Şiir, Sadece: 19. yüzyıl halk şiiri
19. yüzyıl halk şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
19. yüzyıl halk şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ekim 2009 Salı

Ya İlahi Görünmezden Bir Devlet

Ya ilahı görünmezden bir devlet
Zekatını vermez isem geri al
Helalinden dört öküz ver yarabbi
Koşup çifte süremezsem geri al

Yoksulluğu ezberledim n'ideyim
Verin aşkın badesini yudayım
Biraz altın ver ki hacca gideyim
Bu kavl üzre duramazsam geri al

Çok verirsin beynamaza hayına
Saldın beni züğürtlüğün yayına
Köprüler yaptıram Tecer suyuna
Kagir bina kuramazsam geri al

Bir söz ver yarabbi göreyim şimdi
Yoksulluk elinden ciğerim yandı
Üryana bir gömlek yetime hindi
Rızan için saramazsam geri al

Ne mümkün yarabbim yolundan sapam
Ruhsat'ın terkedip dünyaya tapam
Senin rızan için bir oda yapam
İki minder seremezsem geri al


Ruhsati

Silah Sağ Omuzda Bir Yiğit Çıktı

Silah sağ omuzda bir yiğit çıktı
Dediler ki gelen ünlü Kör Mıstık
Dedim Köroğlu mu yoksa Çullu mu
Dediler ki yok yok şanlı Kör Mıstık

Dedim atı var mı dediler yayan
Dedim kara kuş mu dediler şahan
Dedim yüzü nasıl dediler yaman
Her rast geldiğine kinli Kör Mıstık

Dedim boyu nasıl dediler selvi
Dedim aklı nasıl dediler sivri
Dedim izi nasıl dediler eğri
Çatal yürek yarım canlı Kör Mıstık

Dedim zoru nasıl dediler metin
Güleşte nesi var dediler çetin
Dedim hizmetini almalı satın
Henüz sinni yirmi beştir Kör Mıstık

Ruhsati metheder böyle aslanı
Nefsi Deliktaş'ın keçi çobanı
Şimdi zamanın mirimiranı
Yüreği tunç demir donlu Kör Mıstık


Ruhsati

Senin Bu Saçların Senin Bu Buyun

Senin bu saçların senin bu buyun
Senin bu benlerin öldürür beni
Senin bu leblerin senin bu sözün
Senin bu dillerin öldürür beni

Senin bu harçların senin bu huyun
Senin bu kaşların senin bu yayın
Senin bu duruşun senin bu boyun
Senin bu kolların öldürür beni

Senin sallanışın senin gezişin
Senin kirpiklerin senin sezişin
Senin bu esrarın senin sezişin
Senin bu yolların öldürür beni

Senin bu yanağın senin bu dilin
Senin zülüflerin senin bu telin
Senin yaz baharın senin sümbülün
Senin bu güllerin öldürür beni

Senin hayır işin senin şer işin
Senin arayışın senin soruşun
Senin Acem şalın senin sarışın
Senin bu bellerin öldürür beni

Senin bu Ruhsati'n senin kardaşın
Senin benim için böyle telaşın
Senin bu feryadın senin göz yaşın
Senin buselerin öldürür beni


Ruhsati

Hele Bir Düşün Ki Gözümün Nuru

Hele bir düşün ki gözümün nuru
Bu kadar parayı sana kim verdi
Bazı fukaraya bulma kusuru
Mesti kundurayı sana kim verdi

Anadan doğunca kürkün var mıydı
Üryan gelmedin mi börkün var mıydı
Torba torba mecidiyen var mıydı
Tükenmez parayı sana kim verdi

Kuş tüyü döşekte yattın uzandın
Haftada bir çeşit geydin özendin
Aferin aklına sen mi kazandın
Şu tompu tarlayı sana kim verdi

Dinle Ruhsati'yi ne diyom sana
İyi bir öğüttür sanma ki çene
Çalışmayla verse verirdi bana
Bu köşkü sarayı sana kim verdi


Ruhsati

9 Eylül 2009 Çarşamba

Dedim Dilber Hub Açılmış

Dedim: Dilber hub açılmış
Dedi: Güldür yanağımda
Dedim: Anber mi saçılmış
Dedi: Terdir dudağımda

Dedim: Yüze çekme perde
Dedi: Uğramışım derde
Dedim: Ab-ı kevser nerde
Dedi: Damlar dudağımda

Dedim: Muhibbi yem bilür
Dedi: Halvet kılsak n'olur
Dedim: Korkam uykum gelür
Dedi: Baş koy kucağıma


Muhibbi

Dinleyin Ehbablar Tarif Edeyim

Dinleyin ehbablar tarif edeyim
Yetmiş iki dertten baştır bu sevda
Yandırır odlara pervane gibi
Daim sönmez bir ateştir bu sevda

Felek hisar çekmiş yolum açılmaz
Bir bülbülüm gonce gülüm açılmaz
Felek kırdı kanat kolum açılmaz
Yazı gelmez yaman kıştır bu sevda

Muhibbi'nin elif kaddin dal eyler
Ağlatuben gözyaşını sel eyler
Hicran haddesinden çeker tel eyler
El sanır ki bir cümbüştür bu sevda


Muhibbi

Pencereden Melul Melul

Pencereden melül melül
Bakan dilber kiminsin sen
Yarin koyup yad illere
Akan dilber kiminsin sen

İnci dizilmiş dişine
Kalem çekilmiş kaşına
Aşıkı aşk ataşına
Yakan dilber kiminsin sen

Muhibbi'yim ettin Mecnun
Leyla cemaline meftun
Ziynet için kızıl altun
Takan dilber kiminsin sen


Muhibbi

Elaman Elinden Ey Suna Boylum

El'aman elinden ey suna boylum
Büktün elif kaddim dal ettin gitti
Sildirmedin bir dem didem yaşını
Akar damlaları sel ettin gitti

Benim taliim kara n'eyleyim
Yaktın yüreğimi nara n'leyim
Söyletmedin aşikara n'eyleyim
Bülbül dillerimi lal ettin gitti

Vah böyle n'eyledin n'ittin sevdiğim
Engellerle ülfet ettin sevdiğim
Tuttun igri yola gittin sevgilim
Cihan değerini pul ettin gitti

Zülüfleri ak gerdana düzersin
Uğrun uğrun bakar beni üzersin
Bana nisbet şurda burda gezersin
Münhaç'ın kalbini yol ettin gitti


Minhacı

Kapının Önünde Kangallar Bitsin

Kapının önünde kangallar bitsin
Bacanın başında baykuşlar ötsün
Altı ay yedi sene ısıtma tutsun
Daha derdim az diyesin Ağ Gelin

Gittiğin yer boran olsun kış olsun
Bastığın yer demir olsun taş olsun
Karnın dolu kucacığın boş olsun
Elde göre yerinesin Ağ Gelin

Ela gözlerine çöksün bıtıra
Sen silesin Mevlam derdin artıra
Kıran gele yavruların götüre
Beddua bilmem ki verem Ağ Gelin

Can alıcısı da yanına gele
Gişin kazancını elinden ala
Sen ölesin yavruların arda kala
İntizar bilmem ki verem Ağ Gelin

Minhacı'm da der ki yaşın yaşıma
Acep bir gelir mi başın başıma
Mevlam ölüm verse gelin gişine
Seni bana verirler mi Ağ Gelin


Minhacı

8 Eylül 2009 Salı

Dolanı Dolanı Gelir

Dolanı dolanı gelir
Ölüm yavaşca yavaşca
Kalem alıp yaz derdimi
Gülüm yavaşca yavaşca

Söyünmüyor bir dem narım
Sevda oldu öz diyarım
Güz dedi geçti baharım
Selim yavaşca yavaşca

Garip gönlüm durmaz oldu
Gözüm ırak görmez oldu
İşe güce varmaz oldu
Elim yavaşca yavaşca

Sevdiğimiz bu yana bakmaz
Kaş eğip kirpiğin yıkmaz
Kırıldı kanadım kalkmaz
Kolum yavaşca yavaşca

Şu dünyaya güvenilmez
Ölmeyince kan kesilmez
Mesleki'm artar eksilmez
Zulüm yavaşca yavaşca


Mesleki

Bugün Bir Özge Gamım Var

Bugün bir özge gamım var
Fidan boylu yarim gitti
Çürüdüm gurbet illerde
Dört köşeye zarım gitti

İsmimiz gezer dillerde
Gözlerim kaldı yollarda
Çürüdüm gurbet illerde
Tutmaz dizim ferim gitti

Sabahın gün doğar m'ola
Acep işim onar m'ola
Mesleki yi anar m'ola
Gitti elden varım gitti


Mesleki

Ayrılık Badesin Tatlı Mı Sandın

Ayrılık badesin tatlı mı sandın
Ne tez tebdil oldu çimenin dağlar
Bu güzellik geçer sana da kalmaz
Daha neye bağlı gümanın dağlar

Nice güzellerden alırsın bacı
Al yeşil renklerden giyersin tacı
Yarden ayrılması zehirden acı
Bu yüzden gitmiyor dumanın dağlar

Gece gündüz yalvarmışım Sübhana
Bir dem vuslat bulamadım sunama
Daha şimden geri beni kınama
Semaya erişmiş figanın dağlar

Mesleki gibi karaları bağlarsın
Aşkın ateşiyle yürek dağlarsın
Benim ahvalime sen de ağlarsın
Var ise zerrece imanın dağlar


Mesleki

Azrail Serime Çöktüğü Zaman

Azrail serime çöktüğü zaman
Kırılır kanadım kol yavaş yavaş
Mevlam nasib etsin din ile iman
Akar gözlerimden sel yavaş yavaş

Yüksek uçan gönül yorulur bir gün
Mizan terazisi kurulur bir gün
Herkesin ettiği sorulur bir gün
Döner mi yarabbi dil yavaş yavaş

İl keyfi yetirdin çaldın çağırdın
Her çeşitten yedin sürdün savurdun
İşte toprak senin vatanın yurdun
Çekilir fenadan el yavaş yavaş

Kabrim üzerine dikerler taşı
Kimin gölgesine saklarsın başı
Baba oğul görmez kardaş kardaşı
Gider geri dönmez yol yavaş yavaş

Isıcak ılıman suyum koyarlar
İyi kötü elbisemiz soyarlar
Mesleki'yim öldüğümü duyarlar
Girer salacama il yavaş yavaş


Mesleki

Kömür Gözlünün Kahrın Çekerim

Bir kömür gözlünün kahrın çekerim
Güzel ömrüm telef ettim az kaldı
Başım alam ne diyare gideyim
Güvendiğim üç beş günlük güz kaldı

N'olayıdı olayıdı sağ yarim
Kolaylıkla terketmenem vatanım
Çakır tikenine dağlattın tenim
Ne üst kaldı ne baş kaldı yüz kaldı

İşte böyle bir ey'olmaz halim var
Alan da yok harçlık edem lalim var
Binişim yok bir köhnecik şalım var
Safa gitti bir nükteli söz kaldı

Dertli Kemter niye geldin bu vakit
Ahır şerdir niye geldin bu vakit
Cadde yollar batal oldu bu vakit
Giden de yok bir körlecik iz kaldı


Kemter Baba

Ya Rab Senin Mekanın Yok

Ya Rab senin mekanın yok
Yatağın yok yorganın yok
Hem dinin hem imanın yok
Her bir şeyden münezzehsin

Sesin çıkmaz avazın yok
Abdestin yok namazın yok
Hiçbir yerde niyazın yok
"Kul hüvallahü ahad"sin

Kapın büyük açan yoktur
Seni kapıp kaçan yoktur
Anan yoktur baban yoktur
Ya Rab "Allahüssamed"sin

Elmasın yok boncuğun yok
Aban keben kocuğun yok
Karın kızın çocuğun yok
"Lemyelid ve lemyüled"sin

Derya senin sahra senin
Dünya senin ukba senin
Bu gürünen eşya senin
"Ve lemyekün lehu küfven ahad"sin

Her bir şeye kudretin var
Akla sığmaz hikmetin var
Yetmiş iki milletin var
Sen Hallak-ı künfekansın


Harabi

13 Ağustos 2009 Perşembe

Dedim Dilber Didelerin Islanmış

Dedim dilber didelerin ıslanmış
Dedi çok ağladım sel yarasıdır
Dedim dilber yanakların dişlenmiş
Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır

Dedim dilber lebin şeker bal olmuş
Dedi bugün bana başka hal olmuş
Dedim dilber ak gerdanın al olmuş
Dedi çiçek soktum gül yarasıdır

Dedim dilber Emrah aklını aldın
Dedi şu cihanda beni mi buldun
Dedim dilber niçin sararıp soldun
Dedi çekdiceğim dil yarasıdır


Erzurumlu Emrah

Şimdengerü Nazlı Yare Küskünüm

Şimdengerü nazlı yare küskünüm
Yıktı hatırımı barışmam gayrı
Alem gelip bana rica ederse
Çevirdim yüzümü görüşmem gayrı

Güzel keklik gibi kafeste olsa
Altın vezni ile cevahir tartsa
Yarim mahşer günü şefaat etse
Giderim mahşere görüşmem gayrı

Bu yıl da Emrahi yarsız kışlasın
Varır isem o yar beni taşlasın
Şimdengerü bildiğini işlesin
Hiç bir umuruna karışmam gayrı


Erzurumlu Emrah

El Çek Tabib El Çek Yaram Üstünden

El çek tabib el çek yaram üstünden
Sen benim derdime deva bilmezsin
Sen nasıl tabibsin yoktur ilacın
Yaram yürektedir sara bilmezsin

Sana derim sana ey kalbi hayın
Kimseler çekmesin feleğin yayın
Yıkıp harab ettin gönül sarayın
Alıp bir taşını koyabilmezsin

Emrah'ım dinledin benim sözlerim
Muhabettin can evimde gizlerim
Ne duruyon ağlasana gözlerim
Bir daha yarini göre bilmezsin


Erzurumlu Emrah

Sabahtan Uğradım Ben Bir Fidana

Sabahtan uğradım ben bir fidana
Dedim mahmur musun dedi ki yok yok
Ak elleri boğum boğum kınalı
Dedim bayram mıdır dedi ki yok yok

Dedim inci nedir dedi dişimdir
Dedim kalem nedir dedi kaşımdır
Dedim on beş nedir dedi yaşımdır
Dedim daha var mı dedi ki yok yok

Dedim ölüm vardır dedi aynımda
Dedim zulüm vardır dedi boynumda
Dedim gül memeler dedi koynumda
Dedim ver ağzıma dedi ki yok yok

Dedim Erzurum nedir dedi ilimdir
Dedim gider misin dedi yolumdur
Dedim Emrah nendir dedi kulumdur
Dedim satar mısın dedi ki yok yok


Erzurumlu Emrah

Gönül Gitmek İster Gurbet İllere

Gönül gitmek ister gurbet illere
Velakin bizleri yar eğlendirir
Ezelden mailiz gonca güllere
Bülbül-i şeydayı zar eğlendirir

Bülbül gibi kaldık güller içinde
Gözümüz kan ağlar seller içinde
Biz ehl-i harabız iller içinde
Bizi ancak namus ar eğlendirir

Biz sözüm var aşkare söylenmez
Söylesem de nazlı yarca dinlenmez
Zincir ile bağlasanız eğlenmez
Emrah'ı zülfünde yar eğlendirir


Erzurumlu Emrah