Şiir, Sadece: Pir Sultan Abdal Şiirleri
Pir Sultan Abdal Şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Pir Sultan Abdal Şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ağustos 2015 Perşembe

Gine Dertli Dertli

Gine dertli dertli iniliyorsun
Sarı turnam sinen yaralandı mı
Hiç el değmeden de iniliyorsun
Sarı turnam sinen parelendi mi

Yoksa sana yad düzen mi düzdüler
Perdelerin tel tel edip üzdüler
Tellerini sırmadan mı süzdüler
Sarı turnam sinen yaralandı mı

Bahar seli gibi akıp çağlama
Dertli ötüp yüreğimi dağlama
Üstadını buldurayım ağlama
Sarı turnam sinen yaralandı mı

Yas mı tuttun giyinmişsin karalar
Senin derdin açar bana yaralar
Esiri der nedir buna çareler
Sarı turnam sinen yaralandı mı

Turnam niçin ahvalimi bilmezsin
Bendeki yaralar türlü türlüdür
Öğüt versem öğüdümden almazsın
Bendeki yaralar türlü türlüdür

Uçup havalanma yellere karşı
Bülbül figan eder güllere karşı
Gel beni ağlatma ellere karşı
Bendeki yaralar türlü türlüdür

Pir Sultan Abdal'ım ben de böyleyim
Emir haktan geldi kime neyleyim
Derdim çoktur hangisini söyleyim
Bendeki yaralar türlü türlüdür


Pir Sultan Abdal

26 Ağustos 2015 Çarşamba

İki Turnam Gelir Bağdat Elinden

İki turnam gelir Bağdat elinden
Gül alır gül verir de kendi elinden
Aşığın verdiğini de koymaz dilinden
İnip gider de Turnam dost diye diye

İki turnam gelir de birisi yavru
Yavrunun kanadı sepirdek benli
Yönünü döndürmüş de ol Hak'ka doğru
İnip gider de Turnam dost diye diye

Pir Sultan Abdal'ım da eylemeyelim
Aşığın verdiğini söylemeyelim
Ko gitsin turnalar eylemeyelim
İnip gider de Turnam dost diye diye


Pir Sultan Abdal

Mevla Çün Yarattı

Mevla çün yarattı Ahmed'i nurdan 
Adem olan gelir nura çevrilir 
Böyle kurulmuştur bu çarh-ı devran 
Mansur olan gelir dâra çevrilir 

Bir sürçmekle atın payi kesilmez 
Bir suç ile âdem oğlu asılmaz 
Erenler kurmuştur bu yol basılmaz 
Yol oğlu kandeyse yola çevrilir 

Gümanlı gönülde pir mi eğlenir 
Cennetten dışarda hur mu eğlenir 
Arısız kovanda bal mı eğlenir 
Arı kande ise bala çevrilir

Ulu sular dâim alçağa akar
Pervaneler özün odlara yakar 
Serçe kanda ise aslına çeker 
Bülbül olan gelir güle çevrilir 

Pir Sultanım eyder gönül hastadır 
Elinde gülleri deste destedir 
Adem oğlu bir acayip nesnedir 
Muhabbetle tatlı dile çevrilir


Pir Sultan Abdal

Nic'oldu

Yine ılgın ılgın seher yeller esince
Bulutlar kaynaşır bülbül nic'oldu
Şah İmam'a beli diyen gaziler
Sürülen tarikat erkan nic'oldu

Erenler meyl'etmez bunda yalana
İçi süver olup dışı gülene
Evvel ikrar verip sonra dönene
Sürdüler dergahtan hali nic'oldu

Bek imiş kurulmaz feleğin yayı
Ezelden soyunmuş aşıklar bayı
İki dinli yüze gülücü devi
Sürdüler dergahtan hali nic'oldu

Er değildir er nefesi tutmayan
Arıtıp kalbini temiz etmeyen
Özünü rızaya teslim etmeyen
Sürdüler dergahtan hali nic'oldu

Pir Sultan'ım ihlas çağır pirine
Yerler gökler inler ah u zarına
Müminler çıkınca hak divanına
Münkir olanların hali nic'oldu


Pir Sultan Abdal

25 Ağustos 2015 Salı

Elma Sabahı

Uyurken üstüme geldi erenler
Gafil aç gözünü haydi uyan dediler
Serseri kalma şu cihan içinde
Yürü bir gerçeğe ey can dediler

Turnalar turnalar telli turnalar
Samah dönenlerde çarha girenler
Şahdan bir elma geldi elma ne güzel elma
İçi turunç dişi turunç ne güzel elma
Eğlenin turnalar ben de varayım
Haber salalım yoldaş olalım

Uyandım gafletten açtım gözümü
Kulak verdim canım döndüm yüzümü
Bir ayrılık çöktü kara yazımı
Şimdi bir gerçeğe yürü dediler

Pir Sultan Abdalım düşmüş er sevdasına
Aşıklar düşmesin el sevdasına
Bir nazar kılmışım kalbim pasına
Eğer aşık isen üryan dediler


Pir Sultan Abdal

Bir Mum Yanar Bir Şişede

Bir mum yanar bir şişede
Bülbüller eğlenmez meşede
Yedi iklim dört köşede
Allah bir Muhammet Ali

Pir Sultan'ım hali bilen
Gözümün yaşını silen
Cennet bahçesinde dolan
Ben dedem Ali'yi gördüm


Pir Sultan Abdal

İndim Koç Babayı Tavaf Eyledim

İndim koç babayı tavaf eyledim
Bugün yaylımdadır geliyor koçlar
Mubarek cemalin seyran eyledim
Bugün yaylımdadır geliyor koçlar

Koçların alnında yazılı Kur'an
Hiç mahrum mu kalır onları gören
Yarın mahşer günü şefaat uman
Bugün yaylımdadır geliyor koçlar

Yağmur yağar çiselenir izleri
Elham suresine benzer gözleri
Ayınan gün gibi doğar yüzleri
Bugün yaylımdadır geliyor koçlar

Pir Sultan'ım biz çekelim yasları
Dört kitapta beyan oldu sesleri
Aşıklarda söyler bu nefesleri
Bugün yaylımdadır geliyor koçlar


Pir Sultan Abdal

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Yine Yeşillendi Dağlar

Yine yeşillendi dağlar
Kararıp kocamaz bağlar
Her nereye varsam ağlar
Felek, senden gülen kimdir

Ateşim yanıp pişmeden
Ruh girip bu ten koşmadan
Ana rahmine düşmeden
Bu dünyaya gelen kimdir

Yiğit ister yaranlığa
Baykuş konar viranlığa
On sekiz yıl karanlığa
Hızır ile duran kimdir

Pir Sultan'ım der varalım
Anda günahlar görelim
Azrail'den bir soralım
Kendi canın alan kimdir


Pir Sultan Abdal

Şah'ın Nuru Musun

Şah'ın nuru musun ey canlar canı
Varın layık olun hallerinize
Mürüvvet Erenler darına durdum
Canım kurban olsun yollarınıza

Erenlerin altın akçası mısın
Mümin kardaşların goncası mısın
Şah'ı Merdan Ali bahçesi misin
Gelir bülbül konar dallarınıza

Rehberin payını yemen, ayırın
Mürşidin payını candan kayırın
Dudaktan emzirin lebten doyurun
Hak mihman gelince evlerinize

Lanet ile Yezitleri taradım
Hakk'ın kitabını açtım aradım
Kırklar ile cem olmaktı muradım
İmam Cafer çıkar yollarınıza

Pir Sultan'ım eydür Yezitler gamda
Horasan erleri Urum'da Şam'da
Biz de mihman olduk bir ayn-i cemde
Doyup usanmadık hallerinize


Pir Sultan Abdal

Derildi Ayn-ı Cem Kuruldu

Derildi ayn-ı cem kuruldu erkan
Erenler oturmuş postu postuna
Niyaz edip Hakk'a açıldı meydan
Meydancılar çerağ aldı destine

Baş eğdiler erenlerin yoluna
Hü dediler ehlullah erkanına
Çağırdılar Tanrı'nın arslanına
Kevser getirdiler meydan üstüne

Erenlerin gazileri geldiler
Kabul edip cur'asından aldılar
İçip Ab-ı Kevser sermest oldular
Mail oldum gözlerinin mestine

Zikr ettiler erenlerin nefesin
Çüş ettiler taliblerin hepisin
Cümle gönüllerin sildiler pasın
Özlerin teslim ettiler dostuna

Pir Sultan'ım bahçesini zeyn eder
Üstat nazarında erkanın güder
Kırklar sema ile hak yola gider
Üçlerle yediler erkan üstüne


Pir Sultan Abdal

22 Ağustos 2015 Cumartesi

Çekilip Kırklara Vardık

Çekilip kırklara vardık
Niye geldin can dediler
Baş kesip niyaz eyledik
Geç otur meydan dediler

Kırklar meydanı ganidir
Görenin kalbin eridir
Külli şekerden beridir
Nerelisin can dediler

Kırklar ile yedik içtik
Kaynayıp sohbete çoştuk
Yetmiş yıl kürede piştik
Dahi çiğsin can dediler

Rehberine ver özünü
Erenler göre gönlünü
Müsahibin hak bileni
Edelim ihsan dediler

Pir Sultan'ım kanım katlim
Gönlünü gönlüme kattım
Doksan yıl da ölü yattım
Gine sağsın can dediler


Pir Sultan Abdal

Benden Selam Söylen Sofu Canlara

Benden selam söylen sofu canlara
Vücudun şehrini yuyanlar gelsin
Yedi kat göklerin yedi kat yerin
Kudret binasını kuranlar gelsin

Pirimi sorarsan Ali'dir Ali
Altından çakılmış Düldül'ün nalı
Kim sürdü kuyuda kırk arşın yolu
O yolun süreğin sürenler gelsin

Sofuluk dediğin bir kolay iştir
Pirimin gördüğü mübarek düştür
Eti yok kanı yok bir uçar kuştur
O kuşun dilini bilenler gelsin

Sofuluk eyleyen arıtır özün
Kimse yok anlaya şu benim sözüm
Demirin yüzünde karınca izin
Karanlık gecede bulanlar gelsin

Pir Sultan Abdal'ım özüm didarda
Saklayalım Hak katında nazarda
Çıkmadık can kazılmadık mezarda
O canın namazın kılanlar gelsin


Pir Sultan Abdal

Yürekte Yareler Türlü Türlüdür

Gönül niçin ahvalimi bilmezsin
Yürekte yareler türlü türlüdür
Öğüt versem öğüdümü almazsın
Yürekte yareler türlü türlüdür

Eser zülüflerin yellere karşı
Ötüşür bülbüller güllere karşı
(Bülbül figan eder güllere karşı)
Nasıl ağlayayım ellere karşı
(Gel beni ağlatma illere karşı)
Yürekte yareler türlü türlüdür

Ah neyleyim karşımızda ölüm var
Ölüm dedikleri kanlı zalim var
Ne ağlayıp ne gülecek halim var
Yürekte yareler türlü türlüdür

Pir Sultan Abdal'ım ben de böyleyim
Emir haktan geldi kime ne eyleyim
Derdim çoktur hangisini söyleyeyim
Yürekte yareler türlü türlüdür


Pir Sultan Abdal

21 Ağustos 2015 Cuma

Eksik Halim Kusurum

Hiç bilmedim sabahta sarı neden
Gelüp şu iklime girüp anneden
Şu kalbimin masum olduğu neden
Bilemedim eksik halim kusurum

Bahçede açılmış gülleri derem
Çok badeler içtim gönül coşuram
Değilim kazancı çiğler pişürem
Bilemedim eksik halim kusurum

.. kalem salup gelenler
Pirine arz edüp yolun sürenler
Pişmiş her kaplardan kısmet alanlar
Bilemedim eksik halim kusurum

Pir Sultan'ım niyet eden gitmeye
Kim can ü gönülden hizmet etmeye
Hak erenlerine gönül katmaya
Bilemedim eksik halim kusurum


Pir Sultan Abdal

Gönül Niçin Ahvalımı Bilmezsin

Gönül niçin ahvalımı bilmezsin 
Bende ki yaralar da türlü türlüdür 
Öğüt versem öğüdüm dinlemezsin 
Bendeki yaralar türlü türlüdür 

Açma zülüflerin yellere karşı 
Bülbül figan eder güller karşı 
Gel ağlatma beni ellere karşı 
Bendeki yaralar türlü türlüdür


Pir Sultan Abdal

O Da Yine Ağaçtandır

Ol benim sarı tanburam
Senin aslın ağaçtandır
Ağaç dersem gönüllenme
Kırmızı gül ağaçtandır

Ali Fatma'nın yari
Ali çekti Zülfikar'ı
Düldül atının eğeri
O da yine ağaçtandır

Ali gitti Hakk'a yetti
Zülfikar'ı derya yuttu
Sa'd-i Vakkas bir ok attı
O da yine ağaçtandır

Nurdandır Kabe eşiği
Cihanı tuttu ışığı
Hasan Hüseyin'in beşiği
O da yine ağaçtandır

Yeter Pir Sultan'ım yeter
Dertlilere derman katar
Türlü türlü meyve biter
O da yine ağaçtandır


Pir Sultan Abdal

20 Ağustos 2015 Perşembe

Rızıkların Veren Ali Değil Mi

Gafil kaldır şu gönlünden gümanı
Bu mülkün sahibi Ali değil mi
Yaratmıştır on sekiz bin alemi
Rızıkların veren Ali değil mi

Gelin vazgeçelim biz bu gümandan
Vallahi çıkarız dinden imandan
Şefaat umarız on'ki imamdan
Anların atası Ali değil mi

Yaratıldı Mülcem ol oldu düşman
Kast etdi Ali'ye oldu peşiman
Kangı kitapta var ol Ömer Osman
Kur'an'da okunan Ali değil mi

Bin bir adı vardır bir adı Hızır
Her nerde çağırsan orada hazır
Ali'm Padişahtır Muhammet vezir
O fermanı yazan Ali değil mi

Pir Sultan Abdal'ım ben bir fukara
Acep bulunur mu derdime çare
Günahkarım nasıl varam huzura
Divanda oturan Ali değil mi


Pir Sultan Abdal

Var Git Yezit Var Git

Sabahtan uğradım dedem göçüne
Dedem beni talip alsan olmaz mı
İbrişim uydurmuş siyah saçına
Dedem beni talip alsan olmaz mı

Var git yezit var git takılma bize
Bizden binbir lanet okunur size
Sen aşık olmuşsun geline kıza
Var git yezit var git talip olmazsın

Dedem bu sözlerin her demler olsun
Önümüzde dönen boz atlar olsun
Gelin kız seversem gözüm kör olsun
Dedem beni talip etsen olmaz mı

Bir söz söyleyim de sen olma hatır
Edebi havayı bilemez katır
Sof'oğluyum dersem git bacın getir
Var git yezit var git talip olmazsın

Pir Sultan Abdal'ım bu sırra erdik
Özümüz sözümüz bu yola verdik
Yezit sofu olmaz biz sizde gördük
Gel git sofu kardaş yolu bilmezsin


Pir Sultan Abdal

Gönül Yarasına Lokman Olan Şah

Gel benim derdime bir derman eyle
Alemler derdine derman olan Şah
Kapına yüz sürem bir ferman eyle
Gönül yarasına Lokman olan Şah

Bir ismin Hayder'dir bir ismin Ali
Hak Murtaza sensin hem cömert veli
Cihanın ahiri hem de evveli
Vilayet mülküne sultan olan Şah

Seyrangahın olmuş arşın yücesi
Düldül'ün sahibi Kanber hocası
Server Muhammed'in Miraz gecesi
Yedinci felekte arslan olan Şah

Musa asasını ejderha kılan
Leşker-i Yezid'e korkular salan
Muhammet aşkına Zülfikar çalan
Kamu müminlere imam olan Şah

Pir Sultan Abdal'ım meydanda merdim
Elimde tesbihim evradım virdim
Her nereye baktımsa Ali'yi gördüm
Garip gönüllere mihman olan Şah


Pir Sultan Abdal

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Rehberin Buyruğun Tutmuyor

Benden selam olsun gül yüzlü Şah'a
Verdiği ikrarda durmuyor talip
Her kişi kendine sürek sürüyor
Rehberin buyruğun tutmuyor talip

Avret erin saymaz talip pirini
Faş ettiler erenlerin sırrını
Dört kitapta gördünüz mü yerini
Tarıksız tercuman biliyor talip

İçeri girince beli Hak derler
Dışarı çıkınca ikrar yok derler
Sen olmazsan mürşit olan çok derler
Verdiği ikrardan dönüyor talip

Haberini aldım bir nebbaşiden
Sen hiç korkmaz mısın ulu kişiden
Yüz katını tutmuş pazarbaşıdan
Artık alıp eksik satıyor talip

Pir Sultan Abdal'ım ben bir fukara
Talip boynun eğip durmuyor dara
Sınıklar sarılıp onulmaz yara
Görün ne dert ile ölüyor talip


Pir Sultan Abdal