Şiir, Sadece: Ahmet Kutsi Tecer
Ahmet Kutsi Tecer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ahmet Kutsi Tecer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Temmuz 2016 Cumartesi

Bağlamacıya

Çal bağlamacı çal, eski türküler,
Dirilt namelerini ataların!
Dertli, Emrah, Ruhsat dile gelsinler,
Duyur sesini eski ustaların!

Gevheri, Seyrani, Sümmani'yi an,
Ömer gibi ağla, Kerem gibi yan,
Şakısın dilinde Karacaoğlan
Bağlaman şenliğidir odaların.

Çal, söyle bir türkü uzun havadan,
Bir varsağı çağır, sonra bir destan,
Arkadan yine bir Karacaoğlan,
Günahsa boynuma hep kadaların.

"Yiğitler silkinip ata binende..."
Köroğlu'nun ruhu canlanır bende.
Bu türküyü söyler baban, deden de,
Sen de destancısı ol bu dağların.

Hani Dadaloğlu, Kuloğlu, Muslu?
Küsmüş parmakları, sazları yaslı.
Çal ozanların, aşıkların nesli,
Duyur sesini eski ustaların!


Ahmet Kutsi Tecer

Rüzgargülü

Her yandan duyarım bir gül kokusu,
Meltemle dağıtır uzak bahçeler.
Günbatısı, poyraz ve gündoğusu,
Cenup rüzgârları ruhumu çeler.

Bilmem ki nerede bu gizli bahar?
Nereden bu ıtri alıyor rüzgâr?
İklimler dışında bir iklim mi var?
Ne fecir bir şey der, ne şafak söyler.

Gün olur çağırır beni her ufuk,
Sevdalar eline başlar yolculuk,
Elinde bir rüzgârgülü, bir çocuk,
Durmadan yüzüme bakarak üfler.


Ahmet Kutsi Tecer

24 Haziran 2009 Çarşamba

Tabiat Odam

Severim kırlarda ben yaşamayı,
On iki ayı.
Severim kırların yeşil göğsünü,
Bütün süsünü.

İstemem başımın üzerinde dam,
Tabiat odam.
İstemem topraktan başka bir yatak,
Kehkeşanlar tak.

Kuşlardan savrulan bir incecik tüy,
Üstümde örtü.
Ve aydan kırpılan bütün yıldızlar,
Rüyamda kızlar.

Her sabah neşeyle uyanan bir eş,
Koynumda güneş.
Dallarda ötüşen kuşlar kabilem,
Bilmezler elem.

Ağlarsak bizimle beraber olur,
Hemşirem yağmur.
Sızlarsak bizimle beraber sızlar,
Kardeşim rüzgâr.

İsteyen toplasın binlerce arşın,
Karlardan kışın.
Mutlaka öptürür bağlarda temmuz,
Çıplak bir omuz.

Severim kırlarda ben yaşamayı,
On iki ayı.
Severim kırların yeşil göğsünü,
Bütün süsünü.

Ölürsem istemem ne yas, ne kefen,
Ne başka bir fen.
Üstümden kalkmasın çimen, çiy, yosun,
Ruhum uyusun.



Ahmet Kutsi TECER

Orda Bir Köy Var Uzakta

Orda bir köy var, uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.

Orda bir ev var, uzakta,
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir.

Orda bir ses var, uzakta,
O ses bizim sesimizdir.
Duymasak da, tınmasak da
O ses bizim sesimizdir.

Orda bir dağ var, uzakta,
O dağ bizim dağımızdır.
İnmesek de, çıkmasak da
O dağ bizim dağımızdır.

Orda bir yol var, uzakta,
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak da
O yol bizim yolumuzdur.



Ahmet Kutsi TECER

Nerdesin

Geceleyin bir ses böler uykumu,
İçim ürpermeyle dolar:-Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki ben onu,
Âşıkıyım beni çağıran bu sesin.

Gün olur sürüyüp beni derbeder,
Bu ses rüzgârlara karışır gider.
Gün olur peşimden yürür beraber,
Ansızın haykırır bana:-Nerdesin?

Bütün sevgileri atıp içimden,
Varlığımı yalnız ona verdim ben.
Elverir ki bir gün bana, derinden,
Ta derinden, bir gün bana "Gel" desin.



Ahmet Kutsi TECER

Kır Uykusu

Ne hoştur kırlarda yazın uyumak!
Bulutlar ufukta beyaz bir yumak,
Ağaçlar bir derin hulyaya varmış,
Saçında yepyeni teller ağarmış.
Baş yorgun, yaslanır yeşil otlara,
Göz dalgın, uzanır ta bulutlara.
Öğleyin bu uyku bir aralıktır,
Saf hava bir kanat gibi ılıktır.
O zaman gönülde ne varsa diner,
Yüzlere tülümsü bir buğu iner.
Erirken sıcakta yaz kokuları,
Ne hoştur, ne hoştur kır uykuları!



Ahmet Kutsi TECER

Kerem'in İlhamiyle

Ne zaman düşünsem sizi titrerim,
Yaslı dağlar, yüzü gülmeyen dağlar!
Bu dağlar içinde bir yer var derim,
Orada kaybolan bir ses var, ağlar.

Neden hiç çıkmıyor içimden bu ses
Tipi, çığ, fırtına...Donar her nefes,
Yine bu ses ağlar, işitmez herkes,
Beni kıvrandırır, inletir, yakar.

Hey bu dağlar yalçın, karanlık, derin!
Ne bir geçit verir ne sıcak bir in.
Gün battığı zaman sarp tepelerin
Üstünden bir kartal geçer, o kadar...



Ahmet Kutsi TECER

İhtiyar Aşık

Yıllardan beridir ağaran teller,
Bu akşam parıldar şakaklarında.
"Bu gece ömrümün en son demi, der,
Büsbütün ağarsın varsın yarın da..."

Çırpınır göğsünün içinde kalbi,
Bir yaşlı ağaca sinen kuş gibi.
Nedir bu esrarlı halin sebebi?
Neden parlıyor gözler?...Bir oda:

Yaslanmış, altından ipek bir sedir,
Bir kız ki ay ondan beyaz değildir.
Öptükçe ağaran bir gül denilir.
İhtiyar bülbülün dudaklarında...



Ahmet Kutsi TECER

Çıngırak

Bir gün parmaklığa elin varmadan,
Bir titreyiş gibi çalar çıngırak.
Mevsimler geçtikten sonra aradan,
Bu ses beni bir gün çağırsın, bırak...

Kumluktan serperken dallar başına,
Geç hızla, merdiven gelir karşına,
Eşikten atlarken ayak taşına,
Bu sesler içimde yer etsin, bırak...

İt, işte önünde kapım, aralık,
Oda bıraktığın gün kadar ılık,
Bir ince su sesi gibi lık, lık, lık,
Gönlünden nedamet boşansın, bırak...



Ahmet Kutsi TECER

Bir Toprak İşçisine

Sen omuzunda yorgan, elinde torban,
Sen mevsim işçisi, büyük gezginci,
Doğduğundan beri sen, anan, baban,
Orakçı, çapacı, ırgat, ekinci.

Sen, anan, baban...Siz topraksızlar,
Sizi ben tanırım uzun yollardan.
Size en yığın yığın büyük yalnızlar,
Sizi de yaratmış bizi yaradan.

Ekip biçtiğiniz toprak sizindir,
Sizindir zorluğu, derdi, mihneti.
Sizin çektiğiniz derde dar gelir,
Tanrının ambarı olsa cenneti.

Ve cennet, dünyanın kurulduğundan
Beridir Tanrı'nın düşüncesidir.
Sen sabrını yere çaldığın zaman
Bu güzel hülyadan Tanrı ürperir.

Siz ey yığın yığın büyük yalnızlar,
Sizi de yaratmış bizi yaradan.
Ey mevsim işçisi, ey topraksızlar,
Sizin toprağınız size bu vatan.



Ahmet Kutsi TECER

Besbelli

Besbelli ölümüm sabahleyindir
İlk ışık korkuyla girerken camdan,
Uzan, başucumda perdeyi indir,
Mum olduğu gibi kalsın akşamdan.

Sonra koş terlikle haber vermeye,
"Kiracım bu sabah can verdi" diye,
Üç beş kişi duysun ve belediye,
Beni kaldırmaya gelsin, odamdan.

Evden çıkar çıkmaz omuzda tabut.
Sen de eller gibi adımı unut.
Kapımı birkaç gün için açık tut,
Eşyam bakakalsın diye arkamdan.



Ahmet Kutsi TECER

Başbaşa

İşte bir vazoda açmış iki gül,
İşte bir saksıda eşsiz kuşkonmaz.
Gülleri gördükçe gönlüm bir bülbül,
Saksıya baktıkça içimde bir haz.

Dışarda fırtına, uğultu, tipi;
Odada sessizlik tutulur gibi;
İşte o da geldi, evin sahibi,
Oturduk, eskiden konuştuk biraz.

Dışarda fırtına, tipi...Yerler kar;
İçerde başbaşa iki bahtiyar.
Onları ısıtan eski bir bahar,
Dışarda yepyeni bir kış, bir ayaz.



Ahmet Kutsi TECER

1 Ekim 2008 Çarşamba

Ahmet Kutsi Tecer

Ahmet Kutsi Tecer (d. 4 Eylül 1901 Kudüs - ö. 23 Temmuz 1967 İstanbul) Türk şair ve tiyatro oyun yazarı.


Ailesi

Babası

Abdurahman Bey aslen Erzincan Kemaliye'nin (Eğin) yakın bir köyü olan Apçağa'lıdır. Sıbyan mektepleri ile medreselerde eğitim almış, Türkçe okur-yazardır. Telgrafçılık öğrenmek amacıyla Tarsus'a gitmiş, akabinde İstanbul'da Telgraf Nezareti Mektebi'nde okumuştur. Karamürsel, Yalova, İzmir, Geyve,Bolu gibi yerlerde görev almıştır. Bolu'dayken baba, Hatice Hanım ile evlenir. Babanın ilk çocuğu Firuze (1884) doğar. Ondan altı yıl sonra Mustafa Besim (1890) ismini verdiği oğlu dünyaya gelir. Abdurahman Bey, 1895 tarihinde Beyrut'a bağlı Kudüs Duyun-ı Umumiyesi müdürü olur. Ahmet Kutsi Tecer (1901) bu şehirde dünyaya gelir. Aile oradan Kırıklareli'ne geçmiştir. Babanın bu tarihten ölümüne kadar hayatı hakkında pek bilgi yoktur.

Annesi

Tecer'in annesi Hatice Hanım'dır.Anne,1858 Bolu doğumludur.24 yaşında evlenmiştir.Tecer tatillerini "Annem" isimli şiirinde belirttiğine göre annesinin yanında geçirir. Annesinin ölümü hakkında bir bilgi yoktur

Kardeşleri

Tecer'in kardeşleri Şerafettin,Mustafa Besim ve Firuze'dir.Firuze'nin eşi ileAhmet Hamdi Tanpınar arasında sıkı bir dostluk vardır ve Tanpınar,Tecer'e yazdığı mektuplarda ablasına ve Besim'e selam söyler.Firuze'nin eşi Cevdet Baral,İzmir Askeri Hastanesi'nin başhekimidir.

Tecer'in ağabeyi Şerafettin,İstiklal Savaşı'nda şehit olmuş bir doktordur.

Besim Bey ise PTT Başmüfettişliği'nde emekli olmuş,1953'te vefat etmiştir.

Ahmet Kutsi Tecer

Kudüs'de doğan Tecer,ilk ve orta öğrenimini Kırklareli'nde;liseyi ise İstanbul Kadıköy'de okur.Ailenin son çocuğu olan Ahmet Kutsi'in çocukluğu hakkında pek bilgi yoktur.Vatan Gazetesi'nde çocukluğuna dair yazmış olduğu bir kaç yazı vardır.

Tecer sırasıyla Frereler Okulu (Kudüs) , Kırıklareli Numune Mektebi İdadisi (Kırklareli) , Kadıköy Sultanisi (İstanbul - yatılı,ücretsiz) okullarında eğitim görür.Liseden sonra 1918 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat fakültesi Felsefe Bölümü'nde yüksek öğrenim yapar. Dergah Dergisi çeveresindeki aydın gruba katılır.

Tecerîn ilk şiirlerinden olan "Bir Kadın Değildi,Gölgesinde Oturduğum Ağaç,Ben" şiirleri Dergah Dergisi'nde yayınlanır.Fakültedeyken bir bursla Fransa'ya gidince öğrenimi yarıda kalır ve 1928 yılında geri döndüğünde öğrenimine devam ederek 1929'da eğitimini tamamlar. Tecer'in Fransızca, Arapça, İngilizce ve Farsça bildiği nakledilir ayrıca 1937 yılında İstanbul'dan Ankara'ya staj için gelen Meliha Hanım ile evlenir. Şair o sırada bakanlıkta görevlidir. Mehmet ve Leyle adında iki çocuğu dünyaya gelir evlilik sonrası.Aşık Veyselin siirlerine ve bestelerine de çok büyük katkıda bulundu.

Paris Yılları (Yurt Dışı)

Birinci Dönem Paris Yılları

Tecer,1925-27 yıllarında Sarbonne Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde devlet tarafından sağlanan bir burs ile eğitim alır.Bu dönemde Tecer,Paris Milli Kütüphanesi'nde Cezayir Halk Şairleri yazmalarını bularak halk edbeiyatımızın bilinmeyen bir yönünü ortaya çıkarır.Tecer'in "Paris Acıları" şiiri,şairin Paris'teki hayatını ve acılarını yansıtır.Şair,bu yıllarda Paris kültür ve sanat yaşamına katılır.1928 yılındaParis'ten İstanbul'a döner.

İkinci Dönem Paris Yılları

Tecer'in Paris hayatının ikinci dönemi,öğrencilik hayatından sonra Kültür Ateşeliği yapmak için gittiği dönemdir.Bu dönemde Atilla İlhan da Paris'te Nazım Hikmet'i hapisten çıkarmak için kurulan kurulda çalışmaktadır.Tecer yapılan macera olarak yorumlar ve Paris'te devlet memuru olarak bulunduğunu belirtir.Ayrıca Ahmet Kutsi,Paris'te İdil Biret'in müzik eğitimi için gerekli resmi çalışmaları düzenler.

Anadolu Yılları

Tecer,1928 yılında Paris'ten geri döner ve Halk Bilgisi Derneği'nin kurulan ilk şubesindeki işlerde çalışır.Halk Bilgisi Mecmuası'nda yazıları yayınlanır.1929'da öğrenimini tamamlayarak felsefe bölümünden diplomasını alır.Önce Samsun'a tayini çıkar fakat gitmez.Sonra Ankara Erkek Lisesi'ne tayini çıkar ve orada Türkçe öğretmenliği ile yardımcı müdür görevleriyle işe başlar.

Sivas Yılları

Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü ve Öğretmen Okulu'nda türkçe öğretmenliği ve edebiyat öğretmenliğinden sonra Tecer,Sivas Erkek Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak tayin edilir.

Tecer ve arkadaşlar Sivas'ta çeşitli kültürel faaliyetlerde bulunurlar.Halk Şairlerini Koruma Derneği'ni kurduktan sonra Halk Şairleri Bayramı 'nı gerçekleştirirler.Ayrıca Tecer,eğitim verdiği okulda Toplantı adıyla bir öğrenci dergisi çıkarır.

Halk Şairleri Bayramı için oyun ekipleri hazırlanır,davul-zurna takımları getirtilir,bölgenin her tarafından gelen saz şairleri dernek tarafından ağırlanır.Meydanda gösteriler,kapalı yerlerde şiir toplantıları yapılır.Bayram bir hafta sürer ve bayramın ikincisi bir takım politik güçlüklerden dolayı gerçekleştirilemez.Tecer,bu bayram vesilesi ileAşık Veysel'i keşfeder ve onunla olan dostluğu başlar.

Ahmet Kutsi Tecer,1932 yılında Sivas Maarif Müdürlüğü'ne atanır ve aynı okulda Fransızca dersler verir.Ayrıca Tecer,Kız Muallim Mektebi ve Kız Meslek Lisesi'nde de edebiyat öğretmenliği yapar.

Tecer,Sivas'ta dört yıla yakın bir süre kalmıştır.

Milletvekili Tecer

Tecer,1942'den sonra Adana ve Urfa'damilletvekili olur. Bu dönemlerde Ahmet Kutsi, Ankara ve İstanbul'daki bazı fakültelerde dekanlık ücretleri arasında denklik olmadığını ve bu eşitsizliğinin giderilme isteğini belirtir. Tecer,milletvekilliği sırasında Halk Evleri Şenliği'ni düzenler ve kültür ağırlıklı siyasi çalışmalarda bulunur. 1945 yılınaki bir yazısında Taha Toros'tan yazmış olduğu Dadaloğlu kitabından çok fazla ister, Ziraat takvimini köylüler için gerekli bulur ve 3000 tane ister. Urfa milletvekili iken Çocuklar isimli kitaptan 2250 adet ister. Ali Rıza Yalgın'ın folklor ve etnoğrafya çalışmalarını yapabilmesi için bir defalığına mahsus olarak para yardımı yapar.

Unesco ve Tecer

1948 yılında Ankara'da geçici bir UNESCO komitesi kurulur.Kurulan 12 kişilik komitede Tecer de bulunur.Tecer,konferanslara katılır,komitenin devamlılığı için yönetmeliğin hazırlanmasında yardımcı olur.UNESCO Yönetim Kurulu'na üye olan Tecer,ilerleyen dönemlerde idare heyetine seçilir.Konferanslara üye olarak gider,tv programlarında konuşma yapar,UNESCO hakkında yazılar yayınlar ve gözlerimi açıklar.

Son Yıllar

Tecer,1957'deİstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde estetik dersleri verir ve bu arada İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nde öğretim üyesi olarak basın mesleğine yararlı olur.Bir yıl sonra altı hafta kalacağı Antalya'ya gider.

1961'de Viyana'da bir tiyatro kongresine katılır ve Paris'te yayınlanan Turkey Ancient Minsatures adlı UNESCO yayını olan kitabın hazırlanışında yardımcı olur.

Ölümü

Tecer,23 Temmuz 1967 tarihinin pazar gecesi Vakıf Gureba Hastanesi'nde vefat eder.Bir çok gazetede ölüm haberi çıkar ve ilk ölüm ilanını ailesi yayınlar.Cenaze namazı Şişli Camii'nde kılınır ve cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilir.Ulus Dergisi'nde Tecer ile ilgili yazılar yayınlanır ve yazıda şairin biyografisi işlenir.İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi,UNESCO,Türkiye Tiyatro Yazarlar Birliği gibi kurumlar Tecer için gazetelere ölüm ilanı verir.Türk Folklr Araştırma Dergisi,Vralık Dergisi Tecer için özel sayılar çıkarır.

Eserleri

İlk eseri Buket adlı bir tiyatro metnidir.

Şiirleri

İlk eseri 1932 yılında bastırdığı Şiirler kitabıdır. Bu eser sınırlı sayıda basıldığı için (250 adet) kütüphanelerde mevcut değildir. Bu şiirleri ile yeni bir şair kişiliği görülmektedir. Daha sonraki şiirleri Varlık, Oluş, Yücel, Ülkü, Türk Düşüncesi, Şadırvan, Türk Dili gibi dergilerde çıkar.

2002 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Tecer'in Bütün Şiirleri yayınlanır. Ahmet Kutsi, şiirlerini hece ölçüsünde ve yalın bir dille yazmış. Aşk, doğa, ölüm, özlem gibi konuları işlemiştir.

En çok bilinen "Orada Bir Köy Var Uzakta" adlı şiirini babasının memleketi olan Apçağa Köyü (Erzincan/Kemaliye) için yazmıştır.

Köylü Temsilleri

1940 yılında yayınlanan Köylü Temsilleri adlı kitabı seyirlik oyunlarımız üzerine yazılmıştır.Bir kaç defa yayınlanan eser,büyük yankılar uyandırmıştır.

Tiyatro Eserleri

Tecer,tiyatro oyunları yazarak Türk Edebiyatı'ndaki büyük bir boşluğu doldurmuştur ve tiyatrocu kimliğini ispat etmiştir.

1.Köşebaşı:İlk defa İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda oynanmıştır.The Neighbourhood adıyla İngilizce'ye çevrilmiş,ABD'de sahneye konmuştur.1964 yılında Ankara'da basılmıştır.

2.Koçyiğit Köroğlu: İlk defa Ülkü'de yayınlanmıştır.Ankara Devlet Tiyatrosu'nda 1949 ve 1961 yıllarında sahnelenmiştir.

3.Yazılan Bozulmaz:1946'da Ankara Devlet Konsevatuarı Tatbikat sahnesinde oynanmıştır.

4.Bir Pazar Günü:1957'de Teknik Üniversitesi Tiyatrosu;1959'da genç oyuncular bu oyunu sahneye koymuşlardır.

5.Satılık Ev:1961'de İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sahnelenmiştir.