Şiir, Sadece

11 Mart 2010 Perşembe

Medet Aramak

Ey erenler, ey gaziler sultanı!
Bizim demimize girenden medet.
Akıp giden böyle bir ırmak gördüm
Irmağa bu hızı verenden medet.

Ah ile vah ile «kırklar»a varıp
Yüzüğün sırrını danışıp sorup
Fazlı'nın borcuna emanet durup
Terazi gözüne girenden medet.

İnan ki sultanım değil Irak'ta
İkilik olamaz böyle bir farkta
Arş yüzüne gidip kelam-ı Hak'ta
Muhammet'e yüzük verenden medet.

Der Mahzuni Şerif hu deyi deyi
Mudukap eylemiş ulu «Kabe»yi
Horasan'dan alıp yetim yavruyu
Kıraç Berçenek'e sürenden medet


Aşık Mahzuni Şerif

Mapus Sonrası

Kolay değil şu dünyanın âlemi
Kuru lafla sürülmez ki süreyim.
Tutupta nefsime idam kararı
Vicdan vardır verilmez ki vereyim.

İçime akıyor gözümün yaşı
Ne kadar zor olur ahbabın taşı
Erciyes Dağı'nda uçan bir kuşu
Kör gözünen vurulmaz ki vurayım.

Kalmadı dizimin gayrı dermanı
Ekin ektim yapamadım harmanı
Suçum yokken beyler vermiş fermanı
Dost Mahzuni verilmez ki vereyim


Aşık Mahzuni Şerif

Londra Geceleri

Sanki ömrüm bir bilmece
Bitmez tükenmez geceler.
Uzun ince yollar gibi
Bitmez tükenmez geceler.

Yağmur yağar hışım hışım
Aman ne belâlı başım
Ne hayalim ne de düşüm
Bitmez tükenmez geceler.

Bir evim, bir eşiğim yok
Bir lamba bir ışığım yok
Yorganım yok döşeğim yok
Bitmez tükenmez geceler.

Bir kar yağar bir de yağmur
Geldi geçti bunca ömür
Mahzuni'nin ömrü demir
Bitmez tükenmez geceler.


Aşık Mahzuni Şerif