Şiir, Sadece

29 Ağustos 2015 Cumartesi

Naci Derler Bir Güruha Uğradım

Naci derler bir güruha uğradım
Güzel Şah'ım yarlıgasın onları
Muhabbet ettik iradet getirdik
Anlar bizi sevdi biz de anları

Durdukları irfan bağ ile bostan
Silinmiş kalpleri gümandan pastan
Var anın gümanı haman bir dosttan
Arı gibi vızılaşır canları

Cümle bir gerçeğe demişler beli
Tesbihleri Allah Muhammet Ali
Meşrebi Hüseyni ismi mevali
Hüseyin aşkına çıkar kanları

Bir nefesten bir imama uyuldu
Birinin nefesi bine sayıldı
Kaynayuban birbirine koyuldu
Hüseyin aşkına akar kanları

İstemem Cennet'i göster didarı
Hulk-ı Muhammed'den almış kemali
Secdeye inmeden okur duayı
Aşıklar didara dönmüş yönleri

Sırat'ı Mizan'ı anda geçtiler
Benlik kalesini bunda yıktılar
Al geydiler yaslarından çıktılar
Geceleri bayram kadir günleri

Pir Sultan Abdal'ım gerçektir meydan
Özünü saçmıştır sıfat-ı Şeytan
Esrimiş Kırklar'ın içtiği meyden
Güzel Şah'tan koku duymuş canları


Pir Sultan Abdal

28 Ağustos 2015 Cuma

Yine Farz İçinde Farzdır Musahip

Eğer farz içinde farzı sorarsan
Yine farz içinde farzdır musahıp
Dört kapıdan kırk makamdan ararsan
Yine farz içinde farzdır musahıp

Musahipsiz kişi ceme gelir mi
Ettiği niyazlar kabul olur mu
Muhammet Ali'den derman bulur mu
Yine farz içinde farzdır musahıp

Musahipsiz ise ceme götürmen
Tecellisi bozuk Hakk'a yetirmen
Müsahipsiz ile durup oturman
Yine farz içinde farzdır musahıp

Farz Allah'tan kaldı ya sünnet kimden
Müsahibin işi daima sırdan
Musahipli kişi ol Şah-ı Merdan
Yine farz içinde farzdır musahıp

Pir Sultan Abdal'ım hey kerem-kanı
Yine sensin dü cihanın sultanı
Aşnanı buldun müsahibin hani
Yine farz içinde farzdır musahıp


Pir Sultan Abdal

İbrişimden Ala Teli Var

Bir sabah vaktinde yerini görsem
Belirsiz vatanı ili var koçun
Ancak sen bilirsin hey kadir Allah
İbrişimden ala teli var koçun

Koç kuzu kurbandır Hak der atamaz
Sakın inanmayın yemez satamaz
Deryanın yüzünde kırklar tutamaz
Çekilip gitmeğe yolu var koçun

Arif olsam koçun yerini görsem
Mübarek yüzünü yüzüme sürsem
Yaylımı Cennet'tir sulağın görsem
Ab-ı Zemzem suyu gölü var koçun

Akını boyamış türlü donlara
Öyl'olunca dilek geçmez onlara
Teslim tastik olan safi canlara
Yüzünü sürmeğe kali var koçun

Pir Sultan Abdal'ım düşürme harzı
Beraber kılalım sünneti farzı
Dünyada bulunmaz o koçun tarzı
Daha türlü türlü hali var koçun


Pir Sultan Abdal

Hak İçin Kendini Kurban Eyleyen

Hak için kendini kurban eyleyen
Şah-ı Merdan oğlu İmam Hüseyin
Cümle erenlere ferman eyleyen
Erenler serdarı İmam Hüseyin

Muhammet Ali'nin çeşmi çerağı
Erenler rahının bir gül-i bağı
Ciğerler paresi gönül durağı
Gözlerimin nuru İmam Hüseyin

Ceddi Muhammet'tir atası Ali
Anası Fatıma cihana veli
Cümle evliyalar ederler beli
Evliyalar piri İmam Hüseyin

Batının sultanı müminin şahı
Gayıp aleminin şems ile mahı
Şah Hüseyn'em deyu ederler ahı
Matem ile zarı İmam Hüseyin

Pir Sultan Abdal tut damenin anın
Düşmanına düşman ol hanedanın
Nur-ı çeşmidürür Şah Murtaza'nın
Erenler hünkarı İmam Hüseyin


Pir Sultan Abdal

27 Ağustos 2015 Perşembe

Hoşça Tutun Öküzü

Dağdan kütür kütür hezen indirir
İndirir de ateşlerde yandırır
Her evin devleğin öküz döndürür
İreçberler hoşça tutun öküzü

Öküzün damını alçacık yapın
Yaş koman altına kuruluk serpin
Koşumdan koşuma gözlerin öpün
İreçberler hoşça tutun öküzü

Abdal Pir Sultan'ım kaynar coşunca
Tekne hamur kalmaz ekmek pişince
Adem at öküzün çifte koşunca
İreçberler hoşça tutun öküzü


Pir Sultan Abdal

Döndün Mü Benden

Döndün mü benden yüzü dönesi
Ben seni Ali'nin yoluna saldım
İkrarı boynuna kement olası
Ben seni Ali'nin yoluna saldım

Yürü bre yürü yüze gülücü
Bizi görüp de yad elleri sevici
Boynuna uğrasın şahin kılıcı
Ben seni Ali'nin yoluna saldım

Pir Sultan Abdal'ım dertlere derman
Ayrılık elinden halim pek yaman
Şefaat etmesin On İki İmam
Ben seni Ali'nin yoluna saldım


Pir Sultan Abdal

Gine Dertli Dertli

Gine dertli dertli iniliyorsun
Sarı turnam sinen yaralandı mı
Hiç el değmeden de iniliyorsun
Sarı turnam sinen parelendi mi

Yoksa sana yad düzen mi düzdüler
Perdelerin tel tel edip üzdüler
Tellerini sırmadan mı süzdüler
Sarı turnam sinen yaralandı mı

Bahar seli gibi akıp çağlama
Dertli ötüp yüreğimi dağlama
Üstadını buldurayım ağlama
Sarı turnam sinen yaralandı mı

Yas mı tuttun giyinmişsin karalar
Senin derdin açar bana yaralar
Esiri der nedir buna çareler
Sarı turnam sinen yaralandı mı

Turnam niçin ahvalimi bilmezsin
Bendeki yaralar türlü türlüdür
Öğüt versem öğüdümden almazsın
Bendeki yaralar türlü türlüdür

Uçup havalanma yellere karşı
Bülbül figan eder güllere karşı
Gel beni ağlatma ellere karşı
Bendeki yaralar türlü türlüdür

Pir Sultan Abdal'ım ben de böyleyim
Emir haktan geldi kime neyleyim
Derdim çoktur hangisini söyleyim
Bendeki yaralar türlü türlüdür


Pir Sultan Abdal

26 Ağustos 2015 Çarşamba

İki Turnam Gelir Bağdat Elinden

İki turnam gelir Bağdat elinden
Gül alır gül verir de kendi elinden
Aşığın verdiğini de koymaz dilinden
İnip gider de Turnam dost diye diye

İki turnam gelir de birisi yavru
Yavrunun kanadı sepirdek benli
Yönünü döndürmüş de ol Hak'ka doğru
İnip gider de Turnam dost diye diye

Pir Sultan Abdal'ım da eylemeyelim
Aşığın verdiğini söylemeyelim
Ko gitsin turnalar eylemeyelim
İnip gider de Turnam dost diye diye


Pir Sultan Abdal

Mevla Çün Yarattı

Mevla çün yarattı Ahmed'i nurdan 
Adem olan gelir nura çevrilir 
Böyle kurulmuştur bu çarh-ı devran 
Mansur olan gelir dâra çevrilir 

Bir sürçmekle atın payi kesilmez 
Bir suç ile âdem oğlu asılmaz 
Erenler kurmuştur bu yol basılmaz 
Yol oğlu kandeyse yola çevrilir 

Gümanlı gönülde pir mi eğlenir 
Cennetten dışarda hur mu eğlenir 
Arısız kovanda bal mı eğlenir 
Arı kande ise bala çevrilir

Ulu sular dâim alçağa akar
Pervaneler özün odlara yakar 
Serçe kanda ise aslına çeker 
Bülbül olan gelir güle çevrilir 

Pir Sultanım eyder gönül hastadır 
Elinde gülleri deste destedir 
Adem oğlu bir acayip nesnedir 
Muhabbetle tatlı dile çevrilir


Pir Sultan Abdal

Nic'oldu

Yine ılgın ılgın seher yeller esince
Bulutlar kaynaşır bülbül nic'oldu
Şah İmam'a beli diyen gaziler
Sürülen tarikat erkan nic'oldu

Erenler meyl'etmez bunda yalana
İçi süver olup dışı gülene
Evvel ikrar verip sonra dönene
Sürdüler dergahtan hali nic'oldu

Bek imiş kurulmaz feleğin yayı
Ezelden soyunmuş aşıklar bayı
İki dinli yüze gülücü devi
Sürdüler dergahtan hali nic'oldu

Er değildir er nefesi tutmayan
Arıtıp kalbini temiz etmeyen
Özünü rızaya teslim etmeyen
Sürdüler dergahtan hali nic'oldu

Pir Sultan'ım ihlas çağır pirine
Yerler gökler inler ah u zarına
Müminler çıkınca hak divanına
Münkir olanların hali nic'oldu


Pir Sultan Abdal

25 Ağustos 2015 Salı

Elma Sabahı

Uyurken üstüme geldi erenler
Gafil aç gözünü haydi uyan dediler
Serseri kalma şu cihan içinde
Yürü bir gerçeğe ey can dediler

Turnalar turnalar telli turnalar
Samah dönenlerde çarha girenler
Şahdan bir elma geldi elma ne güzel elma
İçi turunç dişi turunç ne güzel elma
Eğlenin turnalar ben de varayım
Haber salalım yoldaş olalım

Uyandım gafletten açtım gözümü
Kulak verdim canım döndüm yüzümü
Bir ayrılık çöktü kara yazımı
Şimdi bir gerçeğe yürü dediler

Pir Sultan Abdalım düşmüş er sevdasına
Aşıklar düşmesin el sevdasına
Bir nazar kılmışım kalbim pasına
Eğer aşık isen üryan dediler


Pir Sultan Abdal

Bir Mum Yanar Bir Şişede

Bir mum yanar bir şişede
Bülbüller eğlenmez meşede
Yedi iklim dört köşede
Allah bir Muhammet Ali

Pir Sultan'ım hali bilen
Gözümün yaşını silen
Cennet bahçesinde dolan
Ben dedem Ali'yi gördüm


Pir Sultan Abdal

İndim Koç Babayı Tavaf Eyledim

İndim koç babayı tavaf eyledim
Bugün yaylımdadır geliyor koçlar
Mubarek cemalin seyran eyledim
Bugün yaylımdadır geliyor koçlar

Koçların alnında yazılı Kur'an
Hiç mahrum mu kalır onları gören
Yarın mahşer günü şefaat uman
Bugün yaylımdadır geliyor koçlar

Yağmur yağar çiselenir izleri
Elham suresine benzer gözleri
Ayınan gün gibi doğar yüzleri
Bugün yaylımdadır geliyor koçlar

Pir Sultan'ım biz çekelim yasları
Dört kitapta beyan oldu sesleri
Aşıklarda söyler bu nefesleri
Bugün yaylımdadır geliyor koçlar


Pir Sultan Abdal

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Yine Yeşillendi Dağlar

Yine yeşillendi dağlar
Kararıp kocamaz bağlar
Her nereye varsam ağlar
Felek, senden gülen kimdir

Ateşim yanıp pişmeden
Ruh girip bu ten koşmadan
Ana rahmine düşmeden
Bu dünyaya gelen kimdir

Yiğit ister yaranlığa
Baykuş konar viranlığa
On sekiz yıl karanlığa
Hızır ile duran kimdir

Pir Sultan'ım der varalım
Anda günahlar görelim
Azrail'den bir soralım
Kendi canın alan kimdir


Pir Sultan Abdal

Şah'ın Nuru Musun

Şah'ın nuru musun ey canlar canı
Varın layık olun hallerinize
Mürüvvet Erenler darına durdum
Canım kurban olsun yollarınıza

Erenlerin altın akçası mısın
Mümin kardaşların goncası mısın
Şah'ı Merdan Ali bahçesi misin
Gelir bülbül konar dallarınıza

Rehberin payını yemen, ayırın
Mürşidin payını candan kayırın
Dudaktan emzirin lebten doyurun
Hak mihman gelince evlerinize

Lanet ile Yezitleri taradım
Hakk'ın kitabını açtım aradım
Kırklar ile cem olmaktı muradım
İmam Cafer çıkar yollarınıza

Pir Sultan'ım eydür Yezitler gamda
Horasan erleri Urum'da Şam'da
Biz de mihman olduk bir ayn-i cemde
Doyup usanmadık hallerinize


Pir Sultan Abdal

Derildi Ayn-ı Cem Kuruldu

Derildi ayn-ı cem kuruldu erkan
Erenler oturmuş postu postuna
Niyaz edip Hakk'a açıldı meydan
Meydancılar çerağ aldı destine

Baş eğdiler erenlerin yoluna
Hü dediler ehlullah erkanına
Çağırdılar Tanrı'nın arslanına
Kevser getirdiler meydan üstüne

Erenlerin gazileri geldiler
Kabul edip cur'asından aldılar
İçip Ab-ı Kevser sermest oldular
Mail oldum gözlerinin mestine

Zikr ettiler erenlerin nefesin
Çüş ettiler taliblerin hepisin
Cümle gönüllerin sildiler pasın
Özlerin teslim ettiler dostuna

Pir Sultan'ım bahçesini zeyn eder
Üstat nazarında erkanın güder
Kırklar sema ile hak yola gider
Üçlerle yediler erkan üstüne


Pir Sultan Abdal

22 Ağustos 2015 Cumartesi

Çekilip Kırklara Vardık

Çekilip kırklara vardık
Niye geldin can dediler
Baş kesip niyaz eyledik
Geç otur meydan dediler

Kırklar meydanı ganidir
Görenin kalbin eridir
Külli şekerden beridir
Nerelisin can dediler

Kırklar ile yedik içtik
Kaynayıp sohbete çoştuk
Yetmiş yıl kürede piştik
Dahi çiğsin can dediler

Rehberine ver özünü
Erenler göre gönlünü
Müsahibin hak bileni
Edelim ihsan dediler

Pir Sultan'ım kanım katlim
Gönlünü gönlüme kattım
Doksan yıl da ölü yattım
Gine sağsın can dediler


Pir Sultan Abdal

Benden Selam Söylen Sofu Canlara

Benden selam söylen sofu canlara
Vücudun şehrini yuyanlar gelsin
Yedi kat göklerin yedi kat yerin
Kudret binasını kuranlar gelsin

Pirimi sorarsan Ali'dir Ali
Altından çakılmış Düldül'ün nalı
Kim sürdü kuyuda kırk arşın yolu
O yolun süreğin sürenler gelsin

Sofuluk dediğin bir kolay iştir
Pirimin gördüğü mübarek düştür
Eti yok kanı yok bir uçar kuştur
O kuşun dilini bilenler gelsin

Sofuluk eyleyen arıtır özün
Kimse yok anlaya şu benim sözüm
Demirin yüzünde karınca izin
Karanlık gecede bulanlar gelsin

Pir Sultan Abdal'ım özüm didarda
Saklayalım Hak katında nazarda
Çıkmadık can kazılmadık mezarda
O canın namazın kılanlar gelsin


Pir Sultan Abdal

Yürekte Yareler Türlü Türlüdür

Gönül niçin ahvalimi bilmezsin
Yürekte yareler türlü türlüdür
Öğüt versem öğüdümü almazsın
Yürekte yareler türlü türlüdür

Eser zülüflerin yellere karşı
Ötüşür bülbüller güllere karşı
(Bülbül figan eder güllere karşı)
Nasıl ağlayayım ellere karşı
(Gel beni ağlatma illere karşı)
Yürekte yareler türlü türlüdür

Ah neyleyim karşımızda ölüm var
Ölüm dedikleri kanlı zalim var
Ne ağlayıp ne gülecek halim var
Yürekte yareler türlü türlüdür

Pir Sultan Abdal'ım ben de böyleyim
Emir haktan geldi kime ne eyleyim
Derdim çoktur hangisini söyleyeyim
Yürekte yareler türlü türlüdür


Pir Sultan Abdal

21 Ağustos 2015 Cuma

Eksik Halim Kusurum

Hiç bilmedim sabahta sarı neden
Gelüp şu iklime girüp anneden
Şu kalbimin masum olduğu neden
Bilemedim eksik halim kusurum

Bahçede açılmış gülleri derem
Çok badeler içtim gönül coşuram
Değilim kazancı çiğler pişürem
Bilemedim eksik halim kusurum

.. kalem salup gelenler
Pirine arz edüp yolun sürenler
Pişmiş her kaplardan kısmet alanlar
Bilemedim eksik halim kusurum

Pir Sultan'ım niyet eden gitmeye
Kim can ü gönülden hizmet etmeye
Hak erenlerine gönül katmaya
Bilemedim eksik halim kusurum


Pir Sultan Abdal