonra gülesi değil

İkiliğin silmeyen
Hakk'ı canda bulmayan
Gaybı kendin bilmeyen
Rabbin bilesi değil


Gaybı Sunullah

Taç Marifet Tacıdır

Taç marifet tacıdır
Sanma gayrı taç ola
Taklid ile tok olan
Hakıykatte aç ola

Düşe düşüp aldanma
Kendin hayrete salma
Hak'tan gayrı ne vardır
Tabire muhtac ola

Sana alem görünen
Hakıykatte Allah'tır
Allah birdir vallahi
Sanma ki birkaç ola

Bir ağaçtır bu alem
Meyvesi olmuş adem
Maksud olan meyvedir
Sanma ki ağaç ola

Bu adem meyvesinin
Çekirdeği sözündür
Sözsüz bu adem, alem
Bir anda tarac ola

Bu sözlerin meali
Kişi kendin bilmektir
Kendi kendin bilene
Hakıykat mirac ola

Hak denilen özündür
Özündeki sözündür
Gaybı özün bilene
Rububiyet tac ola


Gaybı Sunullah

Dedim Ay Kız Ne Güzelsin

Dedim ay kız ne güzelsin
Dedi dersim hecelenmiş
Dedim sensin dan yıldızı
Dedi hayli yücelenmiş

Dedim dilber bu ne haldir
Dedi ebruların yaydır
Dedim bedirlenmiş aydır
Dedi onbeş gecelenmiş

Dedim dilber yüzün mahı
Selvi'sin güzeller şahı
Dedim unutma Emrah'ı
Dedi neylim kocalanmış


Ercişli Emrah

Ben Bir Garip Seyyah Olsam

Ben bir garip seyyah olsam
Gezsem karayı karayı
Yitirdim nazlı yarimi
Bulsam arayı arayı

Irak yollar yakın olsa
Her güzelde hakkım olsa
Dostum Lokman hekim olsa
Sarsam yarayı yarayı

Yari düşürsem ardıma
Bir ateş düştü yurduma
Benim unulmaz derdime
Bulsam çareyi çareyi

Emrah'ım da okur yazar
Hak kalemin de kimler bozar
Ayna almış perçem düzer
Zülfün tarayı tarayı


Ercişli Emrah

Çark Devrildi Dolap Döndü

Çark devrildi dolap döndü
Ahir zamana düşüptür
Ay yerinde gün yerinde
Küfran salına düşüptür

Yerindedir gece gündüz
Örgülü terazi yıldız
Bir hanhara gidelim biz
Yollar dumana düşüptür

Yağmur yağar biter otlar
Mevç gelür dürlü nimetler
Yar ile danışır yadlar
Har gülüstana düşüptür

Bülbülün zarı figanı
Doldurur iki cihanı
Şu dünyanın sonu fani
Kavli yalana düşüptür

Dedemoğlu der hasretten
Yandı yüreğim gayretten
Umarım ki inayetten
Şah-ı Merdana düşüptür


Dedemoğlu

Evvel Bahar Yaz Ayları Gelende

Evvel bahar yaz ayları gelende
Akar boz bulanık seli Bingöl'ün
Katar katar olmuş ağca mayalar
Çıkar yaylalara ili Bingöl'ün

Bir zamanda bu dağları gezmeli
Her güzelin bir ismini yazmalı
Topuğu halhallı burnu hızmalı
Seyran ider nevcivanı Bingöl'ün

Yiğid olan dolü bade içmeli
İçüp güzellerin seyrin itmeli
Herkes sevdiğini alıp gitmeli
Yiğitlere kala yeri Bingöl'ün

Etem Bey otağın kurmuş geriden
İster tutyalara hüküm yürüden
Davudoğlu haber almış periden
Dersem menevşesin Bingöl'ün


Davudoğlu

Padişahım Cezayir'in

Padişahım Cezayir'in
Yarar arslan yatağıdır
Zaviyesidir Resulün
Gerçek erler otağıdır

Coşar derya eser badı
Kılınç ile arar yadı
Sedd-i İslam'dır bir adı
Akdenizin bucağıdır

Allah olsun kıyl ü kalin
Lütfu çoktur bi-zevalin
Cezayir yedi kralın
Daim başı nacağıdır

Cezayir'in kahramanı
Kafire vermez amanı
Severler Al-i Osmanı
Hacı Bektaş koçağıdır

Mekpanıdır gerçek erin
Hak yoluna verir serin
Benli Ali şehitlerin
Bağ-ı Cennet durağıdır


Benli Ali