Şiir, Sadece: 20. yüzyıl halk şiiri
20. yüzyıl halk şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
20. yüzyıl halk şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Aşıklar

Karadeniz gibi kükrer coşarsa
Dalgası gelince yaman aşıklar
Hırs gelip de ayranlığı şişerse
Kaybeder irade, dümen aşıklar

Ağzına geleni hemen atarlar
Ben aşığım diye çalım satarlar
Haram demez helal demez yutarlar
Bibersiz baharsız çemen aşıklar

Karanlıkta ayna görse ay sanır
Üryada şarap içse mey sanır
Mezarlığa yol uğrasa köy sanır
Gözleri kararmış duman aşıklar

İyi demez kötü demez metheder
Bakarsın ki bir tel kırmış çat eder
Sorsan baksan aşka binmiş at eder
Yorulup yollarda kalan aşıklar

Şehvetle aşıktır kıza geline
Arı olan tuz katar mı balına
Ebrişimden nazik ipek teline
Tadarlar çeşitli yalan aşıklar

Kabını yumaya bulamaz karı
Hind'ten Hindistan'dan bahseder yari
Beğenmez topalı bulamaz körü
İsterler bir kaşı keman aşıklar

Asıl aşıkların arzu cemaldir
Arifler bilirler ehl-i kemaldir
Aşıklar bizlere yüz yıllık yoldur
Koşsak da peşinden hemen aşıklar

Aşıklar çoğaldı sadık az kaldı
Fikreyle ey Veysel ne zaman geldi
Şiirde ne özet ne bir öz kaldı
Savurur denesiz saman aşıklar


Aşık Veysel

Aslıma Karışıp Toprak Olunca

Aslıma karışıp toprak olunca
Çiçek olur mezarımı süslerim
Dağlar yeşil giyer bulutlar ağlar
Gök yüzünde dalgalanır seslerim

Ne zaman toprakla birleşir cismim
Cümle mahluk ile bir olur ismim
Ne hasudum kalır ne de bir hasmım
Eski düşmanlarım olur dostlarım

Evvel de topraktır sonra da adım
Geldim gittim bu sahnede oynadım
Türlü türlü tebdilata uğradım
Gahi viran şen olurdu postlarım

Benden ayrılınca kin ve buğuzum
Herkese güzellik gösterir yüzüm
Topraktır cesedim güneştir özüm
Hava yağmur uyandırır hislerim

Alemler alemi ölçer biçerler
Hamını hasını eller seçerler
Bu dünya fanidir konar göçerler
Veysel der ki gel barışak küslerim


Aşık Veysel

Anlatamam Derdimi Dertsiz İnsana

Anlatamam derdimi dertsiz insana
Derd çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz

Gülü yetiştirir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemali
Sabretmeyen maksudunu bulamaz

Ah çeker aşıklar ağlar zarınan
Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan
Çağlar deli gönül ırmaklarınan
Ağlar ağlar göz yaşların silemez

Veysel günler geçti yaş altmış oldu
Döküldü yaprağım güllerim soldu
Gemi yükün aldı gam ilen doldu
Harekete kimse mani olamaz


Aşık Veysel

Anama

Dokuz ay koynunda gezdirdi beni
Ne cefalar çekti ne etti Anam
Acı tatlı zahmetime katlandı
Uçurdu yuvadan yürüttü Anam

Anaların hakkı kolay ödenmez
Analara ne yakışmaz ne denmez
Kan uykudan gece kalkar gücenmez
Emzirdi salladı uyuttu Anam

Doğurdu beni Sivas ilinde
Sivralan Köyünde tarla yolunda
Azığı sırtında orak elinde
Taşlı tarlalarda avuttu Anam

Ben yürürdüm Anam bakar gülerdi
Huysuzluk edersem kalkar döverdi
Hemen kucaklayıp okşar severdi
Çirkin huylarımı soyuttu Anam

Çocuğudum Anam bana ders verdi
Okumamı çalışmamı ön gördü
Milletine bağlı ol da dur derdi
Vatan sevgisini giyitti Anam

Tükenmez borcum var Anama benim
Onun varlığından oldu bedenim
Kimi köylü kızı kimisi hanım
Ta ezel tarihte kayıtlı Anam

Veysel der kopar mı Analar bağı
Analar doğurmuş ağayı beyi
İşte budur sözlerimin gerçeği
Okuttu öğretti büyüttü Anam


Aşık Veysel

11 Mayıs 2010 Salı

Ala Gözlü Benli Dilber

Ala gözlü benli dilber
Bir gün gelsen bize doğru
Seni sevdim can u dilden
Çekme kendini naza doğru

Ne pervam var ne de perdem
Sanma beni hali bir dem
Söyler seni teller her dem
Kulak versen saza doğru

Aşıka zülfükar isen
Gülsen de güle zar isen
Hakikatli bir yar isen
Ben geleyim size doğru

Gönülleri bir edelim
Gayrileri biz nidelim
İkimiz de bir gidelim
Yürüyelim ize doğru

Bir gün için feryadı zar
Bülbül eder her dem seher
Aç sinemi gel gör ne var
Arttı derdim yüze doğru

Kafi derdim bir derd katma
Veysel'i yabana atma
Kerem eyle çok uzatma
Kavuşalım yaza doğru.


Aşık Veysel

Sen Çiçek Olsan Ben Bir Yaz Olsam

Her sabah her sabah suya giderken
Yar yolunda toprak olsam toz olsam
Bakıp dört köşeyi seyran ederken
Kara kaş altında ela göz olsam

Üğrünü üğrünü giderken yola
Nice dilsizleri getirir dile
Gövel ördek gibi inerken göle
Ya bir şahin olsam ya da bir baz olsam

Veysel ördek olsun sen de göl yarim
Yeter gayrı kerem eyle gel yarim
Lale sünbül mor menevşe gül yarim
Sen bir çiçek olsan ben bir yaz olsam


Aşık Veysel

Uyandım Kuşların İnce Sesine

Uyandım kuşların ince sesine
Seherde birlikte iniler durur
Ses verdim sesine bilircesine
Aşıkın derdini yeniler durur

Baharda çağlayan bulanık sular
Durmadan kendini taşlara çalar
Eşinden ayrılmış bir geyik meler
Dağlar sada verir iniler durur

Veysel de yaralı geyik gibidir
Kapalı dertleri höyük gibidir
Ne sarhoştur ne de ayık gibidir
Sinesi kös gibi gümüler durur


Aşık Veysel

Yeni Mektup Aldım Gül Yüzlü Yardan

Yeni mektup aldım gül yüzlü yardan
Gözletme yolları gel deyi yazmış
Sivralan köyünden bizim diyardan
Dağlar mor menevşe gül deyi yazmış

Beserek'te lale sümbül yürüdü
Güldede'yi çayır çimen bürüdü
Karataş'ta kar kalmadı eridi
Akar gözüm yaşı sel deyi yazmış,

Eğlenme gurbette yayla zamanı
Mevlayı seversen ağlatma beni
Benek benek mektuptadır nişanı
Gözyaşım mektupta pul deyi yazmış

Kokuyor burnuma Sivralan köyü
Serindir dağları soğuktur suyu
Yar mendil göndermiş yadigar deyi
Gözünün yaşını sil deyi yazmış

Veysel bu gurbetlik kar etti cana
Karıştır göçünü ulu kervana
Gün geçirip fırsat verme zamana
Sakın uzamasın yol deyi yazmış


Aşık Veysel

Mektup Yare Selamımı Ulaştır

Al katip kalemi yaz bu selamı
Mektup yare selamımı ulaştır
Bir yar için terkeyledim sılamı
Mektup yare selamımı ulaştır

Şarkışla kazamdır Sivralan köyüm
Geçti ömrüm gurbet elde neyleyim
"Gel" diyorsa bu illerde durmayım
Mektup yare selamımı ulaştır

Yardan ayrılalı yaralı sinem
Gam ile kurulmuş temelim binam
Ağlar mı güler mi gör benim sunam
Mektup yare selamımı ulaştır

Gider bu hasretlik yıla yetmez mi
İsmin tesbih ettim dile yetmez mi
Bülbülün feryadı güle yetmez mi
Mektup yare selamımı ulaştır

Gönüle hasiret göze yol yaman
Veysel'i söyletir bir kaşı keman
Mektup ile konuşalım bir zaman
Mektup yare selamımı ulaştır


Aşık Veysel

Sen Bir Ceylan Olsan Ben De Bir Avcı

Sen bir ceylan olsan ben de bir avcı
Avlasam çöllerde saz ile seni
Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
Vursam yaralasam söz ile seni

Kurulma sevdiğim güzelim deyin
Bağlanma karayı alları geyin
Ben bir çoban olsam sen de bir koyun
Beslesem elimde tuz ile seni

Koyun olsan otlatırdım yaylada
Tellerini yoldurmazdım hoyrada
Balık olsan takla dönsen deryada
Düşürsem toruma hız ile seni

Veysel der ismini koymam dilimden
Ayrı düştüm vatanımdan ilimden
Kuş olsan da kurtulmazdın elimden
Eğer görsem idi göz ile seni


Aşık Veysel

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Boz Öküz Destanı

Çepni'ye gitmeğe niyet eyledik
Dedim arkadaşım kinli boz öküz
Yorulup da bizi yolda komasın
Ömer Çavuş dedi canlı boz öküz

Öğleden evvel Tonus'tan koştuk
Uğrumuz Şarkışla yoluna düştük
Kalfa köyün üstün yel gibi aştık
Yönünü yokuşa döndü boz öküz

Kinli develere benzer bakışı
Mısır dablağına benzer kakışı
Boş kağnıynan çıkamıyor yokuşu
Dermanı kesilmiş canı boz öküz

Yokuşu çıkınca gözler büyüdü
Gayri iyi gider bu bir huyudu
Ömer Çavuş hırsından yattı uyudu
Kanak'ın düzüne indi boz öküz

Ol gece gitmedik Kanak'ta kaldık
Çok ikram ettiler rahatta olduk
Sabahınan bir çok arkadaş bulduk
Boş koyversen gider selli boz öküz

Düz yere gelirse gayet tellenir
Yokuşu çıkarken gitmez yellenir
Yavaş gider beşik gibi sallanır
Üğrüleyim seni nenni boz öküz

Yine yere yattı başın kaldırır
Beni utandırır eli güldürür
Senin bu işlerin beni öldürür
Adını koyarlar kanlı boz öküz

Akşama kadar vardık Cemel'e
Üstümüz toz oldu döndük hamala
Gazeteler yazsın Gazi Kemal'e
Söylesin irfanın ünlü boz öküz

Cemel'den gitmedik döndük geriye
Kalın yiğidini yolla buraya
Böylesi mal düşmesin fukaraya
Benim senden bağrım yandı boz öküz

Talibi'm der ki bu nasıl alamet
Ellerin içinde olduk malamat
Şükür olsun eve geldik selamet
Bize zahmet verdin şanlı boz öküz


Aşık Talibi

Güneş Gibi Şahsım Olsa

Güneş gibi şahsım olsa
Devlet gibi tahtım olsa
Gazi gibi bahtım olsa
Yine bana gelen olmaz

Güller açsam bağlar gibi
Gazel döksem çağlar gibi
Altın olsam dağlar gibi
Kıymetimi bilen olmaz

Hazne dolu akçam olsa
Türlü kumaş bohçam olsa
Yalan dünya bahçem olsa
Benden bir gül alan olmaz

Kuş olsam gezsem havayı
Arayıp bulsam yuvayı
Dünyada kuru davayı
Benim gibi çalan olmaz

Talibi der ki n'olurum
Mekanı nerde bulurum
Korkarım garip ölürüm
Cenazemi kılan olmaz


Aşık Talibi

Hakka Tapınan Aşıklar

Hakka tapınan aşıklar
Ayrılmaz bir yola gider
Dünya malına tapanlar
Her biri bir kula gider

Çarhı felek gökte döner
Rahmet melekleri iner
Her çiçeğe arı konar
Ayrı ayrı bala gider

Gönlünü enginde gezdir
Malını meydana düzdür
Altını sarrafa bozdur
Başka yerde pula gider

Sahipsize kimse bakmaz
Tarlasına suyu akmaz
Kız evladı ocak yakmaz
O da bir gün ile gider

Aslı yandı Kerem ile
Derde düştü verem ile
Mal kazanan haram ile
Ahirine sele gider

Talibi arar dermanı
Süremedim şu devranı
Uçtu kuşların kervanı
Her biri bir dala gider


Aşık Talibi

Bana

Tur edip alemi gezdim cihanı
Yok Anadolu'dan güzel yurt bana
Serpilmiş cihana vatan yavrusu
Gördüm hallerini acı dert bana

Dünyaya bedeldir milletin ferdi
Gördüm yuvasını artıyor derdi
Zalimler her yerde eziyor merdi
İnsan dışı bunlar birer kurt bana

Gördüm hallerini ağlar gezerim
Garibim gurbette candan bezerim
Nesimi'yim Anadolu mezarın
Olsun bitsin bezden kefen yırt bana


Aşık Nesimi Çimen

17 Nisan 2010 Cumartesi

Yürü

Yürü bre yürü inkâr ovası
Düzlerine çadır kurulur bir gün.
Sivri sivri giden kara höyükler
İçi deşilir de yarılır bir gün.

Buluttan gelmedi Bektaş'i Veli
Dünyada öğretti erkanı yolu
Değil midir yoksa Ali'nin oğlu
Al'oğlu olduğu görülür bir gün.

Mahzuni Şerifim sözün tamamı
Bundadır çekerim gasavet gamı
Kara düşüncenin san imamı
Nerden geldiğin de görülür bir gün


Aşık Mahzuni Şerif

Yurt Sevgisi

Benim Anadolu'lum en güzel yurdum
Ey benim fakirim en yaman derdim
Haksızı sevmeyen ey güzel merdim
Vatanı düşün, vatanı düşün gel.

Zalıma gaddara elin uzatıp
Bunca haksızların hakkın gözetip
Elli milyon yetim hakkı satıp
Yutanı düşün, yutanı düşün gel.

Bu nasıl bir düzen bu nasıl emel
Bu nasıl bir plan bu nasıl temel
Bizim rehberimiz «Mustafa Kemâl»
Atamı düşün, atamı düşün gel.

Onlar beğenmiyor senin yapını
Dar gününde çalan yoktur kapını
Kendi kardeşinin idam ipini
Tutanı düşün, tutanı düşün gel.

Bu yollar barajlar halkın emeği
Halk pişirdi onlar yedi yemeği
Kitapları satıp doğru demeyi
Yakanı düşün, yakanı düşün gel.

Mahzuni ağlamak koydun yayıma
Niye borcum Avrupa'lı dayıma
Getirip keyfini kendi payıma
Katanı düşün, katanı düşün..


Aşık Mahzuni Şerif

Yollar Bizim

Hak'tan gelir, halka gider
Bizim yollar, bizim yollar
Sarplardan sarplara düştü
Bizim yollar bizim yollar.

Bizim yola giren şaşar
Hak'kın kulu yola düşer
Burnu büyüklerden aşar
Bizim yollar bizim yollar.

Nice etek öpe gider
Dost yoluna tapa gider
En sonunda ipe gider
Bizim yollar bizim yollar.

Yoktur bizde ayrı gayrı
Kimi sağlam kimi sayrı
Mahzuni Şeriften ayrı
Bizim yollar bizim yollar..


Aşık Mahzuni Şerif

Yolcu

Belki gelmezsin bu ile
Yolcu güle, yolcu güle
Sakın ha düşmeden dile
Yolcu güle, yolcu güle

Veren alacaktır canı
Toprakta kalırdın hanı
Sakın ha unutma beni
Yolcu güle, yolcu güle.

Usanmadın mı gezmeden
Böyle okuyup yazmadan
Sakın gülleri üzmeden
Yolcu güle, yolcu güle.

Mahzuni'yim yoldan kalma
Arayıp belanı bulma
Sakın sözüme darılma
Yolcu güle, yolcu güle..


Aşık Mahzuni Şerif

16 Nisan 2010 Cuma

Yazık

Yağmurlar dağlara yağar
Yazık yazık yazık yazık...
Kuru toprak sular arar
Yazık yazık yazık...

Yiğit eşkiya edilir
Silahla ardı güdülür
Hayat arar mezar bulur
Yazık yazık yazık...

Adama kıyan kıyana
Muhtaç etmişler soğana
Koca milleti soyana
Yazık yazık yazık yazık...

Mahzuni gelmez kastında
Çiçekler toprak üstünde
Tilkiler aslan postunda
Yazık yazık yazık yazık...


Aşık Mahzuni Şerif

Yarım Softa

Gücenme ey yarım softa
Avareyim de avare.
Vallah billah yemin ettim
Yönümü dönmem duvara.

Ben insana gavur demem
İnsandan gayriyi sevmem
Hurili cennet istemem
Çünkü âşıkım didara.

Canandan almışım canı
Neyleyim dini imanı
Öldürüp yüzseler beni
Mahzuni kurban Haydar'a.


Aşık Mahzuni Şerif