Şiir, Sadece: Vietnam
Vietnam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Vietnam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Aralık 2013 Çarşamba

Vietnam

"Kadın, adın nedir?" "Bilmiyorum."
"Yaşın kaç? Nerelisin?" "Bilmiyorum."
"Niçin o tüneli kazıyordun?" "Bilmiyorum."
"Ne zamandır gizleniyorsun?" "Bilmiyorum."
"Niçin ısırdın parmağını?" "Bilmiyorum."
"Bizden sana zarar gelmeyeceğini bilmiyor musun?" "Bilmiyorum."
"Kimin tarafındansın?" "Bilmiyorum."
"Bu bir savaş, seçimini yapmalısın?" "Bilmiyorum."
"Köyün hala yerinde duruyor mu?" "Bilmiyorum."
"Şunlar senin çocukların mı?" "Evet."


Wislawa Szymborska
Çeviren: Tuğrul Asi Balkar

18 Haziran 2012 Pazartesi

Vietnam

Vietnam'daki her şeyin
basitliği

kadına benzeyen
genç bir rahibin cübbesini tutarken
sırtından vurulan adam,
biz de burda takılıyoruz:
ay gibi parlak
eldivenlerimiz şıkır şıkır,
her yerde motosikletler, arılar uykuda,
enjektörler paslanmış,
iklim şaşırmış,
ve kemiklerimizi titretiyoruz,
tenimiz körleşmiş,
ölü düşüyor asker,
bir ölü asker daha,
kadına benzeyen genç bir rahibin
siyah cübbesi
harika bir kızıla boyanmış şimdi, ve tanklar
geçip gidiyor ağırdan.


Charles Bukowski

8 Nisan 2012 Pazar

Öldürme Özgürlüğü

Özgürlük Anıtı'nın rengi şimdi 
Bir ölümcül donuklukla eşittir 
Kurşunlandı özgürlük, onun sevgili adı 
Sandı alındı bağımsızlığı geri - 
Amerika, kendi kendini vuran! 

Tam da öyle işte, kendi kendini! 
Sıkıysa çık dışarı bu korkulu 
Her taşına kâbuslar sinen ülkede 
Ve daha korkuncu bu gidişle 
Ormanlara kaçıp gizlenmek sonu. 

Toprakta o bildik koku 
Şu evrensel ünü olan Dallas'tan, 
Yaşamak nasıl da tekinsizlik dolu 
Ve işte senin en büyük utancın bu. 

Kim inanır masallara, hangi çağdayız 
O soylu fikir zevahirinin ardından 
Silah yağının fiyatı yükselirken 
Yaşamın düşürdüğün bedeline bak sen! 

Katillerdir cenazende yas tutanlar da 
Hissedar olmaya her karış toprağına 
-İşte yine, bir daha, hadi bir daha- 
Başaklarında kurşun tanelerinin 
Dalgalandığı Teksas tarlalarına. 

Şapkalarının altında haince 
Tarıyor gözleri karanlığı 
Senin o katil çetelerinin 
Tutmuşlar her kapıyı 
Ve işte cesedi bir ikinci Kennedy'nin... 
Amerika nedir bu, oğullarını koru! 

Ve çocukları, başka ülkelerdeki 
Ve onların kulübelerini küle döndüren 
Yakıyor tıpkı onlar gibi, ateş ve bombaların 
İnsan hakları bildirini senin de. 

Bilinci olmaya söz verdiydin dünyanın 
Şu hale bak, dipsiz utancın kıyısında 
Vurduğun, kral değil sözündür 
Onurundur, Vietnam'a attığın her bombada. 

Bir ulus çıldırıyorsa, yaptıklarını 
Mümkün müdür kınamak el kadar 
Üstünkörü barış sözleriyle. 

Tek yol senin için yine utançtır 
Tarih çamaşırhanede aklanmaz ki 
-Yok henüz, keşfedemedin 
Böyle bir çamaşır makinesini- 
Kan hiç paklanır mı Amerika! 

Nerendedir Amerika utancın senin 
Söyle nerede saklı o 
Sanki kaçan bir köle 
Kölelerin içinde. 

Tut ki Raskolnikov'dur dolaşan baştan başa 
Deliliğin kanlı baltası elinde 
Kendisini yine kendi yargılayan 
Planlı katliamlarıyla 
Canilerden geçilmiyorsun Amerika. 

Hey Abe, iyi ihtiyar 
De bana ne yapıyor ülkendeki insanlar? 
Kaçıncıdır sıralıyor tek bir gerçeği: 
Anlaşılır ancak kesildiğinde 
Yüce bir ağacın yüceliği. 

Lincoln oturuyor güneşe karşı 
Mermer sandalyesinde kanayarak. 

Aslında odur canavarların 
Bu kaçıncı kez vurduğu. 

İşte o kurşun delikleridir 
Amerika 
Yıldız diye koydukların da 
bayrağına. 

Urbası kurşunlarla lime lime 
Özgürlük Anıtı, ey sen 
O kadın, o ana yüreğinle 
Kaldır başını ölümlerden 
Aç ağzını, yum gözünü 
Toptan lanetle bu 
Kahrolası öldürme özgürlüğünü. 

Hey Özgürlük Anıtı, sen, kaldır şu 
Yeşile kesmiş yüzünü boğulduğun kandan 
Kafa tut özgürlüğün cellatlarına 
Ve ama alnından artık 
Bir damla kan akıtmadan. 

1968 
Yevgeni YEVTUŞENKO