Şiir, Sadece

9 Aralık 2011 Cuma

Dörtlükler VIII

Nerde yüreği tertemiz uyanık insan? 
Nerde güzel düşünceler ardında koşan? 
Herkes kendi kafasının kulu kölesi: 
Hangi Tanrının kulu, nerde o kahraman? 

 
Kim için bu yerler gökler? Bizim için. 
Biz görüş cevheriyiz akıl gözünün 
Evren bir yüzük gibiyse çepeçevre 
İnsan, taşında bir nakış o yüzüğün. 

 
Yüce varlık bize bir beden verince 
Sevmesini öğretti her şeyden önce 
Sonra şu delik deşik yüreğimize 
Mana incileri sakladı binlerce. 

 
Niceleri geldi, neler istediler; 
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler; 
Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi? 
O gidenler de hep senin gibiydiler. 

 
Vakit geldi, dünya yeşiller giyecek; 
Ağaçlara Musa'nın eli değecek, 
Kuru tohumlara İsa'nın nefesi; 
Gözler açıp buluta çevrilecek. 

 
Gerçek eren içinde kir tutmayandır; 
Varlığını korkusuzca hiçe sayandır; 
Bu topraklar üstünde en temiz kişi 
Sağlığında toprak kesilmiş olandır. 

 
Ey can, sana aklı niçin vermiş veren? 
Kendini bil, yolunu bul yitip gitmeden. 
Baykuş gibi ne gezersin viranelikte, 
Yerin akdoğan gibi sultanın emrindeyken? 

 
Onlar ki kurtulamaz ikiyüzlülükten 
Canı ayırmaya kalkarlar bedenden; 
Horoz gibi tepemde testere olsa 
Aklımın kafasını keser atarım ben. 

 
Bir yanarım Tanrı özlemiyle Musa gibi; 
Bir ölürüm murada ermeden Yahya gibi; 
Yarı gökte kalırım hep bir iğne yüzünden 
Hep bir başka derdin terzisiyim İsa gibi. 

 
Dert çekme boşuna, hep gül de yaşa; 
Zulüm yolunda hakkı bul da yaşa; 
Sonu yokluk madem bu dünyamızın 
Yok bil kendini, özgür ol da yaşa. 


Ömer HAYYAM