Şiir, Sadece: 17. yüzyıl halk şiiri
17. yüzyıl halk şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
17. yüzyıl halk şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Haziran 2011 Salı

Salınıp Seyran Yerine

Salınıp seyran yerine
Çıkan dilber kiminsin sen
Siyah zülfün mah yüzüne
Döken dilber kiminsin sen

Baktım gözüne kaşına
Benzettim hüma kuşuna
Beni hicran ateşine
Yakan dilber kiminsin sen

Payine yüz süren kullar
Demadem medhin ederler
Al yanak üstüne güller
Takan dilber kiminsin sen

Seyrana gider bostana
Bülbül konar gülistana
Bize mestane mestane
Bakan dilber kiminsin sen

Aşık Ömer seyre varma
Varıp divanına durma
Ela göze siyah sürme
Çeken dilber kiminsin sen


Aşık Ömer

Şu Karşıdan Gelen Dilber

Şu karşıdan gelen dilber
Boyu selvi dala benzer
Yanında bir kızla bile
Gonca açmış güle benzer

Gelinin gözleri bende
Kız cefalar etmez dosta
Gelin şerbet gibi tasta
Kız tabakta bala benzer

Gelin kıza bulur suçu
Kızın geline yeter gücü
Gelinin ibrişim saçı
Kızın sırma tele benzer

Gelin der adım Huri
Kız da meleklerin biri
Gelin al çiçekli koru
Kız bahçede güle benzer

Taşlar olsun yapınızda
Misk ü anber kokunuzda
Aşık Ömer kapınızda
Bir azatsız kula benzer


Aşık Ömer

15 Haziran 2011 Çarşamba

Dedim Dilber Yanakların Kızarmış

Dedim dilber yanakların kızarmış
Dedi çiçek taktık gül yarasıdır
Dedim tane tane olmuş benlerin
Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır

Dedim dilber sana yazıldı kanım
Dedi niçin dersin benim sultanım
Dedim kimler sarmış ince miyanın
Dedi kendin sardın kol yarasıdır

Dedim bu Ömer'in aklını aldın
Dedi sevdiğine pişman mı oldun
Dedim dilber niçin sararıp soldun
Dedi hep çektiğim dil yarasıdır


Aşık Ömer

Gel Dilberim Kan Eyleme

Gel dilberim kan eyleme
Seni kandan sakınırım
Doğan aydan esen yelden
Seni gülden sakınırım

Tabibim hışm ile bakma
Ben kulun odlara yakma
Yanağına güller takma
Seni gülden sakınırım

Halden bilir haldaşım var
Yola gider yoldaşım var
Üç yaşında kardaşım var
Seni ondan sakınırım

Ömer'im der ben de geldim
Tazelendi eski derdim
Sen bir kuzu ben bir kurdum
Seni benden sakınırım


Aşık Ömer

Gam Yükleri İle Yükümüz Tuttuk

Gam yükleri ile yükümüz tuttuk
Hicran katarının kervanıyız biz
Feleğin ağusun aşında bulduk
Mihnet tekkesinin mihmanıyız biz

Hakikat yolunu tutmuş gideriz
Kemlik edenlere iy'lik ederiz
Hazret-i Hüda'nın emrin tutarız
Rah-ı hakikatın rehvanıyız biz

Ey Ömer aşk ile irfan yoluyuz
Serv-i tubaların servi dalıyız
Bizi sevenlerin biz de kuluyuz
Sevmiyenin şah ü hakanıyız biz


Aşık Ömer

Kurulalı Neler Çekmiş

Kurulalı neler çekmiş
Yalan dünyaya sorsana
Nice bin türlü kan etmiş
Akan deryaya sorsana

Bilinmez ne acep aldır
Gönül sarhoş bir misaldir
Aşıklık ne müşkül haldir
Çeken şeydaya sorsana

Bu derdin çaresin bilmem
Akar çeşmim yaşın silmem
Olaydın yar ile bir dem
Çekip tenhaya sorsana

Kelamı naz ile söyler
Garip gönlüm alıp n'eyler
Niçin cevr ü cefa eyler
Melek simaya sorsana

Cihanda bulmadım bir yar
Ruz u şeb ederim efkar
Der ki Ömer cümlemiz var
Eden Mevlaya sorsana


Aşık Ömer

Dinle Gönül Bülbülünün Zarını

Dinle gönül bülbülünün zarını
Bir gül ister ruhsarının alından
Gel söyündür yüreğinin narını
Bir şerbet ver leblerinin balından

Ahımın tütünü arşa dikeldi
Gözüm yaşı denizlere döküldü
Kalmadı takatım belim büküldü
Düberin cevrinden halkın dilinden

Muhabbet şarabı içilmez oldu
Dost ile düşmanım seçilmez oldu
Halkın arasından geçilmez oldu
Aşık ile maşuk kıyl ü kalinden

Der ki Aşık kimin medhin edersin
Hercai yari bir nice seversin
Derde bir deva yok kime söylersin
Kerem gelmez asla o yar elinden


Aşık

A Bülbülüm Garip Garip

A bülbülüm garip garip
Ötme beni ağlatırsın
Varıp yadlar arasında
Yatma beni ağlatırsın

Bübül gibi zardır işim
Akıttım çeşmimin yaşın
Hışımlanıp hilal kaşın
Çatma beni ağlatırsın

Aşık olan n'eyler malı
Ağlamaktır anın karı
Sevdiğim karşımdan bari
Gitme beni ağlatırsın

Der ki Aşık sana kuldur
Ezelden bildiğin haldir
Ya azat eyle ya öldür
Satma beni ağlatırsın


Aşık

1 Mayıs 2011 Pazar

Yine Divaneye Döndürdü Beni

Yine divaneye döndürdü beni
O zalım aklımı aldı da gitti
Gamzelerin oktur gözlerin huni
Bu dertli sinemi deldi de gitti

Nice bir yanayım bağrın taş mıdır
Hiç demez ki gönülcüğün hoş mudur
Bilemedim hayal midir düş müdür
Doyamadım dostum geldi de gitti

Dedim cevr eyleme dostum el'aman
A zalim yok mudur göğsünde iman
Şöyle hercaidir ol ebru keman
Bendesin ferdaya saldı da gitti

Afitaba benzer ol mah yüzleri
Aşıkı öldürür ela gözleri
Aklım aldı yarin şirin sözleri
Gül gibi yüzüme güldü de gitti

Vefa gelmez Aşık ol perizaddan
Ciğer kebab oldu hicr ile oddan
Yanımda dururken ol çeşm-i fettan
Bilemem nereye n'oldu da gitti


Aşık

Ulu Ulu Kervan Geçmiş

Ulu ulu kervan geçmiş
Yollar gibi inilerim
Karlı karlı dağlar aşan
Seller gibi inilerim

Yücesinden er haykırmaz
Sığın geyiği böğürmez
Kuş uçmaz kulan yüğürmez
Dağlar gibi inilerim

Canım karılığa düşmüş
Kaynadı ciğerim taşmış
Hocasından ayrı düşmüş
Kullar gibi inilerim

Hayalin benden dolundu
Ah ile bağrım delindi
İçinden beyi alındı
İller gibi inilerim

Yapıdan düşmüş bozulmuş
Top tüfek vurmuş ezilmiş
Kil'selerde haç yazılmış
Taşlar gibi inilerim

Miskin Aşık bilmez n'ider
Evliya gayretin güder
Subha değin tesbih eder
Diller gibi inilerim


Aşık

Şu Karşıdan Bin Naz İle

Şu karşıdan bin naz ile
Gelen dilbere aşk olsun
Lütf edüp hatırım ala
Alan dilbere aşk olsun

Görücek kaşı hilali
Kimsenin kalmaz mecali
Şakıyup bülbül misali
Gülen dilbere aşk olsun

Emanet Barı Huda'ya
Kulak ver dinle sadaya
Tenhaca bizim odaya
Gelen dilbere aşk olsun

Tel tel etmiş zülüf bendin
Teslim etse nolur kendin
Bu Aşık'ın derdimendin
Bilen dilbere aşk olsun


Aşık

Be Güzel Senin Derdinden

Be güzel senin derdinden
Dünü gün gezer ağlarım
Ah eyleyip neyleyüben
Göz yaşı döker ağlarım

Çağırırım Gani deyi
Unutmasın beni deyi
Kimi görsem seni deyi
Yüzüne bakar ağlarım

Dostum bana zahm urandır
Gözümün yaşı barandır
Kaygulu gönlüm virandır
Dünü gün yanar ağlarım

İnayet kıl bana hanım
Kurban olsun sana canım
Mahşer gününde kefenim
Boynuma takar ağlarım

Aşık'ım uğradım derde
Düştüm bu söyünmez oda
Hak kadı olduğu yerde
Sinimden çıkar ağlarım


Aşık

27 Mart 2009 Cuma

Çünkü Yandı Aşk Odu Kül Olmaktır Muradım

Çünkü yandı aşk odu kül olmaktır muradım
Düşüp ayak altına yol olmaktır muradım

İşbu kesretten geçip vahdet iline uçup
La-mekana yol açıp çöl olmaktır muradım

Sa'y ile duruşunca yar ile görüşünce
Ummane erişince göl olmaktır muradım

Bakmam nefsin alına aldanmam akvaline
Gülzar-ı aşk dalına gül olmaktır muradım

Himmeti'ye sorana dost yoluna varana
Hak'tan haber verene kul olmaktır muradım


Kul Himmet

Uyan Be Hey Gaafil Habı Gafletten

Uyan be hey gaafil hab-ı gafletten
Ömrün geldi geçti haberin var mı
Bir haber aldın mı sırr-ı vahdetten
Murg-ı canın uçtu haberin var mı

Bu dar-ı rıhlettir bunda kalınmaz
Hem sonu fenadır murad alınmaz
Kafile kalkıcak geri dönülmez
Kervanbaşı göçtü haberin var mı

Azığın var mıdır yola gitmeğe
Döşeğin hazır mı varıp yatmağa
Ejderler gibi dem çekip yutmağa
Yerler ağzın açtı haberin var mı

Ma'sıyet yükünü aldın boynuna
Hiç ölüm korkusu gelmez aynına
Felek birkaç arşın bezi eğnine
Yakasız don biçti haberin var mı

Derviş Himmet senden evvel gelenler
Kimisi kul kimi sultan olanlar
Dünya benim mülküm deyip yelenler
Ecel canım içti haberin var mı


Kul Himmet

Gönül Kuşu Eski Yuvadan Uçtu

Gönül kuşu eski yuvadan uçtu
Giden gelsin bizimle dost iline
Katerler bağlandı kafile göçtü
Giden gelsin bizimle dost iline

Aşk eseri olan karar bağlamaz
Yüreğinde derd olmayan ağlamaz
Bizi bu yerlerde kimse eğlemez
Giden gelsin bizimle aşk iline

Bir garibim adım sanım anılmaz
Yüreğimde yaram vardır onulmaz
Aşk deryası cuş eyledi yenilmez
Giden gelsin bizimle aşk iline

Leyl-ü nehar akar çeşmimin yaşı
Dost yoluna koyup can ile başı
Aşk ile geçelim dağ ile taşı
Giden gelsin bizimle aşk iline

Derviş Himmet aydır onu bilenler
Medhin okur anda varıp gelenler
Delilimiz oldu pirler erenler
Giden gelsin bizimle aşk iline


Kul Himmet

Seyyah Olup Şu Alemi Gezerim

Seyyah olup şu alemi gezerim
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Kendi efkarımca okur yazarım
Bir dost bulamadım gün akşam oldu

İki elim gitmez oldu yüzümden
Ah ettikçe yaşlar gelir gözümden
Kusurumu gördüm kendi özümden
Bir dost bulamadım gün akşam oldu

Bozuk şu dünyanın temeli bozuk
Tükendi daneler kalmadı azık
Yazıktır şu geçen ömüre yazık
Bir dost bulamadım gün akşam oldu

Kul Himmet üstadım ummana dalam
Gidenler gelmedi bir haber alam
Abdal oldum şah giyindim bir zaman
Bir dost bulamadım gün akşam oldu


Kul Himmet

Aklım Fikrim Yar Eyledim Ben Bana

Aklım fikrim yar eyledim ben bana
Öğüt verdim deli gönül almadı
Bir kileciği var almış eline
Dünyayı içine koydum dolmadı

Alması farz imiş sünnettir selam
Hak nurdan yaratmış yaz dedi kalem
Bir çiçek yarattı ol Rabb'ül-alem
Anı kokulayan mahrum kalmadı

Var bir pire eriş serseri gezme
Gözet gözün önün yolundan azma
Değme bir dükkana yükünü çözme
Bunda çok bezergan assı kalmadı

Gençlik yaza benzer kocalık güze
Yüreğim başlıdır dertlerim taze
Boynun eğ de hizmet eyle üstaza
Şeytan benlik ile menzil bulmadı

Kul Himmet'in deste gülü elinde
Daima zikreder Hakk'ı dilinde
Bir güzel sevmişim Hakk'ın yolunda
Hayali gönülden zail olmadı


Kul Himmet

Gül Bittiği Yeri Bilirim Dersin

Gül bittiği yeri bilirim dersin
Bilir misin benlik şeytana düştü
Cevahir madenin bulurum dersin
Cevahir bulanlar ummana düştü

Ben Ali'yi gördüm mahbub çağında
Selman'ın çiğninde yolun sağında
Cennetten içeri firdevs bağında
Bülbül figan eyler gülşene düştü

Selman'ın çiğninde bir oğlan geldi
Destur dedi ele bir deste aldı
Muhammed terini gül ile sildi
Ol zaman kokusu insana düştü

Muhammed'i gören canlar ağladı
Sel sel oldu çeşmim yaşı çağladı
Cebrail Habib'in belin bağladı
Kırkların cem'inde erkana düştü

Kırklar geldi her çiçekten derdiler
Koklayıban yüzlerine sürdüler
Her destesin bir güzele verdiler
Gül Muhammed nerkis Selman'a düştü

Cennetin kapısın kırklar açtılar
Tohumunu yeryüzüne saçtılar
Bir üzümü şerbet edip içtiler
Size mescid bize meyhane düştü

Kul Himmet üstadım dilek diledi
Seyyah olup şu alemi eledi
Arafat dağında bir koç meledi
İsmail önünce kurbana düştü


Kul Himmet

Seyran Edip Şu Alemi Gezerken

Seyran edip şu alemi gezerken
Uğradım gördüm bir bölük canları
Cümlesinin erkanı bir yolu bir
Mevla'm bir nurdan yaratmış anları

Cümle bir mürşide demişler beli
Tesbihleri Allah Muhammed Ali
Meşrebi Hüseyni ismi Alevi
Muhammed Ali'ye çıkar yolları

Durakları irfan bağıyla bostan
Silinmiş kalbleri gümandan pastan
Cümlenin muradı bir fidan dosttan
Arı gibi sadalaşır ünleri

Sıratı mizanı bunda geçmişler
Varlık benlik kal'asını yıkmışlar
Al giymişler yas donundan çıkmışlar
Gece kadar gündüz bayram günleri

Cennet istemezler azm-i didare
Ne korku çekerler tamuya nare
Secde kılmaktan geçmişler divare
Didare karşı tutmuşlar yönleri

Bir nefeste bir imana uymuşlar
Birinin niyazın bine saymışlar
Kaynayıban kaptan kaba konmuşlar
Şah Hüseyn uğruna akmış kanları

Kul Himmet'im gerçeklerin bu meydan
Özün kurtarmışlar sıfat-ı şerden
Hep içmişler Kırklar içtiği meyden
Haber duymuş dost ilinden canları


Kul Himmet

Dün Gece Seyrimde Bir Şara Vardım

Dün gece seyrimde bir şara vardım
Niyaz ile kapıları açılır
Laleli sünbüllü bağını gördüm
Bülbül öter gonce güller seçilir

Pazarında gül alırlar satarlar
Koklaşuban canı cana katarlar
Gerçekleri bir kıl ile yederler
Mü'minlere hulle donu biçilir

Dallarında baharları yazılı
Yaprakları bir sıraya dizili
Meleşirler kurbanları kuzulu
Canlar bağışlanır kandan geçilir

Gül kokusu Muhammed'in teridir
Gönlü saf olanlar Hakk'ın yaridir
Aşıka ma'şukun bergüzarıdır
Sevdalar nasipler nurlar saçılır

Bu şar Kul Himmet'im erenler şarı
Bu şarda satarlar erenler varı
Bu şarın adı var gönül pazarı
Engurlar ezilir meyler içilir


Kul Himmet