Şiir, Sadece

3 Haziran 2010 Perşembe

Can Dediler

Kırklar ile yedik içtik
Kaynayıp sellere coştuk
Baş koyup niyaz eyledik
Geç otur meydan dediler

Can dediler pir dediler
Geç otur meydan dediler
Yolumuz sevgi yoludur
Sen de serin koy dediler

Pir Sultanım kanım katlim
Gönlümü gönlüne kattım
Yüzelli yıl ölü yattım
Daha sağsın can dediler


Pir Sultan Abdal

2 Haziran 2010 Çarşamba

Çalan Murtaza Ali'dir

Gafil olman hey erenler
Gelen Murtaza Ali'dir
Yezid'e batın kılıcın
Çalan Murtaza Ali'dir

Alçağa tutmuş yüzünü
Hakk'a bağlamış özünü
Kırklar ile bir üzümü
Yiyen Murtaza Ali'dir

Turnaya vermiş sesini
Aşıklar tutsun yasını
Hem önünce devesini
Yeden Murtaza Ali'dir

Ali'dir Allah'ın dostu
Hü dedi Zülfikar kesti
Selman'a sünbüllü desti
Veren Murtaza Ali'dir

Gülün bağlar deste deste
Bağlar da gönderir dosta
Mihmandan bir dolu iste
Sunan Murtaza Ali'dir

Derildi çıktı havaya
İndi döşendi ovaya
Güvercin donda kayaya
Konan Murtaza Ali'dir

Gülün bağlar baka baka
Bağlar da gönderir Hakk'a
Ejderhayı iki şakka
Bölen Murtaza Ali'dir

Dost bağında kızıl alma
Gül rengi sararıp solma
Pir Sultan'ım gafil olma
Gelen Murtaza Ali'dir


Pir Sultan Abdal

1 Haziran 2010 Salı

Çeke Çeke

Çeke Çeke Ben Bu Dertten Ölürüm
Seversen Ali’yi Değme Yarama
Ali’nin Yoluna Serim Veririm
Seversen Ali’yi Değme Yareme

Ali'nin Yaresi Yar Yaresidir
Buna Merhem Olmaz Dil Yarasıdır
Ali'yi Sevmeyen Hakk'ın Nesidir
Seversen Ali'yi Değme Yareme

Bu Yurt Senin Değil Konar Göçersin
Ali’nin Dolusun Bir Gün İçersin
Körpe Kuzulardan Nasıl Geçersin
Seversen Ali’yi Değme Yareme

Ilgıt Ilgıt Oldu Akıyor Kanım
Pir Yoluna Kurban Verilir Serim
Benim Derdim Bana Yeter Efendim
Seversen Ali’yi Değme Yareme

Pir Sultan Abdal'ım Deftere Yazar
Hilebaz Yarinle Olur Mu Pazar
Pir Melhem Çalmazsa Yaralar Azar
Seversen Ali’yi Değme Yareme


Pir Sultan Abdal

31 Mayıs 2010 Pazartesi

Çektiğim Cevr-ü Cefayı

Çektiğim cevr-ü cefayı
Çekerim senden ötürü
İkrar iman bir olunca
Sen de çek benden ötürü

İkrar imanı güderim
Sensiz alemi niderim
İşte geldim, uş giderim
Bir tatlı dilden ötürü

Severim tatlı dilleri
Koklarım gonca gülleri
Sararım ince belleri
Gittiğim yoldan ötürü

Bana ne kıyak bakarsın
Sinemi oda yakarsın
Bana ne sitem edersin
İkrarsız elden ötürü

Ferhat Şirin'ine tapar
Külüngün havaya atar
Başını altına tutar
Can verir candan ötürü

Mümin olan Hakk'a tapar
Münafıklar yoldan sapar
Arka vermiş dağı çeker
Ferhat Şirin'den ötürü

Pir Sultan'ım deme yalan
Etme imanına talan
Bu dünyada gerçek olan
Ser verir sırdan ötürü


Pir Sultan Abdal

28 Mayıs 2010 Cuma

Dediler Bir Suna Aştı

Hacı Bektaş tekkesinin dışından
Dediler bir suna aştı yalınız
Ayırmışlar yareninden eşinden
Dediler bir suna aştı yalınız

Eşinden ayrıldı Bektaş'a vardı
Kuru göllerde çok savaşlar kıldı
Ayrılık haberin Mucur'dan aldı
Dediler bir suna aştı yalınız

Geçti m'ola Kızılırmak boyunca
Çeken bilir ayrılığın doyunca
Ayırmışlar on'ki imam soyunca
Dediler bir suna aştı yalınız

Aştı m'ola Kırlangıc'ın belini
Avcı rast gelirse yolar telini
Arzulamış gider dostun ilini
Dediler bir suna aştı yalınız

Pir Sultan Abdal'ım gönlümüz paslı
Dudu kumru gibi kafeste besli
Hünkar Hacı Bektaş Veli'dir nesli
Dediler bir suna aştı yalınız


Pir Sultan Abdal

27 Mayıs 2010 Perşembe

Deli Gönül

Bir su bir gölde çok durursa kokar
Azar azar çağla ak deli gönül
Bulanık akma ki içmezler seni
Çeşmenin gözünden çık deli gönül

Ateş gibi birden parlayıp yanma
Yanıp yanıp çevre yanın yandırma
Kah karanlık kah aydınlık görünme
Meydanda mum gibi yan deli gönül

Kaba rüzgar gibi boşa dolaşma
Çalıya çırpıya değip ileşme
Toz toz olup topraklara karışma
Harman yeli gibi es deli gönül

Kara toprak gibi sakin ol otur
Hak'tan ne gelirse kabul et getir
Bahar aylarının yemişin bitir
Herkese gönlünce ver deli gönül

Pir Sultan Abdal'ım bu sözüm haktır
Gaziler sözümün hatası yoktur
Aşıkın maşuktan dönmesi çoktur
Pirin eşiğine düş deli gönül


Pir Sultan Abdal

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Deli Gönül İnil İnil inleme

Deli gönül inil inil inleme
Kadir mevlam hasretime sal beni
Viranlıkta görsen baykuş sanırsın
Bir huma kuşuyum sen de bil beni

Ulu bezirganım kumaş satarım
Gökyüzünden uçan kuşu tutarım
Yetmiş iki dilden bilir öterim
Anın için fark edemez el beni

Ak pınarın boz bulanık seliyim
Ol sebepten aklım yoktur deliyim
Naci derler dört güruhun biriyim
Ararsan hak divanında bul beni

Gider idim ben de kendi işime
Aşkın doluları yağdı başıma
Ağu kattı benim tatlı aşıma
Ummanlara gark eyledi sel beni

Pir Sultan'ım ırak yoldan gelirsin
Gevherin kıymetini nerden bilirsin
Eksikliğim çoktur sen de bilirsin
Eksiklikle kabul eyle gel beni


Pir Sultan Abdal

25 Mayıs 2010 Salı

Derdim Çoktur

Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazalendi yürek yarası
Ben bu derde kande derman bulayım
Meğer Şah elinden ola çaresi

Efendim efendim benim efendim
Benim bu derdime derman efendim

Türlü donlar giyer gülden naziktir
Bülbül cevreyleme güle yazıktır
Çok hasretlik çektim bağrım eziktir
Güle güle gelir canlar paresi

Benim uzun boylu servi çınarım
Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin yüzüm sana dönerim
Mihrabımdır kaşlarının arası

Didar ile muhabbete doyulmaz
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz
Münkir üflemekle çırağ söyünmez
Tutuşunca yanar aşkın çırası

Pir Sultan'ım katı yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin
Dilber muhabbetten niçin kaçarsın
Böyle midir ilimizin töresi


Pir Sultan Abdal

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Dereyi Aşağı Gelir Kurdizi

Dereyi aşağı gelir kurdizi
Aç kurdun ağzında bir körpe kuzu
Mevlayı seversen ağlatma bizi
Meleme koyunum vazgel kuzundan

Koyun sen kuzunu kuzulamadın mı
Sağında solunda gizlemedin mi
Aç kurt gelir deyi gözlemedin mi
Meleme koyunum vazgel kuzundan

Yüreğimin ince sızısı mısın
Alnımızın kara yazısı mısın
Abdal Pir Sultan’ın kuzusu musun
Meleme koyunum vazgel kuzundan


Pir Sultan Abdal

21 Mayıs 2010 Cuma

Dostlar Bizi Safa İle Gönderin

Geldim gider oldum illerinize
Dostlar bizi safa ile gönderin
Doyamadım tatlı dillerinize
Dostlar bizi safa ile gönderin

Şöyle bir güzelden ahd alamadım
Bir ahdine bütün yar bulamadım
Bir daha ya geldim ya gelemedim
Dostlar bizi safa ile gönderin

Himmet eylen şu dağları aşalım
Pir aşkına kaynaşalım coşalım
Gelin birer birer helallaşalım
Dostlar bizi safa ile gönderin

Çıkalım yaylaya inelim düze
Himmet eylen yaran ahbaplar bize
Bir selam göndersem gelir mi size
Dostlar bizi safa ile gönderin

Pir Sultan Abdal'ım Hakk'a yakındır
Edebi erkanı hemen takın dur
Ölüm uzak derler hemen yakındır
Dostlar bizi safa ile gönderin


Pir Sultan Abdal

20 Mayıs 2010 Perşembe

Dostun Bahçesine Bir Hoyrat Girmiş

Dostun bahçesine bir hoyrat girmis
Korudur hey benli dilber korudur
Gülünü dererken dalını kırmış
Kurutur hey benli dilber kurutur

Şu meydanda serilidir postumuz
Çok şükür Mevlâ'ya gördük dostumuz
Bir gün kara toprak bürür üstümüz
Çürütür hey benli dilber çürütür

Kendisi okur da kendisi yazar
Hak hilâl kaşına eylemiş nazar
Senin akranların cennette gezer
Hürüdür hey benli dilber hürüdür

Hangi dinde isen ona tapayım
Yarın mahşer günü bile kopayım
Eğil bir yol ak gerdandan öpeyim
Beri dur hey benli dilber beri dur

Dervişe n'olursa kendi tacından
Irakibe ölüm yâre geçinden
Benzimin sarısı senin ucundan
Sarıdır hey benli dilber sarıdır

Pîr Sultan Abdal'ım başından başlar
İyisini yer de kemini taşlar
Bin çiçekten bir kovana bal işler
Arıdır hey benli dilber arıdır


Pir Sultan Abdal

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Döndün Mü Benden Yüzü Dönesi

Döndün mü benden yüzü dönesi
Verdiğin ikrara saldım ben seni
İkrarı boynuna kement olası
Verdiğin ikrara saldım ben seni

Zemheride yağan karlar erimez
Aşk atına binen gönül farımaz
İkrar birdir iki yere verilmez
Verdiğin ikrara saldım ben seni

İkrar verdim ikrarıma güderim
İkrarsız dilberi ya ben n'iderim
Varıp bir ikrarlıya şefaat ederim
Verdiğin ikrara saldım ben seni

İkrar verir ikrarından dönücü
Arayıp da kendi gibisin bulucu
Bak sonunda gelsin hakkın kılıcı
Verdiğin ikrara saldım ben seni

Uzun yaylana da çıkmayım derdim
Soğuk sularını içmeyim derdim
Serden geçip senden geçmeyim derdim
Verdiğin ikrara saldım ben seni

Pir Sultan Abdal'ım ahirim aman
Münkirin göynünden gitmesin güman
Şefaat etmesin o ahir zaman
Verdiğin ikrara saldım ben seni


Pir Sultan Abdal

18 Mayıs 2010 Salı

Dönen Dönsün

Koyun beni hak aşkına yanayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Yolumdan dönüp de mahrum mu kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kement işte boynum asarsa
İşte hançer işte başım keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Bir gün mahşer olur divan kurulur
Suçlu suçsuz varsa orda bulunur
Piri olmayanlar anda bilinir
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Pir Sultan'ım arşa çıkar ünümüz
O da bizim ulumuzdur pirimiz
Hakka teslim olsun garip canımız
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan


Pir Sultan Abdal

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Durmaz Yezit Oklar Bizi

Geldik darına duşlandık
İrehbere bağışlandık
Bir aşıyla aşılandık
Durmaz Yezit oklar bizi

Gönül bir ulu şehirdir
Rızasız lokma zehirdir
Talib yiyemez haklar bizi
Hak iyesi haklar bizi

Tarikattadır elimiz
Hakikattadır yurdumuz
Hak'la olunca virdimiz
Her kazadan saklar bizi

Meydana meydan güzarım
Hak olan yere nazarım
Gaibde sırda gezerim
Göremesin çoklar bizi

Pir Sultan talib devirir
Mervanın külün savurur
Yedi kat barü çevirir
Ali anda saklar bizi


Pir Sultan Abdal

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Aşıklar

Karadeniz gibi kükrer coşarsa
Dalgası gelince yaman aşıklar
Hırs gelip de ayranlığı şişerse
Kaybeder irade, dümen aşıklar

Ağzına geleni hemen atarlar
Ben aşığım diye çalım satarlar
Haram demez helal demez yutarlar
Bibersiz baharsız çemen aşıklar

Karanlıkta ayna görse ay sanır
Üryada şarap içse mey sanır
Mezarlığa yol uğrasa köy sanır
Gözleri kararmış duman aşıklar

İyi demez kötü demez metheder
Bakarsın ki bir tel kırmış çat eder
Sorsan baksan aşka binmiş at eder
Yorulup yollarda kalan aşıklar

Şehvetle aşıktır kıza geline
Arı olan tuz katar mı balına
Ebrişimden nazik ipek teline
Tadarlar çeşitli yalan aşıklar

Kabını yumaya bulamaz karı
Hind'ten Hindistan'dan bahseder yari
Beğenmez topalı bulamaz körü
İsterler bir kaşı keman aşıklar

Asıl aşıkların arzu cemaldir
Arifler bilirler ehl-i kemaldir
Aşıklar bizlere yüz yıllık yoldur
Koşsak da peşinden hemen aşıklar

Aşıklar çoğaldı sadık az kaldı
Fikreyle ey Veysel ne zaman geldi
Şiirde ne özet ne bir öz kaldı
Savurur denesiz saman aşıklar


Aşık Veysel

Aslıma Karışıp Toprak Olunca

Aslıma karışıp toprak olunca
Çiçek olur mezarımı süslerim
Dağlar yeşil giyer bulutlar ağlar
Gök yüzünde dalgalanır seslerim

Ne zaman toprakla birleşir cismim
Cümle mahluk ile bir olur ismim
Ne hasudum kalır ne de bir hasmım
Eski düşmanlarım olur dostlarım

Evvel de topraktır sonra da adım
Geldim gittim bu sahnede oynadım
Türlü türlü tebdilata uğradım
Gahi viran şen olurdu postlarım

Benden ayrılınca kin ve buğuzum
Herkese güzellik gösterir yüzüm
Topraktır cesedim güneştir özüm
Hava yağmur uyandırır hislerim

Alemler alemi ölçer biçerler
Hamını hasını eller seçerler
Bu dünya fanidir konar göçerler
Veysel der ki gel barışak küslerim


Aşık Veysel

Anlatamam Derdimi Dertsiz İnsana

Anlatamam derdimi dertsiz insana
Derd çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz

Gülü yetiştirir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemali
Sabretmeyen maksudunu bulamaz

Ah çeker aşıklar ağlar zarınan
Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan
Çağlar deli gönül ırmaklarınan
Ağlar ağlar göz yaşların silemez

Veysel günler geçti yaş altmış oldu
Döküldü yaprağım güllerim soldu
Gemi yükün aldı gam ilen doldu
Harekete kimse mani olamaz


Aşık Veysel

Anama

Dokuz ay koynunda gezdirdi beni
Ne cefalar çekti ne etti Anam
Acı tatlı zahmetime katlandı
Uçurdu yuvadan yürüttü Anam

Anaların hakkı kolay ödenmez
Analara ne yakışmaz ne denmez
Kan uykudan gece kalkar gücenmez
Emzirdi salladı uyuttu Anam

Doğurdu beni Sivas ilinde
Sivralan Köyünde tarla yolunda
Azığı sırtında orak elinde
Taşlı tarlalarda avuttu Anam

Ben yürürdüm Anam bakar gülerdi
Huysuzluk edersem kalkar döverdi
Hemen kucaklayıp okşar severdi
Çirkin huylarımı soyuttu Anam

Çocuğudum Anam bana ders verdi
Okumamı çalışmamı ön gördü
Milletine bağlı ol da dur derdi
Vatan sevgisini giyitti Anam

Tükenmez borcum var Anama benim
Onun varlığından oldu bedenim
Kimi köylü kızı kimisi hanım
Ta ezel tarihte kayıtlı Anam

Veysel der kopar mı Analar bağı
Analar doğurmuş ağayı beyi
İşte budur sözlerimin gerçeği
Okuttu öğretti büyüttü Anam


Aşık Veysel

11 Mayıs 2010 Salı

Ala Gözlü Benli Dilber

Ala gözlü benli dilber
Bir gün gelsen bize doğru
Seni sevdim can u dilden
Çekme kendini naza doğru

Ne pervam var ne de perdem
Sanma beni hali bir dem
Söyler seni teller her dem
Kulak versen saza doğru

Aşıka zülfükar isen
Gülsen de güle zar isen
Hakikatli bir yar isen
Ben geleyim size doğru

Gönülleri bir edelim
Gayrileri biz nidelim
İkimiz de bir gidelim
Yürüyelim ize doğru

Bir gün için feryadı zar
Bülbül eder her dem seher
Aç sinemi gel gör ne var
Arttı derdim yüze doğru

Kafi derdim bir derd katma
Veysel'i yabana atma
Kerem eyle çok uzatma
Kavuşalım yaza doğru.


Aşık Veysel

Sen Çiçek Olsan Ben Bir Yaz Olsam

Her sabah her sabah suya giderken
Yar yolunda toprak olsam toz olsam
Bakıp dört köşeyi seyran ederken
Kara kaş altında ela göz olsam

Üğrünü üğrünü giderken yola
Nice dilsizleri getirir dile
Gövel ördek gibi inerken göle
Ya bir şahin olsam ya da bir baz olsam

Veysel ördek olsun sen de göl yarim
Yeter gayrı kerem eyle gel yarim
Lale sünbül mor menevşe gül yarim
Sen bir çiçek olsan ben bir yaz olsam


Aşık Veysel

Uyandım Kuşların İnce Sesine

Uyandım kuşların ince sesine
Seherde birlikte iniler durur
Ses verdim sesine bilircesine
Aşıkın derdini yeniler durur

Baharda çağlayan bulanık sular
Durmadan kendini taşlara çalar
Eşinden ayrılmış bir geyik meler
Dağlar sada verir iniler durur

Veysel de yaralı geyik gibidir
Kapalı dertleri höyük gibidir
Ne sarhoştur ne de ayık gibidir
Sinesi kös gibi gümüler durur


Aşık Veysel

Yeni Mektup Aldım Gül Yüzlü Yardan

Yeni mektup aldım gül yüzlü yardan
Gözletme yolları gel deyi yazmış
Sivralan köyünden bizim diyardan
Dağlar mor menevşe gül deyi yazmış

Beserek'te lale sümbül yürüdü
Güldede'yi çayır çimen bürüdü
Karataş'ta kar kalmadı eridi
Akar gözüm yaşı sel deyi yazmış,

Eğlenme gurbette yayla zamanı
Mevlayı seversen ağlatma beni
Benek benek mektuptadır nişanı
Gözyaşım mektupta pul deyi yazmış

Kokuyor burnuma Sivralan köyü
Serindir dağları soğuktur suyu
Yar mendil göndermiş yadigar deyi
Gözünün yaşını sil deyi yazmış

Veysel bu gurbetlik kar etti cana
Karıştır göçünü ulu kervana
Gün geçirip fırsat verme zamana
Sakın uzamasın yol deyi yazmış


Aşık Veysel

Mektup Yare Selamımı Ulaştır

Al katip kalemi yaz bu selamı
Mektup yare selamımı ulaştır
Bir yar için terkeyledim sılamı
Mektup yare selamımı ulaştır

Şarkışla kazamdır Sivralan köyüm
Geçti ömrüm gurbet elde neyleyim
"Gel" diyorsa bu illerde durmayım
Mektup yare selamımı ulaştır

Yardan ayrılalı yaralı sinem
Gam ile kurulmuş temelim binam
Ağlar mı güler mi gör benim sunam
Mektup yare selamımı ulaştır

Gider bu hasretlik yıla yetmez mi
İsmin tesbih ettim dile yetmez mi
Bülbülün feryadı güle yetmez mi
Mektup yare selamımı ulaştır

Gönüle hasiret göze yol yaman
Veysel'i söyletir bir kaşı keman
Mektup ile konuşalım bir zaman
Mektup yare selamımı ulaştır


Aşık Veysel

Sen Bir Ceylan Olsan Ben De Bir Avcı

Sen bir ceylan olsan ben de bir avcı
Avlasam çöllerde saz ile seni
Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
Vursam yaralasam söz ile seni

Kurulma sevdiğim güzelim deyin
Bağlanma karayı alları geyin
Ben bir çoban olsam sen de bir koyun
Beslesem elimde tuz ile seni

Koyun olsan otlatırdım yaylada
Tellerini yoldurmazdım hoyrada
Balık olsan takla dönsen deryada
Düşürsem toruma hız ile seni

Veysel der ismini koymam dilimden
Ayrı düştüm vatanımdan ilimden
Kuş olsan da kurtulmazdın elimden
Eğer görsem idi göz ile seni


Aşık Veysel

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Boz Öküz Destanı

Çepni'ye gitmeğe niyet eyledik
Dedim arkadaşım kinli boz öküz
Yorulup da bizi yolda komasın
Ömer Çavuş dedi canlı boz öküz

Öğleden evvel Tonus'tan koştuk
Uğrumuz Şarkışla yoluna düştük
Kalfa köyün üstün yel gibi aştık
Yönünü yokuşa döndü boz öküz

Kinli develere benzer bakışı
Mısır dablağına benzer kakışı
Boş kağnıynan çıkamıyor yokuşu
Dermanı kesilmiş canı boz öküz

Yokuşu çıkınca gözler büyüdü
Gayri iyi gider bu bir huyudu
Ömer Çavuş hırsından yattı uyudu
Kanak'ın düzüne indi boz öküz

Ol gece gitmedik Kanak'ta kaldık
Çok ikram ettiler rahatta olduk
Sabahınan bir çok arkadaş bulduk
Boş koyversen gider selli boz öküz

Düz yere gelirse gayet tellenir
Yokuşu çıkarken gitmez yellenir
Yavaş gider beşik gibi sallanır
Üğrüleyim seni nenni boz öküz

Yine yere yattı başın kaldırır
Beni utandırır eli güldürür
Senin bu işlerin beni öldürür
Adını koyarlar kanlı boz öküz

Akşama kadar vardık Cemel'e
Üstümüz toz oldu döndük hamala
Gazeteler yazsın Gazi Kemal'e
Söylesin irfanın ünlü boz öküz

Cemel'den gitmedik döndük geriye
Kalın yiğidini yolla buraya
Böylesi mal düşmesin fukaraya
Benim senden bağrım yandı boz öküz

Talibi'm der ki bu nasıl alamet
Ellerin içinde olduk malamat
Şükür olsun eve geldik selamet
Bize zahmet verdin şanlı boz öküz


Aşık Talibi

Güneş Gibi Şahsım Olsa

Güneş gibi şahsım olsa
Devlet gibi tahtım olsa
Gazi gibi bahtım olsa
Yine bana gelen olmaz

Güller açsam bağlar gibi
Gazel döksem çağlar gibi
Altın olsam dağlar gibi
Kıymetimi bilen olmaz

Hazne dolu akçam olsa
Türlü kumaş bohçam olsa
Yalan dünya bahçem olsa
Benden bir gül alan olmaz

Kuş olsam gezsem havayı
Arayıp bulsam yuvayı
Dünyada kuru davayı
Benim gibi çalan olmaz

Talibi der ki n'olurum
Mekanı nerde bulurum
Korkarım garip ölürüm
Cenazemi kılan olmaz


Aşık Talibi

Hakka Tapınan Aşıklar

Hakka tapınan aşıklar
Ayrılmaz bir yola gider
Dünya malına tapanlar
Her biri bir kula gider

Çarhı felek gökte döner
Rahmet melekleri iner
Her çiçeğe arı konar
Ayrı ayrı bala gider

Gönlünü enginde gezdir
Malını meydana düzdür
Altını sarrafa bozdur
Başka yerde pula gider

Sahipsize kimse bakmaz
Tarlasına suyu akmaz
Kız evladı ocak yakmaz
O da bir gün ile gider

Aslı yandı Kerem ile
Derde düştü verem ile
Mal kazanan haram ile
Ahirine sele gider

Talibi arar dermanı
Süremedim şu devranı
Uçtu kuşların kervanı
Her biri bir dala gider


Aşık Talibi

Bana

Tur edip alemi gezdim cihanı
Yok Anadolu'dan güzel yurt bana
Serpilmiş cihana vatan yavrusu
Gördüm hallerini acı dert bana

Dünyaya bedeldir milletin ferdi
Gördüm yuvasını artıyor derdi
Zalimler her yerde eziyor merdi
İnsan dışı bunlar birer kurt bana

Gördüm hallerini ağlar gezerim
Garibim gurbette candan bezerim
Nesimi'yim Anadolu mezarın
Olsun bitsin bezden kefen yırt bana


Aşık Nesimi Çimen

7 Mayıs 2010 Cuma

Duysun Canlar Deyü Bizi Asarlar

Yeşil başlı ördek göllere uçtu
Duysun canlar deyü bizi asarlar
Bir taş oynamasın yerli yerinden
Duysun canlar deyü bizi asarlar

Çıkardılar ağ bedenden atmaya
Şimdi indirdiler yine dahmeye
Kanrıldım çevrildim baktım zahmaya
Duysun canlar deyü bizi asarlar

Varlığın çevresi dopdolu incir
Severim demeye canım zarıncır
Elimde kelepçe boynumda zincir
Duysun canlar deyü bizi asarlar

İlimi sorarsan köyümdür Banaz
Dilerim onmasın ol karılı Sivas
Bir ben ölmeyinen alem yıkılmaz
Duysun canlar deyü bizi asarlar

Pir Sultan Abdal'ım kaddim büküldü
Gözümün gevheri yere döküldü
Kendir kement boğazıma takıldı
Duysun canlar deyü bizi asarlar


Pir Sultan Abdal

6 Mayıs 2010 Perşembe

Dünya Benim Diye Göğsünü Germe

Dünya benim diye göğsünü germe
Dünya kadar malın olsa ne fayda
Söyleyen dillerin söylemez olur.
Bülbül gibi dilin olsa ne fayda

Kurtulamazsın Azrail`in elinden
Bir gün olur çıkarırlar evinden
Allah`ın ismini koyma dilinden
Dünya kadar pulun olsa ne fayda

Sende dersin söz içinde sözüm var
Çalarsın çırparsın oğlum kızım var
Senin şunda üç beş arşin bezin var
Bütün dünya malın olsa ne fayda

Yalan söyler kov gıybetten geçmezsin
Helalini haramını seçmezsin
Kesilir nasibin su da içmezsin
Akan çaylar senin olsa ne fayda

Pir Sultan Abdal`ım çökse otursa
Külli günahlarım alsa götürse
Dünya benim diye çekse getirse
Dünya sana baki kalmaz ne fayda


Pir Sultan Abdal

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Dünyanın Üzerinde Kurulu Direk

Dünyanın üzerinde kurulu direk
Emek sayılmadan, sızlar bu yürek
Bu düzeni kim kurmuş bizler de bilek
Söyle canım söyle dinlesin canlar

Ocağa koymuşlar köşe taşını
Hak kollasın gerçeklerin işini
Bir gün ağrıdırlar senin başını
Söyle canım söyle dinlesin canlar

Adem eker yeryüzüne ekini
Ekin saklar yer altında kökünü
Ayıkla gör karasını akını
Söyle canım söyle dinlesin canlar

Pir Sultan Abdal'ım farz eylesinler
Yola gelmeyenden edilmez minnet
Cümlenin muradı dünyada cennet
Söyle canım söyle dinlesin canlar


Pir Sultan Abdal

4 Mayıs 2010 Salı

Ecel Burcu

Hak belasın versin Mülcem Oğlu'nun
Hançer ile kanın saçtı Ali'nin
Terk eyledi Bağdat gibi şarını
Ecel burcu boynun büktü Ali'nin

Ali'm çeker idi dünya firkatın
Cümle kullarını alırdı satın
Fatma Ana ile Şehriban Hatun
Libasın üstüne döktü Ali'nin

Ali'm ah eyledi eridi sızdı
Kanber de bu işte ayrılık sezdi
Oğlu İmam Hasan tabutu düzdü
Tabutu misk anber koktu Ali'nin

Bir nur doğdu Muhammed'in veçhinde
Zülfikar oynadı Çin ü Maçin'de
Doksan bin evliya sancak içinde
Gözleri kan ile doldu Ali'nin

Pir Sultan Abdal'ım sever hazırı
İstemişler Üveys ile Hızır'ı
Yükletmişler Ab-ı Zemzem çadırı
Deve kapısına çöktü Ali'nin


Pir Sultan Abdal

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Eğer Dost Irmağın

Eğer dost ırmağın gözün ararsan
Serçeşme'den gelir suyun durusu
Ali Muhammet'tir Muhammet Ali
İkisi de bir elmanın yarısı

Ali'm engür ezdi kırklar da içti
Kırkı da mest oldu kendinden geçti
Muhabbetin kapısını kim açtı
Cümlesi de bir ikrarın çerisi

Ali'm yola gider menzili keser
Sofi nerde olsa yalanı basar
Bir kale yaptırmış on iki hisar
Sor nedendir duvarının örüsü

Dört kapısı vardır kırk da dükkanı
Üçyüz altmış altı gevher madeni
On yedi kişidir alıp satanı
Cümlesinin sarrafıdır birisi

O kalenin bedenine kuş konar
Kanadı üstünde kandiller yanar
Pir Sultan Abdal'ım secdeye iner
Aşık oldum gitmez benzim sarısı


Pir Sultan Abdal

30 Nisan 2010 Cuma

Emek Çektim Bir Ev Yaptım Erenler

Emek çektim bir ev yaptım erenler
Yine bu güzele bildiremedim
Bahar geldi çiçek bitti ot bitti
Toprak güldü taşı güldüremedim

Yüreğimde belli belli yaralar
Şeytan kalbin almış gözün köreler
Hakk'ın niyaz eylemeye âr eyler
Eğilip bir secde kıldıramadım

Hû demine bir ikrarı güdenin
Tu yüzüne ikrarından dönenin
Pîr Sultan'ım münafığı nâdanın
Gönül aynasını sildiremedim


Pir Sultan Abdal

28 Nisan 2010 Çarşamba

En İyi Dostundan Sakın Sen Seni

Bir öğüdüm vardır sana söyleyem
En iyi dostundan sakın sen seni
Öğüdüm dinlersen manası budur
En iyi dostundan sakın sen seni

Gelir senin ile güler de oynar
Ardınca önünce ayıbın söyler
Bir vakit gelince önüne çıkar
En iyi dostundan sakın sen seni

Senin ile hüsnün bahçesin gezer
Gönül aşk elinden satırlar yazar
Ardınca önünce kuyular kazar
En iyi dostundan sakın sen seni

Gelir senden önce yükseğe çıkar
Gözlerinden kanlı yaşını döker
Ayağın kayınca urganın çeker
En iyi dostundan sakın sen seni

Pir Sultan Abdal'ım böyle söyledi
İndi aşkın deryasını boyladı
Bunu işlemeyen kula söyledi
En iyi dostundan sakın sen seni


Pir Sultan Abdal

26 Nisan 2010 Pazartesi

Erenler Kahretti Saldı İşkile

Erenler kahretti saldı işkile
Gönlüm şifalandı gümana geldim
Ali oğlu çare eyle müşküle
Sana mürvet ile amana geldim

Can evinde muhabbetim azaldı
Gönül aşkın deryasında yüzerdi
Yarelerim sağalmışken tazeldi
Gaziler derdime dermana geldim

Hak'tan kula her ne gelirse haktır
Erkansız işlere ırızam yoktur
Erenlerin lutfu keremi çoktur
Yarem sızıladı imana geldim

Himmet edin erler bir dahi yetem
Kalbimden şekkile şüphemi atam
Zat-ı sıfat olam bir dilden ötem
Bir desti tutmaya damana geldim

Pir Sultan Abdal'ım gör bize n'oldu
Ali'nin gülbengi bize zulm oldu
Muhabbet yurduna vesvese doldu
Sen bir padişahsın demana geldim


Pir Sultan Abdal

23 Nisan 2010 Cuma

Erenlere Eş Olayım

Erenlere eş olayım
Bu yola yoldaş olayım
İçeyim sarhoş olayım
Aymak elinden gelir mi

Alna yazılmış yazıyı
Besili körpe kuzuyu
Hakk'ın yazdığı yazıyı
Bozmak elinden gelir mi

Dere tepe dümdüz olur
Gece geçip gündüz olur
Gökte kaç bin yıldız olur
Saymak elinden gelir mi

Pir Sultan'ım der Hatayi
Dilimiz söyler hatayı
Pişmedik çiğ yumurtayı
Soymak elinden gelir mi


Pir Sultan Abdal

21 Nisan 2010 Çarşamba

Erler Himmet Edin

Banaz'dan sürdüler bizi Sivas'a
Erler himmet edin ben gidiyorum
Garipçe canıma kıldılar cefa
Erler himmet edin ben gidiyorum

Gidi kafir gelir dedim imana
Kuzular ağlıyor hem yana yana
Getirip de haps ettiler zindana
Erler himmet edin ben gidiyorum

Gidi dideceğim yoldan kalmadı
Güzel Şah'a gelir dedim gelmedi
Pirimizden bize himmet olmadı
Erler himmet edin ben gidiyorum

Urganım çekildi sığındım dara
Üstüme döküldü ağ ile kara
Muhbirim üstünde çıralar yara
Erler himmet edin ben gidiyorum

Pir Sultan Abdal'ım kolum büküldü
Aktı gözüm yaşı yere döküldü
Ahir urgan boğazıma takıldı
Erler himmet edin ben gidiyorum


Pir Sultan Abdal

19 Nisan 2010 Pazartesi

Evvel Bu Dergâhtan Kısmet

Evvel bu dergâhtan kısmet
Alır da var almaz da var
Tarikate kadem basıp
Gelir de var gelmez de var

Bazını almış destine
Hizmet ederdi dostuna
Ahd ile ikrar üstüne
Durur da var durmaz da var

Olayım der isen Hızır
İrfan defterine yazıl
Hak her yerde hazır nazır
Görür de var görmez de var

Hem bizim dolumuzdan
Çıkman sakın yolumuzdan
Pir Sultan'ım halimizden
Bilir de var bilmez de var


Pir Sultan Abdal

17 Nisan 2010 Cumartesi

Yürü

Yürü bre yürü inkâr ovası
Düzlerine çadır kurulur bir gün.
Sivri sivri giden kara höyükler
İçi deşilir de yarılır bir gün.

Buluttan gelmedi Bektaş'i Veli
Dünyada öğretti erkanı yolu
Değil midir yoksa Ali'nin oğlu
Al'oğlu olduğu görülür bir gün.

Mahzuni Şerifim sözün tamamı
Bundadır çekerim gasavet gamı
Kara düşüncenin san imamı
Nerden geldiğin de görülür bir gün


Aşık Mahzuni Şerif