Şiir, Sadece: Louis Aragon şiirleri
Louis Aragon şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Louis Aragon şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mayıs 2015 Salı

Can Simidi

Bir kar'ın kar'ına
bir çocuk bir kez
attı kendi canını
ve bilmiyordu
kapatıyor gözkapaklarını

Bir çift
Bir erkekle bir kadın söylemek istediği
bir kez bir kez
bütün bir yol boyunca
bir çift ikisinin meydana getirdiği

Soğuk ve sıcak bir kez
Oysa az daha
Oysa başlamıştı
şarkı söylüyordu
yediği bir çörek güneşte çörek

Çöreğin resmi suda
Bir kez suda bir kez
bir su nehriydi bu
Su ıslatır bembeyaz
Islak çiçek


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

Çağdaş Kurtlaşma

Hüznün çoğu adalar arasında
dilencilik yapan kör bir general olmadığı gibi
Opera Caddesi de değildir sabahın üçünde
İnsan hüznüne sınır yoktur
Her zaman konacak bir taş vardır piramidine gözyaşının
Emin misiniz acı duyduğunuzdan boğulmuş bir kadın kadar
her şeyin bittiğini bildiği an artık boğulacağından
Emin misiniz daha iyi olmadığından
boğulmuş olmak eğer önümüzdeki saatlerin bıçaklarını düşünürsen
Ben çoktan yaşamaktayım son dakikamı
Görünmeyen ve süren bir can çekişmesidir çiğnediğim kum
Zaman zaman berberde kestirdiğim alevler
ne olduğumun işaretidir içimdeki kara cehennemin
Tıpkı mezarsız kalan cesetler gibi
İnsanlar dolaşmakta gözlerimin bahçesinde
Anlaşılmaz düş görenler
ya da ben mi tokat yedim kurumuş bir elden
bu kalabalık çölde bu çorak çiçekler arasında
Seviyor ve seviliyorum Bir tek şey yok bizi ayıran
Niçin hüzne bulaşmalı o şahane yüreğinde aşkın
Başını sallıyor herkes Biliyorum Baştanbaşa aptallık
Seviyorum ama yaşam yine de ölünceye kadar çekilmez
Seviyorum ama yine de biraz sonra ulumam gerekecek
Ayaklarımla sürüklüyorum hayalet mantosunu artdüşüncelerin
Bir olgunlaşma zinciri en içsel acılarla
şıngırdıyor son derece zavallı ayaklarımda
Seviyorum ve sevişiyoruz fakat bir batışın ortasında
fakat bir kılıcın ucunda ve yapamam
görmek istemem sana vereceği acıyı
Sevgilim senin gözlerin bu hazdan uzak kalmakla dönmüş gözlerin
Kerpetenle çıkarılsın yüreğim benden
kopan başımla da bitsin bu iş
Mürekkebe benzer bir süt içiyorum ve öğle vakti
bataklıktaki kömür gibi
orda solmaktadır yosun kendime benzettiğim aynalarda
Seni seviyorum seviyorum ama
atlamak anında bir ambardayken Sabırsızlık
Çirkin sabırsızlık çok acıyıp acımayacağını öğrenerek
Evren belki de yargılar bir suçluyu benim kişiliğimde
ve hataları ve tutumu kaydedecek sadece
Sabah gazetelerindeki metresinin yanında uyurken
kafasını kesen bu adam mahkemede ağlıyordu
Yatak odasında öldürmüştü onu ve ardından
ilkin bir bıçak sonra da testere ile kilerde
koparmıştı sevimli başı koymak amacıyla vücudu
maalesef dar gelen bir çuvala
Mahkemede hıçkırarak ağlıyordu
Biz palmiye ağacının yapraklan gibi değil miyiz
Onlar ki yapışık büyür çiçek açar ve meyve verirler
bir imge sunmak için olgun aşktan
Sonbahar ışıklı düş dolu elleriyle geliyor
Nedir bana gözyaşı döktüren bu suç
Aşkım yaşıyor bak Hadi görün sevgilim
Hiçbir şeyi kanıtlayamazsınız Yalancı kanıt bir orman gibi yeşil
yayılıyor kargaların boş yere öttüğü ufukta
Yalnız her ağaçta sallanan asılmış biri var
ve kan lekesi her yaprakta
Hangisi en kötüsüdür göğün şafağın ya da akşam ziftinin
Bilmem nedir beni alıkoyan bulvardaki insanları ısırmaktan
Bir tufanın ilk dalgası olabilir içimde yükselen hüzün
ki onun yanında bayağı bir vidanjörün devrilmesi gibi
Binbeşyüzkırkbirdeydi hatırlıyorum
Pavia yakınlarında
yakalandığım vakit dolaştığım kırda
hastalığımın ilk belirtileriyle boğuşurken
gerçeği söylediğimde inanmak istemedi köylüler
Beni kızgın bir kurt gibi görmek istemediler
insan derim nedeniyle ve deneysel bilimin
sürekli şüphecileri
bendeki kurt derisinin deri ile et arasında
saklı olduğunu itiraf ettiğim zaman
hançerleriyle yardılar gövdemi kol ve bacaklarımı
gözden geçirmek için melankolik savlarımı
Yüzüme dokunmadılar
korkunç şiirselliğinden korkarak yüz çizgilerimin
İten nedir beni mezarlarda ulumaya
Çürümüş sevgililerin uyuduğu
tozu mutlak şekilde karıştırmaya sürükleyen nedir beni
Topraktan neler çıkarıyorsun sanki canlı ışığa
yetmez mi canlıların yaralan
Banadır elektrik sandalyesinde ölüme mahkûm edilmişlerin
karanlık konuşması
en son sözcükleri giyotine gidenlerin
Varoluş oyulmuş bir gözdür İyi anlayın beni
oyulan bir göz her an
sonsuz bir harakiridir Kuduruyorum
görünce çığlıklarımın karşısındaki aptal sessizliği
İşte bunun için iki yüzlü çukurlardan çıkarmak istiyorum
şiddetli bir ölümden ölenleri korkan gözbebekleriyle
duvarlar arasından çıkarmak istiyorum felâketzedeleri
ki hâlâ dehşet saçar duruşlarıyla iskeletleri
ve son derece uyar yaşadığımız bu günlere

Komşu hanım tam diyordu ki
kendini suya atanlar vardır
Dünyaya salyayla gelen köpüren bir hayvansam eğer
çok kolay olurdu işi bitirmek

Sevgilim sevgilim duyuyor musun bu küfrü
Aşkın solgunluğu değil ölümün solgunluğu da değil
kurtların solgunluğudur yüzümdeki
Ölmek elimde değil bu koca çiçek yüzünden
dayanamadığımdan çeneğinin kapanmasına

Büyük bir ilerleme kaydedilmiş işkence konusunda
benim üzerimde kobay olan benim
Yırtıcı bir kobay iki eli
iki kapıya sıkıştırılmış
aşk ölüm
ve soyut devler zorluyor bu iki kapıyı
sanki hiçbir çaba harcamadan yapılan
bir müzikhol numarasının kendine güvenen rahatlığıyla
Hiç farketmedin mi saygısız sözlere benzediğini öpücüklerimin
dört bir yana çekilen kölelerin son söyleyebildikleri
Hiç farketmedin mi beni öldürürken benim seni sevdiğimi
Hep son defaymış gibi zevk alıyorum senin kollarında utanmadan
Kolların o kadar güzel ki
en korkuncu işte

Her şey çok yabanıl şekilde sona erecek
Sevgilimi hayvanlara attırırdım senin yerinde olsam
ya da bir ruh doktoruna götürürdüm onu gizlice
ya da kanına girerdim gözümü bile kırpmadan
sevgilim
uykusundayken çıplak ve renksiz
birlikte geçirdiğimiz güzel günlerin uyuduğu
mezarlar etrafında ortaya çıksın kurtlar sevgilim


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

Harabelerde Bağıra Çağıra Okunacak Şiir

İkimiz tükürelim ikimiz
Sevdiğimizin üzerine
Sevdiği üzerine ikimizin
Dilersen zira bu ikisi
Tam bir vals havasıdır ve tahmin ediyorum
Aramızda geçen karanlık ve o eşsiz şeyi
Terkedilmiş aynaların diyalogu gibi
Emanete alınmış bir yerde belki Foligno
Ya da Auvergne yöresi La Bourboule
Kimi isimler uzak bir gökgürültüsüyle yüklüdür
İster misin tükürelim ikimiz bu büyük yörelere
Orada kiralık küçük otomobiller gezinmekte
İster misin zira bir şey daha gerekli
Bir şey
Bizi birleştirsin ister misin tükürelim
İkimiz bu bir valstir
Bir çeşit rahat ağlayış
Tükürelim küçük otomobilleri tükürelim
Tükürelim emir böyle
Bir aynalar valsi
Bir diyalog hiçbir yerde
Dinle bu kocaman yöreleri orada rüzgâr
Sevdiğimizin üzerine ağlar
Birisi bir attır yere dirseğini dayar
Öbürü bir bez sallayan ölü öbürü
Senin adımlarının izi Boş bir köyü hatırlıyorum
Yanmış bir dağın omuzunda
Senin omuzunu hatırlıyorum
Senin dirseğini hatırlıyorum
Senin çamaşırını hatırlıyorum
Senin ayak seslerini hatırlıyorum
Atsız bir kenti hatırlıyorum
Yanıp tutuşan bakışını hatırlıyorum
Boş kalbim bir ölü Mazeppa bir atın
Önümde götürdüğü dağdaki o gün gibi
Coşku koşuşumu hızlandırdı katledilmiş meşeler arasında
Geleceği sezerek kanayan o sırada
Mavi kamyonlar üzerinde zayıflarken gün ışığı
O kadar çok şey hatırlıyorum
O kadar çok akşam
O kadar çok oda
O kadar çok basamak
O kadar çok öfke
O kadar çok durak bomboş yerlerde
Ki orda gizemin ruhu uyanıyordu yine benzer şekilde
Kör bir çocuğun çığlığına bir sınır istasyonunda
Hatırlıyorum
Geçmiş zamanda konuşuyorum Canınız isterse
Alay edin sözlerimin sesiyle
Sevdi Vardı Geldi Okşadı
Bekledi Gözledi gıcırdayan merdivenleri
Ey kaba güçler ey hayalet gören bir insanım ben
Bekledi bekledi derin kuyuları
Öleceğimi sandım beklemekten
Sessizlik kalem açıyordu sokaklarda
Bu oflayan puflayan taksi başka bir yerde ölmeye gidiyor
Bekledi bekledi boğuk sesleri
Kapının önünde kapıların dilini
Evlerin hıçkırığını bekledi
Tanıdık eşyalar alıyordu sırasıyla
Bekledi hayaletsel görünümünü bekledi
Kaçan mahkûmların Bekledi
Bekledi Allah belânı versin
Bir ışıklar zindanından ve birdenbire
Hayır Aptal Hayır
Budala
Ayakkabı yürüdü yün halının üzerinde
Yeni dönüyorum
Sevdi sevdi sevdi ama ne kadar çok bilemezsin
Sevdi geçmiş zaman bu
Sevdi sevdi sevdi sevdi sevdi
Ey kaba güçler
Ne kadar da cüretkâr oluyorlar
Aşktan bir yeğen öyküsüymüş gibi söz açanlar
Yuh be tüm bu dalavereler için
Biliyor musun ne zaman gerçek bir öykü olur
Aşk
Biliyor musun
Her nefes faciaya dönüştüğü zaman
Günün renkleri bir gülüşün sonucu olduğu zaman
Bir hava bir gölgenin gölgesi ortaya atılan bir isim
Her şey yandığı ve aslında bilindiği zaman
Her şey yandığı
Ve söylendiği zaman Her şey yanıyor
Ve gök etrafa dağılmış kum tadındayken
Aşk ahlâksızlar aşk sizin için
Beraber yatmaya varmak demek
Varmaya
Ya sonra Ha ha bütün aşk bundadır
Ya sonra
Konuşabiliyoruz ne olduğunu
Yıllarca birlikte yatmak
Duyuyor musunuz
Yıllarca
Vebalılarla dolu bir geminin güvertesinde
Düşen yelkenler gibi
Geçenlerde gördüğüm bir filmde
Teker teker
Beyaz gül kırmızı gül gibi ölmekte
Onca duygulandıran nedir beni
Bu son sözcüklerde
Belki son sözcüğü bir sözcük ki
İçinde her şey merhametsiz korkunç onarımı olanaksız
Ve acı Panter sözcüğü Elektrik sözcüğü
Sandalye
En son aşk sözcüğü düşünün bir kez
Ve son öpücük ve en son
Gevşeme
Ve en son uyku Bak ne garip
En son geceyi düşünüyordum ben sadece
Ah her şey bu korkunç anlama geliyor
Ben en son anları demek istemiştim
En son vedalaşmaları en son nefesi
En son bakışı
Dehşet dehşet dehşet
Yıllar boyunca dehşet
Tükürelim dilersen
Birlikte sevdiğimize
Aşka tükürelim
Açık kalmış yataklarımıza
Suskunluğumuza ve fısıldaşmalara
Yıldızlara olsalar bile
Senin gözlerin
Güneşe olsa bile
Senin dişlerin
Sonsuzluğa olsa bile
Senin ağzın
Ve aşkımıza
Olsa bile
SENin aşkın
Tükürelim dilersen


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Tek Sözcük Söylemeden

Ihlamur gecesi Yaz
Alçak sesle konuşuluyor kapılarda
Herkes dinliyor benim ayak seslerimi
ve kalbimin atışlarını asfaltın üzerinde

Size ne benim çektiğim acılardan

Gecenin meşin gözlüğü Çıplaklık
Denize giden yol
kendi içime taşıyor beni
Mek parmak kala yok olmama

Acının polipleri öbek öbek
Yosunlar Mercanlar Biricik dostlarım benim

Gölgede kimse anlayamaz sızlanmalarımın nedenini
Simsiyah bir kalleşlik
ENTRİKA (bildik bir hava)
Köklerin en iyisi bu
HER DERDE DEVA


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

Çiğ Işıklar Gazinosu

Moda olmuş plajlarda bir akşam bir ezgi çalınır
Bu ezgiyle küçük atlar korkunç hızlı koşar
Ve kız düşüp bayılır ve Weber'in adını mırıldanır
Bendenizse Webr der ve denize bakar


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

Taş Çatlatmak

Kış günleri Kıymıklar
Arkadaşım gözleri kızarmış
Yürüyor cenazenin ardından Ayna
Ölüyü kıskanıyorum

İnsanlar sinekler gibi ölüp gidiyorlar
Yanılgımı söylüyorlar alçak sesle
Mavi güneş Çatlak dudaklar Korku
Sokaklarda dolaşıyorum kötülük düşünmeden
şairin imgesiyle ve tuzakçının gölgesiyle

Bana eğlenceler sunuyorlar portakallar
Dişlerim Ürperti Ateş Saplantı
Tüm mangallar hurda pazarına
Yapacağım tek şey kaldı soğuktan ölmek
herkesin önünde


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Program

Katillerin buluştuğu yerde
Kan ve boya taptaze
Soğuğun kokusu
Cinayet işleniyor yemekten sonra
Mumlar etkili olmayacak yeteri kadar
Elbette ihtiyaç duyacağız ufak tefek
âletlere
Şef maske takıyor
Soyutların kadifesi
Beyfendi galiba Opera balosuna gidiyor
Bütün cinayetler La Muette'te işleniyor
Vesaire
Sadece kullanılacak parayı görüyorlar Sarig
Fransa'nın en büyük isimleri var benim çetemde
Çiçek buketleri Güveni kötüye kullanışlar
Paris'i onursuzluğuma bulaştırıyorum Yarış
Borsaya darbe vuruş
Uzak da olsa umut yüreğine su serper suç ortaklarının
Şeytan makinası gelinciğin tam ortasında
Uzun süre sürdüremeyecekler zenginliklerini şimdi onlarda
sıra
Kırık camların gazeteden yıldızı
Bilirim matkapların zayıf noktalarını
arkadaşlarım
İnsan amacına varır gözden yoksun ihbarlarla
Zehir Köpüklü bira
İhanet ya da
Bunu Tahta atın yemini
Onu teslim ediyorum polise
Ötekiler ellerini ovuşturuyorlar sevinerek
Bir şey kaybetmiyorsunuz beklemekle
Bu gece denizde kazalar olacak
Suikastlar Kaygılar
Ölüm kan gölüne çeviriyor yatak odasındaki halıları
İki dost daha sonra sıra kardeşimde
Gülümseyerek bakıyor bana ve gösteriyorum ben de ona
dişli biri olduğumu
Kim kimi boğacak böyle
Elele Kur'a mı çekelim kurbanı saptamak için
Saldırı ilmik
Cehennemi boyluyor kim konuştuysa
Katil ayağa kalkıyor ve diyor
İntihar
Dünyanın sonu
Bayrakların sarılması deniz kabuğu
Katran sırlan Meşaleler
Delik deşik olmuş meyve Kurşun düdük
Soykırımı gereksiz kılıyorum ve zevk için
ve tanımıyorum yeşil ve beyaz geçmişi
Yarışa sokuyorum anarşiyi
bütün kitaplarda ve garlarda


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

İtalya Dilberi

Pablo Picasso'ya


Mavi ve onun yelkenleri
Sağlıklı kollar
Yazlık kremler
Büyük güzelliği

Ama ne kadar etkiler
Onu sevmek isteyeni
(Denizden söz açmak
Düzyazının dışında)

En budalası bile
yuvarlak gözleriyle
Akıllıca pazarlar
Bu alnın yakınında

Ey tatlı sevgilim
Kurşun güneşinde
Dikine bakışın
Ve altın rengi tenin

Seni betimlerken
Tüm ayak bilekleri
Çıkıp gelirler ruha
Tıpkı tükürükler gibi

Senin saçlarında
Geçmişin aksi
Duruyorsun hâlâ
Parlak bir kâğıt gibi

Getirsin dudakların
Sözcükleri kötülüğü ve ateşi

Ama bir lâv tonuyla
Hayır'dır sesin söylediği


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

Heykel

Şehvet Güneş yemeği
Ölüyorum Salya Uyku
Çalın sabah çanlarını
Kloroform maskesi Aşk
boylu boyunca yuvarlanıyorum
Aslında

Uçurum
Yatak halısı ölmedi
Kıpır kıpırdır şarkı söylerken alçak sesle
Panter panter
Vücudum durmuyor kırışıkları altında çarşafların
Denizde bir adam Mürekkep
Akıntıyla sürüklenmiş


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

15 Mayıs 2015 Cuma

Piyadenin Kafayı Oynatması

Hortlak çocuk insan yarıyor
taş direklerin arasında
2PIR kafasının ölçüsü
(Kule çıkıyor göğe dikkat)
Sarhoş sesiyle nasıl da değişiyor
Yanlış ya da doğru korkutur içi saman dolu kartalı
sıcak yüzünden
renk yüzünden
acı yüzünden

Şimşir top bir daha hiç mi hiç düşmeyecek
Beyaz tahta ucuna çelik-çomağın


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

Jean-Baptiste A.'nın Yaşamı

Bir gölge güneşin ortasında uyuyor
altın güneş
Jean-Bart
Kara-meşeli caddede
Fakat sabırlı olun
Ben daha doğmuş değildim o zamanlar
Tren yeniden yola çıkar

ROSA gül ve bu mürekkep tadı ey çocukluğum
Cos oc'yı hesaplayın
ye göre

Gençliğim Aperitif ki çok az görmüştü onu
bir cafe'nin aynaları usanmış bunca sinekten
Gençlik ve tüm ağızlan öpmedim ben

Koridorun sonuna ilk önce varan
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 ÖLÜ
Bir gölge güneşin ortasında uyuyor o da göz


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

Opera Aşığının Şarkısı

Aşk tatlı yatak çarşafı
kalbimse yorganıdır onun
kırışık
öylesine gevşek kollarım bacaklarım
hafifçe açılmış dudaklarım
yan bakıyor gözlerim
yalancı gökler için
ki vücutla çamaşır
hep aynı kokudadır
ateşli olmam için


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

14 Mayıs 2015 Perşembe

Madame Tussaud

Sessiz çığlıklar Siyah taftalar Redingotlar Cinayetler
Aynı gri bakışa sahiptir bütün mankenler

Ama bu lord çok berbat bir yerde dansetmiş Paris'te
Altın dişleri ve favorileri var onun
kirli

Strand sarı bir sisle izliyor salonlarda

Tozlu kıvrımlarda iz bırakan göğüslükler
kendilerini ihmal ediyor bu beyfendiler Öylesine mutlu
yarı-sosyetik bir hanımı öldürmekten
Hindistan'da

Çılgınlıklar yaptı bu subaylar
Morglarını terkettiler bir evlilik uğruna
morganatik olan
İnsan eğlenebilir gezilerde
Şayet rugan pabuçları kirlenmemişse
yurt dışında ceza yenmiyor öyle cinayetlerden
Seve seve öldürürdüm bu İskoç kraliçesini
Fransa'ya bakıp da şiirler söyleyen

Ama altüst ederdim her türlü ticareti


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

Akrobat

Kanlı kollar Evliya otu kadar neşeli
Hiperbol yeniden düşer Eller

Kuşlar sayılardır
Cebir'se konmuş ağaçlara
Rousseaux'dur çizen gökyüzünün portesinde
bu tekdüze müziği

Yaşam için yüz Yüzlerce

Dövme yapan

Atarım perendemi surların üzerinde


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

Füg

Bir sevinç patlar üçe
lir'le ölçülmüş zaman
Ormanda patlar sevinç
söyleyemeyeceğim
Dönsün başlar gülüşler
kimin aşkına
neyin aşkına

benim aşkıma


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

13 Mayıs 2015 Çarşamba

Mutasavvıf Maskara

Asansör hep nefes nefese iniyordu
ve hep çıkmaktaydı merdiven
Bu hanım söylenenleri duymaz
yapmacık tavırlı
handiyse aşktan söz edecektim ona
ah bu komi
komik bıyığı ve kaşlarıyla
ne yapay
Ben çekerken onları bağırdı
garip garip
Ne gördüm Bu soylu kadını işte
Bayım hafifmeşrep değilim ben
Yuh sana çirkin kız
Allah'tan bizim
bavullarımız var domuz derisinden
her şeye dayanıklı
Buradaki
Yirmi dolar
İçindekiyse bin
Hep aynı dizgedir bu
Ne ölçü var
ne mantık
tatsız konu


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

Mobilyalı Oda

Univers Oteli ile Aveyron Oteli'nde
metro geçiyor pencereden
Toprak gözlü kız orda kavuşacak belki de bana
Kalbim
gördüğümüz vakit ne diyeceğiz ona
tatlım say çiçekleri
duvarın çiçeklerini say
Kalbim nadasa alınmış tarla
Dikkat
Pek sağlam değil merdiven
Niçin bir çoban kızı değilsin sen
Âşıkları Mezopotamya'ya götüren


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

Saf Perşembe

Sokaklar, kırlar, nereye koşmaktaydım? Dönemeçlerde
beni kovalıyordu aynalar, başka su birikintilerine
doğru.

Yeşil bulvarlar! Eskiden, gözlerimi eğmeksizin bakardım
hayranlıkla, ama güneş bir ortanca değil artık.

Fayton o simgesel arabayı oynuyor: Flore ile bu soluk
dudaklı kız. Alçakgönüllü bir çayır için fazla lüks
doğrusu: bayraklarla donatın! tüm sevgililer
pencerelerde olacak. Benim şerefime mi?
Yanılıyorsunuz.

Gün içime sızıyor. Benden ne ister beyaz aynalar ve
karşılaştığım kadınlar? Yalan dolan mı? Böyle bir
rengi yok ki kanımın.

Mart'ın yanan zifti üzerinde, ey kardelen çiçekleri!
herkes anladı artık benim kalbimi.

Utandım, vah utandım!


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur

31 Aralık 2011 Cumartesi

Louis Aragon

Louis Aragon (doğumu 3 Ekim 1897, Paris - ölümü 24 Aralık 1982, Paris) Siyasal eylemci ve komünist şair, romancı ve deneme yazarı. Bugünkü Fransız ozanlarının en önemlilerinden biri olarak bilinir. Özellikle, Türkçe'ye Mutlu Aşk Yoktur adıyla çevrilen şiiriyle tanınır.

Önceleri, Dada akımının öncüleri arasında sayılıyordu, sonradan André Breton ve Philippe Soupault ile birlikte bu yüzyılın en önemli şiir akımı olan Sürrealizm'in kurucularından biri oldu. Bugüne değin şiir, roman, eleştiri, deneme, çeviri olarak 61 kitap yayımladı.

Aragon'un ünü, öte yandan, II. Dünya Savaşı'nda gizli karşı koyma hareketiyle daha bir büyümüştür. Le Paysan de Paris adlı romanı, gerçeküstücülüğün en güzel örneklerinden biri olarak gösterilmektedir. Charles d'Orléans'dan, Victor Hugo'ya değin uzayan bir şiir çizgisini sürdürür gibidir Aragon. Açık yazan ozanlardandır, birçok şiirleri bu yüzden şarkı haline getirilmiştir. Aragon romancı olarak da ün yapmıştır, çağdaş romanında önemli bir yer tutar. Birkaç çevirisi de vardır. 24 Aralık 1982'de Paris'te ölmüştür.

"Kendimle uzlaşmak gibi bir arzum yok, olmadı da hiç. George Brassens'in bestelediği ve yaygınlaştırdığı Mutlu Aşk Yoktur, 1943'de yazdığım bir şiirin dizesidir. Söz konusu mutsuzluk, işgal yıllarının mutsuzluğu. Fransa'nın içinde bulunduğu o acıklı durumda mutlu bir aşk olabilir miydi? Ortak bir mutsuzlukta bireysel mutlulukların olamayacağı teması, o zamanlar işlediğim bu tema, aslında, hemen yazdığım tüm yapıtlarda da var. Gerçekten, bu şiirde ortaya çıkan sorun, mutlu aşkın olup olmayacağı değil, mutlu çiftin olup olmayacağıdır. Kadın - erkek çiftini, erkeğin ve kadının en yüce şekli olarak düşündüğümü söylemiştim. Umarım gelecek günler kadın - erkek çiftine mutluluk taşır."