Dostlarım, bu türkü çocuklar içindir, gök mavisi,
Ben en güzel günleri onlarda görüyorum,
Onlarla, gelecek kardeş dünyaya selam gönderiyorum,
Onlarla gelecek bahar günlerimizin en sevgilisi.
Güneşli bahçeleridir onlar büyüyen ağaçların,
Şimdi gölgelerinde rüya ve oyun dinlenir,
Yarın, ah o dallarda ne şarkılar çiçeklenir,
Bütün insanlık dinlenir o gölgelerde belki yarın.
Bir küçük Kemal tanıdım bir sığırtmacın oğlu,
Sincap gözleriyle geniş tabiatı inceleyen,
Şimdiden otları, çiçekleri, ağaçları, hayvanları bilen,
Ve içi bozkırların sessiz yıldızlarıyla dolu.
Bir küçük bebek tanıdım elinde elma,
Bildiği tek türkü ağlamaktı, ağlamak,
Sen gül bebek, sen gül, gözyaşını analara bırak,
Sen ne biliyorsun daha, derdim, bebek sen ağlama.
Ah, ben güzel kırmızı elmaları severim.
Tazedir, özlüdür kalpleri, çocuklara benzer,
Bazen, gönül bu elmalardan yemek ister,
Ben de çocukluğumdan bir parça kesip yerim.
Ve onlar, ne yerler, ne içerler ne yaparlar bilinmez,
Köylerde, kenar mahallelerde, şehirlerde yaşarlar,
Kuş vururlar, kavga ederler ceviz taşlarlar,
Kiminin evinde ağlanmaz, kiminin evinde gülünmez.
Bir gün düşünceleri içinde Ahmedi seyrettim,
Geçip giden bir trene arzuyla bakıyordu,
Belli ki, sonsuz yolculukların köprüsünü saklıyordu,
Kalbinde gezginci şairlerin aşkını keşfettim.
Ve onlar, tarla kıyılarında büyüyorlar, ahlatlara eş,
Koca dalaklarında batak göllerin hatırası,
Ah, içlerinde vurulmuş bir yaban ördeğinin yarası,
Büyüyorlar, büyüyorlar yeşil ekinlerle kardeş.
Ah, Bengidir kızkardeşlerin en güzeli,
Dokuz yaşında Dante'nin Beatriçe'si,
Menekşe gözleriyle bütün şiirlerin bahçesi
Gelecek aşkların şafağı, açılmamış sabah gülü.
Bir de Ayşecik vardır, küçücük dokuz aylık,
Kesici dişleri yeni çıkmış, bilecek, bilecek o da,
Bu dişlere değmeli bütün nimetler dünyada,
Ve diyecek öpülünce dudaklarından; Ah, güzel an dur artık!
Güzel an durmaz, Ayşecik, ah zaman eskir,
Biz büyürüz, çocukluk elbiselerimiz küçülür,
Bol bol harcadığımız güneş bile ölçülüdür,
Günü gelir dağların ardına çekilir.
Sizlere ne söylesem, bilmem ki çocuklar,
Ah, yaşamanın güzel ve sonsuz olması,
Bulunur belki bir gün Keloğlanın "Sihirli elma"sı,
Belki dağların ardında bir bahçe, onu saklar.
Böyle sihirli bir elmadır çocukluğumuz,
Zaman kandırır bizi, bir oyunda alıp onu atar,
Siz kanmayın aman, çocuklar, küçük dostlar,
Birleşmesin o dağa doğru yolculuğumuz.
Ben en güzel günleri onlarda görüyorum,
Onlarla, gelecek kardeş dünyaya selam gönderiyorum,
Onlarla gelecek bahar günlerimizin en sevgilisi.
Güneşli bahçeleridir onlar büyüyen ağaçların,
Şimdi gölgelerinde rüya ve oyun dinlenir,
Yarın, ah o dallarda ne şarkılar çiçeklenir,
Bütün insanlık dinlenir o gölgelerde belki yarın.
Bir küçük Kemal tanıdım bir sığırtmacın oğlu,
Sincap gözleriyle geniş tabiatı inceleyen,
Şimdiden otları, çiçekleri, ağaçları, hayvanları bilen,
Ve içi bozkırların sessiz yıldızlarıyla dolu.
Bir küçük bebek tanıdım elinde elma,
Bildiği tek türkü ağlamaktı, ağlamak,
Sen gül bebek, sen gül, gözyaşını analara bırak,
Sen ne biliyorsun daha, derdim, bebek sen ağlama.
Ah, ben güzel kırmızı elmaları severim.
Tazedir, özlüdür kalpleri, çocuklara benzer,
Bazen, gönül bu elmalardan yemek ister,
Ben de çocukluğumdan bir parça kesip yerim.
Ve onlar, ne yerler, ne içerler ne yaparlar bilinmez,
Köylerde, kenar mahallelerde, şehirlerde yaşarlar,
Kuş vururlar, kavga ederler ceviz taşlarlar,
Kiminin evinde ağlanmaz, kiminin evinde gülünmez.
Bir gün düşünceleri içinde Ahmedi seyrettim,
Geçip giden bir trene arzuyla bakıyordu,
Belli ki, sonsuz yolculukların köprüsünü saklıyordu,
Kalbinde gezginci şairlerin aşkını keşfettim.
Ve onlar, tarla kıyılarında büyüyorlar, ahlatlara eş,
Koca dalaklarında batak göllerin hatırası,
Ah, içlerinde vurulmuş bir yaban ördeğinin yarası,
Büyüyorlar, büyüyorlar yeşil ekinlerle kardeş.
Ah, Bengidir kızkardeşlerin en güzeli,
Dokuz yaşında Dante'nin Beatriçe'si,
Menekşe gözleriyle bütün şiirlerin bahçesi
Gelecek aşkların şafağı, açılmamış sabah gülü.
Bir de Ayşecik vardır, küçücük dokuz aylık,
Kesici dişleri yeni çıkmış, bilecek, bilecek o da,
Bu dişlere değmeli bütün nimetler dünyada,
Ve diyecek öpülünce dudaklarından; Ah, güzel an dur artık!
Güzel an durmaz, Ayşecik, ah zaman eskir,
Biz büyürüz, çocukluk elbiselerimiz küçülür,
Bol bol harcadığımız güneş bile ölçülüdür,
Günü gelir dağların ardına çekilir.
Sizlere ne söylesem, bilmem ki çocuklar,
Ah, yaşamanın güzel ve sonsuz olması,
Bulunur belki bir gün Keloğlanın "Sihirli elma"sı,
Belki dağların ardında bir bahçe, onu saklar.
Böyle sihirli bir elmadır çocukluğumuz,
Zaman kandırır bizi, bir oyunda alıp onu atar,
Siz kanmayın aman, çocuklar, küçük dostlar,
Birleşmesin o dağa doğru yolculuğumuz.
Ceyhun Atuf Kansun
Yanık Hava, 1948