Şiir, Sadece: Edward Estlin Cummings
Edward Estlin Cummings etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Edward Estlin Cummings etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Nisan 2017 Cumartesi

maggie and milly and molly and may


maggie ve milly ve molly ve may
plaja gittiler (bir gün eğlenmeye)
maggie şarkı söyleyen bir kabuk buldu
öyle tatlıydı ki dertlerini unuttu
milly kıyıya vurmuş bir yıldızı kurtardı
beş cansız parmak idi ışınları
ve molly kovaladı korkunç bir şey
yarıştı yanında köpükler savurarak: ve
may eve döndü bir taşla, düz ve yuvarlak
dünya kadar küçük ve yalnızmış gibi büyük.
Çünkü neyi yitirsek (örneğin bir sen ya da ben)
denizde bulduğumuz her zaman kendimizdir


E. E. Cummings
Çeviren: Suphi Aytimur

Tanrım Elini Öpeyim

Tanrım elini öpeyim en hayretteki bu
gün için: yeşil sıçrayan dirileri için ağaçların
ve bir gökçül düşü için göğün; ve her şey için sonra
doğal olan bitimsiz olan evet olan

(ben ölmüşken diriyim gene şimdi,
ve güneşin yıldönümüdür bu; yıldönümüdür
bu, ömrün ve sevginin ve kanatların
ve sevinçli büyük oluşun, sonsuzlamasına toprak)

nasıl olur tadan dokunan işiten gören
soluyan derken bir büyük hiçliğin içinden
kaldırılan şöyle bir salt oğlu kişinin senden
kuşkusu ki kötürüm belleklere sana doğru?

(uyanık şimdi kulaklarımın kulakları ve
açıldı şimdi gözlerimin gözleri)


E. E. Cummings
Çeviren: Feyyaz Kayacan

Hiç Gitmediğim Bir Yerde

Hiç gitmediğim bir yerde, sevinçle ötesinde
her türlü yaşantının, kendi sessizliği var gözlerinin:
en ince kımıltında bir şey var içime gömen beni,
bir şey dokunamayacağım kadar bana yakın

kolayca açar beni en ürkek bir bakışın
parmaklar gibi kapamış olsam bile kendimi,
sen hep yaprak yaprak açarsın beni, Baharın
(dokunup ustaca, gizlice) açışı gibi ilk gülünü

ya da beni kapatmaksa isteğin, ben
ve hayatım kapanırız güzelce, birden
karın her yere özenle inişini
düşleyen yüreğince şu çiçeğin;

duyduğumuz hiçbir şey bu ülkede
erişemez gücüne sonsuz inceliğinin:
yapısının renkleriyle beni bağlayan,
öldüren, hiç durmadan, her nefeste

(bilmiyorum nedir bu sende olan, bu kapayan
ve açan; yalnız anlıyor içimde bir şey
gözlerinin sesini güllerden derin olan)
kimsenin yok, yağmurun bile, böyle küçük elleri


E. E. Cummings
Çeviren: Cevat Çapan

Falan Filanım Benim

Bir tanem iki tanem falan filanım benim
lucy halam geçen büyük

harpte bilse bir şey değil
üşenmez anlatırdı da
niye niçin ve neden

döğüştüğümüzü,
hemşiranım bizim

isabel ben diyim yüz
sen de bin
çorap ördü bir o kadar
kazak başlık boyun atkısı

eldivenler falan filan anneciğim
yatar kalkar dua eder benim için
öleyim filan diye
kahramanca tabii, peder bey bizim
bir avaze anlatırdı ne rütbeymiş
şahadet durur muymuş eski hali olsa
ah, o ara ben

deniz filan sırılsıklam
uzanmışım çamurlara falan
filan
(düşünüyorum,
falan
filan,
Gülüşlerini ama
Gözlerini dizlerini falan filanını senin


E. E. Cummings
Çeviren: Can Yücel

31 Mart 2017 Cuma

Bir Şey Yiyemiyorsan

Bir şey yiyemiyorsan bir cigara
tüttürmelisin, ama neyimiz var ki

tüttürecek: haydi delikanlı
gidip yatalım
cigara tüttüremiyorsan. türkü
söylemelisin, ama neyimiz var ki
türkü söyleyecek: haydi delikanlı
gidip yatalım
türkü söyleyemiyorsan, hiç olmazsa
ölmelisin, ama neyimiz var ki

ölecek: haydi delikanlı

gidip yatalım
ölemiyorsan, bir şeyler
düşlemelisin, ama neyimiz var ki
düşleyecek (haydi delikanlı
gidip yatalım)


E. E. Cummings
Çeviren: Suphi Aytimur
anyone lived in a pretty town


kiminin biri bir nasıl kentte
(çanlar yukarı, çanlar aşağı
havalanır şirin havada)
bahar yaz güz gelir kış
yapmaz okudu, eder oynadı durdu.

Kadın da erkek de (ufak da tefek de)
kimininden hoşlanmazdı hiç
yok ekerler geneler biçerler idi
gün ay yıldızlar var yağmur
sezgisi yok mu çocukların çoğu
onun; hayır-birkaçı ancak bildiler
onu hiç kimse çok pek seviyor diye;
büyüdüler sonra unuttular)
güz kış bahar açar yaz

zaman çarpı şimdi, yaprakla ağaç, karla bekle kıpırda
Sevinci güldü, acısını böldü
Kuş çarpı
kimi ne duysa dünya olur
hiç kimseye
birileriler evlendiler, herkesiyle kuşandılar
hüngür hüngür gülüp geçtiler
horon dediklerini hep teptiler
(uyu, uyan, "belki"de sonra)
olmazlayarak düşleyip sürdüler

yıldızlar yağmur gün ışır ay
(şunu kardan başka kim açıklar:
çocuk bile aklının köşesini
unutur)
yukarı çanlarla aşağı çanlar
havalanır şirin havada
durur
gözlerini, günden bir gün
yumdu galiba-kimi öldü
(eğilip kimse öpmüş yüzünü)
halk yetişti de yanyan gömdü
azla biraz, geçerle göçtü

bütünle bütün, derinden derin
daha da pekten düşlerler uykuyu
kimi, hiç kimse: toprakla nisan
dilek çarpı can: olsa ve oldu.

Kadın da erkek de (çan da çene de)
yaz güz geçer kış bahar
ekip biçtiler, mekik döktüler
gün ay yıldızlarla yağmur


E. E. Cummings
Çeviren: Fred Stark

7 Ekim 2016 Cuma

all ignorance to boggans into know


tüm bilisizlik kızakla kayar bilgiye
ve yorgun argın tırmanır bilisizliğe gene:
ama kış sonsuz değildir, hatta kar
erir; ve bahar bozarsa oyunu, peki sonra?

tüm tarih bir kış sporudur ya da üç:
ama beş olsaydı da gene derdim ki tüm
tarih çok küçüktür, hatta benim için;
benimle senin içinse daha da küçük.

Atıl (tiz sesli ortak mit) kendi mezarına
sadece ıskalayı tizliliğe tırmandırmak için
her madge ve mabel dick ve dave adına
-yarın bizim temelli adresimizdir

ve orada bizi zor bulurlar (bulurlarsa,
daha da uzaklara kaçarız: şimdiye


E. E. Cummings
Çeviren: Suphi Aytimur