Şiir, Sadece

20 Ocak 2014 Pazartesi

Kalabalığız

Olduğum onca insandan, olduğumuz insanlardan,
birini bile bulamam:
yiterler hepsi giysi altında,
taşınırlar başka kente.

Her şey hazırken
göstermem için zekâmı
içimde gizlenen bir budala
söyler ağzımdaki sözcükleri.

Başka zamanlar uyuşurum
güzide bir topluluğun arasında
ve baktığımda cesur olan kendime
tanımadığım bir korkak
sarmalar hızla iskeletimi
binlerce ince bahaneyle.

Saygın bir ev tutuştuğunda,
çağırdığım itfaiyeci yerine
bir kundakçı çıkar ortaya
ve o benim. Düzeltemem bunu.
Nasıl ayırt etmeli kendimi?
Nasıl toparlamalı kendimi?

Okuduğum bütün kitaplar
kendinden emin parlak kahramanları
överler her zaman:
ölürüm onları kıskanmaktan,
ve rüzgârla mermilerin filmlerinde
hayranlıkla bakakalırım atlıya,
ata bile hayran olurum.

Fakat aradığımda atılgan birini
çıkar dışarı eski tembelliğim
ve böylelikle bilmem kim olduğumu,
kaç kişi olduğumu ya da olacağımızı.
Keşke bir zile basabilsem
ve çağırabilsem kendi özümü,
çünkü gereksiniyorsam kendimi
yitirmemeliyim kendimi.

Yazarken bunları uzaklardayım
ve geri geldiğimde gitmişimdir:
bilmek isterim yaşamışlar mı
diğer insanlar da yaşadıklarımı,
benim gibi kalabalık mı onlar da,
ve bu sorunla onca boğuştuktan sonra
bir hayli şey öğreneceğim
ki sorunlarımı anlatacağım zaman,
coğrafyadan bahsedeceğim.


Pablo Neruda
Estravagario 
1958